Ana Sayfa 163. Sayı Cicero’nun Cato’su, Cato’nun yaşlılığı

Cicero’nun Cato’su, Cato’nun yaşlılığı

1145

Yaşlılıkta hiçbir iş yapılamadığını söyleyenlerinse anlamsız konuştukları kanısındadır Cato: “Deniz yolculuğunda kimi direğe tırmanır, kimi güvertede koşuşur, kimi sintineyi boşaltırken, kaptanın dümeni tutarak pupada öylece oturduğunu, gençlerin yaptığı türden hiçbir iş yapmadığını söyleyenleri andırıyor böyleleri” der.

İnsan ömrünün giderek uzadığı günümüzde uygarlığımızın bunca birikimine rağmen yaşlılıkla ilgili endişelerimizden kurtulabilmiş değiliz. Hiç kuşkusuz, sosyal güvenlik sistemlerinin, sigorta fonlarının, sağlık kurumlarının, devletlerin, bankaların, kısacası kapitalizmin bizim yaşlılığımıza dair tüm endişelerinin de bunda ciddi bir payı var. Bilim gelişiyor, teknoloji gelişiyor, tıp gelişiyor fakat endüstri uygarlığının ve kapitalist iktisadın “kârlılık” ve “verimlilik”ten başka derdi olmayan temel mantığı gelişemediği için insanlığın ve insanların geleceğe dair endişeleri azalmıyor. Çoğumuzun anımsayacağı gibi hayli soğukkanlı Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya’sında bu soruna bulunabilecek en basit ve aslında “bayağı” çözüm sistematik biçimde cesurca uygulanmaktadır. 60 yaşına erişenlerin yaşamlarına topluma daha fazla faydalı olamayacakları gerekçesiyle son verilmektedir. Huxley insanlığın geleceğine dair bu öngörüsünde şimdilik yanılmış görünüyor. Neyse ki, hepsi yine insan eseri sayılabilecek savaşlar, kazalar, hastalıklar, açlık, tokluk, terör vb. nedenler yüzünden her gün binlerce hayatı kaybedişimizle bir böcek popülasyonunun ortak aklına dahi sahip görünmüyor olsak da bireyin hayatına atfedilen kutsallık henüz anlamını yitirmiş değil. Pek çok ülke önümüzdeki döneme dair planlarında ortalama insan ömrünün 100 yıla doğru yükseleceğini dikkate alıyor. Kurumlar ne kadar plan yapsa da sorunun hepimizi ilgilendiren kişisel bir yanı var. Büyük bir kısmında fiziksel güçsüzlük hissedeceğimiz bu uzun yılların nasıl geçirileceği.

İnsanlık için yepyeni bir problem söz konusu değil aslında. Sayıları daha az olmakla birlikte yaşlılık ve yaşlılar hep vardı. Seneca’nın Lucilius’a mektuplarında, Marcus Aurelius’un yazılarında olduğu gibi daha pek çok antik metinde hayat, ölüm, yaşamın evreleri, gençlik, yaşlılık gibi konulara doğrudan veya dolaylı olarak değinildiğine rastlamak olasıdır. Bense Cengiz Çevik tarafından çevrilip Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılan Cicero’nun Yaşlı Cato veya Yaşlılık Üzerine kitabındaki Cato’nun yaşlılık üzerine görüşlerinden söz etmek istiyorum. Yaşlı Cato kendi çağındaki Platoncu ve Stoacı yaklaşımların izlerini de yansıtan ve konuyu özel bir problem olarak ele alıp tartışan bir metin olması bakımından önemli.

