Ana Sayfa Dergi Sayıları 216. Sayı Kitapçı Rafı

Kitapçı Rafı

389
0

Aşkla Çalışmanın Politikası
Ergin Bulut, Koç Üniversitesi Yayınları, 2022, 264 s.
Ergin Bulut , Aşkla Çalışmanın Politikası’nda, Video oyun yapmanın, oynamak kadar eğlenceli ve hayalleri süsleyen bir iş gibi görünmesinden,  uluslarötesi bağlantılarıyla ve ağ üzerinden gerçek anlamda bağlantı kuran işgücüyle, bu endüstri sahiden de enerji dolu bir çalışma ortamı sunmasının yanı sıra,  ekonomik gerilemenin olumsuz etkilerine rağmen canlı bir endüstri olarak konumlandırılmasından ziyade  işlerin biraz daha karmaşık olduğunu ileri sürüyor… Aslında bütün endüstrinin çeşitli eşitsizlik biçimleri üzerine kurulduğunu ve insanın sevdiği şeyi yapmasının ne anlama geldiğine ilişkin illüzyonlarla kuşatıldığını iddia ediyor. Bunu da, yaklaşık üç yıl boyunca ABD’deki bir oyun stüdyosunda çalışan video oyun geliştiricileri ile yaptığı saha çalışmasına dayandırıyor.

Fazla Mesai – Neden Daha Kısa Bir Çalışma Haftasına İhtiyacımız Var
Kyle Lewis- Will Stronge,  Minotor Kitap, 2021, 104 s.
İş kaynaklı stres ve tükenmişliğin artık salgına dönüştüğü, güvencesizlik ve düşük ücretlerin işgücü piyasasında kural haline geldiği günümüzde, açıktır ki istihdam meselesine yeni ve radikal bir tutumla yaklaşılması gerekiyor. Pek çok sektör, otomasyonun, iklim krizinin ve yaşlı nüfusun beraberinde getirdiği varoluşsal tehditlerle karşı karşıya. Fazla Mesai’de Kyle Lewis ve Will Stronge işte bütün bu kaygı verici eğilimlere güçlü ve uygulanabilir bir çözüm sunmayı amaçlıyor: çalışma haftalarının kısaltılması. Bu kitap çalışma sürelerinin kısalmasının kapitalist ekonomiler bağlamında ne ifade ettiğini göstererek bu fikrin tarihini ve siyasi içerimlerini irdeliyor. Siyaset ve ekonomi alanında söz söylemiş pek çok düşünürün fikirlerinden de yararlanan Lewis ve Stronge, çalışma haftalarının kısaltılmasının, kolektif özgürlüğü ve insanın potansiyelini temel alan, çoğunluğun çok daha mutlu ve tatmin edici hayatlar sürmesine alan açan daha adil ve eşitlikçi bir toplum oluşturabileceğini savunuyor.

Yaratıcılık ve Akıl Hastalığı
Simon Kyaga, Çev. Arlet İncidüzen, Ayrıntı Yayınları, 2021, 256 s.
Delilik ile deha arasında gerçekten ince bir çizgi var mıdır? Çoğu insan buna inanmaya meyilli olsa da tarih bilimi bu görüşün çürütüldüğü fikirlerle dolu. Son zamanlarda yaratıcılık ve yaratıcılıkla akıl hastalığı arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalarda artış söz konusu. Bu kitap, bu eski fikir hakkındaki mevcut bilgilere kapsamlı bir inceleme sağlamakta ve yeni deneysel bulguları sunmaya çalışmaktadır. Burada sunulan ve bir milyonu aşkın insanı içeren yeni araştırma bu tartışmaya bir son vermeyi ve aynı zamanda bulgularının sonuçları hakkında yeni tartışmalara kapı açmayı ummaktadır.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Solun Tarihine Düşülen Notlar – Toplumsal Tarih Yazıları
Mete Tuncay, İletişim Yayınları, 2021, 364 s.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş, imparatorluğun yapısını değiştirmekle kalmadı. Aynı zamanda siyasal, sosyal, kültürel değişmeleri de beraberinde getirdi. Siyasal hareketler imparatorluk yapısından ulus-devlet bünyesine “aktarılırken” bu değişimleri de taşıyarak var olmak zorunda kaldı. Benzer bir dönüşüm Rusya için de geçerliydi ve imparatorluk Bolşevik devrimiyle ortadan kalktı; sosyalist ve komünist hareketler için bambaşka bir dünya kuruldu. Mete Tunçay, uzun yıllara yayılan araştırmalarında Türkiye’de solun tarihini kendi bütünlüğü içinde takip etmeye çalışırken, 2. Meşrutiyet’ten 1930’ların sonuna uzanan bir tarihsel kesitte konunun çeşitli yönlerini, eksik parçalarını, tek-partinin kuruluşu ve iktidarı sırasında sol hareketlerin konumlarını ve hükümet karşısındaki pozisyonlarını, Sovyetler Birliği ile ilişkilerini, parti yapısı ve çalışmalarını, sol örgütlenmeler içinde yer alan bireylerin etki ve önemlerini bir arada incelemeyi gözeten bir yaklaşım ortaya koymaya çalışmış. Solun Tarihine Düşülen Notlar yazarın Toplumsal Tarih’te yayımlanan, sol üzerine araştırmalarına dair yazılarını bir araya getiriyor.

