Ana Sayfa Dergi Sayıları 157. Sayı Kitapçı Rafı – 157

Kitapçı Rafı – 157

299
0

Hayatım, Buluşlarım ve Düşüncelerim

– Nikola Tesla, Çev. Özge Çağlar Aksoy, Olvido Kitap, 2017, 140 s.

Elektriğin sihirbazı olarak bilinen ve değeri gün geçtikçe daha çok anlaşılan Nikola Tesla, çocukluğundan itibaren başlayarak yaşamının en önemli dönemlerinde zihnini ve yaşamını şekillendiren olayları anlatıyor. Tesla’nın buluşlarına ve çalışma yöntemine dair de çarpıcı bilgileri kendi kaleminden bizimle paylaştığı kitap bir bilim adamının, bir insan olarak portresini de sunuyor.
Hayatım, Buluşlarım ve Düşüncelerim, bilimin edebiyatla kardeşliğini ve insanlığa ilham veren Tesla’nın edebiyattan aldığı ilhamı göstermesi bakımından da oldukça ilgi çekici bir kitap.

Güç Mitleri 

– Brontë Kardeşlere Marksist Bir bakış, Terry Eagleton, Çev. Alev K. Bulut, Can Yayınları, 2017, 184 s.

Tarihsel olanın, iktisadi değişimlerin, toplumsal dokudaki dönüşümlerin, kültürdeki farklılaşmaların izlerini edebiyatta, daha geniş olarak düşünüldüğünde sanatta sürmek mümkün müdür, yoksa edebiyat ya da sanat –dilediğinde– böyle kaygılardan azade, özerk bir faaliyet alanı mıdır? Edebiyat eleştirisi alanında Marksist gelenekten gelen Terry Eagleton, dünya edebiyatından Brontë kardeşleri ele aldığı inceleme kitabında, bu üçlünün yapıtlarının eleştirel bir gözle okunduğunda hem kardeşlerin yetiştikleri ortamın hem de sonrasında yaşadıkları dönemin canlı bir tasvirinin elde edilebileceğini düşünüyor. Eagleton “Güç Mitleri”nde Brontë kardeşleri geç romantik dönemin yazarları olarak tanımlıyor ancak sanayici kapitalist İngiltere toplumunun romantik dönemle örtüştüğü bir dönemin yazarları olarak da görüyor. Bu sebeple kardeşlerin eserlerinde küresel sanayi toplumunun göbeğinden yazdığını ve eserleri incelerken bu bakış açısıyla incelenmesi gerektiğini belirtiyor. Jane Eyre, Profesör, Shirley, Villette, Uğultulu Tepeler yazarın incelediği eserler arasında.

Doğa Tarihi (1. ve 2. Kitap)

– Gaıus Plinius Secundus, Çev. İnanç Pastırmacı, Say Yayınları, 2017, 256 s.

Yaşlı Plinius’un İS 77-79 yıllarından günümüze ulaşan ve otuz yedi kitaptan oluşan Doğa Tarihi adlı bu büyük eseri kozmoloji, coğrafya, antropoloji, zooloji, botanik, tıp, farmakoloji, mineraloji ve sanat tarihi gibi hususlarda iki bin cilt kitaptan derlenmiş bilgi, gözlem ve olguları bir arada toplaması bakımından bir ansiklopedi olma niteliğini taşıyor. Bu ansiklopedinin takdim ve fihristinin yer aldığı birinci kitabı ile kozmoloji konularının ele alındığı ikinci kitabı, eserin ilk defa Türkçeye kazandırılan bu baskısında bir araya geliyor.

Einstein’ın Görelilik Kuramı

– Timur Karaçay, Abaküs Kitap, 2017, 128 s.

Prof. Dr. Timur Karaçay tarafından hazırlanan bu kitapla Einstein’in Görelilik Kuramı’nın herkes tarafından anlaşılması amaçlanmış. Yazar kitaba Einstein’ın teorik olarak ortaya koyduğu “gravitasyon dalgalarının” algılandığını söyleyen LIGO’nun açıklaması üzerine başlamış. Yüzyıl önce evren konusundaki algımızı değiştiren Einstein’in Görelilik Kuramı’nın daha geniş kesimlere ulaşması hedefleniyor. Kitapta Genel Görelilik, Özel görelilik, gravitasyon dalgaları, uzay ve zaman, hız, kütle ve enerji konuları inceleniyor.

