Ana Sayfa Dergi Sayıları 136. Sayı M. C. Escher’in biyografisi

M. C. Escher’in biyografisi

3780
0

M.C. Escher 1898 yılında Hollanda’da doğdu. Çizimlerini gösterdiği grafik öğretmeninin tavsiyeleriyle grafik üzerine çalışmaya başladı. Seyahat zevkinin etkisiyle İtalya’ya gitti ve burada birçok çizim yaptı. 1935 yılında çok sevdiği İtalya’dan, yükselişteki faşist hareket yüzünden, ailesiyle beraber İsviçre’ye taşındı. 1937’de eserlerinin birkaçını gösterdiği kardeşi Berend, onu matematiğe yönlendirdi. 1937’nin sonlarına doğru ailesiyle Belçika’ya taşındı. 1941’de Alman işgali yüzünden ailesiyle beraber Belçika’dan Hollanda’ya kaçmak zorunda kaldı. Sonraki yıllarda gelecekte çok ünlü olacak birçok çalışmasını yaptı. 1972’de hayata veda etti.

Sunuş

Okuyacağınız biyografi büyük oranda Bruno Ernst’ün M. C. Escher- Hayatı ve Tüm Grafik Çalışmaları isimli kitap için yazdığı biyografi ile Escher’in kendi yazdığı orijinal makalelerden alınan bazı materyallerin özetidir. İngilizce makalenin linki: http://users.erols.com/ziring/escher_bio.htm

Maurits Cornelis (M. C.) Escher 17 Haziran 1898’de Hollanda’nın Frizya eyaletinde doğdu. Babası George Arnold Escher ve annesi Sarah Gleichman Escher’in üç oğlundan en genci -kısaca Mauk diye çağırılan- Maurits’di. Babası George, inşaat mühendisiydi. Escher ailesi 1898 yılında George’un bir kamu bürosunda başmühendis olarak çalıştığı Leeuwarden’de yaşıyordu. Aile, daha sonraları bir müzeye dönüştürülecek ve Escher’in çalışmalarından oluşan sergilere de ev sahipliği yapacak olan “Princessohof” isimli büyük evde kalıyordu.

Genç M. C. Escher ailesi ile birlikte Arnhem’e taşındı. İlk ve ortaokula burada ve sağlığını iyileştirmek için bir süre yaşadığı sahil kasabası Zandvoort’ta devam etti. 1907’de, ahşap işlemeciliği ve piyano öğrenmeye başladı. Ortaokulda resim dışında notları yetersizdi. Sanat öğretmeni onun resim yeteneği ile ilgilendi ve linolyum baskı yapmayı öğretti. Escher, final sınavında başarısız oldu ve bundan dolayı asla resmi olarak mezun olamadı.

1913’de, M. C. Escher -pek fazla inançlı olmamasına rağmen ailesinin yönlendirmesiyle gittiği- dini okulda hayat boyu arkadaş kalacağı Bas Kist ile tanıştı. Kist aynı zamanda baskı teknikleriyle ilgileniyordu ve Escher’i ilk linolyum baskı çalışmalarını yapması için cesaretlendirdi. Bu ilk eserler arasında sanatçının hayatta kalan en eski eseri olan babasına ait bir portre de bulunmaktadır. 1917’de, iki arkadaş kendi stüdyosunda baskı yapan sanatçı Gert Stegeman’ı ziyaret etti. Anlaşılan o ki M. C. Escher’in bu döneme ait eserleri Stegeman’ın stüdyosunda basıldı.

Aynı yıl Escher ailesi Oosterbeek’e taşındı. Bu yıl ve takip eden birkaç yıl boyunca, M.C. Escher ve arkadaşları edebiyatla yakından ilgilenir oldular ve M. C. kendi şiir ve denemelerini yazmaya başladı.

1918’de, Escher özel dersler almaya ve Delft Yüksek Teknoloji Okulu’nda mimarlık çalışmaya başladı. Eğitimi için askerlik görevini tecil ettirmeyi başardıysa da kötü sağlığı onu öğretiminden alıkoydu. 1919’da askere alımı da reddedildi bunun neticesinde de okula bir daha dönmedi (Hiçbir zaman yüksek okuldan başarılı bir şekilde mezun olamadı). Bu zorlu süre boyunca, Escher pek çok çizim yaptı ve aynı zamanda çalışmalarında ahşap baskı kullanmaya başladı. Yine bu dönemde çalışmaları medyada olumlu eleştiriler almaya başladı.