Çağımız ve Thomas Hobbes
Kolektif, Vakıfbank Kültür Yayınları, 2021, 288 s.
Çağımız ve Thomas Hobbes çalışması, filozofun düşüncesini güncelleme amacını taşımaktadır. Okur bu kitapta Carl Schmitt’in, Leo Strauss’un, Pierre Manent’ın, Jacques Derrida’nın, Max Horkheimer’ın, Franz Neumann’ın Hobbes okumalarına dair yaklaşımlar bulacaktır. Italo Calvino’nun “klasikler, haklarında asla ‘okuyorum’ sözünü değil, genellikle ‘yeniden okuyorum’ sözünü işittiğimiz kitaplardır” tanımı izlenirse, bu çağdaş filozofların Hobbes’unda hem filozofu yeniden okuma imkanı bulunmaktadır hem de çağın meselelerini yeniden kavramaya ilişkin düşünce stratejileri belirmektedir. Bu haliyle modernliğin başlangıç uğrağı olarak 17. yüzyıl filozoflarının birbirleriyle olan uzaklıkları ve yakınlıkları kadar, çağımız 20. yüzyıl ve 21. yüzyıl filozoflarının modernlik krizi tartışmaları da, çağı anlamak, onun meselelerini tartışabilmek açısından zengin bir kavramsal kaynak oluşturmaktadır. O halde, bir klasik olarak Hobbes’u okumak, yeniden okumak “tükenmeyen” bir metni güncel bağlamlarında yeniden keşfetmektir. Çağımız ve Thomas Hobbes kitabı Hobbes metinlerinde çağımızın krizlerini düşünmeyi vaat ediyor.

Böceklerin Gezegeni – Yeryüzünün Gizli Sahipleri
Scott Richard Shaw, Çev. Gamze Bayram, Fol Kitap, 2022, 304 s.
Üzerinde yaşadığımız gezegenin kısa ama canlı tarihini, milyonlarca yıldır karalara egemen olan böceklerin bakış açısından anlatan bu kitap, yazarın renkli anlatımıyla okuru böcekli gezegenin tarihinde eğlenceli ve şaşırtıcı bir yolculuğa çıkarmayı amaçlıyor. Yazar ciddi konuları eğlenceli bir dille anlatmaya çalışıyor. Ayrıca “Shaw’un çalışması eski ve yeni böcekleri canlılığın tarihindeki yerine oturtarak yeryüzündeki tüm canlıların birbirine nasıl bağlı oluğunu gözler önüne sermeyi hedefliyor.

Pisagor Evimizin Her Şeyi – İçinden Geçen Matematik Dünya
Stefan Buijsman, Domingo, 2022, 208 s.
Pisagor Evimizin Her Şeyi’nde Stefan Buijsman, felsefe, psikoloji ve tarihi birleştirerek okuyucuyu matematiğin harikalar diyarına götürmeyi amaçlıyor. Matematikten habersiz gelişmiş topluluklardan insanların doğuştan gelen becerilerine (Bebekler sayabilir mi?), şansın hesaplanabilirliğinden çağın teknolojilerinin ardındaki sayısal dünyaya kadar uzanan Buijsman, neden yeni bir lisandan önce matematikten anlamanın seçilmesi gerektiğini, aksi takdirde başkalarının matematiğiyle (algoritmalar, kampanyalar, anketler, yalan haberler) aldatılmaya insanların ne kadar açık olduğunu ortaya koyuyor.

