Ana Sayfa Dergi Sayıları 162. Sayı Antik genom çalışmaları Afrika’nın bilinen geçmişiyle çelişiyor

Antik genom çalışmaları Afrika’nın bilinen geçmişiyle çelişiyor

437
0

Araştırmacılar tarafından uzun zamandır göz ardı edilen Afrika’da binyıllar önce yaşamış insanların genomları sonunda incelenmeye başlandı. 20 bireyin genomunun incelendiği iki ayrı projenin sonuçları, geçtiğimiz hafta açıklandı ve türümüzün Afrika’daki geçmişinin sandığımızdan çok daha karmaşık olduğu ortaya çıktı.

Afrika’nın şimdiye kadar antik-DNA araştırmacıları tarafından ihmal edilmesinin nedeniyse kıtanın kavurucu iklimi. Yüksek sıcaklıklar DNA’nın bozunmasını hızlandırdığı için araştırmacılar Avrupa’daki daha serin bölgelerden ve Sibirya’daki donmuş topraklardan elde edilen kalıntıları sekanslamaya (dizilemeye) odaklanmıştı. Bu alanda Afrika’daki ilk başarı, 2015’de araştırmacılar Etiyopya’da görece serin denilebilecek bir dağ mağarasında bulunan 4500 yıllık yaşlı bir adam fosilinin genomunu sekansladıklarında elde edildi.

Fakat kontaminasyonu (elde edilen örneklerin bakteri, kimyasal maddeler vs. ile kirlenmesi) temizleme konusunda sağlanan ilerlemeler ve küçük bir kulak kemiğinin antik DNA ile dolu olduğunun keşfedilmesi, araştırmacıları teknolojinin artık Afrika’nın geçmişini araştırmaya yeterli hale geldiğine ikna etti.

Jena, Almanya’daki Max Planck İnsan Tarihi Bilimi Enstitüsü’nden popülasyon genetikçisi Stephan Schiffels, araştırmacıların Avrasya’daki antik insanlar hakkında sahip oldukları bilgi birikimine kıyasla Sahra Altı Afrika’nın tarihine dair bilgi birikimimizin sınırlılığının utanç verici olduğunu söylüyor ve bu sebeple Afrika’nın gizli kalmış insan göçü geçmişini ortaya çıkarmak için DNA analizini kullanmanın daha da önemli hale geldiğini ekliyor.

Boston, Massachusetts’teki Harvard Tıp Okulu’ndan popülasyon genetikçileri Pontus Skoglund ve David Reich’in önderliğindeki bir grup biliminsanı da tam olarak bunu yapıyor. Moleküler Biyoloji Topluluğu’nun (Society forMolecular Biology) 3 Temmuz’da, Austin, Texas’ta gerçekleşen yıllık toplantısında Skoglund, kendi ekibinin 6000 yıl kadar önce Doğu ve Güney Afrika’da yaşamış 15 antik bireyin genomunu incelediğini açıkladı. Bu bireylerden 11’inin detaylı genetik analizini tamamladıklarını da ekledi.

Eski Afrikalılar oldukça hareketli

Sonuçlara göre antik insanlar kıtanın üzerinde sanıldığından çok daha fazla yer değiştirdi. Tanzanya’dan 3000 yıl yaşındaki bir bireyin genomu hem Doğru Afrikalı antik avcı-toplayıcıların hem de Ortadoğu’nun ilk çiftçilerinin atalarına dair bilgiler sunuyor. Bu durum, daha önceki çalışmalarla ortaya çıkarılan ve binlerce yıl önce gerçekleştiği düşünülen “Afrika’ya geri dönüş” göçü fikrini destekliyor: Buradaki göçebeler Ortadoğu’daki Levant bölgesinde yaşamış olan eski çiftçilerle yakın akraba.

Skoglund’ın aktardığına göre Tanzanya’da bulunan fosil, geçmişte hayvancılık yapıldığı düşünülen bir arkeolojik alandan çıkarıldı ve genetik olarak da günümüzde Güney Afrika’da hayvancılıkla uğraşmakta olan insanlarla çeşitli benzerlikler taşıyor. Bu durum Doğu Afrikalıların hayvancılığı Güney Afrika’ya taşıdığına işaret ediyor.

