Orta Çağ’da Felsefe ve Din Kültürü Üzerine
Zeki Tez, Doruk Yayınları, 2023, 568 s.
Prof. Dr. Zeki Tez, bu çalışmasında felsefe ve dini kültürün karmaşık ilişkisine ışık tutmayı amaçlıyor. Dönemler ve coğrafyalar arasında gelişimlerini inceliyor. Aradıkları yanıtlar, kültüre etkileri, insanlık tarihindeki dönüştürücü rolleriyle bu iki büyük alanın iç içe geçmiş tarihini okuyucuya sunmayı hedefliyor.
Kurtuluşa Giden Yol – Seçme Yazılar ve Konuşmalar
Ho Şi Minh, Yordam Kitap, 2023, 320 s.
Günümüzün üretken Marksist aydınlarından Vijay Prashad, kapsamlı bir sunuş yazısıyla birlikte, Ho Şi Minh’in ömrü boyunca kaleme aldığı metinlerden, hazırladığı raporlardan, yaptığı konuşmalardan en öne çıkanlarını bir araya getiriyor. “Sömürgecilik”, “Devrim”, “Bağımsızlık ve Savaş” başlıklı üç ana kısımda, 48 bölümde, temel belgeler bir arada… Bağlam gereği araya giren birkaç metin dışında kronolojik sırayı takip eden bu seçki, hem direnişin büyüklüğüne hem de devrimin ve sosyalizmin inşasına dair bütünlüklü bir çerçeve ortaya koymayı amaçlıyor. “Devrim” kısmında yer alan ve kitabın omurgalarından birini oluşturan “Devrimci Yol” adlı metin Vietnamca dışında ilk kez gün ışığına çıkarken, kitap bir bütün olarak “Ulusal Kurtuluş Marksizmi” gibi kavramların tartışılmasına olanak sunuyor. Ayrıca Ho Amca, “hareketin temel öğretmeni” görevini üstlenen biri olarak, ideolojik mücadeleye ve kuramsal birikime, Marksizm-Leninizmin kadrolar tarafından özümsenmesine özel bir önem verdiği için, eğitim ve öğretim konusu da bu seçkide özel bir yer kaplıyor.
Weimar Kültürü
Peter Gay, İletişim Yayınları, 2023, 246 s.
Birinci Dünya Savaşı ve akabinde Versay Antlaşması Alman toplumunu derin bir buhrana sürüklemişti. Weimar kültürü, bu buhranın içerisinden filizlendi ve kısa ömürlü ama kendine özgü demokratik bir deneyime sahne oldu. Weimar demokrasisinin ayırt ediciliğinin kanıtı olarak Weimar Anayasası çalışmalara epey konu olmuştur ancak Weimar’ın sınırlarını aşıp 20. yüzyılda sanatta, edebiyatta, müzikte Batı kültürünün pek çok veçhesine etki etmiş “Weimar kültürü” dendiğinde ne anlayabiliriz? Peter Gay’in Weimar Kültürü kitabı, bir sanatsal arayışa ve uyanışa eşlik eden bu kültürün canlı ve akıcı bir anlatımını sunarak Weimar deneyiminin saklı hazinesini okurlarına teslim etmeyi amaçlıyor.
Metamorfozlar
Emanuele Coccia, Çev. Alara Çakmakçı, İş Bankası Kültür Yayınları, 2023, 216 s.
Emmanuel Coccia türlü çevresel felaketle kuşatıldığımız, muhtemelen daha da fazlasının kapımızda olduğu bir çağda canlı varlıkların ve gezegenin varoluşunu metamorfoz üzerinden okuyarak insan merkezli bir ekoloji fikrine karşı çıkıyor. Hiçbir canlının yaşamının kendi doğumuyla başlamadığını, hikâyenin bundan çok daha eski olduğunu, yeryüzü üzerindeki her varlığın bir ve aynı yaşamı paylaştıklarını anlatıyor. Biricik zannettiğimiz yaşamımızı yeryüzündeki canlı cansız her şeyle paylaştığımız gibi, bize ait olduğunu düşündüğümüz bedenimiz de bizlere, bizden öncekiler tarafından bahşedilmiş. Metamorfozun hiçbir zaman sona ermeyeceğini kabul edersek, doğumu bir başlangıç, ölümüyse son gibi görmek imkânsızlaşıyor. İnsan ve insan dışı varlıklar arasındaki hayali ve tehlikeli ayrımı ortadan kaldıran Metamorfozlar insanı, kendi kendini yerleştirdiği ayrıcalıklı konumundan indirerek yaşama ve varoluşa dair şaşırtıcı bir perspektif sunuyor. Edebiyattan felsefeye, entomolojiden botaniğe uzanan kitap, disiplinlerarası yaklaşımı ve şiirsel diliyle bizi metamorfoz üzerine düşünmeye, yaşama dair bildiğimiz şeyleri sorgulamaya çağırıyor.
İnsan Nasıl Hayatta Kaldı
Adrew Doig, Beyaz Baykuş Yayınları, 2023, 448 s.
