Yaklaşık 20 erkekte bir kısırlık görülüyor ve bilim insanlarının sarf ettiği büyük çabalara rağmen birçok vakanın altında yatan sebep bir sır olarak kalıyor. Avustralyalı ve İsveçli araştırmacılardan oluşan bir takımın yeni bulguları ise bu sırrı açıklamak için gidilecek uzun bir yolu öngörüyor.
Bu takımın Science dergisinde yayımlanan araştırmalarına göre, hücrelerimizin enerji santralleri olan mitokondri içerisinde bulunan küçük gen seti, erkek kısırlığının sırlarını çözmede çok önemli bir yere sahip.
Genlerimizin çoğu, zararlı mutasyonların pek çok türdeki canlının gen havuzu içerisinde serbestçe birikmesini önlemek amacıyla sert bir kalite kontrol sürecine tabii tutuluyor. Sıkıntı yaratacak mutasyonlar ortaya çıktığı takdirde bu mutasyonları barındıran birey, iş üremeye ve hayatta kalmaya gelince, bunları yetersiz olarak gerçekleştirmeye meyilli hale geliyor. Böylelikle genel popülasyon içinde bu mutasyonlar düşük seviyede tutulmuş oluyor.
Bu hayati tarama süreci çoğu genimiz için iyi bir şekilde işlerken, mitokondri içerisinde yerleşmiş olan gen seti için bu süreç bozulmaya ve yıkılmaya yatkın halde bulunuyor.
Baş araştırmacı Dr. Damian Dowling mitokondriyel genlerin, yalnızca anneden çocuğa aktarılması özellikleri açısından nadir olduklarını açıklıyor. Dr. Dowling, “Bu içi boş görünen gerçek, erkekler için tahmin edilemeyecek kadar büyük bir sonuca sebep oluyor. Mitokondride oluşan mutasyonlar kalite kontrol sürecinden fark edilmeksizin geçebilir ve bu yüzden mutasyonlar yüksek seviyelere çıkabilir. Bu mutasyonlar erkekler üzerinde zararlı bir etkiye neden olurken, kadınlar üzerinde olmaz. Bunun sebebi mitokondriyal mutasyon taramasının maternal kalıtımın sonucu olarak kadınlarda gerçekleşmesidir” diyor.
Dr. Dowling ve İsveç’teki Uppsala Üniversitesi’nden çalışma arkadaşları olan Paolo Innocenti ile Ted Morrow, sirkesineği üzerinde bu sürece dair oldukça ilgi uyandırıcı bir kanıt sundular. Yaptıkları çalışma belirli mitokondriyel genlerin oluşturduğu setin erkeklerdeki diğer tüm genlerin ekspresyonunu yüzde on kadar etkilerken, kadınlar üzerinde neredeyse hiç etkisi bulunmadığını gösteriyor.
Daha da önemlisi, erkeklerde en çok etkilenen genler neredeyse yalnızca erkek üreme organlarında eksprese ediliyor ve bu sebeple erkek üretkenliğiyle ilişkilendiriliyor.
Dr. Dowling “Bizim bulduğumuz sonuçların ortaya attığı fikir mitokondrinin erkekler için kazara kötü şekilde, kadınlar içinse iyi şekilde evrildiğidir, durumun kadınlarda olumlu olması annesel kalıtımın bir yan ürünüdür. Bu durum hangi mitokondriyel genlerin gelecek nesillere aktarılması gerektiği sorusuna gelince, cinsiyetler arasında anlaşmazlık yaratabilir” diyor.
“Tıbbi pratisyen hekimlerin belirli mitokondriyel mutasyonların erkek kısırlığına yol açabildiği şeklinde fikirleri varken, üzerini örttüğümüz evrimsel süreç aslında mitokondrinin tanımlanamamış çok sayıda mutasyonu barındırdığını öneriyor, bunların tümü de erkek kısırlığı problemine neden olabilir.”
“En azından, bulduğumuz sonuçlar bu sayede bu mutasyonları nerede araştırmamız gerektiği konusunda bize bir yol haritası sağlamış oldu.”
Kaynak: http://www.sciencedaily.com/releases/2011/05/110513112258.htm