Bilim ve Gelecek’in temel işlevlerinden biri, insanlığın mevcut bilimsel-düşünsel birikimini okurlarına aktarmaktır. Bu işlevin önemi günümüz koşullarında bir kat daha arttı. Üniversitelerimizin ve eğitim dünyamızın durumu belli. Gençler hiçbir temel bilgi almadan, kendi alanlarındaki tarihsel birikimi öğrenmeden ve daha önemlisi bilimsel bir yöntem edinmeden mezun oluyorlar. İkincisi çağımızda, belki bilgi çoğaldı ama bilim dağıldı. Bu özellikle toplumbilim ve tarih alanlarında göze çarpıyor. Kavramlar birbirine girmiş ve içleri boşaltılmış durumda. Tarihsel süreçler ve dönemler istenildiği gibi karıştırılıyor ve bir araya getiriliyor. Kısacası tam bir yöntemsizlik yaşanıyor. Birbirinden kopuk bilgiler, çuvala tıkılır gibi ele alınıyor. Bu nedenle Bilim ve Gelecek’in birikim aktarım dosyaları bir kat daha önem kazanmıştır.
Elinizdeki sayıda kapak yaptığımız Alâeddin Şenel’in hacimli makalesi işte böyle bir dosya. Toplumlar tarihi açısından son derece önemli bir konuyu, ilkel topluluklardan sınıflı-devletli uygar topluma geçiş sürecini ayrıntılı bir biçimde ele alıyor. Hem alanın kavramlarını gelişimleriyle birlikte aktarıyor hem de konu ile ilgili bilimsel tartışmaları yorumluyor. Ayrıca özellikle Göbeklitepe örneğinden hareketle, yöntemsiz ve alelacele değerlendirmelerin sakıncalarına dikkat çekiyor.
Rıfat Saltoğlu’nun, Bilimsel Devrim döneminde Brahe ile Kepler’in katkılarını ele aldığı makalesi de benzer bir dosya. Bu yazıyı, iki sayı önce kapak yaptığımız aynı yazarın Kopernik-Bruno incelemesinin devamı olarak okumak gerek. Sırada Galilei ve Newton da var. Böylece okurlarımızın elinde anlaşılır bir dille yazılmış son derece sağlam bir Bilimsel Devrim dosyası oluşacak. Bilimsel Devrim süreci de en az uygarlığa geçiş kadar temel ve önemli bir dönem.
Umarız bu tür yazılar dikkatle okunur/okutulur, hatta eğitim malzemesi yapılır ve böylece önemli bir boşluğun doldurulmasına hizmet eder.
Bilim ve Gelecek’in bir diğer temel işlevi, yeni bilimsel-toplumsal gelişmeleri çeşitli boyutlarıyla yorumlayıp tartışarak okurlarına aktarması. İzlem Gözükeleş’in “Blokzinciri nasıl çalışır?” ve Tolga Yıldız’ın “Ana akım bilimin baloncukları” başlıklı makaleleri bilişim ve genetik alanlarından yola çıkarak güncel gelişmeleri yorumluyorlar. Öte yandan Ogan Güner’in “Beta Kültürü” ve Irmak Gültekin ile Taner Yıldız’ın “İnsanın ölümlülükle imtihanı” başlıklı makaleleri, geçtiğimiz sayı “Sağlıklı yaşam hastalığı” başlığıyla kapak yaptığımız konuyu farklı boyutlarıyla devam ettiriyorlar. Bu alana gelecek sayılarımızda da devam edeceğiz.
Kısacası elinizdeki sayı -diğer makaleleriyle de- Bilim ve Gelecek’in iki temel işlevini hakkıyla yerine getiren sağlam bir dergi oldu. Umarız siz de böyle değerlendirirsiniz.
***
Kısa sürede 8 baskı yapan Cem Say’ın “50 Soruda Yapay Zekâ” kitabı bu ay da çok satanlar listesindeki yerini korudu. Daha birçok baskı yapacağından eminiz. 50 Soruda Dizisi’nin piyasada tükenen kitaplarının da yeni baskılarını yapıyoruz. İlk olarak “50 Soruda Arkeoloji” ve “50 Soruda Antropoloji” yeni okurlarıyla buluşacak. Sırada “50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi”, “50 Soruda Yerin Evrimi” ve “50 Soruda Dil Felsefesi” var. Dizinin tüm kitaplarının kitapevlerinde eksiksiz bulunabilmesini hedefliyoruz. Çünkü biliyoruz ki bu dizinin önemi yeni yeni anlaşılıyor. Öte yandan kısa bir süre içinde (yaz gelmeden) dizi bünyesinde en az üç kitap daha çıkarmayı düşünüyoruz. Hazırlıkları sürüyor.
Hasan Aydın’ın değerli çalışması “Ortaçağda Sözde Aristotelesçi Yapıtlar” ise okurlarıyla buluştu.
***
Geçtiğimiz ay acı bir haber de aldık. Sevgili yazarımız ve dostumuz Prof. Dr. Ergi Deniz Özsoy annesini yitirdi. Özsoy’a baş sağlığı diliyor, acısını paylaşıyoruz.
Dostlukla kalın…