Ana Sayfa Bilim Gündemi Somatizasyon bozukluğu ve diğer somatoform bozukluklar nelerdir?

Somatizasyon bozukluğu ve diğer somatoform bozukluklar nelerdir?

990

Bedensel yakınmalarla hekimlerin, sağlık kuruluşlarının kapılarını aşındıran kimselerde büyük olasılıkla bir somatizasyon bozukluğu söz konusudur. Büyük Yunan düşünürü Pithagoras’ın yaptığı ayrımla insanın ruhsal aygıtına “psihe”, geri kalan bedensel varlığına ise “soma” adı verilmiştir. Bu ayrım bugün de ruhsal olan fenomenlere psişik fenomenler, bedensel olan olgulara ise somatik olgular denmesi şeklinde kullanılmaktadır. Ruhsal sorunların bedensel görüngülerle ifadesine de somalaştırma anlamına somatizasyon, somatik yakınmaların belirdiği bozukluklara da somatoform (somatik biçimli) bozukluklar denmesi suretiyle sürmektedir.

Birkaç yıllık bir dönem içinde ortaya çıkan, sürekli tedavi arayışlarına yol açan ve toplumsal, mesleki ya da diğer önemli işlevsellik alanlarında bozulma ile sonuçlanan, genellikle 30 yaşından önce başlayan çok sayıda fizik yakınma öyküsü bulunmasıyla karakterize bir bozukluk türüdür somatizasyon bozukluğu. Genellikle dört ağrı semptomu vardır. Örneğin başı, karnı, göğsü, makatı ve kol ile bacaklarında ağrılar vardır. Cinsel ilişki sırasında ya da idrar yaparken ağrılar olmaktadır. Bu ağrılardan

başka en az iki gastrointestinal (mide-bağırsak) semptomu olur. Örneğin bulantılar, şişkinlik, gebelik sırasında olanların dışında kusma, çeşitli yiyeceklerin dokunması ve ishal olabilir. Bunlardan iki ayrı belirti birden vardır. Ağrı dışında en az bir cinsel semptom ya da üreme organlarıyla ilgili semptom vardır. Cinsel ilgisizlik, erektil (sertleşmeyle ilgili) ya da ejakülatuar (boşalmayla ilgili) işlev bozukluğu, menstrüasyonun (adetlerin) düzensiz olması, aşırı adet kanaması, gebelik boyunca kusma bulunur. Ayrıca ağrılarla sınırlı olmayan psödonörotik, nörolojik bir durumu düşündüren en az bir semptom bulunması geneldir. Örneğin bir denge bozukluğu, paralizi (felç) ya da paresteziler (karıncalanma, iğnelenme), lokalize güç yitimi, yutma güçlüğü, ya da boğazda düğümlenme duygusu, ses kısıklığı, idrar yapma güçlüğü, hayaller görme, dokunma ya da ağrı duyusunun yitimi, çift görme, körlük, sağırlık, katılmalar gibi konversiyon belirtileri olur. Ayrıntılı incelemede bu belirtilerin dayandığı bir bozukluk saptanamaz. Saptansa bile bu belirtiler o bozukluğa göre abartılıdır. Ama hasta bunları yapay bozuklukta ve temaruzda olduğu gibi amaçlı olarak ortaya çıkarmamaktadır.

Bir de farklılaşmamış somatoform bozukluk vardır. Bir ya da daha fazla bedensel yakınmanın varlığıyla birlikte, genel tıbbi araştırmayla bu yakınmanın bağlanabileceği bedensel bir bozukluk bulunamamış olmalıdır. Tedavi için kullanılan bir ilacın yan etkileri de söz konusu değildir. İlişkili genel tıbbi bir durum söz konusu olsa bile fizik yakınmalar, olası gerçek yakınmalara oranla çok daha abartılıdır. Bu semptomlar klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ve işlevsellikte yitimlere, aksamalara neden olmaktadır. Bozukluğun süresi en az altı aydır.

İstemli motor ya da duyu işlevlerini etkileyen, nörolojik ya da diğer genel tıbbi bir durumu düşündüren, ama objektif bir bulgu göstermeyen, bu semptom ya da defisite psikolojik etkenlerin eşlik ettiği kanısına varılan, çünkü bu semptomun öncesinde ya da alevlenmesinden önce ortaya çıkan çatışmalar ve diğer stres faktörlerinin söz konusu olduğu durumlara ise konversiyon bozukluğu denmektedir.

İstemli motor ya da duyu işlevlerini etkileyen, nörolojik ya da diğer genel tıbbi bir durumu düşündüren, ama objektif bir bulgu göstermeyen, bu semptom ya da defisite psikolojik etkenlerin eşlik ettiği kanısına varılan, çünkü bu semptomun öncesinde ya da alevlenmesinden önce ortaya çıkan çatışmalar ve diğer stres faktörlerinin söz konusu olduğu durumlara ise konversiyon bozukluğu denmektedir. Konversiyon çevirme demektir. Bunda ruhsal bir çatışma ruhsal araçlarla yani söz ya da hareketlerle dışavurulmamakta, tepkiler çevrilerek somatik ya da psişik bir hastalık tablosuyla ifadesini bulmaktadır. Bu semptom ya da defisit işlevsellikte yitimlere de neden olmakta, ya da kişiyi toplum içinde zor durumlarda bırakmaktadır. Konversiyon bozuklukları en fazla yürüme bozuklukları gibi hareketlerdeki bozukluklarla kendini gösterir. Ama bayılmalar da konversiyon bozukluklarının en yaygın görüngülerindendir. Bazen konversiyon bozuıkluğu dil tutulmaları, dilsizlik, konuşma bozukluğu gibi daha psişik görünüşlü semptomlara da yol açar. Kişilerde genellikle bir semptom ortaya çıkar ve ruhsal çatışma devam ettiği sürece aynı semptom kullanılır. Motor semptom ya da defisit gösteren, örneğin koordinasyon ya da dengede bozuklukları olan, paraliziler ya da lokalize güçsüzlükle beliren, ses çıkarmada güçlük (afoni) ya da yutma güçlüğü de sık görülen şekillerdendir. Duyu semptomu ya da defisiti gösteren, örneğin görme yitimi, körlük, sağırlık, çift görme, dokunma ya da ağrı duyumu yitimi gibi semptomlarla giden biçimi de yaygındır. Kasılmalar ya da konvülsiyonlar gösteren şekli de sıktır.