Hâlâ bir mimarlık kariyeri elde etmek için çalışırken, M.C. Escher’in bir sonraki durağı Haarlem’di ve Mimarlık ve Dekoratif Sanatlar Okulu’nda çalışmalara başladı. Şehirdeki ilk haftanın sonunda, sanatçı Jessurun de Mesquita ile tanıştı. Escher’in çalışmalarını gördükten sonra, Mesquita ve okulun yöneticisi ona kendileriyle birlikte çalışmayı tavsiye ettiler. Escher, 1919 güzünde “grafik ve dekoratif sanatlarda” tam zamanlı çalışmaya başladı. Aynı dönemde, kendisine ev sahibesi tarafından verilen beyaz kediyi sahiplendi.

1921’de, Escher ve ailesi Riviera ve İtalya’yı gezdi. Akdeniz ikliminin tropikal çiçeklerine son derece ilgisiz olan Escher kaktüslerin ve zeytin ağaçlarının detaylı çizimlerini yaptı. Çizmek için yüksek yerler ve etkileyici dehlizler arıyordu, daha sonraki bazı eserleri bu görüntülerden esinlenilmiştir.

Bu süreçte Escher, daha sonra eserlerini dolduracak temaları deneyimlemeye başladı. Mizah kitabı Paskalya Çiçekleri için yaptığı ahşap oymalarda birkaç tane akis, kristal form ve küre görülür. Escher’in ciddi bir miktara satılan ilk eseri “bir çılgın gibi çalıştığını” iddia ettiği ahşap baskı Aziz Francis’di (Kuşlara Vaaz). Seneyi bazı tabela işleri ve birkaç sipariş resmi yaparak bitirdi. 1922’de yeni ilham arayışları için İtalya’ya gitmeye karar verdi.

İtalya ve İspanya

1922’nin Nisan ayında M. C. Escher ve iki arkadaşı İtalya’ya gitmek üzere Arnhem’den ayrıldılar. Ayrılışı sırasında annesi sanatçı oğluna şu sözlerle veda etmişti: “Oğlum, çok fazla sigara içme.” Floransa’da geçirilen birkaç haftanın sonunda iki arkadaşı Hollanda’ya geri döndü, Escher de onlardan birinin kız kardeşi ile Gimignago’ya gitti. Burada ve ardından ziyaret ettiği iki şehirde, Volterra ve Siena, Escher önemli miktarda çizimler yaptı. 1922 yılının tüm baharını İtalya’nın sahil kasabalarını gezerek, manzarayı, bitkileri ve hatta böcekleri çizerek geçirdi. Assissi’de akranı Hollandalı ressam Gerretsen ile tanıştı. İkisi gelecek iki yıl boyunca ara ara karşılaştılar.

Haziran’da eve döndüğünde Escher eski çevresi içinde mutsuz ve verimsiz olabileceği kanaatine vardı. Güney Avrupa’ya dönmek için ilk fırsatını birkaç arkadaşıyla İspanya’ya giden bir gemiye binerek yakaladı ve masraflarını onların iki küçük çocuğuna bakarak karşıladı. Daha sonra aynı isimli ahşap baskı çalışmalarında hoş bir şekilde betimlediği yakamozlu deniz fenomenini ilk kez bu gezide gördü. İspanya’da, ilk kez, “rahatsız edici ve barbarca” bir etkinlik olan boğa güreşi izledi. Madrid ve ünlü müzesi Prado’yu ziyaret etti, ancak buradaki pek çok eserden etkilenmedi. Beklenmedik biçimde, bir başka boğa güreşini daha izledi. Çizecek bir yer bulabilmek için büyük sıçanlarla kovalamaca oynadı. Bir ekspres treni kaçırınca Granada’ya varmak üzere 24 saatini bir yerel istasyonda geçirdi. Granada’da El Hamra’yı ziyaret etti ve Mağribi dekoratif tarzın örnekleriyle karşılaştı. Bunlar üstüne çalıştı ve bir tanesini kopyaladı.

Escher’in ciddi bir miktara satılan ilk eseri “bir çılgın gibi çalıştığını” iddia ettiği ahşap baskı Aziz Francis’di (Kuşlara Vaaz).

