Ana Sayfa 206. Sayı Kitapçı Rafı

Kitapçı Rafı

170

Türkiye İşçi Partisi Radyoda – Proletaryanın Büyülü Kutusu, Kolektif, Yordam, 2021, 544 s.
13 Şubat 1961’de kurulan Türkiye İşçi Partisi, Türkiye siyasal tarihinin en önemli olaylarından biridir. TİP’in gelişip güçlenmesinde parti sözcülerinin efsanevi radyo konuşmalarının çok önemli bir yeri vardır. Türkiye proletaryasının sözcüleri, 1961-1971 döneminde, bambaşka bir dile, bambaşka bir seslenişe ve bambaşka bir içeriğe sahip konuşmalarıyla o zamana kadar devletin ağzı olan radyoyu ‘proletaryanın büyülü kutusu’na çevirmişlerdi. Proletaryanın Büyülü Kutusu, TİP sözcülerinin altı seçim için yaptıkları radyo konuşmalarının metinlerini içermekle kalmıyor. Mehmet Ali Aybar’dan Yaşar Kemal’e, Kemal Türkler’den Can Yücel’e, Rıza Kuas’tan Hamdoş’a, Tarık Ziya Ekinci’den Çetin Altan’a TİP’in çok etkili hatiplerinin radyoda yaptığı konuşmaların ses kayıtlarını da içinde barındırıyor. Bu tarihî konuşmalar karekodlar aracılığıyla dinlenebiliyor. Proletaryanın Büyülü Kutusu’nun sayfalarından dinlenebilen radyo konuşmaları, onları dinlemeseler hayatları normalde bambaşka yönde akabilecek gençleri, aydınları, işçileri ve köylüleri sosyalist mücadelenin içine çekmiş ve TİP bayrağı altında toplayabilmişti. Proletaryanın Büyülü Kutusu sosyalistlerin devlet radyosundan yaptıkları konuşmalarla hayatı değişen insanların öykülerinı anlattığı gibi bu konuşmaları yapan kişilerin portrelerine de yer veriyor. Kitapta Şekibe Çelenk’ten Mehmet Ali Aybar’a, Behice Boran’dan Hamdoş’a, Nazife Cemgil’den Kemal Türkler’e, Yaşar Kemal’den Can Yücel’e, Hasan Hüseyin Korkmazgil’den Tarık Ziya Ekinci’ye tam 43 portre yer alıyor.

İnsan Denen Hayvan – Hastalıkta ve Sağlıkta Hayvanlardan Öğrenebileceklerimiz, Barbara Natterson Horowitz, Çev. Şiirsel Taş, Metis, 2021, 368 s.
Hayvanlarda meme kanseri görülür mü? Strese bağlı kalp krizi? Bayılma nöbetleri? Cinsel yolla bulaşan hastalıklar? Yeme bozuklukları? Hayvanlar aşırı ya da tıkınırcasına yer mi? Kendilerini ölesiye aç bırakırlar mı? Peki ya ruhsal bozukluklar? Örneğin obsesif-kompülsif bozukluk? Klinik depresyon? Madde bağımlılığı ve istismarı? Kaygı bozuklukları? Kendine zarar verme? Kalp yetersizliği olan küçük bir maymunu ameliyat etmesinin ardından kendine sorduğu bu sorular, kardiyolog Barbara Natterson-Horowitz’in tıbba bakışını tamamen değiştiren bir yolculuğun başlangıcı olmuş. İnsanlardaki sağlık sorunlarının hayvanlarda da görülüp görülmediğini araştırmaya başladığında karşılaştığı tablo, insan tıbbıyla hayvan tıbbı arasındaki kopukluğun giderilip daha kapsayıcı bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğine onu ikna etmiş. İnsan Denen Hayvan’da Horowitz ile bilim yazarı Kathryn Bowers, insan sağlığıyla hayvan sağlığı arasındaki çarpıcı paralelliklere dikkat çekerek tıpta insanmerkezciliğin aşılması çağrısında bulunuyorlar.

