Bunama olarak açıklanabilecek Demans hastalığı söz konusu olduğunda geleceğiniz, sadece genlerinize bağlı değildir. JAMA dergisinde yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek, genetik miras olarak da alabileceğiniz Demans riskini azaltabilir.
İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’de epidemiyolog olarak çalışma yürüten David Llewellyn, “Bu araştırma, Demans hastalığının ölümcül görünümünü azaltan gerçekten önemli bir mesaj veriyor” diye belirtti.
Bazı insanlar genetik yatkınlıklarından dolayı Demans hastalığının kaçınılmaz olduğuna inanıyor. Ancak, sağlıklı bir yaşam sürerek Demans riskini önemli ölçüde azaltabilirsiniz. Araştırmacılar, yarım milyon İngiltere vatandaşının genetiğine ve sağlığına ilişkin olarak 2006-2010 yılları arasında toplanan verileri içeren ve sağlık araştırmacıları için açık erişim hazinesi olan UK Biobank’ı incelemeye başladılar.
60 yaş ve üzerinde olan, kayıt sırasında Demans belirtisi görülmeyen ve genetik bilgileri hazırda bulunan Avrupa kökenli insanlar üzerinde durdular. Bu, çalışma için verileri kullanılabilecek kişi sayısını 200 binin altına düşürdü. Araştırmacılar, daha önce Alzheimer üzerine yapılan bir çalışmanın bulgularına dayanarak Demans için düşük, orta ve yüksek genetik riske sahip olma durumlarına göre bu kişileri sınıflandırdı Ayrıca araştırmacılar; sigara kullanımlarına, egzersiz yapma durumlarına, nasıl beslendiklerine ve ölçülü alkol tüketimine dayanarak katılımcılar için bir “sağlıklı yaşam tarzı puanı” hesapladı. Demans tanısı koyulup koyulmadığını belirlemek için grup ortalama sekiz yıllık bir süre boyunca izlendi.
Kötü haber ise, Demans hastalığında genlerin rolü olduğu bir gerçek. Genetik riski düşük olanların sadece yüzde 0,63’ünde Demans hastalığı çıktı, ancak genetik riski yüksek insanlar için bu rakam neredeyse iki katına, yüzde 1,23’e yükseldi. Alışkanlıklarınız da sağlıksız olmaya başladıysa, durum biraz daha vahim. “Kötü” bir yaşam tarzına sahip olan insanlar için Demans riski, sağlıklı yaşam tarzına sahip olanlara göre yüzde 35 oranında artıyor. Daha sağlıklı bir yaşam tarzını benimseyen insanlar için, işler kesinlikle daha umut verici görünüyor. Araştırmacılar Demans için genetik riski yüksek olan insanlara baktığında, daha sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olan insanların Demans hastalığına yakalanma riski, daha sağlıksız alışkanlıkları olan insanlara göre yüzde 32 oranında azalıyor.
Bunun, sağlıklı bir yaşam tarzı sürerek Demans hastalığının genetik riskini ne kadar dengeleyebileceğimizi çözümlemeye çalışan ilk çalışma olduğunu söyleyen Exeter Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Elżbieta Kuźma, “Bulgularımız, Demans hastalığının genetik riskini dengelemek için harekete geçebileceğimizi gösteriyor. Sağlıklı bir yaşam tarzına bağlı kalmak, genetik riskten bağımsız olarak, Demans riskinin azaltılmasıyla ilişkiliydi” diye ekledi.
Zihni aktif tutmak da önemli
Demans söz konusu olduğunda fiziksel sağlık, denklemin sadece bir kısmıdır. JAMA Nöroloji dergisinde yayınlanan ayrı bir çalışmada, zihni yaşam boyu aktif tutmanın demans riskini azaltıp azaltmayacağı da sorgulandı. “Bilişsel rezerv” teorisi; ilk ve orta yaşlarda zihni uyarmanın, yaşamın ileriki dönemleri için beynin gücünü bankaya koyduğunu, yaşla ve hastalıkla ilişkili beyin bozulmalarına karşı direnç sağladığını savunmaktadır. Ancak bazı araştırmacılara göre, bilişsel rezervin Demans üzerindeki koruyucu etkisine yönelik çok sayıda sağlam kanıt bulunmamaktadır.
Çalışmanın amacı, bu bilgi uçurumunu doldurmaktı. Demans gibi nörodejeneratif hastalıklar için risk faktörlerini tespit etmeye çalışan Rush Hafıza ve Yaşlanma Projesi’ne kayıtlı olup bilişsel bozukluğu olmayan 1600’den fazla yetişkinin verileri incelendi. Yüzde 75’i kadın ve yaş ortalamaları 80’in altında olan katılımcılara, yaşadıkları yıllar üzerinden verilen artı puanlara dayanarak bir “bilişsel rezerv puanı” verildi. Bu puan, katılımcıların okulda ne kadar süre kaldıkları ve kitap okumak, mektup yazmak ve kütüphaneye gitmek gibi beyni zorlayan aktiviteleri ne kadar yaptıkları hesaplanarak verildi.
Bilişsel rezerv aynı zamanda sosyal faktörlere de dayanmaktadır. Araştırmacılar, restoranlara ve spor etkinliklerine gitmek, arkadaşları görmek, seyahate çıkmak ve kiliseye gitmek gibi faaliyetlere de puan verdiler. Sonrasında, her bir kişinin aile ve arkadaş bağının ölçüsünü topladılar. Katılımcıların Demans hastası olup olmayacağına bakmak için ortalama altı yıllık bir süre boyunca takip ettiler. Görünüşe göre, zihni aktif tutmakla sağlıklı alışkanlıklara sahip olmak bu konuda bir rekabet içinde.
Bilişsel rezerv seviyesi en yüksek olan kişilerin Demans hastası olma riskinin, bilişsel rezerv seviyesi en düşük olanlara göre yaklaşık yüzde 40 daha az olduğu görülmüştür. Çalışmadaki en şaşırtıcı bulgulardan biri de, biraz ürkütücü bir davranış dolayısıyla ortaya çıktı. 600’den fazla katılımcı, otopsi için beyinlerinin kullanılmasına gönüllü oldular. Araştırmacılar, Alzheimer hastalığında görülen amiloid plakların yanı sıra damar dolaşım bozuklukları da dahil olmak üzere Demans hastalığının neden olduğu tipik beyin bozukluklarının olup olmadığına baktılar. Bunun sonucunda bozulmalar olsa bile, yine de yüksek bilişsel rezerve sahip olmanın Demans hastalığını önleyebileceği sonucuna varıldı.
Elde ettikleri bulgulara göre yazarlar, yaşam boyunca bilişsel rezervi artıran eğitimsel olan ve zihni uyaran faaliyetlerin, ileri derece Alzheimer hastası olan veya vasküler patolojileri olan kişilerde bile Demans hastalığını önlemek için uygun bir strateji olabileceğini belirtiyor.
Kaynak: https://cosmosmagazine.com/biology/lifestyle-can-wind-back-dementia-risk-study-suggests