Newton’ın Elması ve Bilime İlişkin Diğer Mitler
Derleme, Çev. Atakan Altınörs, Bilge Kültür Sanat, 2022, 279 s.
Ronald L. Numbers ve Kostas Kampourakis’in editörlüğünü yaptığı bu kitap bilim tarihine mâl edilmiş yanılgılı ve basmakalıp kanıların ortaya çıkarılması amacıyla hazırlanmış. “Yunan Antikçağı ile Bilimsel Devrim arasında pek bir bilimsel faaliyet olmadığı” mitinden “simyanın ve astrolojinin bilime ve bilimsel zihniyete katkı sağlamayan, bâtıl inanca dayalı meşgaleler olduğu” mitine ve “dinin genellikle bilimin ilerlemesini engellediği” mitine kadar yirmi yedi klişeyi güçlü argümanlar eşliğinde eleştiriye tâbi tutuyor. Okuyucunun zihninde yeni ufuklar açmayı hedefliyor.
Kafkaesk – On Dört Öykü
Peter Kuper, Çev. Özde Duygu Gürkan, Metis Yayınları, 2022, 157 s.
Yirminci yüzyılın en önemli edebi figürlerinden biri olan Franz Kafka kuşaklar boyunca pek çok yazar ve sanatçıyı derinden etkilemiştir; öykü ve romanları edebiyat, müzik, resim, heykel, dans ve film gibi çok çeşitli alanlarda sayısız esere ilham kaynağı olmuştur. Kafka’yı 1988 yılından beri “çizgi romana tercüme eden” görsel sanatçı Peter Kuper’ın uyarlamaları da bu eserlerin arasında bir yer edinme amacında. Kafka’nın öykülerinin bireysel yorumlara ilham verdiğini, her okura benzersiz bir kişisel bağlam sunduğunu belirten Kuper şöyle diyor: “Kafka kırk bir yaşını doldurmadan öldü, bundan neredeyse yüz yıl önce, ama öyküleri daha dün yazılmış hissi veriyor. Ya da belki takipçilerinden Gustav Janouch’un dediği gibi, Kafka’nın eserleri ‘yarının bir aynası’dır. Bu eserler şimdiye ve buraya ait; Kafka’nın hikâyeleri insanlık durumumuza giden bir yol haritası teşkil ediyor. Bizi kurumlarımızın tehlikelerine karşı uyarıyor, bize zaaflarımızı hatırlatıyor, absürdlüklerimize gülmemiz için bizi dürtüyorlar. Dünyamız giderek daha çok ‘Kafkaesk’ sıfatını yansıtırken, Kafka’nın kulaklarımıza fısıldadığı bütün o mesajlarda yeni bir anlam bulabiliriz.” Kafka’nın uzunlu kısalı on dört öyküsüne Kuper’ın getirdiği yorumların, Kafka okurlarına yeni ve farklı bakış açıları sunarken, onunla henüz tanışmamış olan okurlar için de yazarın dünyasına giriş olması amaçlanmış.
Yapay Sen – Yapay Zekâ ve Zihnin Geleceği
Susan Schneider, Çev. Tülay Tosun, Tellekt, 2021, 176 s.
Yapay Sen’de Susan Schneider, yapay zekânın yeni yönlere doğru yol alması kaçınılmaz olsa da ileriye doğru mantıklı bir yol haritası çizmenin insanın elinde olduğunu; yapay zekâ teknolojisi beyni yeniden şekillendirirken ve potansiyel olarak makine zihinleri yaratırken çok dikkatli olunmasının gerektiğini söylüyor. Zira Homo sapiens, zihin tasarımcıları olarak, nasıl kullanacağını tam olarak bilmediği “araç”larla, yani benlik, zihin ve bilinçle oynayacak. Ancak Schneider’a göre bunların doğasının yetersiz bir şekilde kavranması, yapay zekâ ve beyin geliştirme teknolojisinin kullanımına zarar verebilir, hatta bilinçli varlıkların yok olmasına ya da acı çekmesine neden olabilir. Dolayısıyla, algoritmaların altında yatan felsefi meseleleri insanların kavraması gerektiği kanısında.
Ortaklar İlköğretmen Okulu – Köy Enstitüsünden Yansımalarla
Ahmet Doğan-Mustafa Özmen, İş Bankası Kültür Yayınları, 2022, 440 s.