Gerek somatizasyon bozukluklarının, gerekse konversiyon bozukluğunun ilaçla tedavisi yoktur. Tersine, ilaç tedavileri durumun kronikleşmesine neden de olabilir. Tek çare derin ve uzun bir psikoterapi olabilir. İlaç tedavisi sadece bu psikoterapi sırasında hastanın kaygılarını azaltmaya yönelik olarak trankilizan ilaçlarla yapılabilir.

Bunlara çok benzeyen bir bozukluk da ağrı bozukluğudur. Bunda vücudun bir ya da daha fazla bölgesinde görülen ağrı ya da ağrılar tabloya egemendir. Ağrılar klinik değerlendirmeyi gerektirecek ölçüde şiddetlidir. Ağrı ya da ağrılar belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal ve mesleki alanlarda işlevsellikte önemli aksamalara yol açar. Ağrının başlangıcı, şiddeti, alevlenmesi ve sürmesinde psikolojik etkenlerin önemli rolü olduğu sezilebilir. Örneğin sıkıntıdan baş ağrısı başlar ya da bel ya da omuzlara kramplar girer. Ama bu ağrılar belirli bir amaca ulaşmak için yapılmaz. Ağrı bozukluğu sadece psikolojik etkenlere bağlı olarak ortaya çıktığı gibi, gerçekten bedensel ağrılara da refakat edebilir. Örneğin kişinin eski yaralanmaları öfke durumlarında yeniden ağrır. En fazla görülen ağrılar bel, sırt, baş, göğüs, karın ağrılarıdır. Bu ağrılar bir başka psikolojik bozukluk türü olan hipokondriazis ile karıştırılmamalıdır.

Hipokondriazis kişinin bedensel duygularını yanlış yorumlayarak ciddi bir hastalığı olduğu düşüncesini, hastalığı olduğu korkusunu taşıması durumudur.

Hipokondriazis kişinin bedensel duygularını yanlış yorumlayarak ciddi bir hastalığı olduğu düşüncesini, hastalığı olduğu korkusunu taşıması durumudur. Yeterli tıbbi değerlendirmelere ve her türlü güvenceye rağmen bu düşünceler sürüp gider. Bu inancı hezeyan yoğunluğunda değildir. Bu düşünceler klinik bakımdan belirli bir sıkıntıya, hatta toplumsal ve mesleki alanlarda kısıtlanmalara neden olabilir. Kişiler bu kaygılarının aşırı ve anlamsız olduğunu kabul etmeye bir türlü yanaşmaz. Yanaştıkları zaman da duyargaları bu hastalık olasılığına karşı sürekli duyarlı kalır.

Bir de vücut dismorfik bozukluğundan söz etmemiz gerekir. Bunlar görünümlerindeki hayali bir kusur ile uğraşıp dururlar. Çok şişman olduklarını, çok zayıf olduklarını, kambur ya da görünür şekilde çarpık olduklarını sanır, buna derinden inanırlar. İnançları neredeyse hezeyan düzeyindedir. Bu inançları onları sürekli bir sıkıntı halinde tutar. Hemen her işlev alanında kısıtlanmalarına neden olur.

Gerek hipokondriazisin, gerekse vücut dismorfik bozukluğunun tedavisi son derecede zordur. Bunlardan başka bir de yapay bozukluk sayılmalıdır. Fizik ya da psikolojik belirtiler amaçlı olarak ortaya çıkarılıyorsa ve bu tür belirtiler varmış gibi davranılıyorsa, yapay bozukluktan söz edilir. Burada hastanın motivasyonu hasta rolünü benimsemesidir. Bunun nedeni ekonomik ya da sosyal bir kazanç sağlamak değildir. Hasta sadece hasta rolünü inanarak ve o rolü benimsediği için oynar. Bunun simülasyondan, yani temaruzdan ayırt edilmesi son derecede zordur. Tedavisi de bütün bu türden bozukluklarda olduğu gibi son derecede zordur. Çünkü hastanın iyileşmeye karşı güçlü bir direnci vardır, sekonder ve primer kazançlarına sıkı sıkıya sarılmıştır ve her türlü tedavi girişimine şiddetle karşı koyar. Yalnızca hastalık tablosu ciddiye alınır ve onun için ilaçlar verilirse bunları severek ve titizce alacaktır. Çünkü rolünü iyi oynaması için bunları iyileştirmek istiyor gibi görünmesi gerekecektir. Ama bu türden bir ilaç tedavisinin yapay bozukluğu pekiştireceği ve onulmaz hale getireceği de muhakkaktır.

Kaynak: Ali Nahit Babaoğlu, 50 Soruda Psikiyatri, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, Kasım 2011, s.76-80

Önceki İçerikUyku-uyanıklık döngüsü, beyin aktivitesinin düzenlenmesinde etkili
Sonraki İçerikÇizerimiz ve arkadaşımız Soner Tuna yaşamını yitirdi