Ana Sayfa 172. Sayı Kitapçı Rafı – 172

Kitapçı Rafı – 172

600

Bilinç ve Beyin

– Stanislas Dehaene, Çev. Sibel Sevinç, Alfa Yayınları, 2018, 392 s.

Nörobilimci Stanislas Dehaene bu kitabında insan beyninin düşünceleri nasıl kodladığı problemi üzerine yoğunlaşıyor. Dil ve sayısal işleme dair bilişsel nörobilim alanında son gelişmelerin aktarıldığı kitapta, beynin nasıl bilinçli düşünceler oluşturduğu irdeleniyor. Artık beyin görüntüleme çalışmaları sayesinde bilinçli olma hali ile bilinçdışı beyinsel etkinlikler ayrımı yapılabiliyor ve böylece beynin gizemleri ortaya çıkıyor. Bilişsel nörobilim araştırmaları tek tek nöronların etkinliğini ölçerek hayvanlarda, bebeklerde ve yetişkin insanlarda bilincin sınırlarını açığa çıkartıyor.

Kadın -Sonsuz Coğrafya-

– Natalie Angier, Çev. Tuğçe Togo, Kolektif Kitap, 2018, 448 s.

Gazetecilik alanında Pulitzer Ödüllü popüler bilim yazarı Natalie Angier, biyolojinin birikimini kullanarak hurafeler ve muammalarla dolu kadın bedeninin haritasını çıkarmak için yola çıkıyor. Kadın anatomisinin ve fizyolojisinin detayları üzerinde durarak, organlardan orgazma, hormonlardan anne sütüne, menstrüasyondan menopoza kadınları ilgilendiren her konuyu aydınlatmaya çalışıyor. Kadınlığın halleri konusunda yaygın klişeleri çürüttüğü bir bakış açısı ortaya koymayı amaçlıyor Angier: Kadının ne olduğu ve ne olmadığıyla ilgili bilinenleri test ettikçe, düşüncelerimizin kalıpları sökülüyor. Sadece toplumsal yargıları değil, evrimsel psikoloji alanında oluşturulmuş kabulleri de elekten geçiriyor. Bugüne kadar kadın doğası olarak gösterilenlerin aslında ne olabileceğini tartışmaya açıyor. Biyolojinin kim olduğumuzu nasıl belirlediğini, kadın olsun erkek olsun bizi nasıl şekillendirdiğini merak eden herkes için ilgi çekici bir metin.

Serdar Başkan ile Bilim Makinesi

– 99 Soruda Hayat ve Bilim-, Serdar Aksu, Hep Kitap, 2018, 257 s.

Yazar Serdar Aksu, bugüne kadar interaktif bilim yayıncılığıyla uğraşıyordu. İnternetten deneyler yapıp, bilim konusunda insanlarda oluşan önyargıyı kırmak ve bilimi daha çok insana ulaştırmayı ve sevdirmeyi amaçlayan yazar, yine aynı doğrultuda Bilim Makinesi- 99 Soruda Hayat ve Bilim kitabını hazırladı. Kitabın amacı günlük hayatta çok sık karşılaştığımız, çoğu zaman kendimize sorduğumuz soruları biraz eğlenceli ve anlaşılır bir biçimde yanıtlamak. Örneğin, balon neden patlar? İlk yoğurt nasıl mayalandı? Kargalar insanlardan daha mı uzun yaşıyor? Yediğimiz bitkileri nasıl evcilleştirdik? Acıkınca neden sinirli oluruz? Bunun gibi 99 soruda günlük hayatın sorunları bilimle açıklamaya çalışılmış ve eğlenceli bir yol seçilmiş.

Modern Dünyada Tarım ve Özgürlük

– Abdullah Aysu, Epos Yayınları, 2018, 319 s.

Abdullah Aysu bu kitapta “dünyanın başka bir gerçeğini” gösteren ve kanıtlayan bir mücadeleyi tanıtıyor. Bu mücadele, umudu ya da hayali değil, “gerçek hayatta” modern dünyanın egemenlerine karşı yürütülen toprak ve özgürlük talebinin somut varlığını kanıtlamayı amaçlıyor. Bu kitapta, toprağı büyük sermayeden bağımsız biçimde işleyebilmek ve özgürleşebilmek için kolektif ilkelere bağlı kalarak örgütlenen Topraksız Kır İşçileri Hareketi’nin kazanımları anlatılıyor: Topraksız Kır İşçileri Hareketi, “doğanın toplumsallaştırılması” olarak adlandırılan bir süreçte, ekoloji talanına ve bu talana eşlik eden kültür yıkımına tepki olarak, doğal varlıklardan kullanma payı almak amacıyla tarihsel haklarını talep ediyor. Brezilya’nın 23 eyaletinde 1,5 milyondan fazla kır yoksuluyla birlikte hareket eden Topraksız Kır İşçileri Hareketi, boş araziler üstüne büyük bedeller ödeyerek kurdukları yerleşimler ve kamplarda kendi geçimlerini sağlıyorlar. Geçimlerini hayvancılıkla ve meyve-sebze-hububat üreterek sağlamaya çalışıyorlar. Kurdukları üretim ve tüketim kooperatifleriyle sömürü düzeninden kaçınıyorlar. Abdullah Aysu bu kitapta Türkiyelilere Topraksız Kır İşçileri Hareketi’nin, “geç kaldınız”, “durmayın”, “daha fazla beklemeden belediyelerinizle, köylülerinizle, kadın ve erkelerinizle harekete geçin” çağrısını iletiyor.

