Toplumda “aşı kararsızlığı” veya “aşı cahilliği” diyebileceğimiz eğilimlerin bulunması son derece normal. Bu eğilimlere karşı bilgilendirerek, bilinçlendirerek, ikna ederek ve gerekirse bazı yasak tedbirleriyle mücadele edilebilir. Normal olmayan “aşı karşıtlığı” ya da “aşı karşıtlığı militanlığı” yapan kesimdir. Bu kesim az sayıda olmasına karşın, sözünü ettiğimiz kararsızlık ve cahillik eğiliminden beslendiği ve bu eğilimi yaygınlaştırdığı için tehlikelidir.
Aşı karşıtları değişik bir kitle. Her sınıftan ve politik görüşten insanı barındırıyor. Sağcısı da var solcusu da. Dindarı da var modern yaşam tarzını benimseyeni de. Eğitimsizi de var, eğitimlisi de, hatta prof vb. olanları bile var. AKP’lisi de var, CHP’lisi de, HDP’lisi de…
Öncelikle ortak özelliklerini tespit etmeye çalışalım.
– Uzman olmadıkları ama uzmanlık isteyen bir alanda militanlık yapmaktadırlar. İddialarının hiçbir bilimsel kanıtı yoktur; verilerle ve olgularla desteklenmemektedir; dolayısıyla bilimsel bir değeri yoktur. Bu, tipik bir şarlatanlık özelliğidir. Örneğin bir fizik profesörü veya bir arkeolog -bilimsel ölçütler içinde kalacaksa- aşı karşıtlığı militanı olamaz. Bazı tereddütleri olabilir, gider bir uzman arkadaşına sorar (ben öyle yapıyorum). Eğer uzman olmadığı ama uzmanlık isteyen bir alanda militanlık yapıyorsa, bir şarlatandır veya başka bir çıkarı/sorunu vardır.
– Karşıtlarından her türlü bilimsel kanıtı ve veriyi talep etmekte, ama kendi iddialarında böyle bir zorunluluk hissetmemektedirler. Gördükleri en ufak belirsizliği, kendi iddialarının kanıtı gibi sunmaktadırlar. Bu, bilim düşmanlarının tipik şark kurnazlığıdır. Örneğin, bilim henüz ilk canlı hücrenin nasıl ortaya çıktığını net olarak açıklayamıyor mu, o zaman yaradılış düşüncesi doğrudur! Peki, yaradılışın açıklamaları ve kanıtları nerede?
– Aslında bu tavırlarıyla hiç kimsenin bilmediği bazı bilgilere haiz olduklarını iddia etmektedirler. Kimsenin göremediğini bir tek onlar görmektedir. Müthiş bir komployu fark etmişlerdir. Ama bu “ulvi bilginin” hiçbir kanıtı yoktur. Gizem adamıdırlar! Narsisizmin, hatta paranoid şizofreninin tipik bir özelliğidir.
– Aşırı bireyseldirler ve çarpık bir özgürlük anlayışını savunurlar. Örneğin “benim bedenim, kimse karışamaz” derler. Oysa salgın toplumsal bir olgudur; toplumsal tedbirleri gerektirir. Bireysel özgürlüklerin başkasına zarar vermemek gibi sınırları vardır. Bu, toplum sözleşmesinin ve hukukun en temel kuralıdır. Bir öğretmen öğretmenliğe (yani toplumsal işlevine) devam edecekse aşı takvimini tamamlamak zorundadır. Bir sağlık elemanı hastanede çalışacaksa (toplumsal işlevini yerine getirecekse) aşı takvimini tamamlamak zorundadır. Her türlü kamusal işlev alanında geçerlidir bu.
Bu tür ortak özelliklerin dışında aşı karşıtlığı militanlarının bazı özel nitelikleri de bulunuyor: Örneğin bazıları alternatif tıp dedikleri alanlardan nemalanmaktadırlar. Maddi çıkarları gereği aşı karşıtlığı yapmaktadırlar. Bazıları ayrıksılık yöntemiyle ünlü olma peşindedir. Bazıları takıntılıdır; psikiyatrik sorunları vardır.
Kısacası, aşı karşıtlığı militanlığı (dikkat: aşı kararsızlığı ve cahilliği değil), tipik şarlatanlık, bilim düşmanlığı ve toplum umursamazlığı nitelikleri göstermektedir.