Ana Sayfa Bilim Gündemi Koronavirüs ve diğerleri… | Kanalizasyon sistemleri salgın riski taşır mı?

Koronavirüs ve diğerleri… | Kanalizasyon sistemleri salgın riski taşır mı?

536

Çeviren: Temmuz Güner – Gülseli Kırgıl

Birleşik Krallık Ekoloji ve Hidroloji Merkezi önderliğindeki araştırmacılar, bir atık su örneğindeki koronavirüs miktarını belirleyebilecek standartlaştırılmış bir test üzerinde çalışıyorlar. Çalışmanın yürütücüsü Dr. Andrew Singer “Ne kadar erken (bir sinyal) bulursanız, o kadar erken önlem alınabilir” açıklamalarında bulundu.

Kanalizasyonların içinden enfeksiyonu haritalandırmak
Aralarında Newcastle Üniversitesi, Bangore Üniversitesi ve Edinburgh Üniversitesi’nin de bulunduğu üniversitelerden birçok biliminsanı, daha şimdiden, kanalizasyonlar üzerinden salgını haritalandırmanın ilk safhası olan arıtma tesislerinden arıtılmamış atık su örnekleri toplamak için yerel su şirketleriyle ortaklık kurdu. Covid-19 pandemisinin ilk zamanlarında yapılan araştırmalar, enfekte olanların dışkılarıyla birlikte viral materyal de attığını ortaya koymuştu*. Bu gelişmeyle “kanalizasyon epidemolojisi” ilgi görmeye başladı.

Ulusal çaptaki atık su arıtma tesisleri ağından örnekler toplanabilir.

Dr. Singer “Kanalizasyon ağının farklı noktalarındaki atık su örneklerini inceleyerek, salgını kademeli olarak daha küçük coğrafi alanlara indirgeyebiliriz, bu da sağlık yetkililerinin enfeksiyonu yayma riski en yüksek olan bölgelerde hızlı bir şekilde önlem almalarını sağlayacaktır. Ağımız bu çalışmayı gerçekleştirebilecek kapasitede altı laboratuvara sahip, yani ülke çapında bunu takip edebilecek bir sistem yarın yapılabilir” dedi. Araştırmacılar, koronavirüsün varlığını veya yokluğunu saptayabilecek güvenilir bir test geliştirdiklerini söyleseler de hâlâ su arıtma ağı üzerinde enfeksiyon seviyelerini düzenli ve doğru şekilde ölçebilecek bir sistem üzerinde çalışıyorlar: Bu testin geliştirilmesinde katkıları bulunan Newcastle Üniversitesi’nden Prof. David Graham “Genetik parmak izi yöntemiyle bir şeyin orada olup olmadığını saptamak kolay. Fakat epidemiyolojinin hayati sonuçları vardır, bu nedenle daha kesin olmak istedik” dedi.

Profesör Graham ve meslektaşları şimdi de koronavirüsten gelen genetik materyali ölçmek için bir yöntem geliştirdi. Profesör Graham şu şekilde açıkladı: “Bir örnekte ne kadar virüs olduğunu ölçebiliyoruz ve örnek belli bir topluluğa hizmet veren bir su arıtma tesisinden geldiği için, size bunun yaklaşık olarak kaç kişiden geldiğini de söyleyebiliyoruz” dedi. Graham, bir kişide koronavirüs olup olmadığının anlaşılmasının 7 ila 10 gün sürdüğünü belirtirken, şu açıklamada bulundu: “Kanalizasyondan bir örnek alarak sonraki gün içerisinde size kesin, kişi başı bir sayı verebiliyoruz.”

Karmaşık epidemoloji

Atık su tesisleri salgını haritalandırmak için örnek toplama noktası görevi görebilir.

Araştırmacılar, bir Covid-19 uyarı sisteminin parçası olarak kullanılmadan önce testi hassas bir şekilde ayarlamak ve çoğaltmak istiyorlar. İspanya da dâhil olmak üzere birçok ülke atık sularını takip etmeye başlamış olsa da, ilk başta bazı problemler oluştu. Kanalizasyon bazlı bir takip sisteminin değerini ve kesinliğini maksimum seviyeye çıkarmak için çözülmesi gereken bazı problemler var: Virüsün su içinde çözülme eğilimi, diğer kirletici maddelerin sonuç üzerindeki etkisi ve salgının işe yarayan bir resmini çıkarmak için Birleşik Krallık çapında yapılacak bir ağda kaç örnek toplama noktası olması gerektiğinin saptanması.

