Washington Üniversitesi (Seattle) Biliş ve Kortikal Dinamik Laboratuarı’nda öğretim üyesi olan Andrea Stocco, zihinlerin buluşmasını sağlayan telepati teknolojisinin insani bilginin esaslarını keşfetmemize yardım edebileceğini söylüyor.
Başkasının düşüncelerini görebilecek miyiz?
– Beyinden beyine iletişim üzerinde çalışıyorsunuz. Bir kişinin düşünceleri başka bir kişi tarafından görülebilir mi?
– Her beyin farklıdır. Anatomik farklılıkları açıklamak görece kolay olsa da, fonksiyonel farklılıkları tanımlamak zordur. Ve sonra tecrübelerimiz farklıdır, örneğin benim uçma düşüncemle sizin uçma düşünceniz tamamen farklı olabilir. Uçmayı düşündüğünüz zaman, bununla ilgili bir sürü deneyiminiz aklınıza gelir. Başlıca ve ortak faktörleri kavrayabilmemiz için, bireysel farklılıkları bir şekilde aradan kaldırmalıyız.
Fakat bu mümkün gözüküyor. Diğer araştırmacılar, başka insanların düşüncelerinin ne olduğuna yönelik, temel nitelikte de olsa, başarılı tahminler yapmak amacıyla bir grup insandan toplanan bilgileri kullanmayı başardı.
– Beyinler arasında bilgi aktarımı için neye ihtiyaç duyuyorsunuz?
– Ana fikir, elektrotlardan oluşan bir başlığın takılması suretiyle, EEG benzeri bir non-invazif (cerrahi işlem gerektirmeyen, cilt içine veya vücut içine aletler yerleştirmeye gerek olmayan- ç.n.) cihaz kullanılarak kişinin beyin aktivitesinin kaydedilmesidir. Bir bilgisayar programı ilgili beyin aktivitesi olarak düşünülenleri filtreler ve bu, non-invazif bir teknik olan transkraniyal manyetik uyarım (transcranial magnetic stimulation-TMS) kullanılmak suretiyle diğer kişinin beyninde bir elektrik akımı oluşturularak tekrar yaratılır.
– Bu şekilde, duygular veya hatıralar gibi zengin ve kişisel şeylerin de aktarılabileceğine inanıyor musunuz?
– Eğer bu soruyu 20 biliminsanına sorarsanız, 20 değişik cevap alırsınız. Gerçekten bilmiyoruz. Biliminsanları, belirli nesnelere karşılık gelen beyin aktivite kalıplarını belirlemeyi başardılar ve bu karşılık gelmenin veri tabanlarını oluşturdular. Fakat hâlâ beynin gerçekte ne tür deneyimler yaşadığını bilmiyoruz.
Beyinden beyine ara yüzlerin, bu hususları keşfetmemizde ve insani bilginin esaslarını anlamamızda bize yardımcı olacağını umuyoruz. Mutluluğu hissetmek ne anlama gelir? Kahvaltıyı düşünmek ne demektir? Biz bu durumları başkalarının zihninde yeniden yaratmaya çalıştıkça daha iyi fikir sahibi olabileceğiz.
Konuşmak dururken…
– Başkalarıyla konuşarak haberleşmek daha kolay değil mi?
– Evet ve hayır. Dil, düşüncelerimizi paylaşmak için çok kompleks bir araç. Bir tanımı olan fakat telaffuza ve kullanıldığı yerdeki duruma bağlı olarak anlamı değişebilen bir kelimeyi anlamlandırmak için, beynin birçok bölümü işin içine girmektedir.
Gerçekte, konuşmalar tarafından üretilen zihni diyaloğu tekrar yaratabilecek beyinden beyine bir arayüz geliştirebileceğimizi düşünmüyorum. Fakat bir sohbet, iki insanın aynı dili konuşabileceğini ve konuşabileceklerini farz eder. Beyin kodu, daha güçlü bir haberleşme yoludur, çünkü insan yaralanmadıkça veya derin bir komaya girmedikçe, beyni daima çalışmaktadır.
– Beyinden beyine haberleşmeyi başka nerelerde kullanabiliriz?
– Bazı muhtemel tıbbi uygulamalar var. Örneğin, sağlıklı bir kişinin beyni bazı rahatsızlıkların tedavisinde kullanılabilir. Depresyon, şizofreni ve diğer bazı hastalıklar beyin aktivitesindeki çok özel ve yerel değişikliklerle ilişkilidir. Hekimler bu problemli aktiviteleri beyin uyarımları kullanarak düzeltmeye çalışıyor. Fakat bunun yerine, düzensizlik olan kişinin beynindeki aktiviteleri yönlendirmek için sağlıklı bir beyindeki aktivite kalıpları kullanılabilir.
Felç sonucu beyin hasarı oluşan insanlara yardım etmek için benzer bir yaklaşımın kullanılabileceğini düşünüyorum. Beynin hareketleri kontrol eden bölümlerinde bir hasar oluştuğunda, insanlar ciddi olarak zarar görebilir ve örneğin elle kavrama veya yutma gibi becerilerini kaybedebilirler. Bu görevleri yerine getiren sağlıklı bir beyinden alınacak aktivite kayıtları, hasar gören beyne bir çeşit kalıp görevi görerek yardım edebilir ve iyileşmesini hızlandırabilir.
Zihni geri sarmak ve tekrar yaşamak
– Zihinle ilgili tıp dışı uygulamalarınız var mı?
