Hazırlayanlar: Özgür Can Özüdoğru / Cem Oran
2022 yılı, uzay araştırmalarından sağlık çalışmalarına, yapay zekâdan kuantum mekaniğine pek çok farklı alanda ilklere imza atılmasını sağlayan ve rekor yenilenen çalışmaların yapıldığı bir yıl oldu. Önceki birkaç yılda olduğu gibi bu yıl da bütün yıla damgasını vuran çalışmaların çoğunluğu uzay çalışmalarıyla sağlık bilimleri alanlarında yaşandı.
Ne yıl ama… Yüzyıla damgasını vuracak pandeminin yaralarını yeni yeni sarmaya başlarken bilimsel araştırmalar tüm hızıyla ilerlemeye devam ediyor. 2022 yılı, uzay araştırmalarından sağlık çalışmalarına, yapay zekâdan kuantum mekaniğine pek çok farklı alanda ilklere imza atılmasını sağlayan ve rekor yenilenen çalışmaların yapıldığı bir yıl oldu. Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan sürecin yarattığı toplumsal kriz, pandemi sonrası tüm dünyanın tecrübe ettiği ekonomik buhran ve Çin-ABD gerginlikleri gibi gelişmeler hem toplumsal yaşantımızı hem de bilimsel çalışma sürecini şekillendirdi. Rus bilim insanlarının yaşadığı kimi bilimsel ambargolar, yürütülmesine ara verilen bilimsel projeler, Ukraynalılara akademik iş pozisyonlarında yapılan pozitif ayrımcılık, 2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’da tekrar yapılan savunma sanayii yatırımları 2022 yılına sosyal yönden de damga vuran gelişmeler arasındaydı. Buna Batı dünyasında on yıllardır görülmemiş enflasyon oranları da eklenince ne yazık ki bilimsel çalışmalara -özellikle doktora öğrencileri için araştırmacı kadrolarına- ayrılan ödeneklerin azalmaya başlamasının uzun vadeli yankıları hissedilecek gibi duruyor. Fakat tüm bu yaşananlara rağmen bilimsel gelişmeler, okunu her zaman daha ileriye doğru atmaya devam etmekte. Önceki birkaç yılda olduğu gibi bu yıl da bütün yıla damgasını vuran çalışmaların çoğunluğu uzay çalışmalarıyla sağlık bilimleri alanlarında yaşandı. Şimdi gelin, sizler için derlediğimiz 2022’nin satırbaşlarına şöyle bir bakalım.
Uzay araştırmaları
Şüphesiz ki yıl boyu haber başlıklarını en çok süsleyen gelişmeler 2022’de uzay çalışmalarından geldi. Geçen sene bu zamanlar çoğumuzu ekranlara kitleyen Don’t Look Up filminde konu edilen Dünya’ya çarpabilecek göktaşı tehlikesi ve insanların bu tehdit karşısında verdiği tepkilerin absürtlüğü bir kenarda dursun, 21. yüzyılda dahi türümüzü tehlikeye atabilecek bir gökcismine karşı savunmasız olduğumuz gerçeği yıllardır soğuk bir su misali suratımıza çarpmaktaydı. Dünya çevresinde belirli bir boyun üzerindeki göktaşları devamlı olarak izlenmekte ama bize doğru gelebilecek büyük bir göktaşını şimdilik önceden tespit etmek dışında başka bir şey yapamıyoruz. Nihayet NASA ve ESA’nın ortak çalışması olan “Göktaşı Çifti Yeniden Yönlendirme Denemesi” (Double Asteroid Redirection Test; kısaca DART) isimli uzay görevi ile bu durum değişti. Görev kapsamında 2020 yılında fırlatılan uzay aracı, 2022’nin Eylül ayında Dünya’dan oldukça uzaktaki Didymos ve Dimorphos adında iki göktaşından oluşan bir ikili sistemin küçük üyesi Dimorphos’a çarptırıldı ve bu şekilde cismin yörüngesini değiştirerek gideceği yönün yeniden belirlenmesini sağladı. Bu tür bir çarpışma, Dünya’ya çarpma eğilimi olan büyükçe bir göktaşının yörüngesini değiştirmek için de kullanılabileceğinden ötürü insanlığın geleceği için çok büyük önem arz etmekte. Yaşanan çarpışma sonrasında Dimorphos’ta yaşanan yörünge değişiklikleri Dünya yüzeyindeki çeşitli teleskoplar tarafından da takip edilmekte. Bu teleskoplar arasında Türkiye’den Antalya Saklıkent’te konuşlandırılmış TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi de bulunmakta.
