Ana Sayfa Bilim Gündemi Yas tutmanın binbir hali: Ölüm, meraklı gözler ve Ebola

Yas tutmanın binbir hali: Ölüm, meraklı gözler ve Ebola

4991
0
Genç goril Segasira annesinin ölüsünün başında; Volcanoes Ulusal Parkı, Ruanda. Kaynak: Dian Fossey Gorilla Fund International (gorillafund.org).

Geçen yaza damgasını vuran bir dişi balina vardı, Tahlequah, belki haberlerden hatırlarsınız. Kanada’nın batı kıyısı açıklarında doğurmuş, ancak doğumu izleyen dakikalar içinde yavrusu can vermişti. Tahlequah yavrudan vazgeçmek istemedi. İnlemesi kilometreler ötesine yayıldı. Yavruyu binbir güçlükle, gittiği her yere taşıdı. Tam 17 gün. Dünya kamuoyu bu 17 gün boyunca Tahlequah’nın acısına, insan haricindeki bir canlının da yas tutabileceği gerçeğine tanıklık etmiş oldu. Tahlequah bir istisna değil. Balinalar, yunuslar, zürafalar, filler, kuyruksuz maymunlar, böcekler, kargalar… Her birinin ölüm karşısında kendine has, kimi yası andıran, kimi de daha çok bir araştırma-inceleme evresini çağrıştıran davranış biçimleri var. Mesela bazı böcekler ölülerini anında gömüyorlar. Bir anlamda ölüden kaçınıyorlar diyelim; nekrofobik davranış deniyor buna. Vücuttaki kimyasal salgıların etkisi altında kendini gösteren bu refleks, büyük olasılıkla koloninin olası bir hastalığa maruziyet ihtimalini ortadan kaldırmayı hedefliyor. Kargalarda ölünün etrafında toplanma ve bir tür uyarı çağrısını yayarak bu ölüme neden olan etken/avcı konusunda topluluk üyelerini uyarma davranışı gözlenmiş. Bir de post-mortem (ölüm sonrası) inceleme denen eyleme başvuran araştırmacı türler var. Koklama, yalama, dokunma, evirip çevirme gibi davranışlarla ölümün nedeni anlamaya çalışan, genellikle büyük memelilerde görülen bir yaklaşım. Çok daha dokunaklı, Tahlequah’nınki gibi acıklı denebilecek ve insanlardaki ıstırap-yas davranışını andıran eylemere de rastlamak mümkün; eşeklerde, gelinciklerde, pekari domuzlarında… Türler arasında görülen tüm varyasyonlara rağmen ortak olan durum, bireyler arasındaki bağ kuvvetlendikçe sergilenen davranışın yası daha fazla andıran bir nitelik kazanması. Nitekim anne-çocuk arasındaki ilişki, taraflardan birinin ölümü halinde hayatta kalanın tepkisini tam da bu yüzden yasa daha da yaklaştırıyor. Bunun son örneklerinden biri PeerJ-The Journal of Life and Environmental Sciences dergisinin 2 Nisan sayısında ayrıntılarıyla sunuluyor. Bu seferki gözlem dağ gorilleri hakkında…

Ruanda ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde bulunan iki ulusal parkta yürütülen gözlemlerde iki ayrı goril grubunda gerçekleşen üç ölüm vakası incelenmiş. Primatlarda ölüme verilen tepki çok çeşitli olabiliyor; ölen kişinin grup içindeki konumu, yaşı ve hatta ölüm şekli verilen tepkiyi de şekillendiriyor. Bu yüzden makalede sunulan vakaların kurbanlarını tanıtmamız gerekiyor. İlki Titus; 35 yaşında bir gümüşsırt, yani goril grubunun baskın erkek lideri. Malum yaş ilerleyince ne eski baskınlığı kalıyor ne gücü. Bir de üzerine günün birinde 17 yaşındaki oğlu Umuşikirano başka bir gruptan çıkıp gelip de babasına liderlik konusunda kafa tutunca, Titus hepten köşeye sıkışıyor. Kavga ve gerilimle geçen bir ayın sonunda Titus doğal sebeplerle hayatını kaybediyor. Araştırmacılar Titus’un bedenini ilk defa, sıkı dostu ve Umuşikirano’nun çıkardığı kavgalardan birinde yaralanan genç erkek Ihumure’nin dizleri dibinde buluyorlar. Ancak haber yayılınca Umuşikirano da dahil diğer tüm grup üyeleri teker teker ölüyü ziyarete başlıyorlar. Genel eğilim Titus’un hareketsiz bedenini birkaç metre ötede oturup dikkatle seyretmek. Arada daha da yaklaşıp dokunan, koklayan, ziyaretlerini birkaç defa tekrarlayanlar da var. Ihumure ise geceyi Titus’un ölü bedeninin yanında geçirecek kadar kederli. Ancak yasın da bir sonu var. Yaklaşık 24 saatin ardından grup üyeleri uzak mesafelerde yürüttükleri gündelik aktivitelerine geri dönünce araştırmacılar Titus’un bedenini gömmek üzere kaldırmışlar.

