Osmanlıların Rumeli’ye yerleşmelerinde birçok Bektaşi şeyhinin rolü olmuştur. Trakya’da bugün bile birçok Bektaşi tekkesi vardır. Bu tekkelerin kurucuları, Horasan’dan gelen Oğuz soyunun safkan Türk olan şeyhlerindendirler. Bunlar arasında Sarı Saltuk, Gül Baba vs. gibi birçok isim vardır. Bunlardan biri de Otman Baba’dır. Asıl adı Hüssam Şah olan Otman Baba, Timur’la birlikte Anadolu’ya gelmiştir. Müritleriyle birlikte İstanbul’dan Rumeli’ye geçmiştir.
Otman Baba ile ilgili bazı ansiklopedilere göz atalım.
Ana Britannica: Asıl adı Hüssam Şah’tır (1378-1487). Kalender şeyhlerindendir. Yaşama ilişkin bütün bilgiler haliflerinden Küçük Abdal’ın Velayetname-i Şahı olarak bilinen “Velayetname-i Otman Baba” adlı yapıtına dayanır. Bu yapıta göre Timur’la birlikte Anadolu’ya geçen Otman Baba uzun süre Germiyan ve Saruhan çevrelerinde dolaştı. II. Mehmet’in (Fatih) Sancak beyliği sırasında Manisa’da bulundu. Rumeli’deki fetihlere katıldı. Otman Baba’nın bu velayetnamesinde dilediği hastayı iyileştiren, nerede olursa olsun, müritlerinin yardımına yetişen, doğa güçlerini dilediğince kullanan büyük bir veli olarak gösterilir. Bektaşilerce de büyük bir veli ve önemli Bektaşi şeyhlerinden Akyazılı Sultan’ın şeyhi kabul edilir.
Meydan Larousse: Otman Baba, Balkanların Türkleşmesinde büyük emeği geçen Bektaşi şeyhi (ö: 1478). Horasan’dan Anadolu’ya geldi. Maiyetinde Abdallar olduğu halde, Balkanlardan Dobruca, Tırava, Zagra, Filibe, Edirne, Vize, Babaeski, Serez’i dolaştı. Dolaştığı yerlerde halka Oğuz dili ile hitap etti. Oğuzname’dekileri andıran şiirler okudu. Mehdilik, peygamberlik iddiasında bulundu. Maceralı hayatı 1478’de son buldu. Müritlerinden Küçük Abdal adında birisi “Velayename-i Otman Baba” adlı eserde anlattı.
Büyük Larousse: Kalenderi şeyhi (ö:1478). Müritlerinden Küçük Abdal’ın “Velayetname-i Otman Baba”(Cebeci İl Halk kütüphanesi, no:495) adlı yapıtına (1483) göre asıl adı Hüssam Şah’tır. 1402’de Timur’la birlikte Rumeli’ye geçti ve buradaki Osmanlı fetihlerine katıldı. Edirne’den başlayarak Serez, Dobruca ve Filibe’ye kadar birçok yer dolaştı. Geçtiği yerlerde Oğuzca seslenerek Balkanların Türkleşmesinde önemli rol oynadı. Bulgaristan’daki tekkesi dönemin en önemli tekkelerindendir. Mehdilik ve Peygamberlik iddiasında bulununca idam edildi.
Dikkat edilirse iki ansiklopedide öldürüldüğü yazmıyor. Ama diğerinde yazıyor. Evet Otman Baba “Adem benim. Ben Musa’yım, ben İsa’yım. Ben Muhammed’im” diyor. Bunu Küçük Abdal’ın “Velayetname”si de defalarca söylüyor. Devir Fatih devridir. Fatih’le ilişkisinin iyi olduğunu söylüyor, Küçük Abdal. Bir defasında sefere çıkması için Fatih, Otman Baba’ya sorar. O da “Gitme bu sefer iyi getirmez” der. Fatih gider ama başarılı olamaz. Gelir Otman Baba’ya daha çok sahip çıkar. Velayetname’de geçen olayları ele alırsak Sünni inancın ne kadar ezici bir rol oynadığını açıkça görebiliriz.
“Cün bu haberi Pirvade Kadısı ol abdallardan bu neve işitti. Mümin dervişe dönüp ittiki bunların hakkında ikrar ve şahitlik idiğiniz malum oldurki gerçekmiş dedi. Dahi yanında getirdiği kimselerin birisi Hayfi surucu kadısı imiş. Meğer ol Hayfi surucu kadıya ol Pravada kadısı ittikim ya siz Otman Babanın hakkında ne buyurursuz ki bu dervişler onun hakkında ne biliyor. ne buyruk şahitlik ittiler. Malumunuzdur. dedi. Pes ol mukallidi evliya ol kani velayetin inkar edip ve ittiki ol Otman Baba deyip itikat ettikleri taayyün ve muayyendirki rahman değildir. Ve buna itikat edenler mülhit ve küfür ehlidir dedi. Cün Pravada Kadısı Ol Hayfi surucu kadıdan bu haberi işitti dönüp mümin dervişe dahi sual etti ki ya siz ne şahitlik idersizki ol kişiyi siz dahi rahmani değildir deyi idermisiniz dedi. Pes ol dünya için imanın satanlardan olup cevaba gelip ittiki beli biz dahi öyle deriz dedi. Cün Pravada Kadısı ( La ferku beynel hakki vel batıl) ehlidir. Bu haberi Hayfı surus kadıdan ve menhuz dervişten işitti ki ol apdalları hapsederler. Dahi mümin ol deli Umur dediğimiz abdalla beş abdal gösterdiki bendettiler.” Böylece abdalları hapsediyorlar, aradan zaman geçiyor. Küçük Abdal’ın Velayetname’sine gelelim. “Ta kim şeriat kılıncıyla helak ederler dedi. Zira Otman Baba Tanrının sırrıdır deyüp dört kadının nazarında ikrar ettiler deyince ol dediği beş abdallar kudreti ilahi ol dem taşradan içeri girip geldiler.”
Evet, epey uğraşmışlar Sünni kadılar Otman Baba ile. Otman Baba’nın öldürülüp öldürülmediği belli değil. Fakat Küçük Abdal onun kendi eceliyle öldüğünü söylüyor.
“Cün ol Kani velayet recebül mübeccel mahinin 8. günü darı dünyadan darı Ukbaya rihlet etti. Pes Sultan Muhammet dahi iki yıl sekiz aydan sonra rebiül evvel ayının dördüncü gününde dünyadan ahirete rucu eyledi. Eğer sual etseler ki kelamdan murat nedir cevaba gelip söylendi. Cevap oldurki velayet Sultan Muhammed’in sarayına gelip ifşan eyledi.”
Küçük Abdal’ın yazdıkları bunlar. Ayrıca Küçük Abdal, Otman Baba’nın mezar yerini de belirtiyor.
Otman Baba’nın ömrü söylendiğine göre 100 yıl. Bu kadar uzun yaşamış bir şeyh, böyle Sünni nizamın çok sıkı yaşandığı bir idarede şayet öldürülmediyse çok olaylarla karşılaştığı açıktır.
Evet, Küçük Abdal’ın yazdığı Velayetname’yi biz yeni yazıyla basılacak hale getirdik. Bir yayınevine müracaat ettik. Rahmetli Nejat Birdoğan bu eseri basacaktı. Ömrü yetmedi. Ölmeden bana bunu bastır dedi. Ben de Nejat Bey’in ruhunu şad etmek için bu görevi biraz geçte olsa yerine getirdim. Şimdi yayıncıları bekliyorum.