Doğanın Anatomisi

– Julia Rothman, Çev. Şeyda İşler, Odtü Yayıncılık, 2017, 224 s.

Odtü yayınları tarafından yayınlanan “Doğanın Anatomisi” kitabı doğaya, ağaçlara, çiçeklere, hayvanlara dair eğlenceli bir bakış açısı sunuyor. Çizimlerle desteklenen kitapta, dünyanın oluşumu, katmanları, yer şekilleri, bitkilerin anatomisi, böceklerin anatomisi gibi doğayı oluşturan tüm varlıkların anatomileri incelenmiş. Kitap gençlerin olduğu kadar yetişkinlerin de ilgisini çekmeyi hedefliyor. Doğa’nın nasıl oluştuğunu öğrenmek isteyenlerin, doğaya bakış açılarını da değiştirmek istiyor.

Hapishane Çağı

– Kapatılan İnsan, Işk Ergüden, Sel Yayınları, 2017, 184 s.

Işık Ergüden, hapishane koşulların iyileştirilmesi, somut taleplerin karşılanması, hak ihlallerinin azaltılması için verilen mücadeleleri yadsımadan, hapishane ve kapatılma kavramının kendisini, hapishanesiz bir toplumu düşünmeye; sistemin medya ve teknoloji dahil bütün aygıtlarıyla “dışarıda” kapattığı insanı bir kez daha dört duvarın arkasına, görünmezliğe, hem insana hem de insansızlığa mahkûm etmenin insanlık dışılığını sorgulamaya çalışıyor. Hapishaneye giren insan tipolojisinin giderek daha geniş bir yelpazeye yayıldığı, neyle suçlandığını bile bilmeyen insanların yıllarca hapis yatabildiği, hukuk sisteminin yerini açıkça bir intikam ve rehine sistemine bıraktığı günümüzde okurların üzerinde düşünmesini ve sorgulamasını amaçlıyor.

Bir Varmış Bir Yokmuş

– Der. Tahire Erman, Serpil Özaloğlu, Koç Üniversitesi Yayınları, 2017, 334 s.

Bir Varmış Bir Yokmuş kitabı, toplumsal bellekle mekân arasındaki ilişkiyi kuramsal araştırmalar ve vaka çalışmaları aracılığıyla tekrar tartışmaya açıyor. Çeşitli akademik disiplinlerden otuz altı yazar, belleklerin mekânlarda, mekânların da belleklerde bıraktığı izleri takip ederek Türkiye’nin son yetmiş yılda geçirdiği toplumsal ve mekânsal değişimin hatlarını netleştirmeye çalışıyor. İstanbullu aileler ahşap konaklardan apartman dairelerine taşınırken neler değişti? Artvin’de barajlar sadece köyleri mi yok etti? Kentsel dönüşüm, mağdurlarının belleklerinde gecekondu geçmişini nasıl bir dönüşüme uğrattı? Müzeye dönüştürülen bir cezaevi belleği nasıl yeniden inşa ediyor? 1980 darbesi edebiyat ve sinemada nasıl hatırlandı? Bu sorulara yanıt arayan Tahire Erman ve Serpil Özaloğlu, belleğin karmaşık işleyişini bu kitapla ortaya koymaya çalışıyorlar.

Son Ütopya

– Tarihte İnsan Hakları, Samuel Moyn, Çev. Firdevs Ev, Koç Üniversitesi Yayınları, 2017, 272 s.

Harvard Üniversitesi’nde tarih profesörü olan Samuel Moyn, kitabında İnsan hakları konusunun geçmişini araştırmış; ne kadar eskiye dayandığını, nasıl ortaya çıktığını anlatıyor. 1940’lardan günümüze ulaşan insan hakları tartışmasının serüveni  ve hak arama mücadeleleri işleniyor. Uluslararası alanda yapılan çalışmalara yer verilen kitapta, “İnsan hakları saf hümanist bir hareket midir? Devletlerin ya da hükümetlerin, özellikle de Soğuk Savaş döneminde, ihtilaf halinde oldukları diğer devletleri sıkıştırmak için başvurduğu bir koz olarak mı değer kazanmıştır, yoksa kerameti kendinden menkul bir taban hareketi midir? Başka bir dünyanın mümkün olduğu düşüncesinin yeni biçimi, bir “son ütopya” mıdır, yoksa başkası olmayan bir dünyanın daha iyi ve ahlaklı hale getirilme çabası mıdır? gibi sorulara yanıt aranıyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz