Ana Sayfa Dergi Sayıları 243. Sayı Yıkım makinesi

Yıkım makinesi

94
0

Üçüncü tekir şahıs/ Anıl Ceren Altunkanat

Önce gelincikleri yolduk,
Nar ağaçlarını tuttuk kurşuna,
Ardından andızları devirdik
Aptallık, bilinçsizlik, bir hiç uğruna. *

Yangın. Her yerde yangın. İnsan ölmedikçe can kaybı yok deniyor. Var. Sayısız can kaybı var. Yitip giden ağaçlar, hayvancıklar var, yitip giden gelecek var. Çok kayıp var. Hemen hepsi insan eliyle çıkan yangınlar. Anız, elektrik kaçağı, mangal, sigara ya da rant… İnsan bu gezegeni, hepimizin rahminden çıktığı anayı katletmeye ant içmiş gibi. Yok etmeye yönelik bu iştah yaşatmaya yönelik olsaydı. Hayal bile edemiyorum öyle bir dünyanın bereketini, güzelliğini.

Ve biz, bu alevlerin ortasında yangın için alınacak önlemleri, caydırıcı cezaları, müdahale yöntemlerinin güçlendirilmesini konuşacak yerde, sokaktaki canların toplatılıp katledilmesini konuşuyoruz. Katliamı şimdiden başlatıp insana yakın yaşamaktan başka suçu olmayan yavruları acımasızca öldürenleri konuşuyoruz. Hayırsız Ada’nın ülke çapına yayılacak dehşetini konuşuyoruz. Görüyoruz, biliyoruz ve korkuyoruz.

Başta da dedim ya, insan neredeyse her edimiyle, her eylemiyle yıkım yaratıyor; çılgınca çoğalan bir yıkım makinesiyiz adeta. Tüketiyoruz, gasp ediyoruz, yakıyoruz, öldürüyoruz. O kadar. Çoğumuz bunları nefes alır gibi kendiliğinden, bilinçsizce yapıyor. Kimimiz ise bulduğu her fırsatta (mesela bu satırlarda) günah çıkarmaya çalışıyor ama nafile. İnsan, bu.

Bazen kendi sonunu getirmiş olmasına sevinip şükredesim geliyor. Ama keşke sadece kendi sonu olsaydı…

***

“Mutfağın ortasında kocasının cesediyle baş başaydı. Acıyla sarıldı hayat arkadaşına. Takım elbisesini bile çıkarmadan bir bardak su içip sonra da intihar etmiş olabilir miydi?”

Nihal Gürsoy’la tanıştım. Çok etkileyici ve güçlü bir karakter olduğunu söylemeliyim. Aslına bakarsanız Bir Ceset Bir Söz’deki karakterlerin hepsi sağlam, belirgin kişiler. Gülce Başer bu konuda son derece yetenekli. Ayrıca romanın örgüsü, akışı ve kurgusu boşluğa yer bırakmadan inşa edilmiş. Sözü doğallıkla akıyor, eleştirisi sakil kalmıyor, aksine hedefi on ikiden vuruyor.

Nihal Gürsoy’un her şeyden çok sevdiği eşini kaybetmesiyle başlayan olaylar sırlarla, çalkantılarla, gizemlerle dolu hayatları ve entrikaları ortaya çıkarıyor. İstihbaratçılar, katiller, tarikatlar, polisler; aşklar, ihanetler, yalanlar ve cinayetler. Her sayfada bir sürpriz, her sayfada yeni bir viraj.

Gülce Başer bu kitapla (Remiz Kitapevi baskısı) 2015’te Dünya Kitap Polisiye Roman ödülünü kazanmış, geç de olsa tebrik ederim, hak etmiş.

Mylos etiketiyle tekrar basılan Bir Ceset Bir Söz üçlemenin ilk kitabı, onu Yanığı Bulmak ve Yarın Evdesin takip ediyor. Anlaşılan bu yazın bir kısmını Nihal Hanımefendi’yle geçireceğim. Şimdiden heyecanlıyım.

***

“Bu dünyada hiçbir özel yanı olmayan tek bir insan varsa o da Wickson Vardayok’tur. Başka biri varsa da ben tanımıyorum.

Kahramanımız o kadar sıradan biri ki, sonunda bir tür görünmez adam olup çıkıyor!”

Dedektif Vardayok elime aldığım gibi bitirdiğim bir çocuk kitabı. Okuması kısa sürse de damakta bıraktığı lezzet, akla işleyen yanları hayli kalıcı. Vardayok çok sıra dışı bir kahraman çünkü aklınızın almayacağı kadar sıradan! Öyle sıradan ki gelip masanıza otursa onu fark etmiyorsunuz. Görünmez denecek kadar sıradan. Ama onu başarılı kılan da bu zaten.

“Wickson Vardayok’u sadece iki kişi görebiliyor. Bunlar, Lin Plin Plo ve Geltrudetto Drudrén. Lin Plin Plo ile ilgili şöyle bir sorun var: Kendisi Çin’de yaşıyor ve ülkesinden ayrılmak istemiyor çünkü sebze bahçesinin başında durması gerekiyor. Bunun dışında iki bahanesi daha var, ama onları sonra anlatırım, şimdi pek anlatasım yok. Geltrudetto Drudrén de zaten insan değil, bir fare (aslında, bildiğiniz pis bir lağım faresi.)”

Luca Doninelli kıskanılası bir hayal gücü ve yaratıcılığa sahip; sohbetli dili enfes, kitaptaki karakterlerin hepsi sıra dışı, şaşırtıcı ve zarif. Maceralar da keza. Berk Cankurt’ın çevirisi kitabın ruhuna uygun, şenlikli, yaratıcı ve tertemiz.

Bu tuhaf kahramanın maceraları da kendisi gibi tuhaf. Mesela saat 5 çalınıyor, hop. Bir makine bulutları yutuyor, nasıl? İmparatorun Yeni Giysileri masalına zaafı olan bir araba mı, daha neler?

İster çocuk olun ister yetişkin, Dedektif Vardayok renkli dünyası ve karakterleriyle insanı avucunun içine alan, ince ve içten esprileriyle güldüren bir kitap.

Her sayfası esin dolu bir ay dilerim.

*Cahit Külebi, Yangın şiirinden.

-Bir Ceset Bir Söz, Gülce Başer, Mylos Kitap, s. 360

-Dedektif Vardayok, Ne Var Ne Yok!, Luca Doninelli, çeviren Berk Cankurt, Domingo, s. 158.