Sunuş
Matematik Dünyası’yla ben 2003’de tanışmıştım; dergi 24 yıldır çıkıyor, Mart 2016’da 103. sayısına ulaştı. Cıvıl cıvıl, insanın içini açan bir dergidir. Hem güldürür, hem düşündürür. Seneler sonra “Dur şöyle bir şey vardı” diye eski sayılarını meydana döktürür. Acemi bir matematikçiyi bu iş nasıl yapılır konusunda yönlendirirdiği gibi, deneyimlisini de şaşırtabilir. Büyük bir özen ve emekle hazırlandığını bildiğim dergiyi, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ayhan Günaydın ve editörlerinden Özer Öztürk ile konuştuk.
– Matematik Dünyası ne zamandan beri çıkıyor?
AG: Bizden önce 11 yıl Ali Nesin’deydi dergi. 2013’de biz devraldık, 6. sayımızı çıkartacağız. Daha önce Akdeniz Üniversitesi’nde bir ekip yapıyordu. En başta da ODTÜ’de bir ekip hazırlıyordu.
ÖÖ: Bir de İzmir Yüksek Teknoloji üstlenmişti ama, orada uzun kalmamış olabilir. İnce tek bir fasikül gibi çıkıyormuş, yine güzel yazılar varmış içinde; ama Ali Nesin acayip değiştirdi tabii, raflarda satılan bir dergiye dönüştürdü. Ondan önce insanlar, kütüphaneler isteyince gönderiliyor, bayide satılmıyor. Ali Nesin zamanında tiraj 10-11 bin olmuş, böyle bir dergi için büyük bir sayı.
– Siz nasıl karar verdiniz üstlenmeye?
AG: Bir yaz okulunda Ali Hoca, “Çok yoruldum, siz üstlenir misiniz?” diye sordu, bir tohum atmış oldu. Sonra Özer’le konuşurken “Devamlılığı için dergiyi üstlenecek bir ekip kursak mı?” dedim, aynı soruyu Alp Bassa da sormuş; ben, Özer, Alp başladık işe.
ÖÖ: Tek bir kişinin yapacağı bir iş değil, ekip kuralım dedik; o zaman kolay olur sandık, ama olmadı.
AG: Daha sonra Ali Özgür Kişisel dahil oldu ekibe.
ÖÖ: Her yazı hakemden geçsin istiyorduk, Özgür Kişisel, konu dağılımının dünyada üretilen matematiğin dağılımına uygun olması için araştırma yaptı ve bu işin nasıl düzgün yapılacağını bir sistem olarak önümüze koydu.
AG: Ama yüzdeleri her zaman tutturamıyoruz. Şu konuda yazı eksik diyoruz, ama yazacak kişi çıkmıyor her zaman; yine de tutturmaya çalıyoruz. Eskiden kapak konusu çok fazla yer alıyordu, onu azaltmaya çalıyoruz. Tamamen yok etmek istemiyoruz, bir yandan en faydalı kısmı derginin. Ali Nesin analiz konusunu, cebirin büyük kısmını bitirdi. Biz lineer cebirin giriş kısmını bitirdik dört sayıda, daha sonra da tek sayıya has konulara döndük: Son sayıda gençler için kümeler kuramı yapıyoruz. Kombinatörik ile ilgili bir kapak olacak. Bir de plan aşamasında, basitten başlayarak kompleks analiz var.
– Kapak konuları nasıl seçiliyor?
ÖÖ: Ali Nesin seviyeyi çok yukarıya çekmiş. Bir lise öğrencisi dergiyi eline aldığında, Grup Teori III diye bir şey görüyor. Biz dedik ki, en azından iyi lise öğrencilerinin okuyabileceği yazılar olsun. Hâlâ geçiş dönemindeyiz, bir yandan derginin mali işleri, baskı işleri var. Bunların rayına oturması lazım ki, bol bol yazı yazabilelim, hâlâ derginin içeriğine istediğimiz kadar ayıramıyoruz zamanımızı, başka şeylerle ilgilenmemiz gerekiyor. O yüzden ne olması lazımla neyi ayarlayabiliriz arasında denge kuruyoruz. Bu yüzden ekibi büyütmeye, dergiyi kolektif bir üretime dönüştürmeye çalışıyoruz.
