Antropoloji ve Modern Yaşam
– Franz Boas, Çev. Deniz Uludağ, Doğubatı Yayınları, 2017, 192 s.
Amerikan antropolojisinin kurucularından Franz Boas Antropoloji ve Modern Yaşam adlı eserin Türkçe çevirisiyle ilk kez okuyucu karşısına çıkıyor. Modern antropolojinin öncülerinden olan Boas’ın bu kitabı, özellikle soy ve kalıtıma dayalı kişisel özelliklerin “ırk” olarak tanımlandığı etnografik araştırmaların sorgulanmasına vesile olarak ırk meselesine dair yeni bir bakış açısı kazandırmayı hedefliyor. Etnografik saha araştırması yapılmadan elde edilen verilerin hiçbir önem arz etmediğini belirten yazar, bir taraftan bireyi yaşadığı grup ve toplum içerisinde değerlendirirken diğer taraftan bireyin kesinlikle kendi yaşadığı coğrafi ortam içerisinde incelenmesi gerektiğini vurguluyor. Toplumsal olguların temeline inmek için antropolojiyi olmazsa olmaz gören Boas, kişisel yaşantımızın önemli bir kısmına dokunan antropolojinin, kendi meselelerimizle de doğrudan bağlantısı olduğunu ileri sürüyor. Franz Boas, insan türüne ilişkin yaklaşımın gündelik deneyimlerle şekillenen öznel bir olgu olduğunu söylemektedir.Boas’a göre “saf ırk yoktur” insanlık tarihi dikkatle incelendiğinde bir şey çok açıktır: İnsan daima hareket halinde ve sürekli değişimlere açık bir varlıktır.
Einstein’in Zarı ve Schrödinger’in Kedisi
– Paul Halpern, Çev. Serhat Atay, Kırmızıkedi Yayınları, 2017, 335 s.
Philadelpia Bilim Üniversitesi’nde Fizik Profesörü olarak görev yapan Dr. Paul Halpern bu kitabında modern fiziğin doğduğu zamanları anlatıyor. Einstein, Schröndinder, Bohr ve başka fizikçilerin evreni anlamak için girdikleri rekabeti, kendi kurgusuyla anlatıyor. Yazarın amacı, kitabın bilgilendirici olmasının yanı sıra merak uyandırıcı olması. Kitabın kolay okunur olmasını isteyen Halpern biraz esprili bir dil kullanarak fiziğin günümüzdeki problemlerine kafa yoran insanların keyif alarak okumasını hedeflemiş.
Cılavuz Köy Enstitüsü
– Firdevs Gümüşoğlu, İş Bankası Yayınları, 2017, 567 s.
1937’de eğitmen kursu olarak açılıp 1940’ta enstitüye dönüşen Cılavuz Köy Enstitüsü, köy enstitüleri tarihinde önemli bir yere sahiptir. Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nin yoksul köy çocuklarının gittiği Cılavuz Köy Enstitüsü’nde yetişen eğitimciler, köydeki değişimin de özneleri haline gelir. Enstitü mezunları arasında edebiyat, sanat, politika ve bilim alanında insanlar yetişir. Bu insanlar aracılığıyla Türkiye’nin öğretmen örgütlenmesine ve demokrasi kültürüne katkı sağlanır. Prof. Dr. Firdevs Gümüşoğlu’nun sözlü tarih yöntemiyle hazırladığı Cılavuz Köy Enstitüsü, Artvin’den Ağrı’ya, Ardahan’a, Erzurum’a ve Kars’a kadar bu coğrafyada yaşananları, geçmişin belleğinden bugüne ve geleceğe taşıyor. Daha önce yayımlanmamış belgeler, gazete arşivleri ve fotoğrafları gün yüzüne çıkartıyor. Köy enstitüleri açısından önemli bir örneği tüm yönleriyle sergileyen kitap, kurum tarihine, eğitim sosyolojisine, Türkiye’nin toplumsal yapısına ışık tutan veriler içermesinin yanı sıra, aile tarihi açısından da önem taşıyor.
Geleceği Keşfedenler
– Walter Isaacson, Çev Duygu Dalgakıran, Domingo Yayınevi, 2017, 520 s.
Walter Isaacson, dünya çapında yankı yaratan Steve Jobs biyografisinin yazarı. Geleceği keşfedenler, makinelerin insanların zihin dünyasına ortak olacağı bir geleceği hayal ederek yola çıkmış ve adım adım içinde yaşadığımız dijital çağı inşa etmiş dâhilerin, yenilikçilerin, hacker’ların, girişimcilerin hikâyesi. Kimdi bu insanlar? Kafaları nasıl çalışıyordu? Tavan arası ya da garajlarına kapanıp her şeyi tek başına yapmış dâhilerden mi bahsediyoruz yoksa onları farklı yapan, yan yana gelip “ortak deha” yaratma becerileri miydi?
