Ana Sayfa 173. Sayı Kitapçı Rafı – 173

Kitapçı Rafı – 173

387

Genişlemiş Fenotip

Richard Dawkins, Çev. Çağatay Tahran, Alfa, 2018, 444 s.

Dawkins, çok satan kitabı Gen Bencildir’in devamı olarak altı yıl sonra yazdığı bu kitabında, evrim konusundaki görüşlerini netleştirmekte ve “Seçilim Birimi Olarak Gen” kavramını bilimsel argümanlarla desteklemekte. Kendi sözleriyle “Bu, ne bir ders kitabıdır ne de özel bir alana yönelik giriş mahiyetindeki bir kitaptır. Bu kitap, yaşamın evrimine, özellikle doğal seçilimin mantığına ve doğal seçilimin etkide bulunduğu yaşamın hiyerarşik düzenine ilişkin kişisel bir bakışı içermektedir.” Dawkins kitabın hedef kitlesini, tüm branşlardaki lisans ve yüksek lisans öğrencileri dâhil olmak üzere, uzman zoologlar, evrimsel biyologlar, hayvan davranışçıları, sosyobiyologlar, çevrebilimciler, felsefeciler ve evrenbilimiyle ilgilenen hümanistler olarak tanımlıyor. Genişlemiş Fenotip, dünyadaki canlı yaşamın kapsamlı bir materyalist tarihi olduğu iddiasında.

Şehir Hastaneleri

– Türkiye’de Sağlıkta Kamu-Özel Ortaklığı, Der. Kayıhan Pala, İletişim, 2018, 328 s.

Bu kitapta şehir hastaneleri olgusu çok yönlü olarak değerlendiriliyor. Bu modelin ekonomi-politiği nasıl işliyor, iktisadi ve malî etkileri nedir? Hukuki çerçeve nedir, şehir hastaneleriyle ilgili açılan davalar nasıl bir seyir izliyor? İstihdam koşulları nedir, sağlık çalışanlarını neler bekliyor? Hastaları neler bekliyor; tıbbi gerekliliklerden çok “müşteri memnuniyetini” gözeten sistemin etkileri neler olacak? Kitapta, Ankara, Mersin, Adana, Yozgat, örneklerinde, şehir hastaneleri projesinin ilk elde edilen somut deneyimleri de ele alınıyor. Şehir hastaneleri kitabı, Eriş Bilaloğlu, Sedat Çal, Uğur Emek, Özgür Erbaş, Bayazıt İlhan, Ali İhsan Ökten, Sabri, Öncü, Kayıhan Pala, Mustafa Sönmez, Çiğdem Toker, Raşit Tükel, Ful Uğurhan, Cavit Işık Yavuz ve Halis Yerlikaya’nın katkılarıyla hazırlanmış.

 Alman İdeolojisi

Karl Marx – Frederich Engels, Çev. Olcay Geridönmez, Tonguç Ok, Kor Kitap, 2018, 600 s.

“Alman İdeolojisi”, Marx ve Engels’in kendi görüş açılarıyla “Alman felsefesinin ideolojik bütün tarzları” arasındaki uzlaşmaz farklılığı göstermek üzere, birlikte giriştikleri zorlu bir çalışmanın sonucu olarak doğmuştur. Marksizmin kuruluşunun ilk yapıtaşları bu çalışma sırasında temele konmuş; materyalist tarih teorisinin ilk ve en geniş açıklaması da burada gerçekleştirilmiştir. 1844 ve 1845 yıllarında Marx’ın ve Engels’in ayrı ayrı sürdürdükleri çalışmalar sırasında ve “Alman İdeolojisi”nden kısa bir süre önce yine bazı bölümlerini birlikte kaleme aldıkları “Kutsal Aile”de, tarihsel materya­lizme giden yolu önemli ölçüde açmışlardır. Lenin’in saptamasıyla, “Hegelci felsefeden gelerek sosyalizme ulaştıkları” aşama burada gerçekleşmiştir. Alman İdeolojisi ise, artık “Komünist Parti Manifestosu”nu kaleme alacakları olgunluğa ulaş­tıkları düşünsel birikimi ve teorik bütünleşmeyi ifade etmektedir. Bu bakımdan eser, Marx ve Engels’in eski felsefi görüşleriyle hesaplaşmalarının son noktasıdır. Eser, el yazmaları halinde 1932 yılına kadar gün ışığına çıkmayı beklemiştir. Bununla birlikte, Alman İdeolojisi’nin tam metni bugüne dek çok az dilde yayımlanmıştır. Eserin bu tam metni, Türkçeye kazandırılırken Marksizm-Leninizm Enstitüsü tarafından hazırlanan Al­manca ve İngilizce basımlarından yararlanılmıştır.

Nostalji

– İnsan ne zaman evindedir? Barbara Cassin, Çev. Seçil Kıvrak, Kolektif Kitap, 2018, 112 s.

Fransız Akademisi üyesi, felsefeci ve dilbilimci Barbara Cassin felsefi bir akıl yürütmeyle kök salmanın ve köksüzlüğün, ait olmanın ve yersiz olmanın, küresel dilde kaybolmanın ve kendi dilinde yaşamanın mitik ve politik veçheleri üzerine düşünüyor. Homeros’un kahramanı Odysseus’dan, Vergilius’un kahramanı Aeneas’tan, modern çağın trajik yıllarında Almanya’dan kaçan Hannah Arendt’ten dem vurarak yolcunun, sürgünün, mültecinin kısacası insanın kendini nerede evinde hissedeceğini, nerede nostaljiye kapılacağını sorguluyor.

Reddedilemez

– Evrim ve Yaratılış Bilimi, Bill Nye, Çev. Hatice Oluk, Geoturka, 2018, 344 s.

Dünyadaki tüm yaşamı tanımlayabilecek evrim, bilim tarihinde geliştirilen en güçlü ve en önemli fikirlerden biridir. Türlerin birbirleriyle yarış hâlinde olduğu herhangi bir sistem, vücudumuzdaki mikroplar, bir yağmur ormanındaki ağaçlar, köpeğinizin sevecen bir şekilde kucağınıza atlaması, bir sineğin kızgın bir şekilde sizi ısırması, her yıl yakalandığınız grip, insanların pahalı saatler, kıyafetler, spor arabalar alması ve partnerlerini aldatması… Bunların hepsi evrimle tanımlanabilir. Hayatını, bilimi insanlara anlaşılabilir bir şekilde izah etmeye adamış Amerikalı bilim insanı Bill Nye, bu kitabında okuru evrim teorisini, bilimin tüm türlerinden örneklerle, bu zamana kadar anlatılmış tüm kitaplardan daha net ve keyifli bir şekilde anlatmayı amaçlıyor.

Gerçekçi Bilim Teorisi

Roy Bhaskar, Akılçelen Kitaplar, 2018, 172 s.

Gerçekçi Bilim Teorisi kitabı, bilim hakkında sistematik bir gerçekçi anlayış geliştirmeyi amaçlıyor. Doğal bilimlerde en önemli bilimsel etkinlik olan deneysel etkinliğin kabul edilebilirliği ölçütleriyle, geleneksel, pozitivist bilim anlayışına eleştiri getiren Roy Bhaskar, idealist ve postmodernist yaklaşımlara kaymadan bilim felsefesinde gerçekçi bir yaklaşımın temellerini attığı iddiasında. İlk kez 1975 yılında yayınlanan Gerçekçi Bilim Teorisi 2000’li yıllarda yeniden gündeme gelmiş ve bilim felsefesinde “Eleştirel Gerçekçilik” yaklaşımının doğmasına yol açmıştır.

Çin Medeniyeti-Tarih Kültür Edebiyat Felsefe

Kolektif, Kesit Yayınları, 2018, 392 s.

Çin Medeniyeti: Tarih, Kültür, Edebiyat, Felsefe” “Prof. Dr. Bülent OKAY’ın 35. Meslek Yılı Anısına” adlı bu eser, Çin dünyasına ait farklı yazıların bir araya geldiği bir kitaptır. Bu anlamda; okurlar bu kitabı okurken Çin tarihi, edebiyatı, felsefesi ve kültürü hakkında ilgi çeken yazılar bulacaktır. Kitabı hazırlayanlar amaçlarını şu şekilde ifade ediyorlar; amacımız okuyucularımızın Çin’e farklı pencerelerden bakmalarını sağlamaktır. Elinizde tuttuğunuz bu eser, sizi tarihi komşumuz olan Çin’e bir adım daha yaklaştıracak ve Çin’i yeniden keşfetmenize yardımcı olacaktır.

Toplumsal Cinsiyet Tarihçiliği Nedir?

Sonta O. Rose, Çev. Ferit Burak Aydar, Can Yayınları, 2018, 200 s.

Toplumsal Cinsiyet Tarihçiliği Nedir?alanın tarihçilerinin ne tür sorular sorduklarını, bunları nasıl cevaplandırdıklarını, ihtilaflarını, farklı yöntem ve yaklaşımlarını ele alan bir giriş çalışması. Toplumsal cinsiyet tarihçiliğinin doğuşunu ve gelişimini anlatırken ırk, sınıf, etnisite gibi konularda toplumsal cinsiyetin merkezî konumunu vurgulamayı amaçlıyor. Toplumsal cinsiyet tarihçileri, 1970’lerin ortalarından beri toplumsal cinsiyeti bir analiz kategorisi olarak kullanıyor, cinsiyetler arasındaki algılanan farkların ve ilişkilerin nasıl tarihsel olarak üretildiğini ve dönüştürüldüğünü araştırıyor. Sonya O. Rose, 19. ve 20. yüzyıl Britanya’sının endüstriyel kapitalizminde toplumsal cinsiyet ve sınıf kesişimlerini çalışan ve bir araştırmacı. Bu kitabında, toplumsal cinsiyet tarihi çalışmalarının milliyetçilik, endüstrileşme, sömürgecilik, emperyalizm, iktidar ve emek ilişkilerini nasıl aydınlattığına dair örnekler veriyor. Yazar bugünü anlamanın aracı olan geçmişe dair, toplumsal cinsiyetli sorular sormanın önemini göstermeyi hedefliyor.