Larousse Dünya Mitolojileri
Nanon Gardin – Joel Ashmidt, Çev. Atakan Altınörs-Güvenç Recai Ayar, Bilge Kültür Sanat, 2021, 784 s.
Larousse Dünya Mitolojileri’nin yazarlarının üstüne düştükleri temel konu, değişik medeniyetlerin mitlerinin incelenmesinde en şaşırtıcı ve heyecan verici olan şeyin, kâinatın ve hayatın kökeni gibi asli sorulara verdikleri cevapların, bir medeniyetten diğerine, gezegenin bir ucundan diğerine sergilediği benzerliktir. Bu itibarla mitoloji, dünyanın değişik yörelerinde yaşayanların duygusal ve düşünsel kaygılarını gözler önüne seren vazgeçilmez bir bilgi kaynağıdır. Yazarlar bu eserde, Mezopotamya, Yunanistan, Roma, Mısır, Fenike, Hindistan ve İran mitlerinden İskandinav, Cermen ve Kelt mitlerine, Fin-Ugor, Slav ve Kuzey Kutbu mitlerinden Japonya, Çin, Tibet, Afrika, Okyanusya, Aztek, Maya ve İnka mitlerine kadar Dünya Mitolojileri’ni farklı ve benzer yanlarını anlatmayı ve okurda ilgi uyandırmasını hedefliyorlar.

Türkiye’nin Yakın Tarihinde Emek Toplum ve Siyaset 1980-2002
Erol Ülker, Tayfun Mertan, Sosyal Tarih Yayınları, 2021, 280 s.
Bu kitapta yer alan tebliğler DİSK, Tarih Vakfı ve TÜSTAV tarafından 14-15 Aralık 2019’da aynı başlıkla düzenlenen konferansta sunulmuştur. Tarih Vakfı’nda yapılan konferansa sunulacak 21 tebliğin özetleri yayımlanmıştı, bu çalışmada ise o konferansa sunulan tebliğlerin önemli bir kısmına tam metin olarak yer verilebilmiş. Bu çalışmanın Türkiye’nin yakın tarihine ilişkin tartışmalara, emeğin ve işçi mücadelelerinin perspektifinden katkıda bulunacağı amacıyla hazırlanmış.

100 Yıldızla Evrenin Hikâyesi
Florian Freistetter, Ginko Bilim, 2021, 328.
Astronom Florian Freistetter, 2019’da Avusturya’nın en iyi bilim kitabı seçilen 100 Yıldızla Evrenin Hikâyesi’nde okuru yıldızdan yıldıza taşıyor: Gramma Draconis sayesinde Dünya’nın kendi ekseninde döndüğünü biliniyor. 61 Cygni, evrenin tasavvur edildiğinden çok daha büyük olduğunu gösterdi. Yıldızlar insanlara kara deliklerin nasıl işlediğini ve dinozorların neden yok olduğunu açıkladı. Antik Mısır’da tarımı düzenleyen yıldızlar, bugün dünya dışı yaşam arayışlarımızı yönlendirip başka gezegenlerde koloni kurulabileeğini öğretiyor. Kitap, 100 yıldızda evrenin geçmişinden geleceğine uzanıyor, mitolojide dolaşıyor, bilim kurguda soluklanıyor ve Dünya’yı daha anlaşılır kılmak için gözünü gece göğe diken nice insanın hikâyelerini anlatmayı amaçlıyor.