Isaacson’un öykülendirme becerisi sayesinde bir roman tadı da kazanan kitap, Lord Byron’ın yaklaşık iki yüzyıl önce yaşamış olmasına rağmen ilk yazılımcı kabul edilen kızı Ada Lovelace ile başlıyor ve Charles Babbage, Alan Turing, John von Neumann, Robert Noyce, Bill Gates, Steve Wozniak, Steve Jobs, Larry Page gibi pek çok şahsiyetle devam ediyor.
Antikiteden Feodalizme Geçişler
– Perry Anderson, Çev. Uygur Kocabaşoğlu, İletişim Yayınları, 2017, 336 s.
Yıllardır antik toplumsal formasyonların dönüşümü etrafındaki tartışmaların önemli kaynaklarından biri olmuş Antikiteden Feodalizme Geçişler, feodalizm öncesi siyasal, toplumsal, iktisadi ve sınıfsal yapıları tarihselleştirerek üretim biçimlerinin dönüşümü üzerine geniş bir coğrafi alanı ele alıyor. Yunan devletlerinden Roma İmparatorluğu’na, Batı ve Kuzey Avrupa’dan Akdeniz, Balkanlar ve Bizans’a uzanan geniş bir perspektifle toprak mülkiyetinden köleliğe, serflikten yönetici sınıfların biçimlenişine, üretim biçimlerinin dönüşüm-eklemlenmelerinden artığa el koyma pratiklerinin değişimine hukuktan göçlerin etkisine kadar pek çok kategori ve süreci mutlakî devletin oluşumu hattına kadar inceleyerek kapsamlı bir analiz ortaya koyuyor.
İnsan – İnsanın Yaratılışı
– Yüksel Arslan, JacquesVallet, Çev. Esra Özdoğan, Sel Yayınları, 2017, 147 s.
Yüksel Arslan’ın 1986’da başlayıp 1999’a dek sürdürdüğü dizi, İnsan’ın ilk kitabı.Bu bir sanatçının (ressamın?) kitabı mı, yoksa bir bilim adamının kitabı mı? Yoksa her ikisini kişiliğinde ve sanatında birleştirmiş birinin kitabı mı? Jacques Vallet, kitabın başında yer alan uzun söyleşisinde, bu soruyu hem kendine hemArslan’a soruyor. Yüksel Arslan ise hem sözcüklerle hem arture adını verdiği elli resimle yanıtlıyor. Bir sanatçı için bilimin sonsuz bir esin kaynağı olduğunu gözlerimizin önüne sererek.
Eğer Devlet Öldürüse
– Helmut Ortner, Çev. İmrah Cilasun, Patika Kitap, 2017, 224 s.
Her zaman ve neredeyse her toplumda, devlet meşruluğuyla (savaşların dışında da) insanlar öldürülmüştür. Yasalar, infaz yöntemleri ve idamların sergilenmeleri değişmiş olsa da günümüzde ‘adil’ bir şey yapıldığına dair inanç kalmıştır. Helmut Ortner taşlamadan çarmıha germeye, idam sehpasından giyotine, elektrikli sandalyeden gaz odasına, hatta şu anda ABD’de kullanılan ‘medeni’ zehirli iğneye kadar devlet infazlarını yeniden kurgulayarak yöntemlerini tasvir ediyor. Prof. Dr. Yücel Sayman’ın sonsözü ile katkıda bulunduğu eser, Türkiye siyasi gündeminde ölüm cezasının olası tekrardan yürürlüğe konmasına dair yapılan tartışmaları aydınlatan güncel bir kitap.
Şansın Matematiği
– Joseph Mazur, Çev. Cengiz Yücel, Paloma Yayınları, 2017, 307.
Amerikalı matematik profesörü Joseph Mazur, “Şansın Matematiği Rastlantının Matematiği ve Efsanesi” kitabında gerçek hayattan veya kurgudan alınan çok sayıda rastlantıyı olasılık ve istatistiğin basit matematiksel kavramlarıyla açıklarken, çeşitli tuhaf olayların bilimsel yanıtlarını vermeyi hedeflemiş. Yazar şansın yaşamımızdaki rolünü merak edenlerin büyülü düşünmeye başvurmadan anlama konusunda insanlara bir donanım kazandırmayı amaçlıyor. Eğlenceli bir üslupla kaleme alınan kitap, yaşadığımız rastlantılarda doğaüstü güçler arayanları şaşırtmaya hazır.