2022 yılında göktaşlarına meydan okumanın dışında bir de Ay’a “gidip geldik”; ve bu ziyaret, önümüzdeki on yıllarda daha nicelerinin geleceğinin göstergesi. İnsanlık olarak Apollo 17 programı kapsamında yaptığımız son ziyaretten tam 50 yıl sonra NASA, Ay’a insanlı uçuşlar yapacak Artemis Programı’nı resmen başlattı. Orion adı verilen ve Ay’a -gelecekte belki başka gezegenlere de- insanlı uçuşlar yapmaya olanak tanıyacak yeni nesil bir kapsülü taşıyan Artemis I görevi, başarıyla Ay’a doğru yol aldı, etrafında bir tur attı ve Dünya yüzeyine başarılı bir iniş gerçekleştirdi. Orion kapsülüyle insan göndermeden önce tüm işlemlerin kusursuz çalıştığından emin olmak gerektiği için yapılan bu deneme uçuşu tam anlamıyla başarılı oldu denilebilir. Özellikle önce fırlatma sırasında denk gelinen fırtına, sonra da yakıt ikmali sırasında yaşanan aksaklıklar sebebiyle birkaç defa görev ertelendikten sonra bu tür bir iyi habere proje içinde çalışan bilim insanlarının ihtiyacı vardı. Önümüzdeki yıllar boyunca Artemis görevinden güzel haberler duymaya devam edeceğiz gibi görünüyor.
Bu iki büyük görev dışında NASA’nın Jüpiter ve uydularını incelemek üzere gönderdiği Juno uydusu 29 Eylül itibariyle Europa uydusuna yakın geçiş yaptı ve incelemelerine devam etmekte.
Uzay araştırmaları dışında uzun yıllardır beklenen ve nihayet karşılığı alınan bir başka gökbilim gelişmesi de Olay Ufku Teleskobu ekibinden geldi. Dünya’nın dört bir yanına yayılmış teleskop ağlarıyla yapılan kesintisiz gözlemler sonucu gökadamız Samanyolu’nun merkezindeki süper kütleli karadelik olan Sagitarius A*’a ait bir görüntü elde ettik. Daha önce oldukça büyük ve gözlemlemesi kolay olan M87 gökadasının merkezindeki süper kütleli karadeliğe bakan ekip için bu seferki gözlem sanılanın aksine daha zordu, çünkü M87 gökadası doğrudan bize bakmakta, gözlem yapılan karadelik de herhangi bir açı olmaksızın doğrudan bir şekilde Dünya’ya doğrulmuş bir şekilde. Fakat kendi gökadamızın merkezindeki karadelik, gezegenimize belli bir açıyla durmakta olduğundan ölçümleri elde etmek çok daha karmaşık ve zor olmuştu. Elde edilen görüntüde karadeliğin etrafındaki diskte net bir şekilde görülüyor ki ortaya çıkan ışıma, karadeliğin etrafındaki uzay-zaman bükülmesi sebebiyle belirli noktalarda “mercekleme” denilen olaya maruz kalarak birikiyor. Bu durum genel görelilik tarafından da tahmin edildiği için yapılan ölçüm, Einstein’ın genel göreliliğinin bir başka doğrudan kanıtı olarak tarihe geçti.
