Bilim ve Gelecek dergisinin fiyatı elinizdeki sayıdan itibaren 50 TL. Okurlarımız bu zammın nedenlerini biliyor. Durum öyle bir noktada ki, geçtiğimiz sayı yine bu köşede “derginin satışı ve abone sayısı ne kadar artarsa o kadar zarar ediyorsunuz” diye yazmak zorunda kalmıştık. Derginin çıplak maliyeti (kâğıt, baskı, teknik hazırlık, nakliye ve elbette kargo masrafları) fiyatını aşmıştı. Öte yandan Türkiye’de dergi dağıtım ağları da hemen hemen çökmüş durumda. Bu sürdürülemez durum karşısında ya basılı dergiden vazgeçmek zorundaydık ya da fiyatına zam yapmak. İkinci yolu deniyoruz. Şimdi derginin satışı ve abone sayısı azalabilir mi, azalabilir. Okurlarımız da yaşamlarında benzer sorunlarla boğuşuyorlar, hem de çok daha hayati konularda. Dergiyi almaktan ve abone olmaktan vazgeçerlerse onlara kızamayız. Bilim ve Gelecek’i her şeye karşın basılı olarak okurlarımıza ve abonelerimize ulaştırmak istiyoruz. Birkaç ay bu yolu deneyeceğiz ve duruma bakacağız. Bu konuda daha fazla bir şey yazmak istemiyoruz.
***
Elinizdeki sayının kapak dosyası farklı bir konuda: “50 yıl sonrasının dünyasını nasıl öngörüyorsunuz?” diye sorduk ve farklı alanlardan yazarlardan öngörülerini istedik. Doğası gereği bilimsel kesinlik ve kanıtlama talep eden bir dosya değil bu. İlk bakışta bir bilim dergisine uygun olmadığı düşünülebilir. Ama bizce öyle değil. Zaman zaman bu tür zihin jimnastikleri yapılabilir. Kaldı ki okuyunca göreceğiniz gibi dosyanın yazarları bilimsel yöntemden hiçbir zaman ödün vermeyen kişiliklerdir ve günümüz gerçekliğinden yola çıkarak geleceğe uzanmaya çalıştılar. İsim abece sırasıyla Alâeddin Şenel, Doğan Göçmen, Ender Helvacıoğlu, İzlem Gözükeleş, Mehmet Ali Güller, Metin Çulhaoğlu ve Nebil Reyhani sorumuza, kendi geleceğe uzanım yöntemleriyle yanıt verdiler. Ve bizce ortaya çok değerli bir dosya çıktı. İlgiyle okuyacağınızı, tartışacağınızı sanıyoruz. Sonraki sayılarımız, okurlarımızdan kendi görüşlerini yansıtan veya dosya yazarlarıyla tartışan metinlere açıktır.
Bu sayın diğer makaleleriyle de oldukça zengin içerikte. “Ebeveynlerin travmaları çocuklarda biyolojik izler bırakır mı?” başlıklı çeviri makale, bizzat araştırmaların yöneticisi psikiyatri ve sinirbilim profesörü Rachel Yahuda tarafından kaleme alınmış. Son derece ilginç bir konu.
Deneyimli jeofizik mühendisi Öz Yılmaz ile mühendis ve mühendislik tanımlarından jeoloji ve jeofizik dallarının farklarına, jeofiziğin hangi alanlarda uygulama bulduğundan depremlerin nasıl oluştuğuna ve Türkiye’nin depremselliğine uzanan birçok konuda yaptığımız söyleşiyi okuyacaksınız.
Arkadaşımız Ogan Güner’in, “Etnomüzikoloji: Kültürler ve Müzikoloji” adlı İthaki Yayınlarından yeni çıkmış bir kitabın editörleri Ulaş Özdemir, Mehtap Demir ve Evrim Hikmet Öğüt ile kitabın içeriği ve etnomüzikoloji konusunda yaptığı söyleşi bu sayımıza farklı bir renk kattı.
***
Acı haberler de aldık geçtiğimiz ay. Kadim İzmir Temsilcimiz ve “dergi abisi” Levent Gedizlioğlu’nun annesi Meliha Gedizlioğlu ve yazarımız Mehmet Ali Güller’in anneannesi Latife Düzova hayatını kaybetti. Kendilerine ve ailelere baş sağlığı diliyoruz.
Dostlukla kalın…