Erwin Schrödinger ve Kuantum Devrimi
John Gribbin, Çev. Mehmet Baysal, Alfa Bilim, 2021, 305 s.
Bilim yazarı ve fizikçi John Gribbin, kuantum devriminin öncülerinden Schrödinger’in renkli hayatını, bilimsel başarılarıyla birlikte anlatmayı hedefliyor. “Paralel evrenler”den yaşamın kökenini kuantum fiziğiyle açıklama çabasına kadar çok geniş bir yelpazede çalışmalar yapmış olan Schrödinger’in bilimsel başarılarını John Gribbin fizik bilmeyen okurlara aktarmayı amaçlıyor. Kitapta 20. yüzyılın başında fizik biliminin durumu özetlendikten sonra Max Planck’ın kuantum kavramı, Einstein’ın katkıları, Bohr’un kuramı, Heisenberg’in matris mekaniği, Dirac’ın çalışmaları ve Schrödinger’in dalga mekaniği anlatılıyor. Ayrıca kitapta Schrödinger’in özel yaşamı ve kadınlarla ilişkileri edebi bir dille aktarılıyor.

Matematiğin Temelleri
Ian Stewart, Çev. Süleyman Cengiz, Doruk Yayınları, 2021, 528 s.
Bir matematiksel problemin çözümüne yönelik ilk adım, çözüme işaret eden sezgisel bir yaklaşımla atılır. Bu yaklaşımın işe yaraması durumunda problem, formel bir yaklaşımla çerçevelenir. İlk ve ortaokul düzeyinde matematik eğitimi alan öğrenciler genel itibariyle matematiksel kavramların ne anlam ifade ettiklerinden daha çok nasıl kullanıldıkları ile ilgilidirler. Oysa matematiksel bir problemin çözümü, nasıl sorusundan önce ne sorusunun cevaplanmasını gerektirir. Bu kitapta yazarlar, temel matematiksel kavramların ve yapıların nasıl kullanıldıklarına dair bir fikir sahibi olarak üniversite matematiğine geçiş yapan bir öğrencinin, bu kavram ve yapıların gerçekte bir matematikçi için ne anlam ifade ettiklerini öğrenebilmesi adına, sezgisel yaklaşımdan formel yaklaşıma doğru ilerleyen bir anlatım sergiliyorlar. Yalnız bu formel yaklaşımı, altta yatan sezgisel fikir kalıplarının bir sonucu olarak inşa ediyorlar. Dolayısıyla öğrenci, matematiksel problemin çözümünde esas öneme sahip olan ne sorusunun cevabını alarak ilerlemiş oluyor. Kitap, pedagojik bir motivasyonla basit matematiksel düşüncenin ötesine geçerek ileri matematikte çalışma yapmayı amaçlayan öğrenciler için matematiğin temellerine ilişkin tüm olağan başlıkları içermektedir. Sayılarla ilgili sezgisel fikirler ele alındıktan sonra, sayı sistemlerinin formel inşası için gerekli küme kuramı ve mantık altyapısı oluşturuluyor. Sonraki adımda ise yeni matematiksel fikirlerin oluşturulmasına yönelik bu belitsel sistemlerin kullanımı anlatılıyor.

Bencil Maymun: İnsan Doğası ve Yokoluşa Giden Yolumuz
Nicholas P. Money, Çev. Mehmet Doğan, Koç Üniversitesi Yayınları, 2021, 128 s.
Nicholas P. Money, modern insana seslendiği manifestosunda okura şöyle sesleniyor: Orta yaşlarında orta boy bir yıldızın yörüngesine kapılmış gezegenlerin üçüncüsünde 3,3 milyar yıl önce filizlendik. Bin asır önce Rift Vadisi’ni terk edip dünyaya açıldık. Beslenme konusundaki esnekliğimiz, 16 milyar sinir hücresine ev sahipliği yapan görkemli neokorteksimiz ve doğayı dönüştürme konusundaki kabarık sicilimiz bizi memeliler arasında özel bir yere taşıdı. 100.000 yıldır etrafta kasıla kasıla yürüyor, 18. yüzyıldan beri kendimize bilge sıfatını yakıştırıyoruz. Bizler Homo sapiens’iz. Batı bilimi ölümcül bir hataya dönüştükçe doğa dikiş yerlerinden sökülüyor. Görkemin yerini gösteriş aldıkça, Homo sapiens yerini Homo narcissus’a terk ediyor. Ben hissini veren şeyin “biz” olduğu unutuldukça Bencil Maymun kurtuluş umudunu yitiriyor. Bu karamsar hikâyenin ışıklarını söndürmeden önce insanlığın berbat ettiği şeye dürüstçe bakmaya ve hatasını kabullenmeye cesaret edenler için bir umut zerresi, bir ipucu da bırakıyor Money: Zarafet. Ancak ve ancak doğanın geri kalanına karşı göstereceğimiz nezaketle gelecek.

