Ana Sayfa Dergi Sayıları 162. Sayı Göbeklitepe’de bulunan oyulmuş insan kafatasları

Göbeklitepe’de bulunan oyulmuş insan kafatasları

784
0

Arkeologlar Türkiye’nin güneydoğusundaki 12.000 yıllık bir taş tapınakta dikkat çekici bir keşif yaptılar. On binlerce hayvan kemiği ve bir insan kafasını tutan diz çökmüş bir figürü tasvir eden bir heykelin yanı sıra, etlerinden arındırılmış ve öne arkaya uzanan derin, düz yivlerle oyulmuş kafatası kalıntılarını ortaya çıkardılar.

Oymalar, bölgenin arkeolojik kaydında kafatası dekorasyonunun ilk kanıtıdır. Çalışmada yer almayan Washington Walla Walla’daki Whitman Koleji’nden arkeolog Gary Rollefson, “Bu tamamen yeni bir bulgu ve devamını getirebileceğimiz bir modelimiz yok” diyor. Ona göre, oymaların amacı açık değil; ancak antik bir dini uygulamaya ait olabilirler. “Baş kesildikten sonra, ritüelde yeniden kullanılmaya başlanılmış gibi görünüyor.”

Göbeklitepe olarak bilinen yerleşme, arkeologların uygarlığın kökenleri hakkındaki düşüncelerini değiştirmiştir. Türkiye’de, Suriye sınırından çok uzak olmayan bir bölgede, etrafına hâkim bir manzaraya sahip olan bir tepedeki yerleşme, çoğu kabartma ile bezenmiş uzun T-şeklinde sütunlarla halka biçiminde çevrilmiş çok sayıda kapalı alan içermektedir. Yapılar, kendi dönemi için eşsizdir; tarımın ve hatta çanak çömlek yapımının bile öncesinde bir döneme aittir. Araştırmacılar bir zamanlar karmaşık din ve toplumun, ancak erken dönem tarım toplumlarının ihtiyaçtan fazla besin temin etmelerinden sonra ortaya çıktığını düşünüyorlardı. Fakat Göbeklitepe tarımdan önce olmasıyla bunun aksini ortaya koyuyor: Avcı-toplayıcılar, tören için toplandıkları yerlerde, besin tedarikini güvenilir kılmak için, bitkileri evcilleştirmeye başlamış olabilir.

Sahadaki kazılar 1990’ların ortalarında başladığında, arkeologlar insan mezarları bulmayı umuyordu. Bunun yerine on binlerce hayvan kemiğini buldular. Karışık 700 insan kemiği parçasıysa, taşlar ve çakıllardan oluşmuş gevşek bir dolgu boyunca dağılmış durumdaydı. Berlin’deki Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden bir antropolog olan ekip üyesi Julia Gresky, “Alanın her yerinde, yapıların çevresinde yer alıyorlar,” diyor. “Hiçbirini bir araya getiremiyoruz.”

Şimdiye kadar analiz edilen insan kemik parçalarının yarısından fazlası kafataslarından. Science Advances’de yayımlanan makalede, Gresky ve arkadaşları, her biri bir elin büyüklüğünde olmak üzere üç büyük kafatası parçasını tarif ediyor. Kemik üzerindeki kesik izleri, birisinin eti sıyırdığını ve daha sonra önden arkaya doğru ilerleyen derin, düz yivler ile kafatası kemiğini oyduğunu düşündürüyor. Bir kafatasının içine açılmış bir delik bulunuyor, ancak deliğin sadece yarısı korunmuş durumda. Gresky, “Oymalar birçok derin kesikten ibaret; biri bunları açıkça bilerek yapmış” diyor. Kesik kafalar, yerleşmenin taş sanatında da temsil ediliyor. Bazı taş yontuların başları kasıtlı olarak kaldırılmış; arkeologlar “armağan taşıyıcı” lakaplı bir yontunun, insan kafası tutan diz çökmüş bir figürü tasvir ettiğini düşünüyorlar.

Kafataslarına ilgi, uzun bir geleneğin parçası olsa da, Anadolu çevresindeki ilk örnektir. Güneye doğru gidildiğinde, günümüzde İsrail ve Ürdün’de Göbeklitepe’nin zamanından önce, ya da aynı dönemde ve sonrasında yaşayan insanların, kafataslarını iskeletlerden çıkardıkları ve onları özel defin sahalarında veya raflarda sakladıkları biliniyordu. Hatta bunların bazıları sıva ile süslenmiştir. Fakat Göbeklitepe’de bulunan farklıdır. Rollefson, “Parçaların bu şekilde işlenmesi benzersiz. Oyulmuş veya delinmiş başka kafatasları bilmiyorum” diyor.

Göbeklitepe’deki heykeller ve taş kabartmaların çoğu, üzerlerindeki kuşların, avcıların ve böceklerin detaylı tasvirleri de dahil olmak üzere işçilik veya sanatçılığı öne çıkarıyor olsa da, kafataslarındaki izler farklı, daha sert bir oymacılık sınıfına ait gibi görünüyor. Gresky “Bunlar derin yarıklar; ancak başarılı yapılmamışlar. Biri kesmek istemiş; fakat dekoratif bir şekilde yapamamış” diyor. “Kafatasları farklı olarak işaretlenmek ya da dekoratif olarak düzenlenmek ya da bir yere asılmak istenilmiş olabilir.”

Oyulmuş kafataslarından biri. © Alman Arkeoloji Enstitüsü.

Amaçları ne olursa olsun oyma kafataslarını aykırı örnekler olduğu düşünülüyor: Göbeklitepe’de düzinelerce üzerinde oyma veya kesme izi taşımayan kafatası parçası var. Bu durum, bu kafataslarının, bir şekilde, sahiplerinin ölümlerinden sonra seçildiğini gösteriyor. Gresky “Bu üç kişi, gerçekten özel” diyor. Kafatasları, ata ibadetinin parçası olarak veya ölü düşman kalıntılarını göstermek için sunak olarak kullanılmış olabilir.

Berkeley Arkeolojik Araştırma Kurumu’nda görev yapan ve Kaliforniya Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olan Michelle Bonogofsky, araştırmacıların bulgulara dair çok fazla yorum yaptıklarını ileri sürüyor. “Kafatasının ne için olduğunu söyleyecek yeterli kanıt yok, olmayabilir de” diyor: “Yazıdan binlerce yıl önceye aitler, bu yüzden gerçeği bilemezsiniz. İzler kasıtlı gibi görünüyor, ama amacın ne olduğunu söyleyemem.”

Arkeologlar, uygulamanın ritüellerin ortak bir parçası olup olmadığını daha iyi anlamak için yerleşmede daha fazla kafatası parçası bulmayı umuyor. Oyulmuş kafatasları yerleşmeyi çevreleyen gizemi derinleştirmiş durumda. Rollefson, “Örneklemenin genişlemesini umuyoruz, ancak şunu söylemeliyiz ki, Göbeklitepe ile birlikte ortaya çıkan her şey daha önce düşündüğümüz şeyleri yok ediyor” diyor. “Bu malzemeleri bulmak güzel, ama onları anlamak daha da güzel.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz