1994 yılı. Bilim ve Ütopya’nın çıkış hazırlığı içindeyiz. Mutfak ekibi olarak bilim yayıncılığında farklı bir kulvar yaratmayı hedefliyoruz. Bu nedenle bizden önceki bilim dergilerini inceliyoruz: Bilim ve Teknik’i, Doğa ve Bilim’i, Bilim ve Sanat’ı, CBT’yi… İyi belirlenmiş bir yayın çizgisi ve güçlü bir mutfak ekibinin yanı sıra, sağlam bir bilim yazarı kadrosu da düşündüğümüz kulvarı yaratmak için olmazsa olmaz.
İşte Yaman Örs’ü o süreçte tanıdık. İncelediğimiz dergilerde hem popüler hem de akademik makaleler yazmış olduğunu gördük. Ele aldığı konuyu titizlikle işleyen, felsefi ve toplumsal boyutlarıyla inceleyen, duru ve anlaşılır bir dille okuyucuya aktaran bir bilimci yazar. “İşte” demiştik, “tam düşündüğümüz derginin yazarı”.
Ankara’da buluştuk. Bizi dikkatle dinledikten sonra, “tamam arkadaşlar” demişti, “ben de varım”. O gün bugündür, Yaman Örs, dergimizin omurgasının bir parçası olmuştur. Hem Bilim ve Ütopya’nın hem de 2004 yılında aynı ekip olarak çıkardığımız Bilim ve Gelecek’in… Ütopya’dan ayrılmak zorunda kalıp Gelecek’i çıkardığımızda da hiç tereddüt etmeden yanımızda yer almıştı, “birlikte yola çıktık, birlikte yürüyeceğiz” diyerek.
Kurucumuz, sürekli yazarımız, öğretmenimiz, ağabeyimiz, dostumuz, yol göstericimiz Yaman Örs’ü yitirdik 4 Ağustos günü. Daha 3,5 ay önce Ankara’da gerçekleştirdiğimiz yemekli toplantıya katılmış, bir konuşma yapmıştı. Bilim ve Gelecek’in önemini vurgulamış, bu dergiyi bin bir zorlukla çıkaranları “kahramanlar” olarak nitelemişti. O “kahramanların” en önde gideniydi Yaman Örs.
Yemek’te sohbet etmiş, ülkenin halini konuşmuş, geleceğe ilişkin yeni projeler üretmiş, yiyip içmiştik. O toplantıdan birkaç gün sonra beyin kanaması geçirdiği, yoğun bakıma kaldırıldığı haberi geldi. Atlatacağını, kendini toparlayacağını ummuştuk, çünkü o kadar berrak bir zihne sahipti ki, daha yapacağı o kadar çok şey vardı ki…
4 Ağustos’ta hayata gözlerini yumdu Yaman Hoca. 6 Ağustos’ta üniversitesindeki törenden sonra onu sonsuzluğa uğurladık. Güle güle Yaman Hoca…
Giden gidiyor, doğaya karışıyor, yaşamı boyunca topluma kattıkları bir zenginlik ve miras olarak geriye kalıyor. Üzüntümüz büyük. Ama insan aslında giden için değil, kendisi için, kalanlar için üzülüyor. Gidenin kalanda yarattığı boşluktur bu derin sızının kaynağı.
Bazı dostlar öldüğünde elinizi-ayağınızı yitirmiş gibi olursunuz. Bazılarında yüreğinizin teklediğini hissedersiniz, bazılarında ise zihninizin bulandığını. Her biri farklı bir kayıp hissi uyandırır. Yaman Hoca’nın öldüğünü duyduğumuzda ise omurgamızın eğildiğini hissettik. Omurga gibi bir insandı Yaman Örs. Dergimizin, bilim ve düşün topluluğunun, güzel ülkemizin savrulmasını engelleyecek -ve az sayıda kalmış- omurga kişiliklerden biriydi.
Tabii ki toparlayacağız, doğrulacağız Yaman Hoca. Bizler senin mirasına sahibiz, senin öğrencileriniz. Güle güle… “Örs’lerin kulvarıdır” Bilim ve Gelecek…
***
Dergimizi matbaaya yollarken bizi mutlu eden bir haber de aldık. Arkadaşlarımız Zeynep Erözkan ve Özer Arusoğlu’nun bir kızları oldu. Ne güzel! Arkadaşlarımızı kutluyor, Ekin bebeğe hoş geldin diyoruz.
Yaşam devam ediyor, dünya dönüyor. Dostlukla kalın…