Köy enstitülerinin ilköğretmen okullarıyla birleştirilmesiyle birlikte Türk eğitim tarihinde yeni bir evreye girilir. 1954 yılında çıkarılan kanunla mevcut köy enstitüleri altı yıllık ilköğretmen okullarına dönüştürülür ve bu okullar 1974 yılına dek ilkokul öğretmeni yetiştirmeye devam eder. Ortaklar Köy Enstitüsü’nün devamı niteliğindeki Ortaklar İlköğretmen Okulu da bu önemli eğitim kurumlarından biridir. Kendileri de Ortaklar İlköğretmen Okulu mezunu olan Ahmet Nuri Doğan ve Mustafa Özmen’in hazırladığı bu kitap Ortaklar’ın tarihine, eğitim sistemine katkısına ve hepsinden önce öğretmen adayı öğrencilerinin hayatlarına nasıl damga vurduğuna ışık tutmayı amaçlıyor. Ortaklar İlköğretmen Okulu adlı bu çalışmada mezun öğrencilerin ilk ağızdan anlatılarına ağırlık veriliyor. Ve bu tanıklıklarla yaşamın her alanına nüfuz eden, köklü bir değişime olanak sağlayan eğitimin sadece öğretim süresiyle sınırlı olmadığına, köy enstitülerinden devralınan eşsiz tecrübenin kılavuzluğunda ilköğretmen okullarında nasıl kalıcı bir örneğe dönüştüğüne şahit olmaya davet ediyor.
Çağdaş Siyaset Teorisi
Der. Muhammed A. Ağcan, Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2022, 500 s.
Çağdaş Siyaset Teorisi, siyaset teorisinin güncel durumunu konu ediniyor. Kitap, siyasete ilişkin teorik ve felsefi araştırma ve çalışmaların son yirmi-otuz yıldaki görünümünü tespit ederek incelerken, bunu çağdaş siyasal düşüncenin, belli başlı teori ve yaklaşımlar, kavram ve konularla sorun ve tartışmalarını odağına alarak yapıyor. Günümüzde siyasal uygulama, fikir, anlayış, tutum ve düşüncelerin, hangi kavramsal/analitik çerçeveler ve teorik/felsefi açıklamalar ve yorumlar aracılığıyla bilimsel araştırmaya tabi tutulduğuna odaklanıyor. Siyaset teorisi disiplininin araştırma konuları, belli başlı meseleleri, çalışma yöntemleri gibi başlıklardaki tartışma, birikim ve literatürü gözden geçirerek soruşturuyor. Muhammed A. Ağcan’ın derlediği kitabın ilk kısmında günümüzde siyaset teorisindeki ana felsefi yönelimleri ve düşünce hatlarını temsil eden liberalizm, komüniteryanizm, postyapısalcılık, eleştirel teori ve postmarksizme yer veriliyor. İkinci kısım, demokrasi, vatandaşlık, adalet, toplumsal cinsiyet ve ideoloji gibi siyaset teorisinin anahtar kavramlarıyla önemli konu başlıklarını içeriyor. Üçüncü kısım ise siyaset teorisinin çağdaş araştırma gündemini oluşturan bir dizi sorunsal ve tartışmayı ele alıyor ve cumhuriyetçilik, kozmopolitanizm, karşılaştırmalı siyaset teorisi ve popülizm bölümlerinden oluşuyor. Çağdaş Siyaset Teorisi, siyaset bilimciler, akademisyenler, öğrenciler ve siyaset teorisindeki tartışmaları derinlemesine takip etmek isteyen tüm okurlar için güncel bir başvuru kaynağı olmayı amaçlıyor.
Bizi Biz Yapan Genler – Bir Tıp Devriminden İnsan Hikayeleri
Edwin Kink, Metis Yayınları, 2022, 272 s.