İspanya’dan İtalya’ya gemiyle yolculuk etti ve yolculuktan büyük keyif aldı, zamanını geminin çizimleri yapmak ve mürettebatla iskambil oynayarak geçirdi. İtalya’yı gezdikten sonra, Siena’da birkaç ay konakladı. Bu süreci, kendisini ve atmosferini “kutsal” olarak adlandırdığı şehirde, oldukça yoğun bir şekilde çalışarak ve keyfine bakarak geçirdi.

1923 Mart’ında Escher hâlâ yoğun bir şekilde çalışıyor ve İtalya’nın çevresini geziyordu. Ayın sonunda İsviçreli bir aile Escher’in kaldığı pansiyonda bir daire kiraladı. Birkaç ayın sonunda Escher kendisini ailenin kızları Jetta Umiker’in resmini yaparken buldu. Arkadaşı Jan’a yazdığı mektuplarda belirttiği üzere kızın kollarını özellikle çekici buluyordu. Jetta Umiker’e âşık olduğunu fark etti, ancak bir ilişkiyi sürdürmek konusundaki becerisinden emin değildi. Umiker Haziran’da İsviçre’ye dönmek üzereyken Escher son dakikada duygularını açıkladı ve bir söz kesildi.

Escher bir süre daha İtalya’yı gezdi ve 1923’ün Ağustos ayında Siena’da ilk kişisel sergisini açtı. Sanat kariyerinin bu önemli kilometre taşına çok az ilgi gösteriyordu, tüm ilgisi Jetta üstünde yoğunlaşmıştı ve 22 Ağustos’ta resmi olarak aileyle tanışmak üzere Zürih’e vardı. Evlenmeye ve İtalya’da yaşamaya karar verdiler.

Escher 1924 Haziran’ında Jetta ile Viereggio’da evlendi.

1924 M. C. Escher için oldukça yoğun bir seneydi. Şubat ayında kendi öz vatanı Hollanda’da ilk kişisel sergisini açtı. 12 Haziran’da Jetta ile Viereggio’da evlendi. Yeni evliler, Genova, Annecy ve Brüksel’i gezdiler, bu geziler boyunca Escher birçok önemli mimari formu inceleme şansı buldu. Escher ve eşi Roma’nın dışında küçük bir kasaba olan Frascati’de yapım aşamasında olan bir ev satın aldılar. Ev 1925’in Mart ayında tamamlandı ancak çift Ekim’e kadar taşınmadılar.

Escher Roma’nın dışındaki yeni evine taşındıktan kısa süre sonra, kardeşini bir dağcılık kazasında kaybetti. Escher cesedi teşhis etmek üzere olay yerine gitti. Bu elim olaydan sonra, Escher ünlü ahşap baskısı çalışmaları “Yaratılış Günlerini” yaptı.

Haziran 1926’da Escher ailelerinin genişleyeceği fikriyle yine inşaat halinde ama daha büyük bir ev satın aldı. Temmuz sonunda George Esher doğdu. Hem Kral Emmanuel’in hem de Mussolini’nin vaftiz törenine katılması Escher’in büyüyen ününün bir göstergesiydi.

1920’lerin sonuna kadar eşi ve çocuğu ile mutlu bir şekilde Roma’da yaşadığı süre Escher için verimli bir dönemdi. Eserlerini Hollanda’da pek çok sergide sergiledi, 1929’da artık Hollanda ve İsviçre’de beş sergiye ulaşacak kadar popülerdi. Bu dönem resimlerinin ilk olarak mekanik ve “iyice düşünülmüş” olarak sınıflandırıldığı dönemdi. Bu dönemdeki resimler içerisinde son derece çarpıcı manzaralar ve birkaç sade ticari illüstrasyon vardı. Çok ünlü taş baskısı dağ eteğindeki kasaba Castrovalva 1930’un Şubat’ında tamamlandı. Oğlu Arthur da 1930 yılında doğdu.

Çok ünlü taş baskısı dağ eteğindeki kasaba Castrovalva 1930’un Şubat’ında tamamlandı.

1930’un sonlarında ve 1931’de Escher’in sağlığı iyi değildi ve gravürlerin satışlarında da bir durulma yaşandı. Bu durağanlık sanatçının hayatında periyodik olarak görülür, bu sefer kırılma Roma’daki Hollanda Tarih Enstitüsü Müdürü ile yaptığı bir görüşme ile gerçekleşti. G. J. Hoogewerff birkaç yeni iş önerdi ve bir dergide Escher’in işleriyle ilgili bir makale yazdı. Önerdiği işler bir kitap olarak basıldı: Emblemata, 1932.

