Hilmi Ziya Ülken deyim yerindeyse 50’li yıllarda Türk Sosyolojisini tek başına temsil etmektedir. DTCF tasfiyesiyle Behice Boran, Niyazi Berkes gibi isimlerin üniversite dışında bırakılması Türk Sosyolojisi’ne henüz gelişme çağında ağır darbe vurmuştur. Sosyoloji tarihimizin başlangıcına yerleştirilen Sabahattin Bey ve Ziya Gökalp ile dahi düşünsel bağlar kurmanın riskli sayılabileceği dönemlerdir. Bu koşullarda İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Kürsüsü’nün başında bulunan Hilmi Ziya Ülken sosyolojinin bir bilim kimliği kazanabilmesi, toplum sorunlarının analiz ve çözümünde roller üstlenebilmesi için akademik çalışmalarını sürdürürken bir yandan gazetelerde yazdığı makalelerinde sosyolojinin toplum içinde bir yer edinmesine, bilimsel kimliği zarar görmeden popülerleşmesine çalışmaktadır.
1954’te UNESCO, çeşitli kıtalardan ülkelerdeki sosyoloji öğrenimlerinin, kürsü, hoca, öğrenci, mezun sayısı, yapılan araştırmalar, teknik imkanlar gibi ölçütlere göre mukayeseli ve kantitatif olarak incelendiği “Yüksek Öğrenimde İçtimai İlimler” başlıklı bir kitap yayımlamıştır. Hilmi Ziya Ülken bu kitabı önemsemekle beraber, perspektif ve derinlik bakımından konuyu tam olarak anlaşılabilir kılmadığını düşünmüş ve yayımlanmış yazılarına bir bütünlük oluşturacak biçimde yenilerini de ekleyerek kendi bakış açısını ortaya koymak istemiştir.
Kitabın önemi öncelikle 20. yüzyılın ilk yarısındaki dünya sosyolojisinde belli başlı eğilimleri yansıtmasından ileri geliyor. Yaşadığı devrin bilimsel gündemini, tartışmalarını oldukça yakından takip eden Ülken, bilgisinin ve araştırmasının sınırları dâhilinde farklı coğrafyalardaki sosyoloji çalışmaları hakkında tahliller yaparken andığı isimler ve eserlerle ilgili okurlara objektif bilgiler ve geniş bir kaynakça sunmuş oluyor. ABD ve Batı Avrupa gibi merkezler dışında geniş coğrafi bir alanı incelemesine dâhil ediyor olması ayrıca dikkat çekici. Kitapta Kanada, Danimarka, Belçika, Hindistan, Mısır gibi ülkelerin sosyolojilerine ayrı bağımsız makalelerde yer verilip inceleniyor.
Kitabın yarıya yakını Türkiye ile doğrudan ilgili yazılardan oluşuyor. “Garpta Bize Dair İçtimaî Araştırmalar”, “Tarihimizin Sosyolojik Tetkiki”, “İçtimaî İlimler Öğretimi”, “Türk Sosyoloji Cemiyeti” bu konuda göze çarpan bazı başlıklar. Türk sosyolojisini tekrar kuran, ona kimliğini kazandıran bilim insanı zirvesinde bulunduğu bir ortamı değerlendiriyor, eleştiriyor. İmkânları, kısıtlamaları, avantajları, dezavantajları ortaya koyarak çıkış yolları göstermeye çalışıyor.
“Sosyoloji” kitabının bir özelliği de dünya sosyolojisine Türkiye’den bir bakışı yansıtması. Hilmi Ziya Ülken, farklı ülkelerin sosyoloji faaliyetini incelerken Fransa, Almanya, ABD gibi ekollerle ilişkilendirme yoluna gidiyor. Yerleşik ekollerden nasıl etkilendiklerini, ne tarz ilişki kurduklarını, nasıl farklılaştıklarını tespit etmeye çalışıyor. Çoğu zaman aynı etkilenme ve ilişki kurma biçimi bakımından bu merkezin dışındaki ülkeleri Türkiye ile karşılaştırıyor. Bilimsellik çabasını ve iddiasını bir an olsun elden bırakmayan Ülken, somut, nesnel bilgiler sunduktan sonra dikkate değer öznel değerlendirmeler yapmaktan da kaçınmıyor. Hilmi Ziya Ülken’in yöntem olarak Le Play’in tecrübî sosyolojisine yakınlık duymakla birlikte, olayları incelerken kuramsal sosyoloji, felsefe ve tarihle de derin bağlar kurduğunu, teorik bakışla, nesnel araştırmayı çatışma içinde görmeyerek sentezci bir yaklaşımı benimsediğini biliyoruz. Değerlendirme ve yorumlarında bu yaklaşımın da izlerini sürmek mümkün.
Kitap, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü geleneğinde bir başka önemli isim Baykan Sezer’in Hilmi Ziya Ülken’i anlatan, değerlendiren bir metniyle açılıyor. Hilmi Ziya Ülken’i tanımış olanlar zaten merak edecektir bu kitabı. Gazetede sunuldukları için kitaplarına göre daha kolay bir üslupla kaleme alınmış yazılar “hocaların hocası” ile tanışmak için iyi bir fırsat olabilir.
Dünyada ve Türkiye’de Sosyoloji Öğretim ve Araştırmaları, Hilmi Ziya Ülken, Kitabevi, İstanbul, 2008