Cicero eserinde, yaşamıyla olduğu gibi yaşlılığıyla da çevresinde hayranlık uyandıran Cato’ya verir sözü. Scipio ve Laelius’un sorularıyla doğup gelişen bir sohbet olarak kurgulanmış eserde dile getirilen görüşlerin Cato’nun görüşleri mi, yoksa Cicero’nun ona yakıştırdıkları mı olduğu tam bilinmiyor ama Cicero’nun bilgece konuşturduğu Cato’nun görüşlerine katıldığı söylenebilir. Nitekim Cicero eserin başındaki ithaf kısmında “Cato burada, kendi eserlerinde olduğundan daha bilgili görünürse, bunu iyi bilindiği üzere, yaşlılığında yoğun bir şekilde Yunan edebiyatı çalışmış olmasına ver” uyarısını yapıyor. Roma kültürüne ve geleneklere katı bağlılığıyla tanınan Cato hakkındaki yaygın kanıdan daha farklı bir portre sunmaya çalıştığını düşünmek mümkün. Cato’nun yaşlılık üzerine öğütleriyse yaşama dair belli bir yaklaşıma dayanıyor. Cato özel olarak yaşlılığa aitmiş gibi görünen sorunları aslında hayatın bütününde geçerli olan sağlık ve karakter sorunları olarak ele alıyor.

Özetleyecek olsak Cato’nun öğütlerini gerçekleştirmek zor görünmez. Gençlikte bedensel uğraşlar ön planda olsa bile sağlık korunmalı ve yaşlılığa sağlam bir beden saklanmalıdır. Yaş ilerledikçe zihinsel uğraşlara ağırlık verilmelidir. İnsanın kendine ve topluma faydalı olmasının tek şartı kas gücü değildir. Yaşlılıkta hiçbir iş yapılamadığını söyleyenlerinse anlamsız konuştukları kanısındadır Cato: “Deniz yolculuğunda kimi direğe tırmanır, kimi güvertede koşuşur, kimi sintineyi boşaltırken, kaptanın dümeni tutarak pupada öylece oturduğunu, gençlerin yaptığı türden hiçbir iş yapmadığını söyleyenleri andırıyor böyleleri” der. Yaşlılıkta da çalışmaya, öğrenmeye devam etmenin önemine değinir. Atinalı ünlü şair Solon’un her gün yeni bir şey öğrenmekle övünmesini ve kendisinin ileri yaşına rağmen Yunan edebiyatını öğrenmesini örnek gösterir. Övgüyle bahsettiği Sokrates, yaşlılığında telli çalgı çalmayı öğrenmiştir.

Yaşlı Cato’nun tavsiyeleri arasında ömrün sonuna dek sağlıklı kalabilmek için ölçülü talimlerden yararlanmak, kuvveti taze tutacak bir yeme içme alışkanlığı edinmek var. Ona göre, bedenle birlikte belki çok daha fazla zihne özen gösterilmelidir. “Talimlerin aşırı olması bedenleri yıpratır, zihinler ise çalıştıkça tazelenir” der. Toprakla ilgilenmenin, meyve yetiştirmenin, arıcılığın insana kattığı değerlerden söz eder. Bizden yaklaşık 21 asır önce yaşamış bir bilgenin, Cato’nun ve onun diliyle bize seslenen Cicero’nun fikirlerinin günümüz biliminin öğütleriyle büyük tezat oluşturmadığı görülür. Yaşlı Cato, baştan sona neredeyse her cümlesinde dengeye ve ölçülü olmaya vurgu yapar.

Bir olgunluk evresi olarak görmesine rağmen ona göre yaşamın sırrı yaşlılıkta da saklı değildir. Çocukluk ve gençlik gibi yaşlılık da iyi ve mutlu yaşama kabiliyeti olanların olgunlukla karşılayacağı doğal bir evredir. “Her iyiliği kendinden bekleyenlere doğadaki zorunluluğun neden olduğu bir şeyin kötü görünmesi mümkün değildir” Cato’ya göre. “Doğanın beceriksiz bir şair gibi, yaşamın diğer kısımlarını iyi yazıp da son sahneyi es geçmesinin gerçekle hiçbir ilgisi yoktur.” Hayat bir bütündür ve her dönemi doğanın bizden beklediği vakarla yaşanmalıdır.

Önceki İçerikSimyadan kimyaya: Havanın keşfedilmesi
Sonraki İçerikTorbada kaç top kalır?