– Çok gençsiniz, akademik çalışmalarınıza yoğunlaşacağınız bir dönemde, bu işin altına girme motivasyonunuz neydi?
AG: Aslında akademik çalışma yapmayan ve bu işi yapabilecek insanların üstlenmesi daha uygun olabilirdi; ama kimse üstlenmedi, çünkü zor bir iş. Biz de 2+1 yıl diye girmiştik, çok değerli bir yayın, hepimize düşen toplumsal bir görev diye düşündük. Başlarkenki fikrimiz, sırf matematik anlatmak değil, onu popülerleştirmekti.
ÖÖ: Üniversiteye gelmiş bir çocuğa şunu söyleyebiliriz, önce İngilizce öğren, sonra gel dersimize gir. Ama ortaokul veya lise öğrencisine bunu söylemek erken olur; birincisi hâlâ ülke genelinde çok iyi bir İngilizce eğitimi yok, ikincisi o yaşta henüz İngilizceyi tamamen çözmüş ve matematik ya da başka bir bilimi bu dilde okuyabilecek bir seviyede olmuyorlar. Eğer ülkenin herhangi bir yerinde bir çocuk matematiğe meraklıysa, ki var böyle çocuklar, okuyabileceği hiçbir şey yok. Ders kitaplarını okursa nefret edecek. Bir de bir bilim dilinin, bir matematik dilinin oluşması lazım Türkçede. Konuşulmazsa yazılmazsa oluşmuyor. Bazen bir- iki hafta şu terimi nasıl Türkçe yazacağız diye düşünüyoruz. Bazen bir şey geliyor aklımıza, ama bazen bulamıyoruz, düşünmeye devam ediyoruz. Bu önemli. Eğer dil matematik düşünmeye elverişli değilse, ona hazırlanmamışsa, o dilde matematik yapılamayacak. MD’nin asıl işlevi bu bence, dili kuruyor.
– Yazarlar kim?
ÖÖ: Genel olarak, nazımızı geçirebildiğimiz, çoğu doktoralı matmatikçiler. Matematik Olimpiyatlarıyla uzun süre uğraşmış deneyimli matematik öğretmenleri de var. Bazen öğrencilerin yazdığı da oluyor; bir proje hazırlamış, uzun süre uğraşmış oluyor, biz de o yazıları hafif tutuyoruz öğrencileri teşvik etmek için. Matematiğin ilişkili olduğu başka alanlardan yazarlar da var.
AG: Şimdi bir felsefe serimiz var, bu sayıda ikincisi yayımlandı, en temel matemetik felsefesi konularını teker teker işliyor. Kıyıda köşede kalmış bir sürü güzel konuda, biz istemeden yazıp gönderilen yazılar var; bir şekilde insanlar açmış.
– Sizin okuyup böyle de bir şey varmış dediğiniz yazı oluyor mu?
ÖÖ: Hâlâ oluyor, bazen birbirimizin yazdığı şeylere bile, daha önce konuşmamışsak görünce şaşırabiliyoruz.
AG: Benim sorduğum bir soru var, cevabı gelecek sayıda. Özer hâlâ cevabını bilmiyor.
– Matematikteki yeni gelişmelerden bahsettiğiniz bir bölüm var mı?
AG: Kısa Kısa diye bir bölümümüz var, Şafak Alpay hazırlıyordu. O da Ali Nesin’le birlikte bırakmak istedi, şimdi Muhammed Uludağ devam ediyor. Her sayıya, o iki sayı arasında olmuş, matematiği kenardan köşeden ilgilendirebilecek her şeyi yazıyor.