Freud’un Teorisinde ve Psikanalizin Tekniğinde Ben
Jacques Lacan, Çev. Savaş Kılıç, Metis, 2022, 60 s.
Jacques Lacan bu seminerinde Sigmund Freud’un yorumlanmasına odaklanıyor yine: Özellikle Freud’un en önemli metinlerinden saydığı Haz İlkesinin Ötesinde’nin yanı sıra psikanaliz tarihinde bir dönüm noktası oluşturan “Irma’ya İğne Yapılması Rüyası”ndan yola çıkarak, bir yandan Freud’un geleneksel ben tasavvurundan nasıl koptuğunu göstermeyi amaçlıyor, bir yandan da Freud’dan sonra bu tasavvurdan uzaklaşılmasını örnekleriyle eleştiriyor. Edgar A. Poe’nun ünlü öyküsü “Çalınmış Mektup”tan ve dönemin öncü bilimi sibernetikten yola çıkarak da simgesel düzeni ve öznelerarasılığı tartışıyor. Claude Lévi-Strauss, Alexandre Koyré, Maurice Merleau-Ponty ve Jean Hyppolite gibi düşünürlerin gerek konferansları gerekse eserleriyle girilen diyalog semineri daha bir zenginleştiriyor. Freud’un Teorisinde ve Psikanalizin Tekniğinde Ben, psikanalizin yanı sıra felsefe ve beşeri bilimlere ilgi duyan okurların yararlanacağı bir kitap.

Matematik: Ansiklopedik Sözlük – Abrakadabra’dan Zeno Paradokslarına
David Darling, Çev. Mehmet Kur, Alfa, 2022, 660 s.
Bir sayıyı acayip yapan nedir ve neden herkesin anlayabileceği kadarıyla acayip sayılar acayip değildir? Canavarlar, ay ışığı ve 24 boyutlu portakalların ortak noktası nedir?  “On kelimeden daha azıyla adlandırılamayan en küçük sayı” ifadesinin önemi nedir? Bir sonsuzluk diğerinden daha büyük olabilir mi? Kitap bu sorular gibi 1800’den fazla başlık içeriyor. Bu kitap dördüncü bir boyut arayışı ve bunun Wells ve Abbott gibi yazarlar üzerindeki etkisi hakkındaki tartışmalar; sanal sayıların gerçekliği; paralel evrenler ve kaosun kalbindeki örüntüleri de içeriyor. Bu popüler matematik sözlüğü genel bilim okurları ve öğrencilere kaynak olmayı hedefliyor.

Sosyalist Planlamanın Sorunları
Alper Birdal, Yazılama, 2022, 281 s.
Sosyalist planlamanın, “yeryüzünü ve insanı yeniden inşa sanatı” olarak komünizmin en kritik halkalarından bir tanesi olduğu söylenebilir. O hâlde bu “somut ütopyanın” tartışılmasının içinden geçtiğimiz karanlık dönemde gerçek umudun yeşermesine, yeni bir yaşam arayışına bir katkısı olabileceği söylenebilir. Kapitalizmin tarihinin en ağır bunalımlarından bir tanesini yaşıyor olması ve bunun yol açtığı siyasi gelişmelerin sosyalist planlamanın temel sorunsalıyla yakından, hem de çok yakından ilişkili olduğunu görmek gerekiyor. Sosyalizm ve onun yeni yaşamı kurma pratiğinin en önemli silahı olan planlama, bugünkü koşullarda alabildiğine güncel; insanların içinde yaşadığı gericilik döneminden çıkışın, burjuva varoluşunun çıkışsızlığını aşmanın anahtar kavramlarıdır. İdeolojiyi, siyaseti ve ille de ekonomiyi ilgilendiren her mesele ya da daha doğru ifadeyle sınıflar mücadelesindeki güncel gelişmeler sosyalist planlamanın sorunsalıyla doğrudan ilişkilidir.  Planlama kavramının ne şekilde manipüle edildiğini tartışmak günümüzde planlamayı yeniden düşünmek açısından önem taşıyan bir başlıktır. Zira bu tartışma, planlamanın temel sorunsalını yeniden düşünmek konusunda daha sağlıklı kaynaklara, daha doğru referans noktalarına ulaşılmasına yardımcı olmayı hedefliyor.

Yugoslavya Tarihi 1918 – 1991
Kolektif, Nobel Akademik Yayıncılık, 2022, 456 s.
Bu kitap, eski Yugoslavya cumhuriyetlerinden akademisyenlerin yazdıkları makalelerden oluşmaktadır. Hırvatistan’dan Zdenko Radelić, Miroslav Akmadža, Davor Marijan, Vladimir Geiger, Mario Jareb ve Nikica Barić; Slovenya’dan Zdenko Čepič, Bojan Balkovec ve Jure Gašparič; Karadağ’dan Boban Batrićević; Bosna Hersek’ten Husnija Kamberović; Kuzey Makedonya’dan Petar Todorov ve Sırbistan’dan Ljubinka Trgovčević-Mitrović, Ivana Dobrivojević-Tomić, Slobodan Selinić, Milivoj Bešlin, Vladan Jovanović, Zoran Janjetović, Srđan Barišić, Aleksandar R. Miletić ve Dragomir Bondžić 1918-1991 yılları arasındaki Yugoslavya tarihini kendi yorumlarıyla anlatıyorlar.