James Webb Uzay Teleskobu
Aslında yazımızın bir önceki bölümü için “uzay çalışmaları” başlığını kullanmıştık fakat kanımızca bu cihaz tek başına kendi başlığını hak ediyor. İnsanlık, ilk uzay teleskopu olan Hubble Uzay Teleskobu uzaya fırlatıldığında da James Web’de olduğu gibi sarsıcı görüntülerle karşılaşmıştı. Dünya’nın atmosfer etkilerinden arındırılmış bir teleskop, uzayın boşluğunda evrenin en derinliklerinden haberler getiriyordu. 1990’lı yılların teknolojisi ve imkânları dahilinde bile olsa günümüze dek yansımaları devam eden Hubble keşifleri, James Webb Uzay Teleskobu (kısaca Webb) ile adeta yeni bir seviyeye erişti. Webb, 24 Ocak 2022’de görevini sürdüreceği yere, yani Dünya ile Mars arasında sabit bir yörünge olan 2 numaralı Lagrange noktasına erişti. Aynaların sırayla açılıp, Güneş panelleri işler hale getirilip bir dizi kalibrasyon çalışmasının da tamamlanmasıyla 12 Temmuz’da tümüyle işler hale geldi. İlk iş, Hubble tarafından elde edilmiş görüntüleri tekrar yakalayarak operasyona başladı. Akabinde Webb tarafından alınan görüntüler ve bu görüntülerden elde edilen keşifler şu şekilde:
– 13 Temmuz: Evrenin karanlık noktalarından birine uzunca süreler boyunca bakan Webb, “Derin Alan” adı verilen bir görüntüyü yakaladı. Derin Alan görüntüleri içindeki her noktacık birer gökadadır ve bu tür görüntüler içinde Einstein halkalarından karanlık maddenin ayak izlerine, genç evrenin erken cisimlerinden sayısız gökada kümesine sayısız kozmolojik bulgu edinebilirsiniz.
– 14 Temmuz: Webb’in ilk çalışması Jüpiter’i kızılötesinde fotoğraflamak oldu. Bu görüntü, yapı olarak türünün ilk örneği idi.
– 19 Temmuz: Webb Derin Alan görüntüsünü inceleyen gökbilimciler şu ana kadar gözlemlenen en yaşlı gökada olan (bizden en uzak, genç evren sırasında oluşmuş) GLASS-z-12’yi kayda geçirdi.
– 25 Ağustos: Webb, WASP-39b adında bir ötegezegene ait şu ana kadar alınmış en net ve yüksek çözünürlüklü ışık renkserimini (spektrumu) yayınladı. Renkserimde çok açık ve istatistiksel açıdan bilim insanlarını şaşırtacak düzeyde karbondioksit soğurma çizgisine rastlandı. Bu, bir ötegezegenin atmosferinde karbondioksit bulunduğunun ilk doğrudan kanıtı olarak tarihe geçti.
– 1 Eylül: Webb, bir ötegezegenin şu ana kadar alınmış en net fotoğrafını yakaladı. Fotoğraflanan ötegezegen HIP 65426b’ye dair kızılötesi ışıkölçümü (fotometri) verileri de yayımlandı.
– 22 Kasım: Webb, ilk kez bir ötegezegenin (WASP-39b) renkseriminde kükürt dioksit molekülü gözlemledi.
– 1 Aralık: Webb, Satürn’ün uydusu Titan’ı gözlemledi. Titan atmosferinde metandan bulutlar net bir biçimde görünüyor.
Bu listelenenler bilim camiasında yayımlanan akademik çalışmalar. Fakat Webb, bunlar dışında “Yaratılış Sütunları” gibi evrende pek yakından tanınan çeşitli bulutsular ve gökadaların da görsellerini yayımlamaya devam ediyor.
Nobeller ve Fields Madalyası
Her sene olduğu gibi bu sene de Nobel bilim ödülleriyle “Matematiğin Nobeli” olarak adlandırılan Fields madalyası sahiplerini buldu.
Nobel Fizik ödülü kuantum dolanıklık çalışmalarına yaptıkları katkılar sebebiyle Alain Aspect, John F. Clauser ve Anton Zeilinger arasında paylaştırıldı. Bu üç isim, evrenin en temel yapı taşlarının olasılıksal ve istatistiksel özelliklere sahip olduğunu kanıtlayan ve hâlihazırdaki kanıtları pekiştiren bir dizi deneysel çalışmaya imza attılar. Bell eşitsizliği olarak bilinen ve Albert Einstein tarafından kuantum mekaniğine şüpheci yaklaşımların ürünlerinden biri olan dolanıklık paradoksunun üstesinden gelmek amacıyla yaptıkları çalışmalar ile evrende parçacıklar arasında ışık hızından hızlı bir bilgi iletişimi olduğunu ancak bu iletişimin uzay-zaman nedenselliğini bozmadığını kanıtladılar.