İkinci vaka aynı gruptan, 38 yaşında, baskın dişi Tuck’a ait. İki çocuk annesi Tuck, Titus’tan bir sene sonra, yine doğal sebeplerle hayatını kaybeder. Tuck’u bulduklarında başında oğulları Segasira ve Urwibatso vardır. Segasira da tıpkı bir önceki vakada Ihumure’nin yaptığı gibi annesini hiç yalnız bırakmaz. Yanında uyur, kafasını oynatmaya çalışır, hatta çoktan sütten kesilmiş olduğu halde meme emme hareketi yapar. Grubun agresif siyahsırt erkeklerinin arasına katılmış ikinci oğlu Urwibatso’nun tepkileri ise şefkatten uzaktır. Burada da ölü bedenin yakınına oturup seyre dalan seyirciler eksik olmaz. Fakat bunların yanı sıra, aralarında büyük oğul Urwibatso’nun da bulunduğu bir grup siyahsırt arada Tuck’un bedenine vurur, göğüslerini yumruklayarak öfkeli sesler çıkarır. Belli bir sürenin sonunda grup ölüye ilgisini yitirince araştrmacılar tekrar devreye girer ve insan usulü gömü törenine geçilir.

Üçüncü ve son vaka bir başka grupta gerçekleşen, o grubun üyesi olmayan, Grauer tipi diye bilinen bir gorilin bedeninin bulunma hikayesiyle ilgili. Araştırmacılar durumu fark ettiklerinde grubun 21 üyesinin 17’si ölünün etrafını sarmış haldedir. Söylenene göre Grauer gorilinde dövüş emaresi veya yara izi yoktur; yani doğal yollarla hayatını kaybetmiştir. Araştırmacılar, hayvanın gruptan olmamasının, ölüsüne daha az ilgi gösterileceği anlamına geleceğini düşünürler. Ancak hiç de öyle olmaz: Yakında durup seyretmenin ötesinde koklama, yalama, dokunma ve hatta evirip çevirerek hayvanın kim olduğunu ve neden öldüğünü anlamaya çalışma hareketleri çok daha yoğun gerçekleştirilir. Aynı şekilde baskın erkeklerin vurma, göğsü yumruklama gibi agresyon hareketleri de yoğunlaşmıştır. Araştırmacılar bu hareketin ölüyü uyandırmaya çalışıp başarılamadığında ortaya çıkan bir öfke tepkisiden kaynaklandığını düşünüyorlar. Ziyaretine gelmeyenlerin çocuklu ya da hamile dişiler olması ise goriller arasında epey yaygın olan çocuk katli ihtimalinden korunmak olarak yorumlanıyor. Kısacası ölüm kuvvetle muhtemel, hemen algılanmıyor ya da kolayca ikna olunmuyor.

Grauer tipi erkek gorilin bedeni başıdaki grup üyeleri; Kahuzi-Biega Ulusal Parkı, Demokratik Kongo Cumhuriyeti. Kaynak: Dian Fossey Gorilla Fund International (gorillafund.org).

Ihumure ve Segasira’nın kederi, daha uzak tanıdıkların meraklı gözleri, grup içinde pozisyon kapma telaşında olan kimi erkek bireylerin ölü beden üzerinden ötekilere yansıttıkları agresyon ve tehdit… Hepsinde tanıdık birşeyler yok mu? Fakat işin bir de hijyen tarafı var. Biz insanlar ölüyle temasımızı kısıtlayarak bu işi halletmişiz: Bulaşıcı enfeksiyon ihtimalinden söz ediyoruz. Goriller özelinde son yılların kabus hastalığı Ebola virüsü özellikle büyük bir tehdit. Hem çok yaygın hem de ölüm oranı %95’e varan düzeylerde. Üstelik virüs 3 güne kadar ölü bedende yaşayabiliyor. Meraklı grup üyelerinin dokunmalı yalamalı otopsilerini tamamlayana kadar virüsün tüm bir koloniye bulaşabileceği kadar uzun bir süre bu. Görünen o ki evrimin, düşmanlara karşı temkinli olmayı sağlayan ‘merak’ duygusunun tohumlarını ekerken bu merakın getirebileceği hastalık ihtimalini hesaba katması gerekmemiş; en azından şimdiye kadar…

Kaynak
Porter A, Eckardt W, Vecellio V, Guschanski K, Niehoff PP, Ngobobo-As-Ibungu U, Nishuli Pekeyake R, Stoinski T, Caillaud D, “Behavioral responses around conspecific corpses in adult eastern gorillas (Gorilla beringei spp.)”, PeerJ, 2 Nisan 2019.