Kral, Kartaca’dan bir altın taç siparişi vermiştir, fakat gelen tacın sahte olabileceğinden şüphelenmektedir. Arşimet’i, analiz yapması için görevlendirir. Arşimet’in elinde ağırlık karşılaştırması yapabilmek için eşdeğer cisimler yoktur. Eritip külçe haline getirerek tartabilir fakat o zaman da ortada taç kalmaz. Çözüm, aklına daha önce hiç düşünmediği bir yerde gelir. Hamamda!
Dergimizin bu sayısından itibaren başlayacak yazı dizimizde, insanlık tarihinde önemli etkileri olmuş deneylerden ve bu deneyleri yapan biliminsanlarının öykülerinden söz edeceğiz. İlk olarak Arşimet ile başlamak istedik. Antik Yunan döneminin en önemli doğa filozoflarından biri olan Arşimet, Kepler’den Newton’a pek çok önemli biliminsanına yol göstermiştir. Yaptığı deneyler ise, kimileri tarafından deneysel fiziğin başlangıcı olarak kabul edilir.
Gizemli parşömen
Takvimler 1906’yı göstermekteydi. Orient Ekspresinden, şapkası ve beyaz bıyıkları ile yaşlıca bir adam iner. Sirkeci Tren Garı’ndan Patrikhaneye doğru giden tramvaya atlar ve yolda piposunu içerek bu muhteşem kenti seyreder. Bizans tarihi konusunda yazacağı yeni makale için Rum arşivlerini ve parşömenleri inceler. İlgisini çeken birkaç dini yazıtı satın alıp Patrikhaneden ayrılır. Danimarka’ya geri döndüğünde aldığı parşömenlerden birisinde, başka bir metnin silinerek üzerine yeni bir metin yazıldığının farkına varır. Çıplak gözle aylarını ayırarak sayfa sayfa ne yazıldığını not eder tarih profesörü Johan Ludvig Heidberg. Bizans İncili’nin arkasına yazılmış yeni bir kitap keşfetmiştir: “Yüzen Cisimler Üzerine”, Sirakuzalı Arşimet…
Sirakuza savunması
Sirakuza’da bulutlu bir akşam yaşanmaktaydı. Günler süren kuşatmanın ardından, “Roma’nın Medeniyeti” ile tanışacaklardı Sicilyalılar. Sokaklarda bağırışlar yankılanıyordu. Askerler sırayla evlere giriyor, kentin ileri gelenlerini gözetim altına alıyorlardı. Bu sırada bir adam, yoldan geçen lejyonerlerin dikkatini çekti. Adam bunca kıyametin ortasında hesaplamalar ile uğraşıyordu. Askerler hızla gelip ne yaptığını görmek istediler. Ancak o izin vermedi. Ölürken ise bağırdı: “Nōlī turbāre circulōs meōs!”, yani “Çemberlerimi bozma!”
Bu meraklı adamın ismi, Sirakuzalı Arşimet’ti. İskenderiye Kütüphanesinde üst seviye eğitim almış, Eratosthenes gibi isimler ile arkadaş olmuş, sonra da memleketine dönüp burada geometriden mühendisliğe, matematikten astronomiye pek çok farklı alanda çalışmalar yapan gerçek bir düşünür… Şehrinin ve o coğrafyanın pek çok yerinde ismini duyurmuş olan Arşimet, özellikle günlük hayatta kullanılan pratik aletleri ile ünlüydü. “Bileşik kasnak” adı verilen bir aleti, yüksek yapılara su taşımak için geliştirmişti.
Sirakuza, Roma ile Kartaca arasında çetin savaşların yaşandığı bir kentti. Sicilya Kartaca’nın tarafında olduğundan, bu savaşlardan birinde Arşimet’in adaya, dev aynalar monte ettiği söylenir. Yaklaşan düşman gemilerinin yelkenlerini, ayna aracılığıyla Güneş’ten toplanıp gönderilen ışıklar sayesinde yaktığı rivayet edilen Arşimet, hem bütün Roma ordusunu geri püskürtmüş, hem de imparatorluğa korku salmıştır. Bir gece saldırısı sırasında mızrak fırlatan makineleri, Roma donanmalarını etkisiz hale getirmiştir. Halk, bir doğa filozofunun pratik zekâsı sayesinde kurtulmuştu ve güvendeydi.
‘Eureka! Eureka!’
Arşimet’in evine bir gün askerler gelir ve kendisini Sicilya Kralı İkinci Hieron’un çağırdığını söylerler. Arşimet hemen yola koyulur. Kral, Kartaca’dan bir altın taç siparişi vermiştir, fakat gelen tacın sahte olabileceğinden şüphelenmekte, saf altın olmadığını düşünmektedir. Döneminde tüm şehir tarafından sevilip saygı duyulan Arşimet’i, analiz yapması için görevlendirir. Arşimet ise bunu nasıl yapabileceğini düşünmeye başlar. Ağırlık karşılaştırması yapabilmek için elinde eşdeğer cisimler yoktur. Eritip külçe haline getirerek tartabilir fakat o zaman da ortada taç kalmaz. Çözüm, aklına daha önce hiç düşünmediği bir yerde gelir. Hamamda yıkanırken su dolu banyo teknesine oturduğunda kendisini daha hafif hissettiğinin farkına varır. Üstelik vücudu içeri girdikçe bir miktar su da taşar. Kendini hamamdan attığı gibi çırılçıplak evine doğru koşmaya başlar. Avazı çıktığı kadar bağırmaktadır. “Eureka! Eureka!”
Arşimet ertesi gün yaptığı analizin sonuçlarını kralın önünde bir gösteri ile açıklar. Önce tacı suya atar ve taşan suyun hacmini ölçer. Ardından taç ile aynı ağırlıktaki altını suya atar ve hacmini ölçer. Tacın taşırdığı su miktarı daha fazladır. Dolayısıyla tacın içinde bir miktar gümüş de vardır. Saf değildir…
“Satıyorum. Satıyorum. Saaat-tım!” Kadın, elindeki tokmağı hızla masaya vurur. Karşısında oturan insanlar alkışlamaktadır. Lacivert üniformalı bir hükümet görevlisi somurtur. Bakanlığın önerdiği bütçe yeterli olmamış, eserleri yazıldıkları yere geri getirememişlerdir. Görevli, Yunan bayrağı desenli rozetini düzelterek, yanındaki avukatlar ile salonu terk eder. Bu sırada Baltimore kentindeki Walters Sanat Müzesi, koleksiyonuna yeni bir eser kazanmış, Arşimet’in parşömenlerini ise kıtalararası bir diyarda yeni maceralar beklemektedir.
Kaynaklar
– Clifford Pickover, Archimedes to Hawking.
– Cemal Yıldırım, Bilimin Öncüleri, 6. baskı, Bilim ve Gelecek Kitaplığı.