– Benim favori uygulamam, hareketleri nasıl kontrol ettiğimiz veya nasıl hissettiğimiz gibi sözle ifade etmekte zorlandığımız algıları aktarma fikridir. Bazen gecenin ortasında, büyük bir fikri bulduğumu düşünerek uyanırım ve not almaya çalışırım. Fakat sabahleyin ne yazdığımı anlayamam. Geceki bu düşünce sonsuza kadar kaybolmuş bir fikrin kısmi gösterimidir, çünkü kelimelere dökmek zordur. Ben daima, beyin aktivitelerimizi kaydedip daha sonra geri sarıp tekrar oynatıp oynatamayacağımızı merak ederim. Yarı sezgilerimi kullanmayı ve onları ziyan etmeme yeteneğimi seviyorum.
– Beyin durumlarının kaydını tutmayı ve bunları tekrar yaşamayı mı kast ediyorsunuz?
– Neden olmasın? Bir beyin arayüzü, bilginin kaydedilmesi ve biyolojik bir sisteme tekrar konulmasının bir yoludur. Farklı beyinler olması şart değildir. Aslında bu, insanlar arasındaki bireysel farklılıkların üstesinden gelinmesinde, karşılaşılan tüm sorunlardan kurtulmamızı sağlayabilir.
– Bu uygulamalar bilimkurgu gibi geliyor. Akla yatkınlar mı?
– Ben olası uygulamalar hakkında meslektaşlarımla sık sık beyin fırtınası yapıyorum ve bunlardan çok heyecanlanıyoruz. Fakat atmamız gereken ilk adımların bu büyük senaryoların çok uzağında olduğunu da iyi biliyoruz. Beyin rehabilitasyonu konusunda çalışan hekimlerle temas halindeyim ve daima bu fikirleri onlara sunarak ne düşündüklerini anlamaya çalışıyorum. Bazıları şüpheci, fakat diğerleri çok hevesli ve tedavileri hemen denemek istiyorlar. En büyük zorluk bu çeşit bir beyin aktivitesini yeterince yüksek çözünürlükte kaydetmek ve tekrar canlandırmak. Biz henüz o aşamada değiliz.
Beyinden beyine iletim
– Şu ana kadar neler başardınız?
– Çok yakınlarda, iki farklı binada bulunan ve beyinden beyine haberleşme cihazı kullanan iki kişiye 20 soruluk bir oyun oynattık. Gönüllüler yüzde 72 oranında doğru tahminde bulunarak şaşırtıcı derecede başarılı oldular.
– Gönüllüler nasıl 20 soru oyunu oynuyorlar?
“Nakledici” olarak adlandırdığımız bir kişi EEG başlığını takıyor ve bir listeden bir nesne seçiyor. “Alıcı” dediğimiz ikinci kişi, daha sonra naklediciye ekranda gösterilecek olan “evet” veya “hayır” seçeneklerini seçerek, nesnenin ne olduğunu bilmeye çalışıyor.
Nakledici soruyu gördüğünde “evet” veya “hayır” düğmelerine sadece bakarak cevap veriyor. Bu düğmelerin her biri, nakledicinin beyninin görsel bölümünde bir aktivite yaratacak şekilde değişik frekansta bir ışık yanmasını sağlıyor. Biz bu aktiviteyi kaydediyor ve bunu TMS kullanarak alıcının beyninin görüntü merkezlerinde doğrudan uyarıma dönüşecek bir işaretin kablosuz olarak gönderilmesinde kullanıyoruz. Alıcı “evet” için ve “hayır” için farklı özel görsel bir parazit algılıyor. Bu şekilde, evet veya hayır cevapları doğrudan soruyu soranın beynine ulaştırılıyor. İkili, listede sadece bir nesne kalana kadar bu şekilde devam ediyor.
– Bazı insanlar buna “zihin okuma” adını veriyorlar. Siz de bu tanım konusunda aynı fikirde misiniz?
– Pek değil. Ekibim daha önceki çalışmalarda, hareketi yapmadan önce kişinin ellerini hareket ettirmeyi düşündüğünü söyleyen bir cihaz geliştirmişlerdi. Bir niyeti belirlemeye yönelik bu yetenek, zihin okumaya daha çok benzer gözüküyor. Fakat bizim 20 soruluk deney işleminde, biz sadece basit görsel bilgileri iletiyoruz.
– Peki sonraki aşama nedir?
Beyinden beyine iletişim arayüzünü geliştirmek ve 20 soru deneyinden çok daha fazlasını yapabilmek için çalışıyoruz. Basit komutlar ve görüntü bilgilerinden çok daha karmaşık bilgileri iletmeyi başarmak istiyoruz. Daha kavramsal bilgileri iletebileceğimize inanıyoruz.
– Aklınızda neler var?
Söylememeyi tercih ederim. Gizemli konuşmak istemiyorum ama, bu konuda çalışan başka gruplar da var ve sonraki arayüzü geliştirmek için aramızda bir yarış var. Yani dikkatli olmalıyız. Bu alanı takip etmeye devam edin.
Çeviren: Yavuz Saraç
İnş.Y. Müh.
Kaynak: Andrea Stocco ile, Söyleşi: Jessica Hamzelou, “Let’s talk, brain to brain”, New Scientist, 3/5/2016, Vol. 229, Issue 3063.
Not: Arabaşlıklar ve anabaşlık editör tarafından konulmuştur.
-3-