Ana Sayfa Dergi Sayıları 214. Sayı Transkripsiyon layt ve lakin tayyare tayt

Transkripsiyon layt ve lakin tayyare tayt

301
0

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Akademik Yayınlar dizisi içinde, Dr. Besim Ömer Akalın’ın kitaplarının diliçi çevirilerini yayımlamayı misyon edinmiş görünüyor. Yazarın, Çocuk Büyütmek (2019), Ebe Hanımlara Öğütlerim (2020) ve Nevsal-i Afiyet (4 cilt, 2020) adlı kitaplarından sonra, Sıhhiye-i Askeriye ve Umûmiyede Tayyârelerden Edilecek İstifâde başlıklı kitapçığının basımı yapılmıştır.(1) Bu kitapların pdf’ları SBÜ web sitesinde erişime açıktır. Adıgeçen yayımlarda editörlerin biyo-bibliyografik katkıları vardır.(2)
Besim Ömer Akalın’ın Sıhhiye-i Askeriye ve Umumiyede Tayyarelerden Edilecek İstifade adlı, tek formalık risalesi 1925 yılında İstanbul’da yayımlandı. Yaklaşık 100 yıl sonra, yeni basımının yapıldığı 2021 yazında  Türkiye’nin Güney ve Batısında yaşanan orman yangınlarında Türk Hava Kurumu’na ait, bakımı yapılmayan yangın söndürme uçaklarından yararlanılamaması ve havadan söndürme girişimlerinin bütünüyle başarısız olmasıyla, orman yangınları – doğal olduğu kadar yönetimsel – bir afet haline dönüştü. Bu nedenle, Dr. Besim Ömer’in kitapçığının güncel bir anlam kazandığı söylenebilir.

Hafif Transkripsiyon nasıl oluyor?
Besim Ömer’in Sıhhiye-i Askeriye ve Umumiyede Tayyarelerden Edilecek İstifade adlı kitapçığının Önsöz’ünde yapılan açıklamaya göre, “kitapta Osmanlıca metinlerin hafif bir transkripsiyonu” ve “günümüzde herkesin rahatlıkla anlayabileceği şekilde” sadeleştirmesi yapılmıştır. Eski Harfli Türkçe (EHT) metinlerin çeviriyazısında, Arap elifbasının ayn ve hemze harflerinin özel (tırnak vb.) işaretlerle gösterilmemesine “hafif veya yarım transkripsiyon” denilmektedir. Elimizdeki transkripsiyonda ise, sözü edilen harflerin karşılığı olan işaretler kullanılmıştır. Bu bakımdan transkripsiyon tam olmakla birlikte, metin daha önce yapılan transkripsiyonundan bazı farklılıklar göstermektedir.(3)
Sadeleştirme konusuna gelince, sadeleştirilmiş metnin başlığının, transkripsiyonu yapılan Sıhhiye-i Askeriye ve Umûmiyede Tayyârelerden Edilecek İstifâde başlığından tek farkı u ve a ünlülerinde inceltme işaretlerinin bulunmamasıdır. Bu yüzden, transkripsiyona değilse bile sadeleştirmeye “hafif” denilebilir.
Önsöz’de ortaya atılan bir iddia, Dr. Besim Ömer’in “Sıhhiye Tayyare Teşkilatı” kurulması hayaline yaklaşık 90 yıl sonra, yani 2015 yılında ulaşılabildiğidir ? Burada hafif denilemeyecek bir tarihsel sapma vardır. Her nasılsa, Türkiye’de İkinci Dünya Savaşı koşullarında, 1944-45 yıllarında Etimesgut Uçak Fabrikasında üretilen ve THK-5 adı verilen, iki motorlu, iki sedye ve bir sağlıkçı taşıyabilen hava ambulans uçakları unutulmuştur.(4)
Kitapta unutulan bir başka şey, yazar Dr. Besim Ömer’in soyadıdır (Akalın). Önsöz, metin ve kaynakça içinde adı : Prof.Dr. Besim Ömer Paşa, Besim Ömer, Doktor Besim Ömer, Müderris Besim Ömer Paşa olarak geçen Dr. Besim Ömer’in (1862-1940) soyadını kullanmaktan kaçınmakla, yayını hazırlayanların neyi murad ettiği anlaşılmamaktadır. Besim Ömer Akalın adına biraz olsun saygı duyanlar, onun bir “Abdülhamid Paşası” olarak anılmak istemeyeceğinin iyi bilirler.