Nobel Kimya Ödülü, küçük molekül parçalarını birbirlerine bağlayarak büyük ve karmaşık moleküller üretmenin pratik bir yolunu sunan klik kimyası ile onun canlı sistemlerdeki uygulamalarını kapsayan biyoortogonal kimya alanına gitti. Ödül klik kimyasının ilk pratik örneklerini birbirlerinden bağımsız olarak keşfeden Morten Meldal ve Barry Sharpless ile bu yeni teknikleri yaşayan biyolojik sistemler üzerinde onlara zarar vermeksizin uygulamayı başaran Carolyn Bertozzi’nin oldu. Bertozzi’nin biyoortogonal reaksiyonlar ismini verdiği teknikler biyoloji ve biyokimya alanında muazzam bir etki yarattı ve günümüzde hücrelerdeki hayati süreçleri araştırmak için de yaygın olarak kullanılıyorlar. Genel olarak klik kimyasının modern biyokimya ve tıptan malzeme bilimine kadar geniş bu kullanım sahası var.
Nobel Fizyoloji veya Tıp ödülüyse modern insan ile Neandertaller arasındaki genetik bağın, çiftleşme sonucu oluşacak gen aktarımlarıyla sağlandığını gösteren ve insanımsı kuzenlerimizden Denisovalı insanlarını açığa çıkaran ekibin lideri Svande Pääbo’ya verildi. Bu çalışmaların temelindeyse gelecekte çok daha fazla üzerine konuşulacağa benzeyen Antik DNA çalışmaları yatıyor. Geçmişte yaşamış insanımsılardan alınan örneklerden izole edilen DNA kırıntıları, günümüzdeki insan DNA’sıyla kıyaslandığında evrim sürecimize dair ayak izlerini keşfedebiliyoruz. Türümüzün şu anki aşamaya gelmeden tecrübe ettiği pek çok iyi ve kötü olay bu ayak izlerinde saklı.
Nobel bilim ödüllerinin her biri üzerine yazılmış daha kapsamlı makaleleri dergimizin 223. sayısında (Kasım 2022) bulabilirsiniz.
Matematik çalışmalarıyla literatüre katkılar sağlamış 40 yaşın altındaki matematikçilere verilen Fields madalyası Maryna Viazovska, James Maynard, June Huh ve Hugo Duminil-Copin arasında paylaştırıldı. Ödülü bu sene alan tek kadın Maryna Viazovska, 8 boyutta kürelerin katlanması üzerine yaptığı çalışmalar sayesinde ödülü almaya hak kazandı. Viazkovska, aynı zamanda şu ana kadar bu ödülü alan ikinci kadın. Oxford Üniversitesi’nden James Maynard, asal sayılar arasındaki boşlukları anlamlandırmak üzerine yaptığı çalışmalardan dolayı ödülü almaya hak kazanırken, Cenevre Üniversitesi’nden Hugo Duminil-Copin, kimyasal faz dönüşümlerinin matematiği üzerine yaptığı çalışmalar ile ödülü almaya hak kazandı. Son olarak zikzaklı eğitim hayatına rağmen özellikle geometri üzerine yaptığı çalışmalarla dikkatleri üzerine çeken ve şu anda Princeton Üniversitesi’nde matematik profesörü olan June Huh, kombinatorikler üzerine yaptığı çalışmaları ile ödülü almaya hak kazandı.
Biyoloji ve tıp çalışmaları
2020 yılından beri sağlık alanında yapılan atılımlar, gelecek yıllarda özellikle yeni ortaya çıkacak RNA aşılarıyla meyvelerini verecek gibi görünüyor. Şimdilik tıp dünyasının büyük beyinleri, halen tümüyle tarihe karışmayan Kovid-19 pandemisiyle başa çıkmayı sağlayacak yeni aşı versiyonları yapmaya devam ettiler. 2022 yılı boyunca ortaya çıkan yeni Kovid varyantlarına karşı geliştirilen güncellenmiş RNA aşıları, özellikle kronik hastalıkları olan ve yaşça ileri bireylere 3. veya 4. doz olarak uygulandı. Fakat aşılanma oranları arttıkça, vücut hastalıkla tanışıp kendi direncini geliştirdikçe toplumsal bağışıklık etkilerini özellikle 2022 yılında gözlemlemeye başladık ve nihayet şu sayfaları okuduğunuz günler itibariyle büyük ölçüde hayatın normal akışına girmiş olduk. Bununla birlikte özellikle çok katı bir “sıfır vaka” politikası uygulayan Çin’de halen kapanmalar ve karantina uygulamaları devam ediyor. Vaka miktarları artıyor ve Kovid olmasa bile grip salgınları artışta.