Hem tıbbi genetikçi hem de genetik patolog olan Edwin Kirk, bu kitapta bir yandan genlerin incelikli işleyişini açıklarken, bir yandan da genetik bozukluk ve hastalıklardan etkilenen insanların dokunaklı hikâyelerini aktarmaya çalışıyor. “İnsan genetiğinin hikâyesi insanların hikâyesidir,” diyen Kirk, okura genetiğin soyut bir araştırma alanı olmanın ötesinde, etten kemikten insanların kaderleri açısından belirleyici olabilen son derece insani bir alan olduğunu göstermeyi amaçlıyor. Yazar kitabını şu cümlelerle açıklıyor; Kalıtımın temel birimi olan genler hepimizin hayatında önemli bir rol oynar; dış görünüşümüzden belli hastalıklara yatkın olup olmamamıza ve hatta mizacımıza kadar pek çok özelliğimizde hatırı sayılır bir etkileri vardır. Teknolojinin sunduğu imkânlar sayesinde, son yıllarda genetik alanında çarpıcı gelişmeler yaşanıyor. Anne karnında yapılan taramalar birçok genetik bozukluğun teşhis edilmesini sağlıyor ve ebeveynlere seçenekler sunuyor. Araştırmacılar kanserin ve çeşitli hastalıkların genetik altyapılarını temel alan tedaviler üzerinde çalışıyor. Hastalık genlerinin kesilip atılmasını ya da düzenlenmesini içeren yeni yöntemler –her ne kadar şu an emekleme döneminde ve biraz tartışmalı olsa da– daha sağlıklı bir insanlığa giden bir yol vadediyor. Tıpta böyle bir devrim yaşanırken, genetiğin temel kavram ve mekanizmalarını anlamak giderek daha fazla önem kazanıyor. Gen, genom, kromozom ve DNA nedir? Genetik bozukluk ve hastalıklar nasıl aktarılır? Bunları ve başka hastalıkları “gen tedavisi” aracılığıyla iyileştirmek mümkün mü? Genlerine müdahale edilerek “tasarım bebekler” üretilebilir mi? Bu müdahalelerin ahlaki içerimleri nelerdir?
Kavramlar Tarihi Özgürlük
Der. Armağan Öztürk-Cengiz Çevik, Doğu-Batı Yayınları, 2022, 684 s.
Özgürlük aynı anda hem ontoloji ve teoloji hem de siyaset felsefesiyle ilgili bir meseledir. Bu kavramın işaret ettiği durum ilk bakışta apaçıktır. İnsanın engellenmeden veya sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi veya hareket edebilmesi özgürlüğü anlatır. Ancak işin içine determinizm, yazgı, arzu, irade ve seçim gibi unsurlar girince insanın özgürlüğüne dair tartışma daha karmaşık bir kerteye doğru dönüşüme uğrar. Tarih boyunca pek çok düşünür ve ideoloji insanın hem özgür olup hem de siyasal toplumun bir üyesi olarak yaşamasının mümkün olup olmadığı sorusuna yanıt aramaya çalışmıştır. Bu son hatırlatma bağlamında özgürlük, yurttaşın devlet ve bireyin toplumla kurduğu ilişkinin nirengi noktasını oluşturur. Özellikle modern toplumların örgütlenme biçimi bağlamında özgürlüğün yokluğu devleti meşru, toplumsal yaşantıyı ise anlamlı olmaktan çıkarır. Armağan Öztürk ve C. Cengiz Çevik tarafından derlenen bu çalışma özgürlük kavramının düşünce tarihindeki serüvenini bir dizi makale aracılığıyla soruşturmakta. Filoloji, felsefe, siyaset bilimi, sosyoloji ve tarih bilimlerine ait birikimleri metinleştiren çalışmaların ortak noktası ise ele aldıkları düşünür, düşünce akımı veya dönemde özgürlüğün içeriğini sınırlarıyla birlikte ayrıntılı bir şekilde ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Sayılara Yenik Düşmek: Facebook ve Google’dan Yalan Haberlere ve Filtre Balonlarına – Yaşamlarımızı Denetim Altına Alan Algoritmalar
David Sumpter, Çev. Ümit Şenesen, Yordam Kitap, 2022, 288 s.
Uygulamalı matematik profesörü David Sumpter, okuru çözümlemeleri, insanı etkilemeleri ve yerlerini almaları için geliştirilen algoritmaların nasıl çalıştıklarını göstererek, teknoloji alanındaki gelişmeleri daha gerçekçi bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini açıklıyor. Bugünkü sistemin yalanlarına ve aldatmacalarına değil, bu sistemin kendisine saldırmak isteyenlerin bu kitaptan öğreneceği çok şey var olduğu iddiasında bulunuyor. Yazar kitapta şu sorulara ya yanıt arıyor; Google ve Facebook gibi teknoloji şirketleri, bizimle ilgili her tür bilgiyi toplayarak ve kişiliklerimizi çözümleyerek, bizi yönlendirebilir duruma gelmeye çalışıyor. Ne kadar başarılı oluyorlar ve ne tür sınırlarla karşılaşıyorlar? İnternette, “filtre balonları” ve “yankı odaları” denen, farklı bilgilerin ve farklı bakış açılarının giremediği ortamlar da üretiliyor. Bunlar insanlığı ne ölçüde tehdit ediyor? Büyük bir bölümü internet robotlarından oluşan trol ordularının yaydığı yalan haberler ne kadar etkili? Bir hakikat sonrası dünyasında yaşamaya başladığımız ne kadar doğru? Yapay zekânın dünyayı ele geçirmesi olasılığını ne ölçüde ciddiye almalıyız?