Amsterdam’daki Rijkmuseum’um 26 gravür satın almasıyla Escher 1933’e iyi bir giriş yaptı. Mayıs ayında Korsika’ya gitti ve daha sonra ahşap oyma ve taş baskı olacak 19 çizim yaptı. Bu yılın sonunda korku kitabı The Terrible Adventures of Scholastica için bazı çizimler yaptı.

1934 Escher ve ailesi deniz kenarına tatile gitti ve daha sonra eşiyle Belçika, Gent ve Brugge’a devam ettiler. Şikago Sanat Enstitüsü’nde Çağdaş Resim Sergisi’nde Nonza isimli eseri üçüncülük ödülü aldı. Enstitü aynı zamanda eseri satın da aldı. Bu Escher’in Amerika’da bir müzeye satılan ilk eseriydi.

Kuzeye dönüş

1935 yazında işler sebebiyle Hague’daki aile evini ziyaret etti. Daha sonra da Amsterdam’a geçti. Bu seyahat sırasında babasının detaylı bir portresi üzerinde oldukça fazla zaman harcadı. Bu taş baskı Ağustos’ta tamamlandı ve eser sadece aile üyelerine verildi.

Escher Ravello/İtalya’da (1925).

1935 Ağustos’unda Escher ve ailesi İsviçre Chateau d’Oex’deki yeni evlerine taşındı. Hayat pahalıydı ve Jetta İtalya’daki sosyal hayatı özlüyordu. Escher bu dönemde çok çalıştı ve birçok ahşap baskı ve taş baskıyı tamamladı.

Sonbahar kışa dönerken Escher ailesi yeni evlerine alışıyordu. Jetta yeniden piyanoya başladı, Escher yerel satranç kulübüne üye oldu. Çocuklar karın tadını çıkarıyorlardı. Aralık ayında Escher karla kaplı bir dağ yamacındaki bir çiftçi kulübesinin taş baskısını yaptı fakat sonucun yetersizliğinden dolayı memnuniyetsizdi. Daha sonra oğlu George İtalya manzaralarının sıcaklığını özlediğini söyleyecekti.

1936’nın başlangıcında Escher Güney Avrupa’ya bir seyahat düzenlemeye karar verdi. Bir gemicilik şirketine yazdı ve onlara gemilerinde serbest geçiş hakkına karşılık gemilerinin ve limanlarının gravürlerini yapmayı teklif etti. Beklemediği biçimde Adria gemicilik şirketi teklifi kabul etti, Nisan’ın sonunda Trieste’ye doğru yola çıktı. Adria’da büyük saygı ve nezaketle karşılandı.

Metamorfoz

1936’nın sonunda Adria şirketi için yaptığı pek çok gravürü bitirmişti. Bu süreçteki diğer çalışmalarından bir tanesi bu geziden bir taslağa dayanıyordu. Bu Escher’in imkânsız bir gerçeklikteki ilk gravürü Durağan Hayat ve Sokak’tı. Gözlemlerindeki ve gezilerindeki direkt imajlardansa zihnindeki imajların artistik anlatımları üzerine düşünmeye başladı.

1936’da El Hamra’yı ikinci kez ziyaret etti ve tekrar Mağribi mozaiklerini çalışmaya başladı. Bu gezi ve yanı sıra İtalya’dan ayrılışı onu yeni bir yöne iten güç olarak görülebilir. 1960 tarihli bir kitabın önsözünde Escher şöyle yazmıştır:

Escher’in imkânsız bir gerçeklikteki ilk gravürü Durağan Hayat ve Sokak’tı (Still Life with Street – 1937).

“Gerçek şu ki, 1938’den ileriye doğru, benim daha ziyade kişisel fikirlerin yorumlanışı üzerine yoğunlaşmamın esas nedeni İtalya’dan ayrılışımdır. Kendimi başarılı bir şekilde ortaya koyduğum İsviçre, Belçika ve Hollanda’yı, güney İtalya’ya kıyasla manzaraların ve mimarinin dışavurumu açısından daha az çarpıcı buluyordum. Bundan dolayı kendimi çevremdekilerin öyle ya da böyle doğrudan ve yaşanmış resimlerini yapmayı bırakmaya mecbur hissettim.”