Dr. Singer “Bunu yapmamız gerektiği çok açık. Ancak bu devam eden bir salgın için daha önce hiç kullanılmamış bir yaklaşım” dedi.

Kanalizasyonlarda bulunan patojenler başka salgınları beraberinde getirir mi?

Koronavirüsün genetik ‘imzası’ bir atık su örneğinde algılanabiliyor.

Kanalizasyonlarla salgınlar arasındaki bağlantının anlaşılması salgının etmeni olan mikroorganizmaların ve virüslerin yayılımının anlaşılması açısından önemli. Ancak bu noktada cevaplanması gereken başka bir soru daha var: Kanalizasyonlardaki mikroorganizmaların özellikleri nelerdir ve burada bulunan (antibiyotiğe dirençli) bakteriler su yollarına kaçıp hastalıklara ve salgınlara neden olabilir mi? Biliminsanları su soruya yanıt bulmak için yeni bir çalışma başlattı. Environmental Science: Water Research & Technology (Çevre Bilimi: Su Araştırmaları ve Teknoloji) dergisinde yayınlanan çalışmada araştırmacılar, kanalizasyon sisteminde bulunan atık su taşıma borularının yüzeyindeki biyofilmleri inceledi. Biyofilmler, genellikle yüzeylere yapışan mikroorganizma kümeleridir. Biliminsanları sadece yüzeydeki biyofilmleri incelemedi, kanalizasyon sistemi içerisinde kalan –yüzeylere tutunmayan- mikropları incelemek için bir kanalizasyon simülasyonu inşa etti.

Araştırmacılar, kanalizasyon sistemi içerisindeki biyofilmlerin antibiyotiklere dirençli bakteriler içerdiğini buldu. Ayrıca biyofilmlerin içerisindeki dirençli bakterilerin kanalizasyonların temizliği için uygulanan standart kimyasallara da dirençli oldukları ortaya çıkarıldı. Kanalizasyonların temizliği için kullanılan kimyasallar, biyofilmlerin yoğunluğunu azaltabilir ancak biyofilmleri tamamen ortadan kaldırmaz. Bu durum hem atık su arıtımında çalışan işçiler hem de halk için sağlık riski oluşturur. Kanalizasyon bakımı yapılmadan önce kanalizasyon hattının dezenfekte edilmesi salgınların önüne geçilmesi için iyi bir fikir olabilir.

Biliminsanlarına göre bu noktadaki en kötü senaryo, sağanak yağışlarla birlikte meydana gelecek olası bir kanalizasyon taşkınının bulaşıcı hastalık salgınlarına neden olmasıdır. Bu nedenle kanalizasyon sisteminin bakımının söz konusu öneriler göz ardı edilmeden yapılması ve sağanak yağışlarda fazla suyun tahliyesinin sağlanması gerekiyor.

Atık su viral materyali etkileyebilecek başka kirletici maddeler içeriyor, bu da kesin ölçümler yapmayı zorlaştırıyor.

Araştırmacılar, kanalizasyonlardaki boruların yapıldığı malzemenin biyofilm oluşumunda değişikliğe neden olmadığını ancak dezenfeksiyon sırasında temizlik etkinliğini değiştirdiğini ortaya koydu. PCV’lerin daha pürüzsüz bir yüzeye sahip olması nedeniyle temizliğin daha etkin uygulanabildiğini belirtiyorlar. Ayrıca bu çalışmaya imza atan biliminsanları da koronavirüslerin kanalizasyonda kalma süresini inceleyecekleri ve atık sulardaki koronavirüs miktarını tespit edebilecekleri yeni çalışmalar yapacaklarını belirtiyor.

* Bu çalışma koronavirüs ile enfekte olanların dışkılarıyla birlikte viral materyal de attığını ortaya koymuştu. Ancak şimdilik, SARS-CoV-2 için su ve atık su kaynaklı bir bulaşma öngörülmemektedir. Konuya ilişkin araştırmalar sürüyor.

Kaynaklar:

1) https://www.bbc.com/news/science-environment-53257101

2) https://phys.org/news/2020-07-microbes-sewer-pipe-walls.html

Önceki İçerik“Kutsal Mekânın Yeniden Üretimi” kitabı çıktı!
Sonraki İçerikYaşlanmaya bağlı bağışıklık düşüşünün tedavisinde yeni yaklaşım