Ana Sayfa Bilim Gündemi İskelette yaş ve cinsiyet tayini nasıl yapılır?

İskelette yaş ve cinsiyet tayini nasıl yapılır?

6234
0

Bir popülasyonu oluşturan bireylerin yaşam tablolarının çıkarılması, hastalıkların, yaş ve cinsiyete bağlı değişimlerinin ortaya konması, dolayısıyla yeniden kurgulanması için yaş ve cinsiyetlerinin belirlenmesi gerekmektedir. Yaş ve cinsiyet belirlemeye yönelik çalışmalarda insan vücudunun değişik bölgelerinde ortaya çıkan değişimler dikkate alınır. Cinsiyet belirleme yaşı, bireyin ergenlik yaşıyla başlamaktadır. Yaklaşık olarak 13 -14 yaşlarından itibaren kemiklerde cinsiyeti tanımlamayı sağlayacak değişiklikler meydana gelmeye başlar. Bu değişiklikler genellikle kafatası, kalça ve kuyruksokumundan oluşan leğenkemiği (pelvis) ve uzun kemiklerde gözlemlenir. Kemiklerin gelişim, olgunlaşma ve bozulma süreçleri de ilerleyen yaş ile birlikte değişikliğe uğradığından, yaş tayininde önemli deliller olarak kabul edilir. Araştırmacılar, kafatasında dikişlerin kapanması, uzun kemiklerde eklem uçlarının kaynaşması, kalça kemiklerindeki deformasyonlar, uzun kemiklerdeki süngerimsi dokunun ağırlığının ve yoğunluğunun azalması, kaburga uçlarında gözlenen değişimler, dizkapağı kemiğinin hacmi ve diş sürme zamanları gibi farklı yaş belirleme kriterleri üzerinde çalışmaktadır. Bütünlüğü bozulmuş ya da parçalanmış kemikler, ayrıca doğanın tahrip edici etkisi bu analizleri zaman zaman güçleştirmektedir. Bu analizlerde genellikle makroskopik olmak üzere, radyolojik ve kimyasal yöntemler de kullanılmaktadır. Farklı ırksal özellikler, değerlendirmelerde daima hatırda bulundurulmalıdır.

Yaş ve cinsiyet belirlemeye yönelik çalışmalarda insan vücudunun değişik bölgelerinde ortaya çıkan değişimler dikkate alınır.

Cinsiyet tayini: Leğenkemiğinde ortaya çıkan genel morfolojik değişikliklere baktığımızda, kadınlara göre erkek pelvisi daha yüksek ve daha dardır. Üzerinde daha fazla kas yapışma izi bulunur. Doğal seçilimde önemli bir etken olan doğum kanalının biçimi de büyük farklılık gösterir, kadında leğenkemiğinde doğumun gerçekleşebilmesi için daha büyük bir açıklık vardır. Hatta bu nedenle kuyruksokumu kemiği erkekte içbükey iken kadınlarda neredeyse düzdür. Kalça kemiğinin doğum kanalına bakan açısı kadınlarda geniş, erkeklerde dardır. Ayrıca pubis çatısı erkeklerde kalça yüksek olduğu için dar, kadınlarda daha yayvandır. Foramen obturatum adı verilen delik erkeklerde oval, kadınlarda üçgenimsi biçimdedir. Üst bacak kemiğinin kalça kemiğiyle birleştiği eklem çukuru (acetabulum) erkekte da geniş ve derin, kadınlarda daha küçük ve sığdır. İkinci önemli değişiklik kafatasında gözlemlenir. Kas yapışma yerleri ve kulak arkasındaki mememsi çıkıntı olan mastoid erkeklerde daha belirgin, kadınlarda küçüktür. Alında bulunan kaş kemerleri erkeklerde belirgin, kadınlarda yok denecek kadar zayıftır. Alın bölgesi erkeklerde geriye eğimli, kadınlarda yüksektir. Göz çukurlarının kenarları erkeklerde yuvarlatılmış gibi, kadınlarda daha keskin bir yüzeye sahiptir. Damak erkeklerde derin, kadınlarda sığ ve altçene ortasındaki çıkıntı (menton) erkeklerde daha düz ama geniş, kadınlarda küçük ama çıkıntılıdır. Vücut kemiklerine baktığımızda en belirgin farklılık üst bacak kemiği olan femurda gözlenir. Femurun kalça kemiğiyle eklemleşecek olan uzantısı ile gövdesi arasındaki açı erkeklerde dar, kadınlarda büyüktür, ayrıca yine femurun arka yüzeyinde bulunan ve boylu boyunca uzanan kas yapışma hattı erkeklerde son derece kabartılı ve belirginken, kadınlarda zayıftır. Görüldüğü üzere cinsiyet tayininde anatomik noktaların dikkatle incelenmesi ve farklılıkların kaydedilmesi gerekmektedir.