İnsan mağaradan bugüne olan yolculuğunda nasıl hayatta kaldı? Onu hangi keşifler hayatta tuttu? Peki ya insanın sosyal becerileri bu macerada nasıl bir role sahipti? Manchester Üniversitesi Biyokimya Profesörü Andrew Doig, bulaşıcı hastalıklardan genetik hastalıklara, şiddetten kazalara kadar ölümün belirli nedenlerine, bunların kimleri nasıl etkilediğine ve ölümün üstesinden gelmeyi mümkün kılan insanlara bakarak ölüm kavramının tarihi perspektifte ufuk açıcı bir tasvirini yapmaya çalışıyor. Ölümün insanları ve insanların de onu nasıl şekillendirdiğini anlatan bu kitapta tarih, biyolojiyle buluşuyor.
Dil Antropolojisi
Yalçın İzbul, Koyu Siyah Yayınları, 2023, 189 s.
Antropoloji ve Dil Bilimi disiplinleri Türkiye’de oldukça eski ve yerleşik iki disiplin olmasına rağmen Dil Antropolojisi genellikle göz ardı edilen bir alan olageldi. Türkiye’de Antropoloji’nin alt dallarından olan Dil Antropolojisi alanında ürün veren Yalçın İzbul, insanın dil yetisine dair derinlemesine araştırmalar yaparak ulaştığı sonuçları akademik dergilerde makaleler şeklinde yayınladı. Onun çalışmaları sayesinde Dil Antropolojisi alanında yabancı dillerde yazılmış olan pek çok makale Türkçeye kazandırıldı.
Bu kitapta, Yalçın İzbul tarafından farklı zamanlarda yazılmış olan makaleler bir kitap formatında yeniden düzenlenerek okuyucunun ilgisine sunuldu.
Doğa Yasaları Çiğnediğinde – Tüylü Zanlılar
Mary Roach, Fol Kitap, 2023, 304 s.
Kırmızı ışıkta geçen geyiklere ceza kesilir mi? Mülke izinsiz giren ayı tutuklanabilir mi? Ağaçlardan seri katil olur mu? Doğa, insanların yasalarını çiğnediğinde izlenecek yol nedir? Bundan üç yüzyıl önce yasaları çiğneyen hayvanlar mahkemelerde yargılanabiliyor, aforoz edilebiliyor, yuvalarından çıkmaları için tahliye emri alabiliyor, hatta sürgüne gönderilebiliyorlardı. Peki, bugün ne değişti? Mary Roach, okuru bugün bu soruların yanıtını hukukta veya başka yerde değil bilimde aramaya davet ediyor. İnsan ile vahşi yaşam arasındaki bitmek bilmez çatışmayı çözmek için insan davranışı ve vahşi yaşam biyolojisi alanlarının kavşak noktasında yer alan ‘insan/doğa çatışması bilimi’nin ışığında, trajikomik olayların yaşandığı ‘sorunlu bölgelerde’ çok eğlenceli ve şaşırtıcı bir yolculuğa çıkarmayı amaçlıyor. Bu yolculukta ekip arkadaşları da en az kendisi kadar sıradışı: bir insan/fil arabulucusu, ayı yöneticisi, yırtıcı saldırıları ve adli tıp uzmanları, lazer korkuluk üreticileri ve daha kimler, kimler… Roach, Aspen’in arka sokaklarından Hindistan’da leoparların terör estirdiği mezralara, Papa’nın Paskalya Ayini’nden bir gece önce martı saldırılarına maruz kalan Aziz Petrus Meydanı’na uzanan yolculuğunda, bilim ve okuru için hiçbir zahmetten kaçınmayıp sıçan yeminin tadına bakıyor, hatta yolda bir makağın saldırısına da uğruyor.
Akışkan Modernite
Zygmunt Bauman, Tellekt Yayınları, 2023, 312 s.
“‘Modern olmak’ demek, modernize etmek demektir – takıntılı, saplantılı bir şekilde modernize etmek; kimlik bütünlüğünü korumak bir yana, sadece ‘olmak’ değil, tamam olmaktan kaçarak, hep tanımsız kalarak, sonsuza dek ‘oluş’ içinde bulunmak. Bir yapının son kullanma tarihi geçip artık işe yaramaz ilan edildiğinde yerine yeni bir yapının konması, bir sonraki gerekliliğe kadar işe yarayacak geçici bir çözümden başka bir şey değildir. Her zaman bir şeyin ‘post-’u olmak, modernitenin ayrılmaz bir parçasıdır. Zaman geçtikçe modernite de, efsanevi Proteus gibi şekil değiştirir… Bir süre önce adına (yanlış bir şekilde) postmodernizm denilen ve benim daha yerinde bir ifadeyle ‘akışkan modernite’ demeyi tercih ettiğim olgu, değişmeyen tek şeyin değişim, kesin olan tek şeyin ise belirsizlik olduğunun gittikçe kesinleşen kanıtıdır. Yüz yıl önce ‘modern olmak’ demek, mümkün olan ‘en üst mükemmellik aşaması’na ulaşmaya çalışmak demekti – şimdi ise sonu gelmeyen bir gelişme süreci, ulaşılabilecek bir nihai amacın ve böyle bir isteğin olmaması demek.” Bauman, Akışkan Modernite’de donanım odaklı “ağır” ve “katı” moderniteden yazılım tabanlı “hafif” ve “akışkan” moderniteye nasıl geçtiğimizi inceliyor. Bu geçişin insanlık durumunun tüm yönlerine derin bir değişiklik getirdiğini ortaya koyan Bauman, müşterek insan yaşamına anlam katmaya yarayan beş temel kavramın –özgürleşme, bireysellik, zaman/mekân, emek ve cemaat– birbirini izleyen cisimleşmelerinin ve anlam değişikliklerinin izini sürmekle kalmıyor, aynı zamanda değişen sosyal ve politik yaşam koşullarının parlak bir analizini de sunuyor.