Bu kişisel şartlar ve kısmen yaklaşmakta olan savaş, Escher’in yaratıcılığının kendi iç dünyasına dönüşünün büyük oranda nedenidir.

1937’nin ortalarında, Escher ailesi yeniden Brüksel’in bir banliyösü olan Ukkel’e taşındır. Ekim ayında kardeşi Beer’e üzerinde çalıştığı düzlem-doldurma mozaiği gösterdi. Beer jeoloji profesörüydü, çalışmadan ve onun kristalografiye olası uygulamasından açıkça etkilenmişti.

1938’de Escher düzlem-doldurma teknikleri, biçimler ve dönüşümler üzerine deneyler yapmaya devam etti. Sonsuz uzam etkisi vermek için ilk önce baskının kenarlarına doğru daha belirsiz figürler yapmayı ve figürleri merkeze doğru veya sınırlara yaklaştıkça daha küçük yapmayı denedi. Escher’in yarattığı en güzel motiflerden birisi, birbirleriyle zıt yönlere uçan iki kuştur. Bu motif, onun en popüler çalışmalarından birisi olan ünlü gravür Gün ve Gece’nin de zemini oluşturur.

Escher, eşi Jetta ve oğulları George ve Arthur ile, babasının 90. doğum gününde (17 Temmuz 1933).

14 Haziran 1939’da Escher’in babası Hague’daki evinde vefat etti.

Babasının ölümünden birkaç ay sonra Escher büyük çalışmalarından birisine başladı. Daha önce Metamorfoz isimli bir ahşap baskı yapmıştı; çalışma küçük bir insan figürüne dönüşen bir şehir bloğunu göstermekteydi. Yeni Metamorfoz II’de on başkalaşım dizisi gösteriliyordu ve 19cm x 3,9m ile Escher’in en büyük baskısıydı. Bir diğer döşeme denemesinde Escher kayından bir kürenin üzerine yüzeyin tümünü kaplayacak şekilde yüzen balıklar oymuştur. Bu küçük oymaya çok düşkündür ve onu hayatının sonuna kadar yanından ayırmaz.

Mayıs 1940’da Nazi ordusu Hollanda ve Belçika’yı ele geçirdi, Brüksel ve banliyöleri işgal edildi. Mayıs sonunda Escher’in annesi vefat etti. Escher işgal yüzünden cenaze törenini kaçırdı. Escher 1940’ın geriye kalanını annesiyle ilgili işleri halletmekle ve Leiden belediye binasını dekore etmek üzere aldığı sipariş ile ilgilenerek geçirdi. Jetta ve Escher Hollanda’da Baarn’da bir ev buldular ve 1941 Şubat’ında buraya taşındırlar.

Hollanda, savaş ve şöhret

Nazilerin Yahudi zulmü Escher’i çok kişisel bir biçimde yakaladı. Bir Yahudi olan eski öğretmeni Samuel de Mesquita 1944’ün Haziran ayında Naziler tarafında öldürüldü. Escher Masquita’nın eserlerinin Amsterdam’daki Steelijik müzesine nakledilmesine yardım etti. Üzerinde bir Alman botunun izi olan bir eskizi kendisi için ayırdı ve ömrünün sonuna kadar çizim malzemelerinin arasında sakladı. 1946’da Masquita’nın anısına bir sergi organize etti.

Savaş biter bitmez, Nazi rejimiyle işbirliği yapmayı reddeden sanatçıların çalışmalarının gösterildiği bir sergiye katıldı. Daha sonra pek çok yeni sipariş aldı; bunlardan biri de okullara dağıtılmak üzere bir gravürünün 400 kopyasını yapmaktı.

Metamorfoz II’de on başkalaşım dizisi gösteriliyordu ve 19cm x 3,9m ile Escher’in en büyük baskısıydı.

1946’da Escher ve başka iki sanatçı Rotherdam’da büyük bir sergi düzenlediler. Eserlerini sergilemenin yanı sıra her bir sanatçı teknikleri hakkında konuşma yaptı. Escher aralarında büyük Metamorfoz’un da bulunduğu düzinelerce gravürü sattı.

