Beynimizin gelen tehditleri hızlı bir şekilde ayırt etmek için kablolar gibi çalışan bir iletişim ağına sahip olduğu düşünülmektedir.
Diğer memelilerden farklı olarak insanlar, farklı çığlık tiplerini birbirinden ayırt edebilir. Yeni bir araştırmaya göre bizler, neşeli çığlıklara, korku içerenlere göre daha hızlı yanıt veriyoruz. Bu araştırma, uzun zamandır neredeyse tamamen doğru kabul edilen, insan beyninin korku dolu çığlıkları daha önce ve çok çabuk ayırt edip yanıt veren ağsal bağlantıya sahip olduğu bilgisine yeni bir katman getirdi.
Çalışma, farklı tipte çığlıklar duyan deneklerin bunları nasıl algıladığına odaklanmıştı. Gönüllülerden, “karanlık bir sokakta silahlı bir yabancının saldırısına uğradıklarında” ve “tuttukları takım Dünya Kupasını kazandığında” nasıl çığlık atacaklarını göstermeleri istendi. 12 katılımcının her biri, altısı duygusal (acı, öfke, korku, zevk, üzüntü, sevinç) ve biri de sesli harfle yüksek sesli nötr bir çığlık olmak üzere yedi farklı tipte çığlık atmışlardı.
Çalışma daha sonra, katılımcıların ürettiği farklı çığlık türlerini sınıflandırıp ayırt etmeye odaklandı. İlk aşamada, 33 gönüllüden çığlıkları dinlemeleri istendi ve bunları daha önceden belirlenen yedi farklı çığlık sınıfından birine koyabilmeleri için üç saniye verildi. İkinci aşamada, 35 gönüllüye teker teker iki farklı çığlık dinletildi ve mümkün olduğunca çabuk bir şekilde bu çığlığı hangi sınıfa dahil edebileceklerini belirtmeleri istendi. Araştırmacılar, 13 Nisan’da PLOS Biology‘de yayımlanan çalışmada, katılımcıların “korku” ve diğer “endişe verici” çığlıklar söz konusu olduğunda sınıflamanın daha uzun sürdüğünü ve bu çığlıkların “sevinç” gibi “endişe verici olmayan” çığlıklar kadar kolay tanınmadığını belirttiler.
Başka bir deneyde ise, 30 farklı gönüllüye, çığlıkları dinlerken fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) uygulandı. Burada da daha az endişe veren çığlıkların, işitsel ve frontal beyin bölgelerinde, daha fazla endişe verenlere göre çok daha aktif bir yanıt oluşturduğu gözlemlendi. Ekip, neden bu şekilde cevap verdiğimizin henüz netlik kazanmadığını da vurguluyor.
Zürih Üniversitesi’nde psikolog olarak çalışan Sascha Früholz’e göre bu çalışma, çığlık iletişiminin ve sözlü iletişimin, insanlarda, çığlıkları genellikle “tehlike” gibi endişe verici durumlarla ilişkili olan diğer memelilere kıyasla farklı olduğunu gösteriyor. Bu durum da, bugüne kadar yaygın görüş olan, insan beyninin öncelikle olumsuz tehdidi tespit etmek için ayarlanmış olduğuna karşı bir duruş olarak görülebilir.
Çalışmaya dahil olmayan New York Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Adeen Flinker’a göre, sonuçlar sadece deneylerle sınırlı olsa ve insanların, gerçek dünyadaki çığlıklara nasıl tepki verebileceğini yansıtmasa da, çalışma yöntemlerinin titizliği sonuçlara yüksek bir güven sağlıyor.
Yine çalışmaya dahil olmayan NYU psikoloğu David Poeppel, endişe verici ve endişe verici olmayan çığlıklar arasındaki farkın “insanlar arası sesli iletişimin daha derin bir şekilde anlaşılmasını” sağladığını söylüyor. Akustik analizden fMRI’ya kadar olan deney yelpazesinin, çığlıkları nasıl işlediğimize dair daha metodik bir anlayış geliştirmek için güzel bir basamak olduğunu da ekliyor.
Kaynak: https://www.sciencenews.org/article/human-brain-recognize-scream-joy-faster-fear