Ana Sayfa Dergi Sayıları 93. Sayı 50 Soruda Evren çıktı! Evren’in “uzak” köşelerine “kısa sürede” varmak için…

50 Soruda Evren çıktı! Evren’in “uzak” köşelerine “kısa sürede” varmak için…

192
0

Uzay denince çok uzak mesafeler gelir aklımıza genelde; oysa uzay kapı komşumuz sayılır. Örneğin İstanbul’da oturan okurlarımız için uzay, İzmit kadar yakındır. Carl Sagan’ın söylediği gibi, eğer otomobilinizi yere dik konuma getirip havada ilerleyebilseniz, bir saat içinde uzaya varırsınız. Atmosferin bitip uzayın başladığı keskin bir hat yoktur, geçiş aşamalıdır; ama bilim insanları uzayın başlangıcı için yerden yalnızca 100 km yukarıda olan karman hattı adını verdikleri bir sınır belirlemiştir. Ve bu uzaklık, biz Dünyalı faniler için ulaşılabilir uzaklık ölçülerindedir. Peki Dünya’dan uzayın başladığı yere gidebilmekle Evren’de bir arpa boyu yol almış olabiliyor muyuz?

Saatte ortalama 100 km giden otomobilimizle yola devam edelim. Varış noktamız Güneş. Öyle ya, içinde bulunduğumuz sistemin merkezine doğru gidiyoruz. Aman ha yola hazırlıklı çıkalım, çünkü hızımızı hiç değiştirmeksizin ve hiç mola vermeksizin yaklaşık 170 yıl gitmemiz gerek! Oysa, Güneş’den yola çıkan ışınlar, Dünyamıza sadece 8 dakika 20 saniyede ulaşır.

Evren’de yola saatte 100 km giden bir araçla mı çıkılır, uzay araçları ne güne duruyor diyebilirsiniz; öyle ya, “uzay çağındayız”; öyleyse sizi Helios A ve Helios B’ye alalım. Bugüne kadar insan yapımı en hızlı araçlar, Güneş’i incelemek üzere fırlatılan, hızları saatte 250.000 km’ye ulaşan Helios A ve Helios B’dir. Güneş’i inceleyebilecekleri mesafeye ne kadar sürede ulaştıklarını bilemiyorum, ama otomobilimizden 2500 kat daha hızlı olan bu araçların, kaba bir hesapla Güneş’e yaklaşık 25 günde varabileceklerini söyleyebiliriz.

Yıldızımızı gördük, ama yeter mi, başka yıldızlar da görmek gerek… Helios A ve Helios B ile rotamızı Güneş’e en yakın yıldız olan Proxima’ya (Güneş’e yaklaşık 40 trilyon km uzaktadır) çevirdik, varış süremiz tahmini 18.000 yıl! Çok değil, insanoğlunun uygarlık tarihinin yaklaşık iki katı kadarcık… Saatte 100 km yaptığımız otomobilimizle varış süremizden söz etmiyorum bile! Saatte 250.000 km hızla giden uzay araçlarıyla 18.000 yılda anca ulaştığımız Proxima yalnızca 4,24 ışık yılı ötededir. Yani Proxima’nın ışınları Dünyamıza 4,24 yıl sonra gelmektedir. Evren söz konusu olunca, insanın uzaklık-yakınlık ve büyüklük-küçüklük algısı nasıl da tuzla buz oluyor değil mi?

Gökbilimciler evrenin ne kadar büyük olduğunu bilemiyorlar. Evren belki de sınırsız, ama bizim hakkında bilgi sahibi olabildiğimiz sınırlı bir evren bölgesi var. Gözleyebildiğimiz ve hakkında bilgi edindiğimiz Evren bölgesine “gözlemlenebilir Evren” deniyor. Yapılan hesaplara göre, gözlemlenebilir Evren’in yarıçapı 46 milyar ışık yılı. Evren’de görebildiğimiz her şey, Dünyamızın merkezde olduğu 92 milyar ışık yılı çaplı bir kürenin içinde yer alıyor. Yani ışık hızına ulaşsak bile –ki görelilik kuramlarına göre mümkün değil-, 46 milyar yılda varacağımız uzaklıklardan söz ediyoruz… Tabii, ulaşmayı hedeflediğimiz bölgelerin hızla uzaklaşmakta olduğunu, evrenin durmaksızın genişlediğini de unutmayalım.

İşte bilimin değeri burada. İnsanoğlu, fiziksel olarak ulaşmasının mümkün olamayacağı uzaklıkların bilgisine ulaşabiliyor. Henüz yalnızca en yakınımızdaki gökcismine, Ay’a insan gönderebildik. Ama Evren’in şu anda bizden 46 milyar ışık yılı uzakta olan bölgelerine kadar bilgi sahibiyiz.

Endişelenmeyin, yolun sonu göründü…
Bu ilk okuyuşta karmaşık görünen hesaplara rağmen, hâlâ bu yazıyı okumakta olan, kıymetli Bilim ve Gelecek okurlarına sesleniyorum. 400 yıldır teleskoplarla, 80 yıldır radyoteleskoplarla ve yaklaşık 50 yıldır da uzay araçlarıyla incelediğimiz Evren’in uzak-yakın köşeleriyle ilgili temel bilgilerin popüler bir biçimde süzülmüş hallerine, Dünya ölçülerinde bile oldukça “hızlı” varabilirsiniz. Kitapçıya ulaşabildiğiniz süre kadar! Bu yazının güzergâhını kitapçıdan geçirebiliriz; çünkü orada 50 Soruda Evren’i bulacaksınız. Uzaklık-yakınlık kurgusuyla bir araya getirdiğim, kimisini direkt olarak kullandığım, kimisini akıl yürütmelerime altlık yaptığım bilgileri, bu kitaptan sağladım. Ama tabii 50 Soruda Evren’in kapsamı oldukça geniş, Evren’le ilgili tüm temel konular ele alınıyor; hem de hemen hiçbir formüle başvurmadan, oldukça yalın bir anlatımla.

Kitabın yazarı Çağlar Sunay, TÜBİTAK Bilim ve Teknik okurları kadar, Bilim ve Gelecek’in kadim okurlarına da oldukça tanıdık gelecek bir isim olsa gerek. Sevgili Çağlar, Bilim ve Gelecek’in ilk sayılarında “Bilim Gündemi” köşesinin hazırlığını üstlenmek yanında, dergimiz için çeşitli popüler bilim makaleleri de kaleme almıştı. Ülkemizin ne yazık ki sayıca oldukça az popüler bilim yazarları içinde, en niteliklilerinden olduğunu, ilk telif kitabı olan 50 Soruda Evren ile bir kez daha kanıtlıyor.

50 Soruda Evren, Çağlar Sunay, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, 50 Soruda Dizisi: 10, Ekim 2011, 248 s.