Yayıncılık, özellikle süreli basılı yayıncılık zor günlerden geçiyor. Bu durum sadece günümüzün olağanüstü koşullarından kaynaklanmıyor. Basılı yayıncılık zaten yavaş yavaş ömrünü doldurmaktaydı. Özellikle günlük gazeteler ve haber dergiciliği yeni teknolojiler karşısında dayanamayarak digital yayıncılığa geçmeye başlamışlardı. İnsanlar artık haberleri TV’lerden ve özellikle sosyal medyadan takip etmekteydiler. Bizimki gibi bilim, sanat, kültür ve kuram yayınlarına ise bir süre daha ihtiyaç olacağı anlaşılıyordu. Fakat salgın süreci bu gelişmeyi aniden hızlandırdı ve kuramsal dergiler dahil bütün basılı yayın alanını hazırlıksız yakaladı. Bilindiği gibi Bilim ve Gelecek de Nisan ve Mayıs aylarında okurlarına -hem de herkesin erişimine açık olarak- web sitesinden ulaşmaya çalıştı. Fakat bunun kısa vadede sürdürülebilirliği yoktu; çünkü gelirler minimuma inerken giderler aynı kalmıştı. Dolayısıyla biz de Haziran’dan itibaren yeniden basılı yayıncılığa geçtik. Ama bu kez de aşılması çok zor bir dağıtım sorunuyla karşılaştık. Hem satış noktaları tam kapasite işlemeye başlamamıştı hem de okurlar her türlü yayına digital ve bedava olarak ulaşmaya hızla alışmışlardı. En bilinçli dediğimiz kesimlerde dahi kuramsal yayınlara, hatta genel olarak okumaya olan ilginin aşındığı gerçeğini ise burada hiç tartışmıyoruz bile. Ayrıca insanlar ekonomik sıkıntılarla uğraşırken ve yoğun bir gelecek kaygısı yaşarken ister istemez “lüks” buldukları kültür ihtiyaçlarını erteliyorlar. Öte yandan okurların yoğun bilgi içeren uzun makaleleri internetten okuma alışkanlıkları da henüz oluşmuş değil. Oluşabilir mi, onu da tam olarak bilemiyoruz. Kısacası basılı yayıncılık alanı hem yapısal hem de günümüz olağanüstü koşullarından kaynaklı bir sıkıntı içinde. Bir dönüşüm yaşayacağımızın bilincindeydik ama dediğimiz gibi salgın bu dönüşüm ihtiyacını aniden önümüze getiriverdi.
Neyse, fazla sızlandık, bir çaresine bakacağız elbette… Dergimizi iki aydır ulusal dağıtıma veremiyoruz; çünkü bu, sözünü ettiğimiz koşullarda, büyük miktarda iadeyi göze almak ve bile bile zarar etmek anlamına geliyor ki, bizim gibi dergilerin böyle bir lüksleri (sermaye birikimleri) yok. Bunun yerine, internet sitelerinden sipariş, kitabevi satışı, basılı dergi aboneliği ve e-abonelik kanallarına yüklendik. Bu koşullarda ne kadar başarılı olduk tam bilemiyoruz, ama eski satışımıza ulaşmakta zorlanacağımızı görüyoruz. Posta sisteminin durumu ve garantili kargoların pahalılığı da cabası… Bilim ve Gelecek’i bayilerden almaya alışmış okurlarımızı üzdüğümüzün de farkındayız. Ama abonelik önermekten başka ne yapabiliriz?
Bu durumda okurlarımızdan Bilim ve Gelecek’e ulaşmak için ekstra çaba sarf etmelerini talep etmekten başka bir çaremiz yok. İlan ettiğimiz kitabevlerine gidecekler, gidemeyenler internetten sipariş edecekler veya en garantisi abone ve e-abone olacaklar. Biz de dağıtım olanaklarını genişletmeye ve satış noktalarını artırmaya çalışacağız. Umuyoruz, Bilim ve Gelecek bu darboğazdan da okurlarının ve dostlarının desteğiyle çıkacaktır.
Temmuz sayımızda güncel konuları da içeren güçlü bir dergi hazırladığımızı düşünüyoruz. İyi okumalar…
Dostlukla kalın…