2022 yılında biyoloji alanında yaşanan bir başka dikkat çekici çalışma, Yale Üniversitesi araştırmacılarından geldi. Ekip ölü bir domuza ait yaşamsal organlarda kan ve çeşitli başka sıvılardan oluşan bir karışımın sirkülasyonunu sağlayarak, bu organları tekrar hayata döndürmeyi başardı. OrganEx adını verdikleri bu yeni teknik ileride ölümünün üzerinden belli bir süre geçmiş insanlardan organ nakli yapmayı mümkün kılabilir.
Yapay zekâ temelli bilişim teknolojileri her alanda olduğu gibi biyoloji alanında da 2022 yılında önemli gelişmelere kapı araladı. Vücudumuzda hayati öneme sahip sayısız proteinin işlevini anlayabilmek için bu proteinlerin moleküler yapısını doğru bir şekilde tespit edebilmek önemli. Ancak bu kolay bir şey değil; protein molekülleri, çok sayıda olası üç boyutlu şekil almak için birbirleriyle çeşit çeşit etkileşime girebilen binlerce amino asitten oluşan uzun, kıvrımlı zincirlerden oluşur. Tek bir proteinin üç boyutlu yapısını anlamak (protein katlanma problemi) yıllarca titiz deneyler gerektirebilir. Google tarafından işletilen DeepMind şirketinin 2018’den bu yana çeşitli sürümlerini çıkarttığı yapay zekâ temelli bir algoritma olan DeepFold, neredeyse bilinen tüm proteinlerin (yaklaşık 200 milyon farklı protein) yapısını doğru bir şekilde tahmin etmeyi başardı. Bu gelişme uzun, zahmetli ve pahalı laboratuvar çalışmalarının yükünü azaltmak açısından son derece önemli, çünkü AlphaFold hem hızlı hem de düşük maliyetli bir çözüm sunuyor. Bu alandaki gelişmelerin ileride ilaç geliştirme çalışmalarından, sentetik gıda araştırmalarına kadar biyoloji ve tıbbın pek çok alanına önemli yenilikler getirmesi bekleniyor.
Maymunçiçeği salgını tüm gezegene yayıldı
Peşimizi bırakmayan Kovid salgınına ek olarak 2022 yılı içinde tüm dünyaya yayılan maymunçiçeği ile de tanıştık. Aslında maymunçiçeği on yıllardır bilinen bir hastalık fakat Kovid pandemisi devam ederken uçakla yolculuk yapan çeşitli bireyler aracılığıyla farklı farklı ülkelerde görülmesi halk arasında paniğe yol açtı. 2021 yılında görülen çeşitli -ama sayıca az- maymunçiçeği vakalarından sonra 2022 Mayıs ayında Nijerya’dan Birleşik Krallık’a uçmuş bir yolcuda şüpheli belirtilere rastlandı. Akabinde Birleşik Krallık içerisinde peşi sıra yeni vakalar gözlemlendi. 2022’nin ilkbaharı biterken maymunçiçeği Avrupa’nın neredeyse tamamına, Dünya’nın da pek çok büyükşehrine çoktan sıçramıştı.
