Daha önce hiç, özellikle dokunaklı bir müzik parçası dinlerken bir ürperti yaşadınız mı? Bu duygusal deneyim için, beynin dikkat çekerlik şebekesine (salience network) teşekkür edebilirsiniz. Şaşırtıcı bir şekilde, bu bölge aynı zamanda Alzheimer hastalığının yıkıcı etkilerinden kurtulmuş bir “hatıra adası” olarak beynin bir bölgesinde bulunuyor. Utah Sağlık Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, demans (herhangi bir beyin hastalığı ya da hasarı sonucu oluşan, hafıza problemleri, karakter bozuklukları ve muhakeme yeteneğinin bozulmasıyla ilintili olan mental rahatsızlık) hastalarındaki anksiyeteyi hafifletmeye yardımcı olmak için müzik tabanlı tedaviler üretmek amacıyla bu bölge üzerinde araştırma yürüttü. Konu üzerine yapmış oldukları bu araştırma, Nisan ayında The Journal of Prevention of Alzheimer’s Disease adlı derginin internet sayısında yayınlandı.
Utah Sağlık Üniversitesi Radyoloji’de tıp doktoru ve biliminsanı olarak çalışan ve çalışmaya katkıda bulunan Jeff Anderson, “Demansı olan insanlar, kendilerine tanıdık olmayan bir dünya ile karşı karşıya kalıyorlar. Bu da çevrelerini tanımamalarına ve anksiyeteye sebep oluyor” diyor ve “Müziğin, beynin nispeten çalışır olan dikkat çekerlik şebekesiyle bir bağlantı kuracağına inanıyoruz” diye ekliyor.
Bir önceki çalışma, kişiselleştirilmiş müzik programının demans hastalarının duygu durumları üzerindeki etkisini göstermişti. Bu çalışma, beynin dikkat çekerlik bölgesindeki dikkatle ilgili ağı harekete geçiren mekanizmayı incelemeyi amaçlamıştı. Sonuçlar, demans hastalarının mustarip olduğu anksiyete, depresyon ve huzursuzluk gibi problemlere nasıl yaklaşım gösterileceği üzerine yeni bir yol sunmaktadır. Ayrıca, beynin komşu bölgelerinin etkinleşmesi, hastalığın neden olduğu sürekli devam eden düşüşü engellemek için fırsatlar sunabilir.
Üç hafta boyunca, araştırmacılar, katılımcıların anlamlı şarkılar seçmeleri konusunda yardımcı oldular. Hasta ve hasta bakıcıyı, hastanın seçtiği müzik koleksiyonunun yüklü olduğu taşınabilir medya oynatıcısının nasıl kullanılacağı konusunda eğittiler.
Beyin Ağı Laboratuvarı’nda (the Brain Network Lab), yüksek lisans öğrencisi ve makalenin birinci yazarı olan Jace King, “Demans hastalarına kulaklık takıp tanıdık bir müzik çaldığınızda, hastalar sanki hayata yeniden döndüler. Müzik, hastayı yeniden gerçek dünyaya sabitleyen bir çapa gibi” dedi.
Araştırmacılar, sessiz bir ortamda 20 saniye müzik dinlediklerinde beynin hangi bölgelerinin aydınlandığını görüntülemek için hastalar üzerinde fonksiyonel MRI kullanarak tarama yaptılar. Hastanın müzik koleksiyonundan sekiz kesit çaldılar, aynı müziğin sekiz kesitini tersten çaldılar ve sekiz adet sessiz aralara maruz bıraktılar. Araştırmacılar deneyin sonrasında ise, her bir taramadan elde edilen görüntüleri birbirleriyle karşılaştırdılar.
Araştırmacılar, müziğin beyni harekete geçirdiğini ve beyinde bulunan tüm bölgelerin birbirleriyle iletişim kurmasını sağladığını buldular. Kişisel müzik listesi dinlendiğinde, görsel ağ, dikkat çekerlik ağı, yönetsel ağ, serebellar ve kortikoserebellar ağ çiftlerinin hepsinin daha yüksek fonksiyonel bağlantı kurduğunu gösterdiler.
Utah Sağlık Üniversitesi’nin (the University of Utah Health) yöneticisi ve makalenin kıdemli yazarı olan Norman Foster, “Beyin görüntülemesinden elde ettiğimiz bu objektif kanıt, kişisel olarak anlamı olan müziğin Alzheimer hastalarıyla iletişim kurmak için alternatif bir yol olduğunu gösteren bir kanıt olabilir. Hastalığın ilerleyişinde, genellikle dil ve görsel bellek yolları erken dönemde zarar görüyor, ancak özellikle çevreleriyle iletişimi kaybetmiş hastalarda kişiselleştirilmiş müzik programları beyni tekrar harekete geçirebilme potansiyeline sahip” diyor.
Ancak, sonuçlar tam olarak ikna edici değil. Araştırmacılar bu çalışma için denek sayısının azlığına (17 katılımcı) dikkat çekmektedir. Buna ek olarak, çalışma her hasta için sadece tek bir görüntüleme seansı içermekteydi. Bu çalışmada saptanan etkilerin, kısa bir uyarılma periyodunun ötesinde olup olmadığı veya hafıza ve ruh halinin nöral etkinlikteki değişim ve uzun dönemdeki bağlantılar tarafından güçlenip güçlenmediği belirsizliğini koruyor.
Anderson, “Toplumumuzda demans tanısı çığ gibi büyüyor ve kaynakları en azami şekilde zorluyor. Kimse müzik çalmanın Alzheimer hastalığının tedavisi olduğunu söylemiyor. Ancak müzik, semptomları daha baş edilebilir hale getirebilir, bakım maliyetini azaltabilir ve hastanın yaşam kalitesini arttırabilir” diye belirtiyor.