Skoglund’ın ekibinin üzerinde çalışmakta olduğu henüz yayımlanmamış çalışma daha fazla hareketliliğe de işaret ediyor. Güney Afrika’dan 2000 yıllık bir bireyin genomu günümüzde de varlıklarını sürdüren ve San’lar olarak bilinen Güney Afrikalı avcı-toplayıcı insanlarla ortaklıklar taşıyor. Aynı bireyin genomu, Malawi ve Tanzanya’da bulunan ve avcı-toplayıcılara ait olan kalıntılardan elde edilen antik genomlarla da benzerlik taşıyor, fakat Doğu Afrika’nın bugünkü yerlileriyle bir bağlantı bulunamamış.

Skoglund’ın belirttiğine göre bunun sebebi, günümüzden 1000-2000 yıl kadar önce Bantuca konuşan grupların yanlarında tarımcılık ve kendi dillerini de taşıyarak Batı Afrika’dan Doğu ve Güney Afrika’ya göç etmiş olmaları. Bu göçmenlerin gittikleri yerdeki avcı-toplayıcıların yerini aldıkları düşünülüyor. Tanzanya’nın Zanzibar Yarımadası’nda günümüzden 750 yıl önce, yani sözü edilen göç dalgasından sonra yaşamış bir bireyin Güney ve Doğu Afrikalı avcı-toplayıcılarla herhangi bir yakınlığının bulunmadığı görülüyor.

İsveç’teki Uppsala Üniversitesi’nden Mattias Jakobsson’un ekibi ise 2000 yıl önce Güney Afrika’daki Ballito Körfezi’nde yaşamış olan bir çocuk ve 6 diğer antik Güney Afrikalının genomlarını inceleyerek aynı göç dalgasının izlerine ulaştı. Çalışmaları geçtiğimiz ay yayınlanmak üzere bioRxiv’e gönderildi.

Schieffels, göç dalgasının izlerine hem arkeolojik alanlarda gözlemlenebilen Bantu’ların hareketliliği, hem de günümüzdeki Afrikalıların DNA’larının incelenmesi sonucu ulaşılabildiğini söylüyor. Bu göçün gerçekliğini doğrudan kanıtlarla destekleyebilmek oldukça sevindirici diye de ekliyor.

“Hayalet popülasyon” potansiyeli

Antik Afrikalıların genomları çok daha öncelerde gerçekleşen olayları aydınlatma potansiyeli de taşıyor. Jakobsson’ın ekibi, kalıntıları Ballito Körfezi’nden çıkarılan çocuğun genomuna dayanarak Homo sapiens’in sanılanın çok daha öncesinde, 260.000 yıl önce ortaya çıktığını iddia ediyor. Bu sırada Skoglund’ın ekibi bu antik genomları olası bir “hayalet popülasyon” ortaya çıkarmak için kullanıyor. Ekibin belirttiğine göre bu “hayalet popülasyon” diğer bütün Afrikalı gruplardan daha önce H. sapiens’in kurucu popülasyonundan ayrıldı ve sonraları günümüzün Batı Afrikalılarının genetik özelliklerine katkıda bulundu.

Philadelphia’daki Pennsylvania Üniversitesi’nden bir popülasyon genetikçisi olan Iain Mathieson, antik Afrikalıların DNA’larının bundan 50.000-100.000 yıl önce kıtada yaşayan yerlilerin “genetik resmini” ortaya çıkararak atalarımızın Afrika’nın dışına nasıl göç ettiklerini açıklamamıza yardımcı olmasını umuyor.

Bu birkaç binyıldan çok daha eski zamanlara ait DNA’lar elde etmemizi ve bu DNA’ları elde etmemizi sağlayacak büyük teknolojik ilerlemeleri gerektirebilir. Bilinen en eski H. sapiens’lere ait olduğu düşünülen ve Morokko’da bulunan 300.000 yıllık kemiklerden şimdiye kadar analiz edilebilir DNA elde edilemedi. Mathieson konuyla ilgili şöyle diyor: “Henüz antik Afrikalıların genomunu inceleme işinin başındayız, hem de çok başında”.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz