Lise hayatıma 1978’de Endüstri Meslek Lisesi kimya bölümünde başladığımda ilk kez bir laboratuvarla karşılaşmıştım. Sonradan bölüm şefimiz olduğunu öğrendiğim kimya öğretmenimizin, “Madem geldiniz dünyaya, çalışacaksınız kimyaya…” diye başlayan haykırışıyla biraz ürkerek, biraz da sihirli bir dünyaya atıldığımı sezerek o gece hiç uyuyamadığımı bugün bile anımsıyorum. Kendimi çok özel hissediyordum ve kimyanın gücüyle tüm dünyayı dönüştürebilecek büyülü ve gizemli iksirleri icat edeceğimden emindim. Fakat bu emellerime ulaşmak için öğretmenlerimden habersiz yaptığım bazı çalışmaların sonucunda okula itfaiye araçlarının gelebileceğini hiç düşünmemiştim. Üstelik okuldaki deneylerden artan bazı kimyasalları, atık depolarına koymak yerine, evime götürüp hafta sonları maç bitimlerinde arkadaşlarıma hava atmak isterken komşuların camlarını yere indireceğimi aklımın ucundan bile geçirmiyordum.
Jordi Sierra i Fabra’nın Deneyin Böylesi kitabını okurken bunları gülerek hatırladım. Ve içimdeki haylaz çocuk, bazı deneyleri yeniden yapma iştahına kapıldı.
Merak ve keşfetme duygularının had safhaya ulaştığı laboratuvarlarda, öğrencilerin zaman zaman güvenli ve sağlıklı çalışma kurallarını pek önemsemediğini bilir ve bunun olası olumsuz sonuçlarını dünyanın birçok ülkesinden gelen haberlerde okuruz. Bir kimya öğretmeni olarak, bu tip girişimlerde bulunan öğrencilerimi, özellikle bu kitabı okuduktan sonra, daha iyi anlayabildiğime eminim.
Aristo, Platon, Anaximenes ve Democritus’tan bu yana yüzlerce düşünür, filozof ve bilim insanı, maddenin yapısıyla ilgilenmiş ve bugünkü kimya biliminin oluşumuna zemin hazırlamıştır. Elementlerin sınıflandırılmasıyla ilgili bir sistematiğin oluşması uzun yıllar almıştır. Bugün kimya, biz hissetmesek bile, yaşamımızda oldukça merkezi bir konumda bulunuyor.
İşte Jordi Sierra i Fabra, Deneyin Böylesi’nde hayatı kolaylaştıran kimya bilgisinin; yanlış kullanıldığında başımıza açabileceği tatlı dertleri ustaca anlatıyor. Büyük usta Rıfat Ilgaz’ın unutulmaz eseri Hababam Sınıfı ile aklımızın bir köşesine kazıdığı sakar kimya öğretmeni yerine bu kez sakar öğrencilerin sebep olduğu bir laboratuvar kazasının müthiş bir maceraya evrilmesini heyecanla okumaya başlıyoruz. Kitabın çocuk kahramanları, Jorge, Petra ve Max yaptıkları hatayla Fernanda Öğretmen’den hiç ummadıkları bir karşılık alıyorlar. Üstelik yaşamlarının ciddi bir tehlike altında olduğu endişesini gerçekten hissederek.
Fernanda Öğretmen, laboratuvarda sakarlık yapan öğrencilerine kimyanın gerçekte ne olduğunu anlatabilmek için, elementlerin sihirli dünyasını kullanıyor. Bu heyecanlı macerada kimyaya, kaçınılmaz olarak matematik yoldaşlık ediyor. Tabii sadece fen bilimleri ve matematik değil edebiyat, genel kültür, sanat ve müzik bilgileri de onların çok çok sınırlı bir sürede yaşama yeniden tutunmalarını sağlıyor.
Kitabı oluşturan bölümlerin tanımlanmasında periyodik tabloda yer alan elementlerin atom numaralarının kullanılması kitaba önemli bir özgünlük kazandırmış. Dünyanın her yerinde kimya öğretmenleri periyodik tablonun öğrencilere kavratılmasında çeşitli söz dizileri kullanır ve bu oldukça yararlı da olur. Örneğin Toprak Alkali Metaller diye adlandırılan 2A grubu elementleri için ülkemizde yaygın olarak, “Beymen Mağazalarında Canana Sarılırken Babasına Rastladım” söz dizisi kullanılarak Berilyum (Be), Magnezyum (Mg), Kalsiyum (Ca), Stronsiyum (Sr), Baryum (Ba) ve Radyum (Ra) elementlerinin sembollerinin uzun süreli hafızada kalması amaçlanır.
Jordi Sierra i Fabra bu tür söz oyunlarının çok ötesine geçiyor. Kitap, elementlerin hem sembolleri hem de periyodik tablodaki sayısal değerleri kullanılarak hazırlanmış zihin açıcı bulmacamsı sorular aracılığıyla genç okurların fen bilimlerine olan ilgilerini artırma işlevi görüyor. Talihsiz bir kazayla fen laboratuvarını havaya uçuran Jorge, Petra ve Max’ın soluk soluğa ilerleyen serüvenini izlerken hep birlikte kimya çeşnili bir polisiye romanı tadı alıyoruz.
Bu noktada, yazarın yine Uyurgezer Kitap’tan çıkan bir önceki kitabı Sınavın Böylesi’ni hatırlatmakta fayda var. Orada da kurgunun yine öğretmen-öğrenci ilişkisi üzerinden kurulup, neredeyse dedektiflik romanı diyeceğimiz türde yazıldığını, ancak bu kez matematiğin kullanıldığını okumuştuk. İki kitabın bu anlamda bir bütünlük içinde okunabileceğini söyleyebiliriz.
Kitabın çevirisini üzerine bir küçük not: Çevirmenin böylesine teknik bir konudaki başarısının, öğrenim hayatındaki kimya dersiyle ilgisinin bir sonucu olduğunu düşündüm açıkçası. Umarım yanılmıyorumdur.
Kitabın kapak tasarımının bir kimya laboratuvarından çıkmış olması da beni şaşırtmaz doğrusu.
Gençlerimizin ve çocuklarımızın fen bilimlerinde doygunluk sağlamaları için edebiyat, kültür ve sanatla beslenmeyi ihmal etmemelerini diliyorum.
Deneyin Böylesi, Jordi Sİerra i Fabra, Uyurgezer Kitapları, 2020.