ÖÖ: Önemli gelişmelerin neler olduğunu, neden önemli olduğunu anlatan yazılar da oluyor; ama MD yeni bulunan şeylerin aktarıldığı akademik bir dergi değil.
– Daha çok lise öğrencilerine temel konuları öğreten bir dergi mi?
AG: Tam olarak temel konular değil aslında. Mesela grup teoriyi bilen bir öğrenciye, bakın grup teoride şöyle güzel bir şey de var, şöyle bir uygulama da var gibi şeyler sunuyor.
ÖÖ: Matematiğin bir alanında ciddi bir şeyler yapmak için kalın bir kitabı bir ders yılı boyunca okuyup öğreniyoruz, ondan sonra üzerine bir şeyler düşünmeye başlıyoruz. İşin içine henüz bu kadar girmemiş birisine, burada da şöyle bir düşünme yöntemi, böyle bir yaklaşım var, şu örneği bir anla gibi, o alanda problem çözerken nasıl düşünüldüğünü, nasıl teknikler kullanıldığını, zaman harcatmadan temel fikir üzerinden veren yazılar oluyor.
AG: Güncel çalışma yok ama, çok önemli güncel çalışmalar üzerine yazılar oluyor. İlk sayıyı çıkardığımızda, o zaman Cole Ödülünü yeni almış olan Cem Yalçın Yıldırım’ın yaptığı çalışmalar hakkında Tosun Terzioğlu yazmıştı.
– Okur tepkileri nasıl?
ÖÖ: Derginin çıkmasını heyecanla bekleyip, baştan sona okuyan öğrenciler olduğunu biliyoruz. Dergi gecikince e-postalar geliyor, oradan anlıyoruz.
– “Dergiyi okudum, matematikçi olmaya karar verdim” diyen var mı?
AG: Biz de henüz yok, ama Ali Nesin zamanında varmış. Dergiyi okuyup matematikçi olmaya karar veren ve şimdi dergide yazanlar var.
– Dergiyi kime devredeceksiniz?
ÖÖ: Devir gibi olmayacak, ekibe katılanlar ve ekipten ayrılanlar olacak, devam eden bir süreç olacak. Amacımız Türkiye’deki herkes matematikle ilgili ilginç bir yazı yazdığında bu dergiye gönderebileceğini bilsin, kolektif bir biçimde üretilsin. Şimdiden kalabalık bir ekip tarafından yazılar yazılıyor, biz de araştırma yapmak için kendimize daha fazla zaman ayırmamız gerektiğini biliyoruz, yavaş yavaş ayrılacağız.
AG: Bu işlerde bilgi aktarımı çok önemli, biz bir şeyler öğrendik, yeni ekip bizden bunları öğrenecek, biz de geri çekileceğiz. Yazı yazmaya devam ederiz, hakemlik yaparız; ama en büyük mesele sorumluluk.
– Derginin sahibi kim?
AG: Türk Matematik Derneği, ama bizim zamanımızda mali işlerini Mimar Sinan Üniversitesi yapıyor.
– TMD’nin sizin içeriğinize müdahalesi oluyor mu?
ÖÖ: Dernek bir şey duyurmak isterse, onu duyuruyoruz; ancak onun dışındaki her şey hakeme tabii, yayın kurulu karar veriyor yazının uygunluğuna.
– İleride nasıl değişikliler olacak?
ÖÖ: Yapmak istediğimiz değişiklikler var, ama hangisi ne kadar yapılabilir, bilemiyorum. Örneğin lise öğretmenlerinin daha çok işine yarayacak bölümler olsun istiyoruz. Sınıfta materyal olarak kullanabileceği şeyler olsun. Bunun için işi bilen kişilerden bir ekip oluşturmak gerekli. Bunun dışında daha fazla matematiksel fizik, mühendislik uygulamaları olsun; matematiğin çeşitliliğini yansıtsın gibi fikirlerimiz var.