Mikrobiyota

– İçimizdeki Mikroplar-, Ed Yong, Çev. Şiirsel Taş, Domingo Yayınları, 2018, 400 s.

Bilim yazarı Ed Yong, Mikrobiyota’da insanları kendi vücutlarında şu ana kadar keşfetmediği bir yolculuğa çıkarıyor. Vücudumuzdaki bakterilerin, mikropların düşmanımız değil yaşamımızı asıl koruyan koruyucular olduğu savını ortaya koyuyor. Mikrobiyota, mikropları göz ardı etmemek, evrimsel süreçte insanlara ve hayvanlara nasıl bir katkı sağladığını görmek, mikroplara bakış açımızı değiştirmek üzere kaleme alınmış, bilimsel bir altyapısı olan bir yapıt.

Uygarlığın Doğuşunda Din

– Çatalhöyük Örneği-; John Fred-Ian Hodder, Çev. Dilek Şendil, Alfa Yayınları, 2018, 472 s.

9000 yıllık bir yerleşim olan Çatalhöyük, ilk kez 1960’larda kazılmış ve o zamandan beri Ortadoğu’daki ilk çiftçilerin ve köy sakinlerinin sembolik ve ritüel dünyalarını anlamamıza yardımcı olmuştur. Bu kitap bir grup doğabilimciyi, arkeologları, antropologları, filozofları ve ilahiyatçıları içeriyor ve maddi ve manevi olanın bütünleşmesi, dinde inancın rolü, din için bilişsel temeller ve dinin toplumsal rolleri gibi temaları araştırıyor. Bu araştırmayla din ve dinin tarihsel varyasyonlarıyla ilgili güncel tartışmalara yeni bir bakış açısı getirmeyi hedefliyor.

Rus Devrimi 1917

– Rex A. Wade, Çev. Ergin Özler, İletişim Yayınları, 359 s.

Rus Devrimi tarihi araştırmacısı Wade, yeni araştırmalar ışığında tarihin bu kesitinin yeni bir anlatısını sunuyor. Rusya toplumunu devrime götüren nedenleri aktarırken aynı zamanda bu devrime dair mitleri çürüterek, odağına 1917’nin bugüne kadar ihmal edilmiş kesimlerini alıyor. Kadınlar, köylüler, cephedeki askerler ve azınlıkların devrimde oynadıkları rollerin ayrıntılı bir panoramasını çizmeyi hedefliyor. Bugüne kadar yazılanlardan farklı olarak devrimin Petrograd merkezli bir anlatısını sunmaktan kaçınan Wade, Rusya gibi geniş bir coğrafyanın diğer kesimlerinde de devrime nasıl gidildiğini ve devrimin nasıl yankı bulduğunu ortaya koymayı amaçlıyor. Kurucu Meclis’in dağılmasıyla son bulan kitap, hedeflenen demokrasiye nasıl ve neden ulaşılamadığını da sorguluyor.

Hissedilen Zaman – Zamanı Nasıl Deneyimleriz?-

– Marc Wittmann, Çev. Özde Duygu Gürkan, Metis Yayınları, 2018, 155 s.

Hissedilen Zaman’da Marc Wittmann, zamanı nasıl deneyimlediğimizi deneyler ve ilginç bulgular eşliğinde açıklamayı hedefliyor. Kitapta bazı sorular ele alınıyor: Öznel zaman nedir? Zaman duygumuz nasıl oluşur? Zaman neden bazen yavaş, bazen de hızlı geçiyormuş gibi gelir? Hayatın çeşitli evrelerinde zaman algımız nasıl değişir? Neden bazı insanlar beklemeyi becerebilirken, bazıları sabırsızdır? “Zaman miyobu” nedir? İçsel saatimiz nasıl işler? Duygular ve beden ritmi zaman algımızı nasıl etkiler? Zaman konusuna sadece bilimsel açıdan değil, psikolojik açıdan da yaklaşan Wittmann, okurlara biraz yavaşlayıp hayatı daha sakin bir şekilde, mevcut anın farkına vararak yaşamanın, böylece daha tatminkâr bir hayata ulaşmanın ipuçlarını da sunuyor.

Fraklı Komünist – Friedrich Engels’in Devrimci Hayatı-

– Tristram Hunt, Çev. Işın Eliçin-Mehmet Ratip, İletişim Yayınları, 2018, 390 s.