Ahşap baskı, taş baskı ve ara sıra bakır baskıya ek olarak, Escher 1949/1950 yıllarında pek çok alışılmadık işi de üstüne almıştır. Bir dokumacıyla birlikte çalışarak bir duvar halısı tasarladı ve talep üzerine üretim devi Philips’in (firmanın 60. yıl kutlamaları nedeniyle) bir fabrikasının tavan süslemesini tasarladı. Zorlukla baş edebileceği kadar iş almaya başlaması Escher’in artan şöhretinin bir göstergesidir. Ayrıca Amerika’da da pek çok ciddi koleksiyoner henüz Avrupa dışında pek tanınmamasına rağmen çalışmalarından haberdardı.

Escher’in Amerika’daki ünü iki makale ile geldi. Sanat dergisi The Studio’nda tanıtılması nedeniyle, Time-Life yazarı Israel Shenker, Escher ile sanatçının Baarn’daki evinde bir röportaj yaptı. Röportaj 1950’nın sonlarında gerçekleşti ve Escher’le ilgili makaleler 4 Şubat 1951’de Time’da, 5 Temmuz 1951’de Life’da yayınlandı. Makaleler ilgi çekti ve Escher’in çalışmaları için siparişler büyük oranda arttı.

Escher gravürlerindeki konuları görselleştirmekte kendisine yardımcı olacak kilden, ahşaptan, ipten ve diğer malzemelerden modeller ve figürler işledi. Örneğin ufak bir sürüngenin döşemeden çıktığı ve kitapların üstünde gezdiği 1943 tarihli ünlü Timsahlar’da kilden yapılmış küçük timsahlar bir masanın üstünde çeşitli öğelerle pozlandırılmıştır. Escher 1951’de küçük garip hayvanların öne çıktığı özel olarak saygı uyandıran eseri Basamaklar Evi’ni yarattı.

Popülerlik kazanması

Escher 1950’lerin başında aynı zamanda eğitmen olarak da popülerlik kazandı. Sanat ilgilileri kadar bilim ilgilileri arasında da rağbet gördü. Aynı zamanda Amerika’daki ilk tek kişilik sergisini açtı. Sergi Washington’da gerçekleşti ve Amerika’nın Escher’in işleri konusundaki farkındalığını artırdı, burada da pek çok gravür satıldı. İşlerin yoğunluğu nedeniyle Escher 1954’de sadece iki yeni çalışma tamamlayabildi.

1943 tarihli ünlü Timsahlar’da (Reptiles) kilden yapılmış küçük timsahlar bir masanın üstünde çeşitli öğelerle pozlandırılmıştır.

27 Nisan 1955 Escher için heyecan verici ancak duygusal anlamda çelişkili bir gündür. Gün her zaman ki gibi başladı, stüdyosunda bir ahşap oyma üzerinde çalışarak. Günün sonunda ise bir şövalye olmuştu. Daha sonra oğlu Arthur’a o günü aşağıdaki gibi anlatır. Bu mektup onun kişisel mektuplaşmalarındaki havayı gayet iyi verdiği gibi kendisinin tören kıskacından ne kadar hoşnutsuz olduğunun da göstergesidir.

“3 gün önce kasaba memuru, Alderman Ros’un önümüzdeki sabah beni ziyaret edeceğini duyurdu. Sıcak hava ve çok yoğun olmam nedeniyle özel bir şeyler giymemiştim, Bay Ros iki memurla geldiğinde eski kıyafetlerimin içinde çalışıyordum. Neden geldikleriyle ilgili en ufak bir fikrim yoktu. Kasabadaki bir duvarı süslemek için işlerimden birisini satın almak istiyor olabilecekleri ya da bana belediye için bazı siparişler verebileceklerini düşündüm. Eski ceketimi giydim, ellerini sıktıktan sonra oturmalarını istedim. Bay Ros ayakta durmayı tercih edeceğini söyledi. Daha sonra bana Vali’nin rahatsız olduğunu ve onun yerine vekâlet ettiğini söyledi. Bütün bunları bana neden ayaktayken söylediğini merak ediyordum ve tekrar oturması söyledim. Ros bir kere daha oturmayı reddetti ve biraz daha ayakta kalacağını söyledi. Tüm bunlara bir anlam veremiyordum. Arka tarafında çıban olması mümkün müydü? Sonunda bana büyük haberi verdi: Beni saygıdeğer Kraliçe’nin adına Oranje Nassau Nişanının şövalyesi ilan etmekten onur duyuyordu. Şaşkınlıkla izliyordum. Çok güzel turuncu bir kutu çıkardı; içinden emaye işlemeli gümüş bir haç çıktı. Bu ağır objeyi göğsüme takmak için birkaç başarısız girişimi oldu, ancak çok gergindi ya da iğne benim yakamdan geçmiyordu. Her neyse, rütbesi yüksek olmasa da baban bir şövalye. Neden bana ‘nişan vermek’ istedikleri ise bir muamma. Sadece bunun bir hata olmamasını umabiliyorum. İsmim, Kraliçe’nin doğum günü onuruna bu nişana erişen benim gibi binlercesinin ismiyle birlikte akşam gazetede yayınlandı. Aslında benim şövalyeliğim pek yüksek bir rütbeden değil. Van Beinum, ünlü Concergebouw Orkestrası şefi Nedelandse Leeuw şövalyesi ilan edilmiş.

