Çocuk kitaplarının yayıncılıktaki payı her gün biraz daha artıyor, biricik amacı itaatkâr insan yetiştirmek olan kitapların sayısı azımsanmayacak boyutta ama diğer yandan umut büyüyor, okumaya yetişemediğim harika kitaplara imza atan yayınevlerinin sayısı da artıyor. Ancak kurgudaki genişlemeyi bilim temalı kitaplarda göremiyoruz; müfredattan fazlasını söyleyen, ‘tehlikeli sular’ın en derinine dalan, soru yanıtlamayı değil soru sordurmayı dert edinmiş bilim kitapları yayımlayan yayınevlerinin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Bu ay, o dar havuzdan çıkan nitelikli bilim kitaplarının ikisinden, Yaşamın Çeşitliliği ve Çorbadaki Ekoloji’den söz edeceğim. Kitaplar bir biyoloğun, meraklı miniklerle geçirdiği birkaç saate sığdırdığı ‘hızlandırılmış bilim sohbetleri’ çatısında, büyük meseleleri hayattaki küçük detaylarla anlamlandırmada ve en önemlisi çocukça merakları çoğaltmada birbirlerine çok benziyor, sanırım biraz da bu yüzden yola ikisiyle devam ettim.
Yaşamın Çeşitliliği hikâyesini tersten kuran bir kitap çünkü Luiz ve Kuentin hayata dair zor soruları balıklarını yitirdikten sonra sormaya başlıyor. En doğru yanıtları almalarını isteyen annenin önerisiyle soluğu Doğal Tarih Müzesi’nin Evrim Bölümü’nde alıyor ve müzenin biyoloğu Prof. Notil ile sohbet etme imkânı buluyorlar. Profesör, her iyi öğretici gibi, soruyu yeni sorularla çoğalttığından “Canlı nedir?” ile çıkılan yol, hücreden akyuvarlara, omurgadan üreme hatalarına doğru uzuyor. Üçlünün sohbeti koyulaştıkça Yaşamın Çeşitliliği’nin kitaplığımdaki yerinin sabitleneceğini anladım çünkü metin varlığımıza dair her konuyu ilişkileri açığa çıkarmak üzerinden inceliyor. Üstelik bunu okuruyla temasını hiç yitirmeden yapıyor; mambrandan, levürden söz ederken bu görkemli hikâyenin nasıl kolayca kavranabileceğini fısıldayıp onu evde yapılabilecek deneylere davet ediyor. Kitap, “gökten uçan daireyle inmediğimizin” farkında olan ama canlılığı da pek anlamlandıramayan Luiz’in zihnini berraklaştırmaya 8 yaşın göz hizasından başlıyor, evrimi okurundan soru isteyen ve ona soru soran bir akışla anlatıyor, hâliyle ilginç sorular birbirini kovalıyor: Farelere benzeyen küçük memeliler atamızsa biz nasıl insan olduk? Kuyruğumuz nereye kayboldu? Dinozorlar gitti ama nasıl oluyor da tavşanlar hâlâ bizimle? Kurtlar zavallı kuzuları yiyecekse evrim adil diyebilir miyiz?
Yaşamın Çeşitliliği, zorlu konuları, okurunu gündelik hayatıyla bağlar kurmaya teşvik ederek anlatan Aylak Kitap’ın Mini Bilim Serisi’nde yer alıyor. Bu kitapla büyüyen soruların bazılarına serinin Beyin, Evren ya da Mikroplar’ı ile yanıt aramaya devam edebilirsiniz.
Diğer kitabımız Çorbadaki Ekoloji ise biyoloji doktoru Mariela’nın gezegeni savunmak için çevrebilimci olmak isteyen Sofia ve Violeta ile geçirdiği sekiz saatin öyküsü. Bu kısacık zaman dilimini doğayı korumanın ötelenebilir bir görevden çok yaşamın her anına yayılan bir bilinç olduğunu anlatabilmek için kullanan biyolog, ekolojiyi yaşayarak öğretme macerasını evde başlatıyor. Sofia ile Violeta lastik topun petrolle ilişkisini kavrıyor ilkin. Her gün gezindikleri mekânlara bu gözle baktıkça artıyor soruları. Bitki örtüsü beton olan şehirlerde yetişen çocuklar yaşıtları iki meraklı kızın peşi sıra gezinirken, alışveriş merkezi inşaatına feda edilen yeşil alanların değerini, nesnelerin ekolojik yük çantasını, dünyayı paylaştığımız türleri, meyvelerin mevsimlerle ilişkisini, minicik bir altın yüzüğün doğada yarattığı tahribatı öğreniyor.
Çorbadaki Ekoloji, biyoçeşitlilik, agroekoloji, inorganik gibi kavramları açıklarken dahi akıcı ritmi kaybetmeyen, Toronto’dan Patagonya’ya ışınladığı okuruna elindeki poşete, sokaktaki dolmuşa, köşedeki siteye daha yakından bakmayı öğütleyen bir kitap. Kâseye daldırılan kaşığın ucuna “Çin’in mavi göklerinde asılı duran bir bulutu” yerleştirerek sürekli büyüyen ağlar çizip katmanlı düşünmeye sevk ediyor. Doğa tahribatının kaynağına bireyin deneyimini yerleştiren, çözümü de onun minimal dönüşümlerine indirgeyerek faili bulanıklaştıran söyleme yönelik eleştirim baki ancak Çorbadaki Ekoloji ödevlerimizi sıralarken merceğini reklamlara, inşaatlara, tüketim kültürüne de çevirebildiğinden aynı yaş grubu için kaleme alınmış metinlerden bir ölçüde ayrılıyor bana kalırsa. Sanırım minik okurun, yeşil alan oranı ve atmosfer kirliliği listelerinde şehirlerimizi bulduğunda hissedeceği huzursuzluk, ormanına, suyuna sahip çıkmanın, doğayı korumanın uzun erimli ve kolektif bir mücadeleyle mümkün oluşu üzerine düşünmesine de yardımcı olacaktır. Ve bu yazıyı arka kapaktaki “8-108 arasındaki tüm meraklılara, sorulara nasıl yanıt vereceğini bilemeyen öğretmenlerle babalara tavsiye edilir,” cümlesine değinmeden bitirmek istemem. Kitaptan çok şey öğrenen ben, cümlenin virgülden öncesine kesinlikle katılıyorum ama sonrası? Tavsiyenin biyoloğun kadın olmasından doğan bir ironi olmasına ihtimal veremiyorum ve sorularımızın yanıtlarını bilge babalarda aramayı bıraktığımız günlerde, yayıncıların toplumsal cinsiyet rollerini yeniden üreten ifadeleri tez vakitte terk etmesini umuyorum. Kitabı sevenler benzer bir izlekle kurşun kalemle elmas arasındaki benzerliğin peşine düşen Çorbadaki Kimya ile yolculuğa devam edebilir.
-Yaşamın Çeşitliliği, Louis- Marie Houdebine, Resimleyen: Yann Wehrling, Çev. Sertaç Canbolat, Aylak Kitap, 2021, 61 s.
-Çorbadaki Ekoloji, Mariela Kogan, Ileana Lotersztain, Resimleyen: Pablo Picyk, Çev. Saliha Nilüfer, Pan Yayıncılık, 2017, 48 s.