Hasan Selçuk Turan
Doların hakimiyetinden de öte rezerv para statüsünün tartışmaya açıldığı bu kara bulutlu ortamda okunmaya değer bir kitap. Bilim ve Gelecek ekolü için sınırlarda dolaşan bir inceleme yazısı yazmak için hazırım. Neyse ki bu bir kitap incelemesi. Ama birazdan inceleyeceğimiz o kitabı da kendimi kurtarmak için ateşe atmaya hiç niyetim yok açıkçası. JPMorgan CEO’su, Wall Street’in büyük şeytanlarından (yoksa pırlanta -pardon parlak zekâ mı?) Jamie Dimon, geçen yılın bahar aylarından itibaren yüksek sesle ‘ekonomiyi fırtına bulutlarının beklediğini’ söylüyordu. Kastı öncelikli olarak ABD ekonomisiydi ancak bunun daha sonra tüm global ekonomiyi saracağından şüphe edilir olsa gerek, söz daha geniş yankılandı.
Yine Kitapçıl’da daha önce incelemeye çalıştığım(1) Wolfgang Streeck’in ‘Satın Alınan Zaman’ adıyla Türkçeye çevrilen kitabı -doğru anladıysam- kapitalizmin sonundan bahsediyordu. Kıdemli piyasa stratejisti Şant Manukyan’ın Global Piyasalar kitabı ise ‘Globalizasyonun Sonu’na dikkat çekiyor ve dönüşüm içindeki kapitalizmi bir değerlendirmeye alıyor. Bu sebeple benim için devamlılığı olan bir okuma (Buraya yazının sonunda geleceğim).
Fizikçi Richard P. Feynman, ‘The Pleasure of Finding Things Out (Türkçeye Keşfetmenin Hazzı olarak çevrildi)’ başlığını verdiği konuşmasında, bir askerin bir ayak izi görmesi ile bir çiftçinin ayak izi görmesinin arasında fark olduğunu söyler. Benzer şekilde bir bilim insanı da bir çiçeğe baktığında bir sanatçının baktığından farklı bir şeye bakmaktadır. Bu nedenle; “bir şeyin sadece adını bilmek ona dair hiçbir şey bilmiyoruz demektir”. Manukyan’ın kitabı, ileri okumalara yönelik iştah kabartan bir eser. Bu yönüyle sizi sadece piyasa terimlerini bilmekten ötesine teşvik ediyor.
Son dönemde piyasa hareketleri dünyada büyük bir çoğunluğun ilgisini çekiyor. Türkiye nüfusunun yüzde 10’unun borsada olduğunu gösteren veriler lanse edilir oldu. Yalnız Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ortamdan kaynaklı değil, bu küresel bir durum ve Dimon’un işaret ettiği şimşekler de bunun müsebbibi gibi. Nasıl ki 12 Eylül 1980, Neoliberal ekonomi ve 24 Ocak kararları… Dünyadaki değişimi dikkate almadan buralara vurgu yapmak kötücül insanlardan söz etmekten öteye geçmez.
Geçen yılın ekonomi Nobel ödülü sahibi 2006–2014 yılları arası ABD Merkez Bankası Federal Rezerv (Fed) Başkanı Ben Bernanke, banka iflaslarının resesyonların başlıca nedeni olabileceğini ortaya koymuştu. Global Piyasalar’da, yazar merkez bankalarının görevinin kısaca resesyonları engellemek olduğuna inandığını ve bu görüşü Murray Rothbard’dan aldığını belirtiyor. Bernanke’nin ödülünden sonraki 6 ay içinde Silicon Valley Bank (SVB) iflas etti ve ABD’den itibaren bir banka iflasları rüzgârı esti. Devamı gelir mi göreceğiz ancak rüzgâr Credit Suisse gibi devleri yuttu. Belki Manukyan, Streeck’in tezlerine karşı çıkacak, söz hakkı şüphesiz kendisine ait. O yüzden bu yazının niyeti bir kıyas hadsizliği olamaz. Ancak banka iflasları da görüldü ve tabiri caizse ‘tam oldu’. Peki kapitalizmin sonu (Streeck, kitabı yazdığında henüz ne pandemi görülmüştü ne de 2022 yılındaki Fed’in öncülük ettiği küresel mali operasyon.) mu geliyordu yoksa dönüşüyor muydu?
Feynman’ın aynı konuşmasında temel mesajlardan biri ödülün değil, keşfin önemli olduğu. Peki bu bakış açısını piyasaya uyarlarsak, “Kazanmak değil, trade önemlidir.” ya da, “Kapitalizmin sonu değil, krizi nasıl gördüğü ve krizden nasıl çıktığı önemlidir” diyebilir miyiz? Her neyse fiziği ekonomiye hele hele finansa yormak da bu yazının niyetini aşar. Kitap, bu küresel mali operasyona ya da adına alışılageldik haliyle The Great Reset’e deyin, bakış sağlıyor. Yazar, anlatırken heyecanlandığını hissettiğiniz ve sizin de okurken -tıpkı piyasaların ruhuna uygun olduğu gibi- heyecanlandığınız bir kitap sunmuş. Komplocu, hayalci değil bilimsel. Tam da ‘kurala dayalı ekonomi’nin üzerine basa basa söylendiği şu günlerde…
Bankaların, banknotların ortaya çıkışından Bretton Woods’a ve bugün Dolar’da neler olduğuna, kripto varlıkların bu sistemde (ve kaç yıllık olduğuna artık siz karar verin) bu silsilede nereye oturduğuna dair bu kitaptan fikir edinebilirsiniz. Yazar ara ara okurla sohbet geliştiriyor böylece okuru ‘piyasalara’ boğmuyor.
Bir eleştiri; Bazı yerlerde dipnota gidilirken “okuyorduk, niye anlatmadın ki?” hissine kapıldım. Zira dipnot ‘merak eden baksın’ diye konur. Burada eleştirim öyle görünüyor olabilir ama kendime değil. İtiraz ettiğim nokta, neden dipnot?.. Aksi takdirde sayfa sayısı artardı ve bu da kitabın ebadını mı şişirirdi?
Özetle, yazma yaklaşımı samimi ve sıcak bir kitapla karşı karşıyayız. Üstelik yazar, bilimsel yükü oldukça yüklü devasa konuları da kısaca anlatmayı başarabilmiş zarif bir eser ortaya koymuş.
Bu inceleme yazısı yazılırken kitabın 3. baskısının yapıldığını öğrenmek mutlu etti. Peki, Şant Manukyan, bir ‘Global Piyasalar – 2’ kitabı yazsaydı (başlangıçta okumamdaki devamlılıktan kastım burasıydı) bu nereden başlardı? Bu kitap, Fed’in bilanço küçültmesinin Aralık 2021’de başladığını söyleyerek bitiyor…
DİPNOT
1) Bilim ve Gelecek Dergisi, sayı 162, Ağustos 2017