Maymunçiçeği virüsünün ilk olarak Afrika’da vahşi hayat içerisinde hastalıklı bir hayvanın ısırma veya salgı aktarımı sonucu insana aktarılmış olduğu düşünülüyor. Virüsün, insandan insanaysa uzun süreli yoğun temas (cinsel ilişki gibi) aracılığıyla geçtiği görülüyor. Özellikle gözlemlenen vakaların büyük çoğunluğunun LGBT toplulukları içinde yaşanmış olması halkın genelinde salgına dair paniği ve tepkiyi düşürse de, maymunçiçeği ölümcül ve bulaşıcı bir hastalık olma özelliğini sürdürdü. İlk vakaya -Sağlık Bakanlığına göre- Haziran ayında rastlanan Türkiye’de ise 2022 yılı boyunca toplam 12 vakaya rastlandı.
Çoğunlukla erkeklerde rastlanan maymunçiçeği, özellikle öpüşme ve cinsel ilişki gibi vücut sıvılarının doğrudan başka vücuda geçebildiği durumlarda rastlanıyor. Akabinde hasta bireyde vücut döküntüleri, baş ağrısı, yüksek ateş, kas ağrıları, lenf bezlerinde şişme ve deride kızarıklar göstermeye başlıyor. Ne yazık ki maymunçiçeği belirtileri gösterinceye kadar hastalıkla ilgili bir test yapmak olanaklı değil ve ağır vakaların ölümle karşılaşma oranı % 3 ila % 6 arası değişmekte. Hastalığa ait aşı çalışmaları 2022 boyunca sürerken, sıradan bir suçiçeği aşısının da hastalığa karşı büyük ölçüde koruma sağladığı görüldü. Fakat hastalığın bulaşma şeklini göz önünde bulunduran Dünya Sağlık Örgütü, kitlesel aşılanma çağrısı yapmadı, özellikle belirli topluluklar içinde aşılamaların yapılmasının şimdilik yeterli olduğu düşünülüyor.
İklim değişikliği varlığını hissettirmeye devam ediyor
İnsanlık, iklim değişikliğinin etkilerini dünya çapında aşırı hava koşullarıyla birlikte hissetmeye devam etti. Sıcak hava dalgaları, ikisi de rekor düzeydeki en sıcak günlerini yaşayan Hindistan’dan Birleşik Krallık’a kadar yıl boyunca sık görülen bir olaydı. En kötü etkilenen, kayıtlara geçen en sert sıcak hava dalgasının 2 ay boyunca vurduğu Çin oldu. Pakistan’daki yıkıcı seller, BM tarafından bir iklim felaketi olarak etiketlendi. Kuzey Kutbu ve Antarktika’da bile, yüksek sıcaklıklar tarihte görülmemiş derecede düşen deniz buzu seviyelerine yol açtı.
Genel tabloya bakarsak, başlıca sera gazları olan karbondioksit, metan ve azot oksit konsantrasyonları 2022’de bir kez daha rekor seviyelere ulaştı. Metan konsantrasyonundaki yıllık artış, rekor seviyedeki en yüksek artış oldu. Önemli izleme istasyonlarından alınan veriler, üç gazın atmosferik seviyelerinin 2022’de artmaya devam ettiğini gösteriyor. Ayrıca, 2022 yılındaki küresel ortalama sıcaklık değerlerinin, 1850-1900 yılları arasındaki ortalamanın 1,15 derece yukarısında olduğu kaydedildi. 2015’ten 2022’ye kadarki 8 yıl kayıtlardaki en sıcak yıllar olarak görülüyor. Tahmin edilebileceği gibi, Avrupa Alpleri’nde buzul erime rekorları da 2022’de altüst oldu. Alpler genelinde 3 ila 4 metre arasında ortalama kalınlık kayıpları ölçüldü. Küresel ortalama deniz seviyeleri, uydu altimetre (yükseklik ölçer) kaydının 30 yılı boyunca (1993-2022) yılda tahmini 3,4 ± 0,3 mm arttı. 1993-2002 ve 2013-2022 arasında oran iki katına çıktı ve Ocak 2021 ile Ağustos 2022 arasında deniz seviyesi yaklaşık 5 mm yükseldi. Hızlanma, artan buzul erimesinden kaynaklanıyor.
Küresel iklim değişikliğindeki vahim tablo bir yana, bu yıl başa çıkmamız gereken sadece hava durumu değildi. 15 Ocak’ta Hunga Tonga-Hunga Ha’apai yanardağının patlaması altı kişiyi öldürdü, iki kişiyi yaraladı ve patlamanın etkisi stratosfere kadar ulaştı. Bu olay, 21. yüzyılın şimdiye kadarki en büyük patlaması olarak kaydedildi ve atmosferik etkileri tüm dünyada hissedildi.