– Yazılım?
AG: Yazılım hep düşündüğümüz bir şey ama, yazacak insan bulamadık daha. Bir tane iktisat yazımız oldu, oyun teorisi, onu devam ettirmek istiyoruz aslında.
– Çift yazarlı yazılar nasıl oluyor?
AG: Bézier eğrileri yazısını Özer’le birlikte yazdık, fikir Özer’den çıktı. Matematiksel kısımlarını ben yazdım, eğlenceli kısımlarını Özer.
ÖÖ: Bir şeyi anlatmak için yazı yazıyoruz, diğeri okuyup yeteri kadar açıklayıcı olmuş mu diye kontrol ediyor. O yüzden iki-üç kişi yazmak hem daha verimli, hem de eğlenceli oluyor. Diyalog oluşuyor, daha çok espiri çıkıyor.
AG: Bézier eğrileri yazısının başlığı öyle çıktı, “Kaportanın Matematiği”.
– Dijital ortamda çıkartmayı düşünüyor musunuz dergiyi?
ÖÖ: Türkiye’de internet kullanımı hâlâ yüzde 50 civarında, ki bir çocuğun internet kafeye gidip oyun oynadığı saptanıyorsa, o ailenin internet erişiminin olduğu kabul ediliyor. Dolayısıyla büyük şehirlere bakıp herkesin internete erişimi var, dergi dijital olsa herkes rahatlıkla ulaşır diye düşünürsek hata ederiz. Bir kere bunu dijital olarak yayınlarsak basamayız; çünklü kâr-zarar durumu çok dengede gidiyor, destekler olmasa zaten yaşamamız mümkün değil, bu derginin satılması ve kendini döndürmesi lazım. Uzak bir ilçedeki bir okula birisi dergiyi bağışlayabiliyor ya da biz yollayabiliyoruz, çocuklar böyle bir dergi olduğundan haberdar oluyor, matematik öğretmeni biraz ilgili bir çocuk varsa eline tutuşturabiliyor, öğrencinin hayatını değiştirebilecek bir şey gerçekten. İnternetten dergi takip eden birisine altı yıl öncesinin National Geographic’ini bul, şu yazıyı oku desek, nereden bulacak? Basılı dergi kalıyor. İleride bir noktada geçilecek, ama henüz erken. Birisi bize, “Siz bunu dijital olarak dağıtın, biz de liselere basılı halini gönderelim” dese, ulaşması gereken gençlere ulaşmasının garantisi olsa, hemen bugün yaparız. Şunun bilinmesi lazım; MD’nin sadece bir çalışanı var, onun dışında herkes gönüllü ve dergi de kâr etmeye çalışmıyor. Eğer kâr edersek bir gün, dergi fiyatını indiririz. Bunu dengelemenin tek bir yolu var, destekçiler. Biz zamanımızı ayırıyoruz, onlar da bütçelerinden kendileri için önemli bir parayı ayırıyorlar. Bu sayede pek çok öğrenci daha düşük fiyatlarla erişmiş oluyor dergiye. Kâr amacımız olsaydı, şöyle bir dejenerasyona da sebep olurdu: İçinde ne olması gerekiyor sorusu yerine, ne daha çok sattırır sorusunu sorardık. Dergi çok popüler bir hale de gelirdi, ama olmaması gereken bir şeye dönüşürdü.
– Türkiye dışında MD benzeri bir dergi var mı?
AG: Galiba yok. Monthly (The American Mathematical Monthly) var, üniversite öğrencileri için; ama o bayilerde satılmıyor. Sanırım Rusya’da var bir tane, o bayilerde satılıyor mu, bilmiyorum.
ÖÖ: The Mathematical Gazette var. Ama raflarda Vogue, yanında Matematik Dünyası duruyor benzeri bir şey yok.