“Ama meseleye geri dönersek, dünyanın karmaşasından ve entrikasından uzak yaşayan, gününü sadece çizimleriyle bir keşiş gibi ilgilenerek geçiren babanın bir gün, kendisine rağmen bu mide bulandıran sahnenin içerisine çekileceğini düşünür müydün? Ancak hayatta yapmayacağım bir şey varsa bu nişanı ceketime asmaktır. Bir gün ikinci sınıf vagonda seyahat ederken, bu nişanı taşıyan önemli beylerden birini gördüm. Bunlar kasıntı duruşları ve kendinden emin küçümseyici bakışlarıyla yakası boş isimsiz kalabalıktan kolayca ayrılırlar.”

1955 ve 56 yıllarında Escher aralarında Üç Dünya ve özgün eseri Resim Galerisi’nin de bulunduğu pek çok ünlü eserini tamamladı. Bu süre boyunca pek çok gravür sattı. Örneğin Washington’daki galeri sahibinden, satılan 150 parça eser için toplan 2125 dolarlık bir çek aldı. Bu miktar çok küçük bulunabilir (gerçekten 1950’lerde satılan bazı eserleri tek başlarına neredeyse bu miktara satılmıştır) ancak Escher durumdan memnundu.

1957’de Utrecht’de bir duvar resmi için sipariş aldı. 1958’in büyük bir kısmında da bu ve diğer bazı projeler üstünde çalıştı. Aynı zamanda bir Avrupa gezisine daha çıktı. Ekim 1958’de oğlu George mühendislik eğitimini tamamladı ve daimi olarak Kanada’ya göç etti. Bu Escher için artistik açıdan boşa geçirilmiş bir zamandı; pek çok işi umduğu kadar iyi sonuçlanmamıştı. Örneğin, Küre Sarmallar hakkında şöyle yazmıştı:

“İlk prova sonunda, yüksek beklentilerim bir kez daha hüsranla sonuçlanmıştı. Şimdi ümitsizliğimle mücadele ediyorum ki böylece en azından kabul edilebilir bir sonuca ulaşayım.”

Escher’in işlerinde, 1956-58 yıllarında sonsuzluğa yaklaşma teması ile düzlem-doldurma temasını birleştirme doğrultusunda belirgin bir yönelimin başladığını görebiliriz. Daha Küçük ve Daha Küçük (1956) isimli gravürden başlayarak, Anaforlar (1957) ile devam eder ve son gravürü Yılanlar’a kadar sonsuzluğu sonlu bir parçanın sınırları içinde ifade etmenin yollarını aramaktadır. 1958’den önce, günümüze ulaşmış tüm çalışmalarında nesnenin desenin ortalarına doğru ufaldığı görülür. 1958’den sonra, tüm desenlerde nesne dış kenarlara doğru küçülüyor gösterilir.

Sonsuzluğun gösterilmesinde kullanılan yaklaşımın değişmesi kısmen Ottowa’dan Prof. Coxeter’in bir makalesi sonucudur. Makalede düzlem-döşeme motifinin bir dairenin merkezinden artan aralıklarla küçültülmesi için bir sistemin çizimi vardır. Coxeter’in sisteminin Escher yorumu ve uyarlaması en az 6 büyük eserinde görülür. Escher etkiyi güzel bulmuştur ancak bazen izleyicinin aynı şekilde düşünmeyeceğinden kaygılanır.