Türk Muhafazakârlığı
– Hasan Aksakal, Alfa Yayınları, 2017, 221 s.
Romantizm, milliyetçilik ve modernite üzerine çalışmalarıyla tanınan siyasetbilimci Hasan Aksakal bu kitabında, okuru, Nâmık Kemal’in fikir dünyasından günümüzdeki “muhafazakârlaşma” tartışmalarına uzanan bir yolculuğa çıkarmayı hedefliyor. Aksakal, özgün değerlendirmelerle Türk muhafazakârlığının tarihsel gelişimini anlatırken, bir yandan da “karşı-aydınlanma”, “garbiyat”, “Türkosentrik tarihselcilik” ve “nihilizm” gibi kavramları Türkiye’deki muhafazakârlık çalışmalarına kazandırmayı amaçlıyor. Aksakal’a göre, muhafazakârlık bugün de iki zıt yöne bakan sureti ve çelişkili karakteristik özellikleriyle çözümlenmeye direnmektedir. Bu tespitten yola çıkan çalışma, Türk muhafazakârlığının siyasal-kültürel doğasını anlamak için bir zihin haritası niteliğinde…
Din-Bilim ve Bitmeyen Kavga
– Faik Acar, Berfin Yayınları, 2017, 190 s.
Yazar Faik Acar, din ve bilim üzerine yazılar yazan, araştırma yapan kimi yazar ve bilim insanlarının makalelerini derleyerek meseleye bütünlüklü bir bakış açısı kazandırmayı amaçlıyor. Din nedir? Hangi köklerden çıkmıştır? Tevrat ve Kur’an’ın kökleri nasıl çıkmıştır. Sümer’de ve Kur’an’daki benzerlikler nelerdir? Bu sorulara cevap arayan Faik Acar, günümüz siyasetinin din ve bilim çatışmasının neresinde olduğunu derlediği makalelerle anlatmaya çalışıyor.
Adem’in Laneti
– Bryan Sykes, Çev. Aylin Onacak, Koç Üniversitesi Yayınları, 2017, 246 s.
İnsanda cinsiyetleri ayrıştırmaya yarayan Y-kromozomu eşeyli üremeyi tehdit etmeye nasıl başladı? Erkeklerin saldırganlığının, açgözlülüğünün ve çokeşliliğinin genetik bir nedeni var mı? Bazı ailelerde genetik olarak sadece bir cinsiyetten çocuk sahibi olma eğilimi var mıdır? Eşcinsellik geni olabilir mi, cinsel yönelim ne zaman belirlenir? Oxford Üniversitesi İnsan Genetiği Bölümü emeritus profesörü Brtan Sykes, Adem’in Laneti’nde evrim teorisi ve genetik bilimindeki son gelişmelerin ışığında tüm bu sorulara cevaplar öneriyor ve yeni sorular ekliyor. Sykes, DNA ve kromozomlar düzeyindeki bilimsel araştırmaları büyük resmi görmemizi sağlayacak şekilde anlatıyor.
Yazar kitaba “Adem’in Laneti” ismini vermesini şöyle açıklıyor; Yerelden küresele çoğu şiddet ve saldırı eyleminden haklı olarak erkeklerin sorumlu tutulması bıkkınlık verici bir kader. Ancak inkar edilemez bir gerçek. Kadınlar nadiren şiddet suçları işler, zorbalaşır ya da savaş başlatır. Adem’in Laneti’nde, bu katı gerçekliğin genetik açıklamasını arıyor ve erkeklerde olup kadınlarda olmayan tek DNA parçasını işaret ediyorum: Y-kromozomu. Y-kromozomu erkek saldırganlığıyla eşanlamlı hale gelmişse de, doğası itibariyle dengesizdir. Adem lanetlendiği kadar lanetlenmiştir de.
Kitap bir roman kurgusuyla hazırlanmış olmasına rağmen bilimsel gerçekliklerden çoğu zaman yazarın DNA ve kromozomlarla ilgili kendi çalışmalarından yola çıkarak hazırlanmış. Kitabın yanıt vermeye çalıştığı sorulardan bazıları şöyledir; Cinsiyet nasıl belirlenir? Erkek nasıl yapılır?, Cinsiyetler nasıl ayrılır? Gey geni var mıdır? Üremek için erkek şart mı?