Canlı renkleriyle bilinen makavlar, muhabbetkuşları ve papağanlar bu görünümleriyle tropik bölgelerin adeta sembolü haline gelmiştir. Bu kuşların popülaritesi insanlara, tropik bölgelerin ılıman kesimlere göre çok daha fazla renkli kuşa ev sahipliği yaptığını düşündürtmekte. Ancak kuşlar gerçekten tropik bölgelere gittiklerinde daha renkli olma yönünde evrimleşiyor mı? Yeni araştırma tüylerin evrimine ışık tutuyor.
Galapagos Adalarındaki meşhur gezisinde Charles Darwin, bölgedeki farklı adalardan birçok farklı alaycıkuş örneği toplayarak her adada yalnızca tek bir alaycıkuş türü yaşadığını ve hiçbir adada, herhangi iki alaycıkuş türünün birlikte yaşamadığını keşfetmişti. Bulundukları coğrafyaların ayrılmasından sonra bu kuşlar, zamanla renk, davranış ve gaga biçimi bakımından farklı özellikler geliştirmişti. Bu gözlemler akıllara şu soruyu getiriyor: Bulunduğu coğrafi bölge, bir türün evrimini nasıl etkiler?
Canlı renkleriyle bilinen makavlar, muhabbetkuşları ve papağanlar bu görünümleriyle tropik bölgelerin adeta sembolü haline gelmiştir. Bu kuşların popülaritesi de insanlara, tropik bölgelerin ılıman kesimlere göre çok daha fazla renkli kuşa ev sahipliği yaptığını düşündürüyor. Ancak kuşlar tropik bölgelerde gerçekten daha renkli olma yönünde evrimleşiyor mu? Okinawa Bilim ve Teknoloji Enstitüsü Üniversitesinin (OIST) Biyoçeşitlilik ve Biyolojik Karmaşıklık Biriminden Dr. Nicolas Friedman’ın araştırması bu soruyu cevaplamamıza yardımcı oluyor.
Çek Cumhuriyetindeki Palacký Üniversitesinden meslektaşı Vladimír Remeš ile birlikte yürüttüğü araştırma kapsamında Friedman, Avustralya’ya doğru bir yolculuğa çıktı. Hedefiyse ülkenin dört bir yanından ve etrafındaki tropik adalardan farklı kuş tüyleri toplayarak coğrafi iklim kuşakları ile renkler arasında bir ilişki olup olmadığını görmekti. Avustralya’da birçoğu dünyanın başka hiçbir yerinde bulunmayan canlılardan oluşan zengin bir tür çeşitliliği mevcut. Avustralya’nın bu kadar uzun süre dünyanın geri kalanından izole oluşu, evrimle ilgili çalışmalar bakımından mükemmel bir bölge olmasını sağlıyor. Hatta henüz gençken yaptığı Avustralya seyahati, Charles Darwin’in büyük eseri Türlerin Kökeni’ne de katkı sağlamıştır.
Friedman çalışmalarına Avustralya Ulusal Vahşi Yaşam Koleksiyonu’nda, Avustralya’nın farklı bölgelerinden gelen kuş türü örneklerini inceleyerek başladı. İki ana ötücü kuş familyasından gelen toplamda 137 farklı tür inceledi. Araştırmaya göre, yaklaşık 30 milyon yıl önce Avustralya’da ortaya çıkan ötücü kuşlar, dünyanın geri kalanına yayılmadan önce burada farklılaşmaya başlamışlar. Friedman’ın incelediği kuş türlerinin familyal ilişkileri, DNA’ya dayalı bir evrim ağacına göre karşılaştırıldı. Daha sonra Friedman, kuşların belirli yerlerinde bulunan renklerin ölçümünü yapmak için özel bir alet kullandı. Kuşlar insanlardan daha geniş bir renk yelpazesi görebiliyor; hatta birçoğu bu “görünür” spektruma ek olarak UV (mor ötesi) spektrumdaki renkleri de görebiliyor. Dolayısıyla renklerdeki bu farklılık, kuşlar için insanlar için olduğundan çok da belirgin olabilir. Bu da tamamlanınca Friedman, her türün yaşadığı coğrafi bölgenin tarifi için uydu verilerini kullandı. Her bölgenin bitki örtüsüne, yağış ve nem miktarına bakıp bu verileri de evrimsel ilişkiler ve renk ölçümleriyle birleştirdi.
Çalışmanın Küresel Ekoloji ve Biyocoğrafya’da yayımlanan sonuçları, tropik bölgelerdeki kuşların daha ılıman iklimlerde yaşayan kuzenlerine göre daha renkli tüyler geliştirmediklerini gösteriyor. “Tropiklerdeki kuşlara bakıldığında, elbette birçok renkli kuş türü öne çıkıyor. Ancak bu bölgelerde genel olarak daha fazla tür bulunuyor; bu da demek oluyor ki aslında bir o kadar da küçük kahverengi kuş da o bölgelerde yaşıyor” diye açıklıyor Friedman. “Avustralya’nın iç bölgelerinin sert, çorak iklimlerindeki kuşların tüyleri yemyeşil, sulak tropik adalardakilerden çok daha süslüydü” diye de ekliyor. “Çöl kuşları, yağışlı sezonda eşleri kapışmak zorunda olduklarından daha hızlı eş çekebilmek için renkler geliştiriyor olabileceklerini düşünüyoruz.”
Bunun yanı sıra, çöl kuşları daha açık renkliyken daha çok yağışın ve bitkinin olduğu bölgelerdeki kuşlar genelde daha koyu renkli oluyorlar. “Oldukça belirgin bir örüntü var” diyor Friedman raporunda. “Çölde yaşayan kuşların sırtlarında daha çok gri tonları bulunurken ormanda yaşayan kuşlarda bu renk koyu yeşile dönüyor; bizce arka fona uyum sağlamaya çalışıyorlar.” Bu durum daha iyi kamufle olanın hayatta kalıp genlerini aktarması bakımından doğal seçilime de örnek teşkil ediyor. Friedman açıklıyor, “Yaşam formlarının çeşitliliğinin, canlıların farklı özelliklerle evrimleşmelerinin temelinde de zaten bu yatıyor.”