Osmanlı İç Borçlanma Sisteminde Modernleşme 1839 – 1881
Esma Gül Yetiş Doğan, VakıfBank Kültür Yayınları, 2023, 304 s.
XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti büyük çaplı siyasi, askeri ve toplumsal değişimler yaşadı. İç borçlanma sisteminde menkul kıymetlere dayalı finansal araçlar da bu devirde ortaya çıkmıştı. Devlet borçlanmasının modern çağda geçirdiği değişim ve dönüşümler kamu maliyesi tarihinin temellerini oluşturur. Bu yüzden de iktisadi modernleşmemizin ve toplumsal değişimlerin ihmal edilmiş olsa bile dikkat çekici başlıklarından biri de iç borçlanma enstrümanlarıdır. Tanzimat Fermanı’ndan mali iflasla beraber kurulan Düyûn-ı Umûmiyye İdaresi’ne kadar geçen süre elinizdeki kitabın tarihsel çerçevesini çizer. Birçok devlet kurumunun yeniden şekillendiği, Kırım Savaşı’yla birlikte Avrupa devletleriyle yeni borç ilişkilerinin kurulduğu bu dönemde menkul kıymetlere dayalı iç borçlanma sisteminin gelişimi bu eserde iktisat biliminin yöntemleriyle incelenmektedir. Finansal modernleşmeyle beraber gelen tahvil ihraçları, modern savaşların aşırı maliyetlerine karşı kâğıt para emisyonundaki değişimler, bunlara bağlı yeniden oluşturulan bütçe yapıları rakamsal analizlerle ele alınmıştır. Osmanlı İç Borçlanma Sisteminde Modernleşme, 1839-1881 Türk modernleşme tarihinin finansal bir panoramasını çizerek ve arşiv verilerini ilk kez bütüncül bir veri olarak kullanarak iktisat tarihimizde önemli bir pencereyi açıyor.
İstanbul’da Gündelik Hayat
Ekrem Şirin, Yapı Kredi Yayınları, 2023,
İnsanlığın varoluş haritasında İstanbul, imparatorluklar dönemi boyunca hep yönetici gücün merkezini temsil etti. Roma, Bizans ve Osmanlı, bu merkezin etrafında şekillenen birer medeniyet dairesi olarak tarihte yerlerini aldılar. Tarihe bu açıdan bakmak ve onun sayfalarında insanlığın macerasını okumak demek, bir bakıma Anadolu, Balkanlar ve Akdeniz’in göğünde parlayan bu göz kamaştırıcı yıldızı her defasında yeniden keşfetmek demekti. İnsanlık İstanbul’u keşfettikçe, kendi geçmişine uzanan yolun da tutkulu bir yolcusu olduğunu fark etti. Bugün İstanbul, kaybettiğimiz bütün değerleri itinayla saklayan bir hazinedir. Yönünü şaşıran toplumsal kimliğimiz için bir pusula, çürüyen estetik zevkimiz için bir mihenk taşı ve bozulan adalet duygumuz için güvenilebilir bir terazi olma işlevini üstlenen bu şehir, kendisine sorulacak her türlü soruya cevap niteliği taşıyabilecek insan tecrübesini ve bilgi birikimini bize cömertçe sunmaktadır. İstanbul’da Gündelik Hayat toplumsal kimliğimizin kökenlerine doğru çıkılan bir yolculuğun çarpıcı görüntülerinden ibarettir. İnsan, Kültür ve Mekân ilişkileri düzleminde bir imparatorluk şehrinin tarihini kuşatan çalışma, sosyal disiplinler arasındaki dengeyi başarıyla kuran yeni tarih yazımının da dikkate değer bir örneğidir. Siyasetten kültüre, mimariden edebiyata uzanan çok boyutlu bir zemin üzerinde gerçekleştirilmiş kurgusu ve kendine has üslûbuyla aynı zamanda, günümüz tarihçisinin de İstanbul’a sunduğu bir armağandır.