Moleküler Kızıl-Antroposen Çağının Teorisi
Mckenzie Wark, Cemal Yardımcı, Metis Kitap, 2020, 328 s.
Sovyetler Birliği’nin çöküşünün ardından zaferini ilan eden dizginsiz kapitalizm, kendi yarattığı için çözüm getiremeyeceği felaketlerle yüz yüze bugün. Artık insan türü olarak bozduklarımızı küçük rötuşlarla düzeltip kendi çıkarımıza kullanacağımız bütünsel, organik bir döngü varsaymamız mümkün değil. Kapitalist gerçekçilik de, hepimizi bambu bisikletlerde hayal eden ideolojik ikizi kapitalist romans da çare sunmuyor. Melankoliye kapılmamak için bize alternatif bir gerçekçilik gerek, diyor McKenzieWark: işbirliği içindeki bilme ve yapma emeğine yakın duran; ekonomik, teknik, politik ve kültürel dönüşümleri ilişkilendiren bir gerçekçilik. Moleküler Kızıl, bu amaçla önce Sovyetler Birliği’nin kuruluş yıllarında bastırılan Marksist teori akımlarına dönüyor: emeğin bakış açısını merkeze koyan Bogdanov’untektolojisine ve Proletkült’üne; Platonov’un hayal güçlerini birleştirecek edebiyat fabrikası tasavvuruna, yoldaş bakış açısına… Sonra günümüzde kültür ve bilimler arasındaki sınırlarda çalışan yazarları ele alıyor: insanın başka organizmalar ve teknolojiyle geçirgen sınırlarını hatırlatan siborg kavramı ve feminist bakış açısıyla DonnaHaraway, farklı aygıtların nasıl farklı bilgi özneleri ve nesneleri üreten kesikler oluşturduğuna dikkat çeken Karen Barad, bir tür meta-ütopya öneren Kim StanleyRobinson…
Simurg’un Kanadı-Mitoloji ve Edebiyat Makaleleri 2. Kitap
Gönül Alpay Tekin, Yeditepe Yayınevi, 2020, 704 s.
Eski Çağ anlatılarında yer alan mitolojik kahramanların, varlıkların, motiflerin veya imgelerin Türkçe anlatı geleneğinde süregelen izleri bugün hâlâ keşfedilmeyi bekleyen disiplinlerarası bir araştırma konusu. Gönül Tekin, her biri uçsuz bucaksız yeni ufuklar açan kitaplarında, makalelerinde, konferanslarında ve söyleşilerinde bu konuyu büyük bir itina ile işliyor ve bugün artık kendi dünyamızın bir parçası olmayan, anlamadan okuduğumuz ve hatta çoğunlukla anlamadan yorumlamaya çalıştığımız, eski devirlerin düşünce ve hayâl dünyasıyla şekillenmiş eserleri bizim için anlaşılır kılıyor. Sîmurg’un Kanadı adını taşıyan ikinci kitap, Gönül Tekin’in Yakın Doğu mitolojilerine göndermelerle çözümlediği Türkçe eserlere dair yetkin tespit ve değerlendirmelerini tüm okurlarıyla ve kendisinin konferans ve söyleşilerini medya aracılığıyla takip eden sevenleriyle buluşturmak üzere hazırlanmış.
Dahilere Gerek Yok-Giyotin Çağında Devrimci Bilim
Steve Jones, Çev. Ogül Büber, Onur Orhangazi, Ayrıntı Yayınları, 2020, 304 s.
“Cumhuriyetin dâhilere ihtiyacı yok.” Bu ifadeler 19. yüzyıl Fransa’sının en büyük bilim insanlarından birini giyotine mahkûm eden yargıca ait. Steve Jones kitabında bu sözlerden yola çıkarak, okurlarını aksini gözler önüne seren bir yolculuğa davet ediyor. Modern fiziğin, kimyanın ve biyolojinin temellerinin birbiri ardına atıldığı devrim günlerinde, Fransız bilim insanları salt Paris’i dünyanın dönemin bilim merkezine dönüştüren yeniliklere imza atmakla kalmamışlar, aynı zamanda içinde bulundukları toplumu dönüştürecek politik aktivitelerde de yer almışlardır. Jones’un kendileri için “bugün yaşasalardı Nobel Ödülünü hak ederlerdi” dediği modern bilimin öncüleri Lavoisier, Bailly, Marat ve daha nicesi için Terör dönemi, zamanların hem en iyisi hem de en kötüsü olacaktı. Dönemin bilimsel gelişmelerini ve Fransız Devrimi’ni sıra dışı bir açıdan incelemek isteyenler için keyifle okunabilecek bir kaynak çalışma…
Bugünün Cadıları-Kadınların Yenilmez Gücü, Mona Chollet, Z. Hazal Louze, İletişim Yayınları, 2020, 240 s.