Bugünün Türkiyesi’nde Mimarlık?

Der. Evren Aysev, Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2018, 292 s.

Bugünün Türkiyesi’nde Mimarlık? 2015’in Ekim ayında İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi ve Yapı Endüstri Merkezi (YEM) işbirliği ile düzenlenen “Bugünün Türkiyesi’nde Mimarlık Tartışmak?” konulu konferans ile akademik ve profesyonel mimarî pratiklerin içinden gelen 25’i aşkın mimarın katıldığı konferans sürecinde, Türkiye’de mimarlık alanında yaşanmakta olan değişimler, var olan sorunlar, mimarlığın gündelik siyasetle ilişkisi, mimarın rolleri, konvansiyonel pratikler, alternatif yaklaşımlar ve tüm bunların mekânsal üretim süreçlerine yansımalarıyla biçimlenen bir tartışma çerçevesi oluşturulmuş. Bu kitap, söz konusu konferansın gündemini oluşturan tartışmalar üzerinden geliştirilen bir diyaloglar dizisi olarak tasarlanmış. Soru-cevap yöntemiyle ilerleyen diyaloglar, “Tartışma Kültürü ve Eleştiri; Erk ve Mekân Politikaları; İnşaat, Yapılaşma ve Kentleşme Dinamikleri; Alternatif Yaklaşımlar; Eğitim; Meslekî Ortam; Roller ve Aktörler” olmak üzere yedi alt başlıkta toparlanıp, biçimlenerek kitap haline getirilmiş. Bu kitabı yayınlamalarındaki amacı ise mimarlık mesleğine katkı sunması olarak belirtilmiş.

 Üç Okyanusun Öyküsü

Aleksandr Kondratov, Çev. Sarp Solakoğlu, Doruk Yayınları, 2018, 288 s.

Aleksandr Kondratov eserinde su-altı arkeolojisi başta olmak üzere etnografya, dilbilim, jeoloji ve diğer bilimlerin bakış açılarından da yararlanarak insanlığın gezegenimizdeki macerasıyla doğrudan ilişkili sorulara yöneliyor. Bu yaklaşımla Easter Adası kültüründen, Amerikan yerlilerinin kökenine, Polinezyalıların orijinal vatanlarından, Avustralya’nın insan yerleşimine açılmasına, Antik Dravid medeniyetinin yayılışından, efsanevi St. Brendan, Antilia ve Thule adalarına, Kanarya Adaları’nın soyu tükenen kabilelerine ve ciltler dolusu yazına yol açmış Atlantis’e pek çok tarihsel bilmeceyi, gizemi inceliyor. Pasifik, Hint Atlantik Okyanusu’nda homo sapiens’in izlerini süren bu çalışma okura sıra dışı, keyifli bir okuma sunmayı hedefliyor.

Beynimiz Neyse Biz Oyuz-Anne Karnından Alzheimer’a Beynin Nörobiyografisi

Dick Swaab, Akılçelen Kitaplar, 2018, 424 s.

Beynimiz Neyse Biz Oyuz, insan beyninin bebeklik evresinden yetişkinliğe ve yaşlılık günlerine uzanan biyografisini sunuyor. Beyin araştırmacısı Dick Swaab Kendisini beynin yapısı üzerindeki biyolojik kavrayışımızla sınırlandırmadan, beyinle ilgili tartışmalı konulara da değiniyor ve pek çok konudaki etik savlarını da okuyucusuna sunuyor. Swaab kitabında aşağıdaki konulara da değiniyor; hamileliğin babanın beynini de etkiliyor olduğunu, sona eren bir aşk ilişkisinin ardından ortaya çıkan semptomların kimyasal bir bağımlılığın terk edilmesinden sonra ortaya çıkanlarla benzerlik gösterdiğini, iki dil konuşulan bir ortamda büyümenin Alzheimer riskini azalttığını, aynı anadilimiz gibi ailemizden gelen dini inançlarımızın da gelişimin erken dönemlerinde beynimize kodlandığı konuları gibi.

Önceki İçerikGDPR: Kişisel verilerin korunmasında yeni dönem
Sonraki İçerikBeyniniz uykuda, peki bedeniniz?..