Çin Halkının Zihniyeti
Ku Houng-Ming, Çev. Hanife Güven, Doğu-Batı Yayınları, 2021, 165 s.
Çin uygarlığı, Çin edebiyatı ve Çin kadını yazar için başka bir duyarlılığa ve düşünüş tarzına pencere açıyor. Ming, tüm kitap boyunca Avrupalılara halkının, kültürünün, uygarlığının birikimlerini anlatmaya çalışıyor. Bu çağrı zaman zaman tepkisel bir tona bürünse de herkesin tek bir dünyaya ayak bastığı günümüzde, toplumların esasen birbirinden çok farklı zihniyetlere sahip olduğunu haber veriyor Ku Hung-Ming. Yazara göre Çinliler; bireyi, aileyi, toplumu, ataları bir bütün halinde düşünür. Kişi ahlâki özelliklerini işlemek, geliştirmek ve bunları anne babasından başlamak üzere toplumun diğer tüm üyeleriyle uyumlu kılmakla yükümlüdür. Herkes yerini, konumunu, görevlerini bildiğinde doğadaki ahenk gibi bir ahenk, dirlik, düzenlik insanlar arasına da gelip yerleşir. Bunu sağlayacak en önemli enstrümanlar ise müzik ve törenler bilgisidir; yani ritm ve sembollere dayalı bağlılık ritüelleri. Belki de bu yüzden Konfüçyüs’ün ahlâk yasası Avrupalı insanın dine bakış açısından tamamen farklıydı. 20. yüzyılın başında Batı kurumlarında eğitim gören çok dilli ve kültürlü Çinli aydın Ku Hung-Ming, derinden bağlı olduğu geleneksel Çin kültürü ile Batı uygarlığını karşılaştırırken zihniyet dünyasının pek de uzak olmayan bir çelişkiyi anımsatmaya çalışıyor.

Televizyon ve İçimizdeki Şiddet
Nilgün Tutal Cheviron, Kırmızı Yayınları, 2021, 256 s.
Televizyon ve İçimizdeki Şiddet genel olarak tüm iletişim araçlarının ama özellikle de televizyonun insan zihnini nasıl köleleştirdiğini, gerçeklik algısının nasıl yitirildiğini ele alıyor. Bu düşünsel ve duygusal köleliğe karşı çıkma zamanının çoktan geldiğini, bunun insanın elinde olduğuna işaret ediyor. İddiasını gençlerin internet, kamera, video, telefon ve televizyonla çevrili yaşamlarına hâkim olan seyirlik şiddet ve gerçekliğin uzaktan temsili hakkında neler düşündüklerini tartışarak güçlendiriyor. Gençlerse bu tartışmalara kurgulanmış gerçeklik ve şiddet arasındaki ilişkiyi radikal bir tarzda eleştiren ünlü sinemacı Michael Haneke’nin 1992 yılında çektiği Benny’nin Videosu isimli filmi üzerinden katılıyor.

Önceki İçerikYaşlanmaya bağlı kas kaybında kas yenilenmesi nasıl teşvik edilebilir?
Sonraki İçerikOkumadığımız Kitaplar Hakkında Neden Konuşuruz?