Ana deprem, bir deprem dizisindeki en büyük depremdir. Ana depremleri genellikle artçı depremler izler. Bu özellikleri sağlayan deprem, ana deprem olarak adlandırılabilir. Ana depremler nadiren öncü deprem etkinliği gösterebilir. Ülkemizde bazen, 4-5 büyüklüğündeki depremler özellikle kırsal kesimde bazı yapılarda hasara neden olabilmektedir. Eğer bir kümelenme etkinliği veya artçı deprem etkinliği yoksa, bu tür depremlere ana sarsıntı adını vermek yanıltıcı olabilir. 1973-2006 arasında Türkiye ve yakın çevresinde deprem sayılarına baktığımızda, her yıl büyüklüğü 4-5 arasında olan deprem sayısı ortalama 100 adet, 5-6 arasında deprem sayısı ortalama 6 adettir.
Ana depremden hemen sonra oluşan depremlere artçı deprem denir. Büyüklüğü 5’e yakın depremlerin çoğu artçı deprem üretmez. Bu nedenle 5 ve daha küçük depremlere ana deprem tanısı koymadan, onların artçı deprem etkinliklerini izlemek gerekir. Ana deprem ne kadar büyükse, artçı deprem sayısı, büyüklükleri ve bitme süresi de o kadar büyük olur. Artçı depremler ana depremden 0,1 ve 3 birim arasında değişen değerlerde daha ufak olmaktadır. Bununla ilgili genel kural, artçı depremlerin en büyük değerinin ana depremin bir puan altında olması kuralıdır. Örneğin ana deprem 7,0 büyüklüğündeyse 6,0 büyüklüğüne kadar artçı deprem oluşumu beklenebilir.
Artçı depremler ana depremi yaratan fay düzlemi üzerinde ve faya yakın alanlardaki diri faylar üzerine olabilir. (Şekil 1) Artçı depremler deprem bölgesinin jeolojik ve jeofizik koşullarına bağlı olarak haftalar, aylar, hatta yıllar sürebilir. Sığ depremlerin derin depremlerden daha fazla artçı deprem yarattığı gözlenmiştir.
Şekil 1, 17 Ağustos 1999 Kocaeli depreminin artçı deprem etkinliğini göstermektedir. Kaydedilen 3165 depremden 1446 adedinin yerleri saptanabilmiştir. Büyüklüğü 4 ve daha fazla olan artçı depremlerin yüzde 67’si ana depremden sonra ilk altı günde olmuştur. Artçı depremlerin kapladığı alanın görünümü ana deprem sırasında oluşan fayın konumu ve fayın uzunluğu hakkında değerli bilgiler verir. 1999 Kocaeli depreminin ilk hafta içerisindeki artçı depremlerinin alansal uzunluğu, 150 km civarındadır ve bu uzunluk jeologlar tarafından karada ve denizde gözlemlenen fay uzunluğuyla oldukça uyumludur. Bu nedenle ana depremlerin ilk saatlerde artçı deprem etkinliğini kaydedip hızla değerlendirmek, oluşan deprem fayının arazide yerleşimini, dolayısıyla hasar ve kayıp üzerine etki derecesini anlamada çok önemlidir.
Öncü deprem, bir ana depremden önce ortaya çıkan küçük depremdir. Bir depremin öncü deprem olduğunu belirlemek bugünkü tekniklerle neredeyse olanaksızdır. Oluşan küçük depremlerin öncü deprem olduğunu, ne yazık ki onu izleyen ana deprem oluştuktan sonra öğrenebiliyoruz. Kaliforniya’da yapılan araştırmalarda, büyük depremlerin hemen yüzde 50’sinden önce öncü deprem olarak tanımlanabilecek deprem etkinliği saptanmıştır. Türkiye’deki bazı depremlerde, örneğin 1995 Dinar depreminde olduğu gibi öncü deprem etkinliği izlenmiştir. ABD Kaliforniya Landers civarında 1992’de büyüklükleri 6,1, 6,2 ve 7,3 olmak üzere arka arkaya üç adet deprem oldu. 23 Nisan 1992’deki 6,1 büyüklüğündeki depremin 28 Haziran 1992 tarihindeki 7,3 büyüklüğündeki depremin öncüsü olduğunu kimse tahmin edememişti. Çünkü, bu 6,1 büyüklüğündeki öncü deprem etkinliğinin öncesinde de ufak öncü deprem etkinliği ve ardından da artçı deprem etkinliği vardı. İlk akla gelen açıklama, bunun ana deprem olduğu ve bunu artçı depremlerin izleyeceği şeklindeydi. Dünyadaki depremlerin analizine göre, depremleri takip eden üç gün içerisinde büyük deprem olma olasılığı yüzde 6 civarındadır. Diğer bir deyişle oluşan depremlerin öncü deprem olmama olasılığı yüzde 94 civarındadır. Dodge ve arkadaşları, araştırmalarına dayanarak, dünyadaki kuvvetli ve büyük deprem sınıfındaki depremlerin yüzde 40’ının saatler veya günler öncesinde öncü deprem etkinliği olduğunu öne sürmüştür.
Kaynak: Haluk Eyidoğan, 50 Soruda Deprem, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, Ekim 2012 2. Baskı, s.84