Bilim yayıncılığı meşakkatli iş. Bunu bir önceki on yıl Bilim ve Ütopya dergisini son on yıldır da Bilim ve Gelecek dergisini çıkaran (Ender, Nalân, Baha, Deniz daha önceki yıllardan Ruken, Osman ve adlarını sayamadığım) arkadaşlarımdan biliyorum. Ama bu meşakkatli iş nedeniyle yakındıklarına hiç rastlamadım. Bir ay boyunca didinip dergiyi basılacak konuma getirip (yayıncı deyimiyle bağlayıp) matbaaya gönderdiklerinde duydukları heyecanı zaman zaman onlarla yaşadım. Kısa bir rahatlamanın ardından yeni sayının hazırlıklarına başladıklarını da biliyorum. Hiç yüksünmeden… Dergi çıkarmak yetmedi onlara. Bu kez bilim kitapları yayınlamaya başladılar. Hız kesmeden yine türlü zorluklara katlanarak. Öyle heyecanlı bir çalışmaydı ki bu bana sürekli “nasıl katkıda bulunurum” duygusu yaşattı. Sanırım benim gibi birçok insana da…
Bilim yayıncılığı hızla gelişen iletişim koşullarında daha da önem kazanıyor kanımca. Elbette insanlığın gelişimi için çok iyi. Ancak yarattığı “bilgi serkeşliği” ortamında önemli sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Doğru bilgiyle yanlış bilgiyi daha genel söylersek “bilimsel” olanla “bilim dışı” olanı ayırt etmek giderek zorlaşıyor. Sanırım bu zorluğu en iyi bilen olduğu için Bilim ve Gelecek dergiyle yetinmedi. ‘Bilimsel Bilgi’nin ne olduğu, insanın insanlaşma çabasında bilimin önemi, insanlığın gelişmesinin önündeki güncel çarpıtmalara karşı gerçeği ortaya koyan bilim kitapları yayınlayarak mücadeleye devam ediyor.
Kanımca üç temel zorlukla mücadele ediyor arkadaşlar. Birincisi her ay hem günceli içeren hem de geleceğe katkıda bulunacak kapak dosyası bulmak zorundalar. Ve bu gündemi çok iyi izlemek gerektiren bir iş. Zaman zaman kapak dosyası konusunda zorluk çektiklerini biliyorum. Ama bu aşama yine ustalıkla atlatılıyor. İkincisi saptanan dosya ve derginin diğer yazıları için alanının uzmanlarını bulmaları gerekiyor. Bu konuda da sıkıntı yaşamıyorlar. Çevrelerinde yeterince özverili bilimci olduğunu biliyorum. Kitapların yazılışında da aşağı yukarı aynı aşamalar geçerli. Üçüncü aşama ise üretilenlerin kitlelere ulaştırılması. Başından beri biliyorum ki en çok sıkıntı çekilen aşama bu. Çünkü bu aşama sistem dışılıkla çözülebilecek bir aşama değil. Bu aşamada işin içine posta, kargo, matbaa, dağıtımcı, kitapçı… giriyor. Bir de sizin maddi olanaklarınız. Bilim dergisine ya da bilim kitaplarına on binlerce alıcı bulamazsınız. Reklam almanız da neredeyse olanaksız. Devlet desteği derseniz? En iyisi hiç dememek!
İşte Bilim ve Gelecek Büyükçekmece Temsilciliği’ni açma kararının önemli çıkış noktalarından biri bu: Daha fazla okura ulaşmak, daha fazla insana dokunmak, daha kitlesel etkinlikler sürdürmek. Beklediğimiz hatta beklediğimizden fazla bir ilgiyle karşılaştık açılışta.
Açılış Kokteylimizde katılım oldukça yüksekti. Ortak görüş katılımcı sayısının 200’ün üzerinde olduğu şeklinde. CHP ilçe başkanı Hüseyin … ve diğer yöneticiler, Büyükçekmece Belediyesi yönetimini temsilen Kültür müdürü Nazan Köroğlu ve yardımcısı, ÇYDD başkanı ve yöneticileri, ADD başkanı ve yöneticileri, Eğitim İş Başkanı, mahalle muhtarları, halk temsilcileri katıldı. Neredeyse her meslek grubundan katılımcılar için de kadınların sayısının çok olması bana göre ayrıca önemliydi. Benim yaptığım kısa açılış konuşmasının ardından Genel Yayın Yönetmenimiz Ender Helvacıoğlu dergiyi tanıttı. Teşekkür etti. Konuşmalarda bilim ve eğitimle ilgili yapılacak toplantı ve seminerlerin genel olarak kitleye özel olarak öğrencilere yönelik olacağı vurgulandı.
Açılışın en ön önemli yanlarından biri de Bilim ve Gelecek kolektif çalışma anlayışının yansımasıydı. Sunulan her şey satın alınanlarla sınırlı kalmadı. Dostlarımızın evlerde hazırlayıp getirdiği, börekler, pastalar, kurabiyeler, mutfakta hazırlanan yiyecekler, yetmedi diye benden habersiz yeniden alınan içecekler ve esirgenmeyen emekler…