Yüzyıllar önce cadılıkla suçlanıp öldürülen kadınlara uygulanan muamele bugün farklı biçimlerde, sistemleşmiş ve doğallaşmış halde devam ediyor. O zamanlardan itibaren, önce şiddet yoluyla ve sonra ideal ev kadını modelinin inşasıyla dayatılan model, kadınları doğurganlık üzerine temellenen rollere hapsetti, çalışma yaşamından kopardı. Bu model, kadınların kimliklerini yok etti, zayıflattı, özgürlüklerini ellerinden aldı. Kadınlar birbirleriyle rekabete sokuldu, “ideal kadının” temsilcisi olmaya zorlandı. Bunlara başkaldıranlar en ağır biçimde cezalandırıldılar; ya toplumdan dışlandılar ya da bir erkeğin elinde can verdiler. Bağımsızlığı ve kendini gerçekleştirmeyi; bekâr kalmak, çocuk sahibi olmak veya olmamak gibi kararlarını özgürce dile getirebilmeyi; türlü biçimlerde süren gençlik, güzellik dayatmasına karşı olgunluğun ve tecrübenin emaresi olarak saçlarının beyazlamasını gururla izlemeyi seçen kadınlar işte bugünün cadıları… Ataerkil düzen sadece “fıtratına” karşı gelen, sivrilen kadınları değil, bu sistemi farkına dahi varmadan içselleştirmiş kadınları da hedef tahtasına koyuyor; hatta belki onları daha fazla… Mona Chollet Bugünün Cadıları’nda cadılık yaftasını sahipleniyor.
İmparatorluğun Öteki Yüzleri -Toplumsal Hiyerarşi ve Düzen Karşısında Sıradan Hayatlar
Kolektif, Koç Üniversitesi Yayınları, 2020, 320 s.
İmparatorluğun Öteki Yüzleri, yüzyıllar öncesinin mahkeme kayıtlarını temel alarak, geniş imparatorluk topraklarında ve uzun bir zaman aralığında “sahnenin dışında kalmış” insanların yaşamlarının izini sürüyor. Bu yolculukta karşımıza renkli ve hayli sıra dışı kahramanlar çıkıyor: Başarısız intihar teşebbüsleriyle “yaramaz ve haramzade” Deli Şaban, Bursa’nın Evciler köyünde ahaliyi canından bezdiren Divane Hamza, kocalarını öldürtüp evinin bir odasının zeminine gömdüren Konyalı Mâryem, müderris olacağım derken korsanların eline esir düşen Üsküplü Alaeddin, Venedikli simsar NicolòAlgarotti ve diğerleri…Kitabın yazarları belgelere dayanmakla birlikte, bu belgelerin hikâyeleri tamamlamadığı noktalarda kimi kez tahminler yürütüyor, kimi kez de sordukları sorularla okurun ve araştırmacıların hayal gücünü harekete geçiriyor. Mikro-tarih bakışı, tarihyazımında günden güne yerini güçlendiriyor ve bu sayede Osmanlı tarih literatüründe “sıradan” sayılan insanların adları metinlere birer birer kaydediliyor.
Yeni Dünya Yeni Ağ
Cem Say, Destek Yayınları, 2020, 208 s.
Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Cem Say, Yeni Dünya, Yeni Ağ adlı bu kitabında gezegeni saran yeni bilgi ağını, bazen “Bilgi Devrimi” veya “Bilgi Çağı” olarak adlandırılan bu sürecin bilimsel temellerini, dünyayı anlayışımızı ve yaşamımızı farklı yönlerden nasıl etkileyeceğini de sorgulayarak, keyifli ve sürükleyici bir anlatımla aktarıyor okura.
Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı
Carl Sagan, Çev. Can Evren Topaktaş, Say Yayınları, 2020, 672 s.
Carl Sagan, sahte bilim, Yeni Çağ inançları ve köktendinci fanatizm gibi düşünme biçimlerinin ürettiği mitleri sınanabilir bilimsel varsayımlardan ayırt edemezsek, hakikat ve refah yolunda ilerlemeye nasıl devam edebileceğimizi soruyor. Sagan’a göre, bilimi kendimize kılavuz edinmezsek kendi adımıza düşünemeyiz, otoriteyi sorgulayamayız ve sonuçta devletleri yönetenlerin ellerinde oyun hamuruna döneriz; ancak yurttaşlar bilimsel bir eğitim aldıklarında ve kendi fikirlerini üretebildiklerinde, devletleri yönetenler kendileri için değil halk için çalışacaktır.