1940’larda Escher’in çalışmaları küçük bir matematikçi çevresi tarafında takdir edilirken, 1959’da Prof. MacGillavry ile tanışır. Bu kadın, Escher’e İngiltere’de düzenlenen bir Uluslararası Kristalografi toplantısında simetri ile ilgili bir konuşma ayarlar. 1959’da Lionel Sharples Penrose ve Roger Penrose’un çeşitli “imkânsız şekilleri” tasvir ettikleri makalenin bir kopyasını bir arkadaşından edinir. Bu makale Escher’in bazı eski işlerinden söz ettiği gibi bir kısım işlerine de ilham verir. Örneğin, çok ünlü gravürü Çıkışlar ve İnişler makalede betimlenen sonsuz merdivene dayanır.

1960’ların başında Escher’in resimlerini içeren ilk kitap Grafiek en Tekeningen 76 çalışmasını kendi yaptığı kopyaları ile basıldı. Kitap Escher’in matematikçiler ve kristalograflar arasında tanınmasına yardımcı oldu. Daha 1960’ın Ağustos ayında yapılacak olan Cambridge’deki kristalografi toplantısında konuşmasını vermeden Amerika ve Kanada ile de aynı konuşma için sözleşmişti. Sonunda Cambridge’de konuşmasını yaptığında çok olumlu karşılandı. Escher İngiltere oldukça iyi vakit geçirdi; toplantının onur konuğu muamelesi görmesi bir yana topluluktaki tek sanatçıydı da.

Çok ünlü gravürü Çıkışlar ve İnişler Lionel Sharples Penrose ve Roger Penrose’un makalesinde betimlenen sonsuz merdivene dayanır (1959).

1960’ın son aylarında gemiyle Amerika ve Kanada’ya uzun bir yolculuk yaptı. Boston ve Ottowa’da verdiği konuşmaların yanında yeni doğan torunuyla da tanışma fırsatı buldu. Bir kısmı sonradan arkadaşı ve iyi müşterileri olacak birkaç MIT profesörü ile tanıştı.

Neticede 1960 yılı hem sanatsal açıdan hem de finansal olarak oldukça başarılı bir yıl oldu; bu yıla ait mektuplarında Escher’in ruhsal olarak iyi durumda ve siparişlerle yoğun olduğu açıkça görülür.

Daha sonraki yıllar

Escher’in döşeme çalışmalarının matematiksel ve kristalografik boyutu 1950’lerin sonunda 1960’da oldukça popülerdir. 1961’de Uluslararası Kristalografi Derneği’nin desteği ile basılacak bir kitap için izin verdi. Prof Caroline MacGillavry tarafından yazılan kitap Symmetry Aspects of M. C. Escher’s Periodic Drawings 1965’de basıldı.

1964’de Escher bir dizi konuşma yapmak için tekrar Kuzey Amerika’ya oğlunun yanına gitti. Ne yazık ki daha varır varmaz hastalandı ve Toronto’daki ameliyattan sonra eşi ile Hollanda’ya geri döndüler. Tamamını Escher’in yazdığı bu konuşmalar yirmi yıl sonra basılan Escher on Escher (abrams, 1986) isimli kitabın bir bölümünü oluşturur.

Escher, ölümünden bir yıl önce (1971).

Escher’in eşi Baarn’da yaşamaktan hiçbir zaman mutlu değildi. 1986’da İsviçre’ye geri döndü, hayatının geri kalanını orada geçirdi. Escher Baarn’da kaldı ve işlerine gömüldü. Sağlığı kötüye gidiyordu ama çizmeye ve ahşap oyma baskılarına devam etti.

1970’de bir başka ameliyattan sonra, M. C. Escher Hollanda Laren’deki Rose Spiner House’da yeni bir daireye taşındı ancak sağlığı çok kötüydü. Çocukluk arkadaşı Bas Kist’in de aralarında bulunduğu dünyanın dört bir yanındaki arkadaşlarıyla yazışmaya devam etti. Bu dönemde yaşamı ve çalışmalarını içeren kapsamlı bir kitap Felemenkçe basıldı, bir başka kitap hazırlanmaya başlandı. Escher ilk kitap, The World of M. C. Escher’in İngilizceye çevrildiğini ve çok başarılı olduğunu görecek kadar yaşadı.

1972 yılının Mart ayında durumu kötüleşti. Ailesi onu görmek için toplandı ve hastanedeki yatağının başucunda sırayla beklediler. Escher, 27 Mart 1972’de 73 yaşında hayata veda etti.