Bir sadeleştirmenin halet-i ruhiyesi
Besim Ömer’in metninin sadeleştirmesinde, Salib-i ahmer cemiyeti Kızılhaç olarak çevirildiği halde, Hilal-i ahmer cemiyetinin adı Kızılay’a çevirilmemiştir ! Bu seçim konusunda bir açıklama yapılmamıştır. Aynı bağlamda, Besim Ömer, “daha yeniden doğmayan Hilal-i Ahmer Cem‘iyeti murrahası sıfatıyla” Beynelmilel Salib-i ahmer Konferansı’na (8. Konferans, Londra 1907) katıldığını belirtirken, sadeleştirmede: “henüz yeniden doğmayan Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne delege sıfatıyla gönderildiğim tarihten beri…” denilerek Kızılhaç Konferansına değil Kızılay’a delege yapılmıştır.
Burada Besim Ömer’in Kızılay’ın “yeniden doğuşundan” söz ettiğine dikkat çekmeliyiz, çünkü yeni yayında hiçbir konuda not ve açıklama yoktur. İstibdad döneminde çalışmaları engellenen Hilal-i ahmer Cemiyeti, Meşrutiyet döneminde “ihyaen tesis” edilmiş, yani yeniden kurulmuştur. Yeni dönemdeki kurucularının çoğu, Dr. Besim Ömer gibi İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin üyesidir.
Metni sadeleştirenlerin, “Hilal-i ahmer” kadar vazgeçilmez saydıkları bir Arapça kelime de “tayyare” olmuştur. Yayını hazırlayanın Önsöz’ünde Kızılay ve uçak sözcükleri kullanıldığı halde, sadeleştirmeye gelince, Hilal-i ahmer’i salt bir Osmanlı cemiyeti olarak göstermek gayretkeşliği ile Kızılay adı sansürlenmişdir. Keza, Fransa Harbiye Nezareti : Savunma Bakanlığı olarak çevirilirken, Millî Müdafaa ile Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekaletleri eski yazımlarıyla brakılmış; adeta, (Arap harfli) Osmanlı Türkçesinin yerini (Latin harfli) Arabesk bir Türkçe almıştır!
Sadeleştirme konusundaki bu garip tutum tıbbi terimlerde kendisini göstermektedir. Örneğin, “intan” (enfeksiyon, enfeksiyon etkeni) : salgın olarak çevirilirken (s. 60), orijinal metinde yara bakımı, pansuman anlamında kullanılan “tımar” sadeleştirilmiş metinde aynen geçmektedir. “Tımar aletleri” ve “tımar yerleri” sadeleştirmenin gerekçesi “günümüzde herkesin rahatlıkla anlayabileceği” kavramlar olmaktan uzaktır.
Anlamsız sadeleştirmelere bir başka örnek: “her hâlükârda naklin sürat ve son derece yavaş bir şekilde yapılması…” (s. 56). Tıbbi karşılığı “komplikasyonlar” olan “ihtilâtât” sözcüğü için “karışıklık”denilmiştir (s. 63). “İhtilâtât” sadeleştirme metninin başka bir yerinde ise “hastalık” olmuştur  (s. 67). “Son harbin bidayetinde” : Son savaşın başlangıcında olması gerekirken, “Son savaşın bittiği sıralarda” denilmiştir (s. 61).
Besim Ömer’in transkripsiyonda geçen, “ma‘lûmâtımı tâzelendirmek” deyişi (s. 18), sadeleştirmede yer almazken; değinilen “teşkilât-ı sıhhiyenin noksânı” yanlış anlaşılarak “sıhhiye teşkilâtının eksikliği, demiryolu ve karayollarının yok denilecek şekildeki perişanlığından ileri gelmektedir” (s. 58) gibi ilgisiz bir bağ kurulmuştur.
Kısacası, Sıhhiye-i Askeriye ve Umumiyede Tayyarelerden Edilecek İstifade başlıklı kitapçığın yeni yayımı, bize, isim ve terimler konusundaki reaksiyoner tavırların sadeleştirilen metinlerin dil, anlam ve anlatım kalitesini bozabileceğini bir kez daha göstermiştir.
Muhtıra. Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin kuruluş tarihi olarak seçilen 1903 yılı, aynı zamanda Askeri Tıbbiye’ye Prusya militarizminin damgasının vurulduğu tarihtir. Öyküsü Robert Rieder Paşa’nın Für die Türkei (1903/4) adlı kitabında ayrıntılarıyla anlatılmıştır.(5) Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane tarihinin birincil kaynakları arasında yer alan bu kitabın çevirisini de SBÜ yayınları arasında görmeyi diliyoruz.

DİPNOTLAR

1) Doktor Besim Ömer, Sıhhiye-i Askeriye ve Umûmiyede Tayyârelerden Edilecek İstifâde, yay.haz. C. Erdöl, ed. A.Z. İzgöer, K. Topkar, İstanbul, Sağlık Bilimleri Üniversitesi yay., 2021 (Tıpkıbasım, transkripsiyon, sadeleştirme, ekler, dizin, 17×24 cm., ciltli, 90 s.).

2) Şeref Etker, “Üniversite Yayıncılığı ve Muallim Doktor Besim Ömer Bey”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları, c. 22 (2), 2021, s. 371-384.

3) Müderris Doktor Besim Ömer, “Sıhhiye-i Askeriye ve Sıhhiye-i Umumiye’de Tayyarelerden Edilecek İstifade”, [Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası, numero 39, 15 Teşrin-i sani 1340, s. 73-80; numero 40, 15 Kanun-ı evvel 1340, s. 122-127] Hilâl-i Ahmer Mecmû‘aları, yay.haz. İ. Topçu, A.Z. İzgöer, c. IV, İstanbul, T. Kızılay Derneği, 2020, s. 1724-1729, 1729-1802.

4) İsmail Yavuz, “THK Etimesgut Uçak Fabrikası 1939-1950”, Mühendis ve Makine (Ankara), sayı 636, Ocak 2013, s. 32-36 (resim 1); İlker Ünsal, Dilek Ekici-Ünsal, “Hava Ambulans Sisteminin Türkiye’deki Gelişimi”, Türk Hava Kurumu Üniversitesi Havacılık ve Uzay Çalışmaları Dergisi, c. 2 (1), 2021, s. 47-70 (resim 2).

5) Robert Rieder (Pascha), Für die Türkei, Selbstgelebtes und Gewolltes, Bd. I-II, Jena, Gustav Fischer Verlag, 1903-1904 (509+367 s.+ pl, tabl.)