Yazar Hunt, bu kitabında tek bir insanın yaşamöyküsünden ziyade, kitlelerin tarihine odaklanmayı salık veren Marksizmin kurucu figürlerinden birinin bireysel hikâyesini yazmanın kaçınılmaz olarak bir çelişki barındırdığını kabul ediyor. Kendi tarihini yaparken aynı zamanda insanlık tarihinin devrimci-komünist dalgasına omuz veren Friedrich Engels’in fikirleri, politik konumlanışları ve teşebbüsleri kadar tutkuları ve arzuları, kişisel nefretleri ve bireysel kaprisleri olan bir tarihsel şahsiyet olarak sunuyor.

Futbol Düşünürken Aslında Ne Düşünürüz?

– Simon Critchey, Çev. Oğuz Tecimen, Metis Yayınları, 2018, 171 s.

Felsefeci akademisyen Simon Critchley, Futbol Düşünürken Aslında Ne Düşünürüz? adlı kitabında, bir futbol felsefesi yazmaktan çok, futbolun fenomenolojisini yapmak istiyor. “İşçi sınıfının balesi” futbolun insanın önüne bambaşka bir zaman ve mekân düzeni serişini, kimliği ve kimliksizliği sahneleyişi, seyircilerin oyuna katılımını inceliyor. Futbol deneyiminin dokusuna, varoluşsal matrisine olabildiğince yaklaşarak, oyunun yeni bir açıdan görülmesini amaçlıyor. Yazar kitabı yazma amacını ise şöyle açıklıyor: “Bu kitabı yazarken şaşırtıcı ama hoş bir şekilde şunu keşfettim: Mekân, zaman, tutku, akıl, estetik, ahlak, siyaset gibi genel konularda felsefi açıdan doğru olduğuna inandığım şeyler en çok da futbolda, hatta ancak futbolda doğruydu. Bu da ya felsefe keyfe keder bir spora indirgenebilir demekti, ya da futbol dünyada insan olmanın anlamına dair kalıcı içgörülere ulaşma ayrıcalığı sağlıyordu. Umarım okuru ikincisine ikna edebilirim.”

Kara Delik

– Marcia Bartusiak, Çev. Mehmet Doğan, Koç Üniversitesi Yayınları, 2018, 228 s.

MIT’de bilim yazarlığı yüksek lisans programı uygulama profesörü olan Marcia Bartusiak kitabında, kara deliklerin bilim sahnesine çıkmasının ayrıntılı tarihini anlatıyor ve kara delik kuramlarındaki son gelişmeleri özetliyor. Her ne kadar kara delik fikri, Newton fiziğinden çıkmış olsa da, biliminsanlarının kara delikleri ciddiye almaları Einstein’ın 1915 yılında ortaya attığı genel görelilik kuramıyla başlar. Yine de, bu konudaki araştırmaların ivme kazanması, kozmolojik gözlemlerin artmasıyla birlikte 20. yüzyılın ortalarını bulur. Günümüzdeyse kara delik araştırmaları sadece bu ilginç fizik olayının kendisiyle ilgili gerçekleri açığa çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda evrenimizin tarihiyle ilgili de bize çok şey anlatır. Hatta Büyük Patlama öncesi neler olup bittiği hakkındaki kuramlar da büyük ölçüde kara delik kuramlarıyla ilgilidir. Nasıl bir evrende yaşadığımızı bilmenin yolu kara delikleri incelemekten geçiyor.

Akıllı Hissetmek

– Eyal Winter, Çev. Petek Onur, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2018, 230 s.

Prof. Eyal Winter, Akıllı Hissetmek adlı bu çalışmasında duyguların kökenlerini incelerken, duygular ile mantığın oluşturduğu dengeye dikkat çekmeyi amaçlıyor. Winter’a göre; kimileri tarafından evrim öncesinde kaldığı vurgulanan duygusallık, rasyonel davranabilmek ve hayatta kalabilmek için temel değerlendirmelerimizi inşa ediyor. Öfke, güven, aşk, iyimserlik-kötümserlik ve irrasyonellik gibi sözde zararlı duygular işe yarar sonuçlara ulaşabilmemizde bize yardımcı oluyor. Karar verme çalışmaları alanında uzman olan yazar, duygusal ve düşünsel mekanizmaları birlikte ele alarak bu alana özgün bir katkı sunuyor. Genel okur için akademik olmayan bir üslubu tercih eden Winter, oyun teorisinin ünlü uygulamalarını ele alıyor ve Tutsak ikilemi, Bayes teoremi ve Nash dengesi gibi pek çok örneği basit bir anlatımla işliyor. Gündelik hayatın stratejileri ile uluslararası ilişkilerde devletlerin stratejilerini benzerlikleri içerisinde ele alan yazar karşılıklı ilişkilerde yatan bilmeceleri sorguluyor.

Önceki İçerikBilim ve Gelecek’in soyağacı – 3: Günümüze (bize) doğru…
Sonraki İçerikÇin’in teknolojik üstünlüğü