Cornell Üniversitesi’nden nörobilimci Adam Anderson’un yaptığı yeni bir çalışma, duygular kişisel ve öznel olmasına rağmen, insan beyninin onları, farklı duyular, farklı durumlar ve hatta farklı kişiler arasında bile standart olan birtakım kodlara dönüştürdüğünü gösteriyor.
Cornell İnsan Ekolojisi Fakültesi’nde İnsan Gelişimi Doçenti ve çalışmanın başyazarı Adam Anderson, “Beynimizin duygusal işleyişi ile ilgili olan orbitofrontal korteks bölgesindeki sinirsel aktivite motiflerini incelediğimizde, bunların, kişinin öznel duygusunu kontrol eden sinirsel bir kod görevi gördüğünü keşfettik” diyor.
Çalışmada elde edilen bulgular, öznel duygularımızın beynimizde nasıl oluştuğuna dair bir bakış açısı sunuyor; ki Anderson’a göre bu nörobilimin son araştırma sahası. Sonuçlar, aynı zamanda duyguların beyindeki ifadesini pozitif ve negatif duygularla ilgili özelleşmiş çeşitli bölgelerdeki sinirsel aktivasyonlar şeklinde açıklayan eski görüşü de altüst ediyor.
“Elde ettiğimiz sonuçlara göre, örneğin ikimiz de lezzetli bir şarabı yudumlamaktan ya da gün batımını izlemekten benzer şekilde zevk alıyorsak, bunun nedeni ikimizin orbitofrontal korteksindeki sinirsel aktivite motifinin benzer olmasıdır” diyor Anderson ve şöyle devam ediyor: “Görünen o ki beynimiz pozitif ve negatif olarak adlandırılabilecek farklı iki yöne uzanım gösteren nöron (sinir hücresi) grupları aracılığıyla, duygularımız için iyi/olumlu uçtan kötü/olumsuz uca uzanan doğal bir spektrum yaratmış ve bu spektrumda yer alan her duygu için özel bir kod oluşturmuş.”
Çalışmanın deney kısmında araştırmacılar fonksiyonel nörogörüntülemeye tabi tutulan katılımcılara, görsel duyu ve tat duyusu ile ilgili bir dizi materyal sundular. Katılımcıların sinirsel aktivasyon ölçümleri ve hissettikleri duygularla ilgili öznel değerlendirmeleri birlikte analiz edildi.
Anderson’un ekibi şu sonuca ulaştı, beynin görme ve tat almayla ilgili alanlarında ortaya çıkan duyusal kodların yanı sıra, orbitofrontal kortekste de duyusal olmayan kodlar ortaya çıkmıştı. Bu Anderson’u destekler nitelikteydi. Öznel duygularımız, beynimizdeki duygu alanlarıyla sınırlı değildi, duyusal deneyimlerimizin merkezinde şekilleniyor olabilirdi.
Ekibin ulaştığı diğer bir sonuç da, ister görsel ister tat duyusuyla ilgili olsun, benzer öznel duyguların orbitofrontal kortekste benzer sinirsel aktivite biçimleri oluşturduğuydu. Bu da demek oluyor ki, beynimiz farklı olumlu duyusal deneyimler için aynı olumlu duygusal kodu oluşturuyordu. Aynı şey, farklı olumsuz duyusal deneyimler için de geçerliydi; onlarda da aynı olumsuz duygusal kod oluşuyordu. Dahası orbitofrontal korteksteki sinirsel aktivite biçimleri, bireyler arasında da kısmen benzerlik gösteriyordu.
Anderson çalışmalarını, “Duygularımız her ne kadar kişisel olsa da elimizdeki kanıtlar beyinlerimizin aynı duygu dilini konuşmak için standart kodlar kullandığını göstermekte” diye özetliyor.