Yaş tayini: Rahim içi yaşamın ilk 3 ayından, ölüme kadarki süreçte kemiklerde meydana gelen, gelişme, kaynaşma deformasyon gibi farklılaşmalar, yaş tayininde kullanılan metotların temelini oluşturur. Ancak, iskeletten yaş tayini sırasında, her bireyin farklı büyüme hızına sahip olduğu ve bu hızı etkileyen sosyoekonomik faktörlerin varlığı göz ardı edilmemelidir. Araştırmacıların birçoğu hesaplanan fiziksel yaşın kronolojik yaşa yaklaşık eşit olduğunu kabul etmektedir. Ancak çevresel, besinsel etkiler ve hastalık kaynaklı stresler, gerçek yaşı maskeleyebilmektedir. Ancak diş yapısı bu etkilenmelere daha dirençli olduğu için, yaş tayinlerinde diş sürme yaşlarına göre daha güvenilirdirler. Diş sürme aşamaları ise yaklaşık 15 yaşına kadar güvenilirdir. Üçüncü azı dişlerinin sürme yaşları ise yaşa göre çeşitlilik gösterdiğinden çok tercih edilir bir gösterge olarak kabul edilmez. Dişten yaş tayini, rahim içi hayatın erken aşamalarından, 20’li yaşlara kadar mümkündür. Bu amaçla, aylara ve yıllara göre süt/daimi dişlerin olgunlaşma ve sürme aşamalarını gösteren tablolardan faydalanılmaktadır.

Leğenkemiğinde bulunan pubic kemiklerinin birbirleriyle birleşme yüzeyleri yaşlandırmada çok kullanılan ve tercih edilen bir yöntemdir.

Yaş tayininde kullanılan bir diğer değişken, kemik büyümesidir. Kıkırdak yapıdan kemikleşme, kemiğin olgunlaşıp, büyümesi ve nihayetinde eklem kapaklarının ana kemiğe kaynaşarak büyümenin durması aşamaları izlenir. Tüm uzun kemikler, kürekkemiği, köprücükkemiği, leğenkemiği ve omurlarda bu süreç gözlenir. Uzun kemiklerde kemik gövdesi ve eklem kapakları ayrı ayrı büyür ve kemik uçları kapaklarla buluşup kaynaştığında büyüme durur, işte her uzun kemikte bu kaynaşma farklı yaşlarda başlar ve tamamlanır. Yaklaşık 12 yaşından 25 yaşına kadar süren bu kaynaşmadan sonra artık kemik uzunlamasına büyümez.

Kafatasını meydana getiren kemiklerin birbirleriyle yan yana gelip kaynaşma aşamalarından da yaş hesaplamak olasıdır. Kemiklerin kaynaşmadan önceki görünümleri bir dikiş izini andırır, kemikler kaynaştıkça bu dikiş izi belirsizleşir ve ilerleyen yaşla birlikte kaybolur. Bu izler kafatasının hem dış hem de iç yüzeyinde görülebilir. Ancak iç yüzeydekileri gözlemlemek oldukça zordur. Tümüyle açık olan dikişler bireyin 36 hatta 27 yaşından küçük, tümüyle kaynaşmış dikişler ise 26 yaşından büyük olduğunu gösterir. Son araştırmalar, dikişlerin kapanma yaşlarında görülen büyük çeşitlilik nedeniyle, bunun daha az güvenilir bir teknik olduğunu göstermiştir.

Leğenkemiğinde bulunan pubic kemiklerinin birbirleriyle birleşme yüzeyleri yaşlandırmada çok kullanılan ve tercih edilen bir yöntemdir. Pubic yüzeyler özellikle 18 yaşından sonra değişime uğrar ve faklı morfolojiler gösterir. Genç bireylerde, bu yüzeylerden birbirine paralel oluklar bulunurken, yaş ilerledikçe bu oluklar düzleşir, yüzey genişler ve yeni kemik oluşumları görülür. Değişimler için 6 farklı aşama belirlenmiştir (France, 2003: 222). Kadın ve erkeklerde farklı aşamalar gözlendiğinden, cinsiyet ayrımı yapılarak karşılaştırma yoluna gidilir. Pubic kemik yüzeyinden yapılan yaş tayinlerinin 50 yaşın üzerindeki bireylerde yetersiz kalması ve kafatası dikişlerinden yapılan yaşlandırmada dikişlerin kaynaşma sürelerinin kişiden kişiye farklı, geniş bir yaş aralığı vermesi, kaburgadan (costal) yapılan yaşlandırma yöntemini ön plana çıkartmıştır. Kaburgadan yapılan yaş tayininde kaburgaların sternuma ya da karına bakan uçları ve tercihen 4. kaburgalar kullanılır. Burada da yine yaşa bağlı deformasyonların farklı aşamaları söz konusudur. Kaburganın kenarları “v” biçiminden “u”ya dönüşür ve derinleşir. Pürtüklü eklem yüzeyi derinleşerek gözenekli ve daha sonra da keskin ve düzensiz çıkıntı kemiklerin bulunduğu bir görünüm kazanır. Bu yöntemde şimdilik topluluklar ve ırk grupları arasında bir fark gözlenmediği için uygulanabilir ve güvenilir bir yöntem olarak kabul edilmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

France D. L., 2003; Lab Manuel and Workbook for Physican Anthropology, Colorado State University, Thomson Wadsworth .

İşcan M.Y. ve Krogman W. M., 1993; The Human Skeleton in Forensic Medicine, Illinois, Charles C. Thomas Publisher.

Nemeskeri J., 1970; “Determinetion of Sex and Age from Skeletal Finds”, History of Human Life Span, Budapest.

Workshop of European Antropologists, 1980; “Recomondations for Human Age and Sex Diagnosis of Skeletons”, Journal of Human Evolution, 9:517-550.

Kaynak: Sibel Özbudun, Gülfem Uysal, 50 Soruda Antropoloji, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, s.53-56