ChatGPT rüzgarı
2022’nin son günlerde herkesin dikkatini çeken bir gelişme de bilişim dünyasından geldi. OpenAI tarafından geliştirilen ve yazışma yoluyla etkileşim kurmak üzere eğitilen yapay zekâ temelli bir sohbet (chat) botu olan ChatGPT’nin yetenekleri karşısında birçoğumuz şaşkına döndük. Kullanıcı sorgularına yanıt olarak saniyeler içinde denemeler, şiirler, şarkı sözleri, algoritmalar ve dahasını üretebilen türünün en gelişmiş metin oluşturma robotuyla karşı karşıyayız. Esasında sohbet botları uzun süredir çeşitli çevrimiçi platformlarda karşımıza çıkıyor; birçoğumuz arama motorlarında, alışveriş/eğlence sitelerinde onları kullanıyor. Bu bilindik sohbet botlarının temel işlevi kullanıcıların sorgularına karşılık önceden programlanmış otomatik cevaplar üretmek. Ancak ChatGPT olayı farklı bir boyuta taşıyor; sadece hazır cevaplar üretmekle kalmıyor, kullanıcıyla karşılıklı etkileşime giriyor, öğreniyor, kendini geliştiriyor ve bu sayede sıradan botlara göre çok daha isabetli ve hatta yaratıcı gerçek zamanlı yanıtlar üretiyor.
İsmini yine OpenAI tarafından geliştirilmiş dünyanın en güçlü dil modellerinden olan GPT-3’ten alan sistem, devasa konuşma verisi setleri ile eğitiliyor ve bu sayede kullanıcının sorgusundan ne istediğini görülmemiş bir doğrulukla tespit edip yanıtlayabiliyor. Hızı ve esnekliği açısından şaşırtıcı olan bu yeni teknolojinin yakın gelecekte başta insan iletişimi gerektiren alanlar (müşteri hizmetleri, arama motorları vb) olmak üzere geniş bir sahada kullanım alanı bulacağı tahmin ediliyor.
Rusya-Ukrayna savaşı ve sekteye uğrayan bilim
2022 yılı içinde yaşanan sarsıcı olaylardan biri de Rusya’nın Ukrayna’ya gerçekleştirdiği saldırılar sonucu oluşan savaş hali ve Avrupa toplulukları başta olmak üzere Batı bloğunda yaşanan yaptırımlar silsilesi oldu. Rus yönetmenler film festivallerine alınmadı, sanatçılar sergilere davet edilmedi, ortak bilimsel projeler rafa kaldırıldı. Yaşanan yaptırımlara yanıt olarak Rusya özellikle Avrupa ülkelerini zora sokacak ekonomik yaptırımlar uygulamaya başlarken ortaya çıkan bu gerginlik durumunun yakın gelecekte azalacağına dair herhangi bir belirti yok.
Ülkeler çapında uygulanan yaptırımlar dışında çeşitli bilim kurumları tarafından da kimisi absürt denebilecek yaptırımlarla karşılaşıldı. İtalya’da bulunan Milano Bicocca Üniversitesi, önce ders programlarından Dostoyevski’yi çıkardığını açıkladı, sonra da gelen tepkiler üzerine geri adım attı. 4 Şubat – 4 Nisan tarihleri arasında St Petersburg’da düzenlenecek 2022 Dünya Satranç Olimpiyatları iptal edildi. Almanya ile Rusya tarafından ortaklaşa işletilen Spektr-R ve eROSITA uzay teleskopları güç tasarrufu moduna alındı, ortak projeler iptal edildi. Avrupa Uzay Ajansı ESA ile Rusya Uzay Ajansı ROSCOSMOS tarafından birlikte yürütülecek ExoMars projesi, savaş durumu ortadan kaldırılıncaya kadar askıya alındı. Rusya Bilimler Akademisi’ne göre pek çok ufak üniversite, deney aleti tedarikinde sorunlar yaşıyor. Bu sebeple kimi bilimsel deneylere ara verilmiş durumda. Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi CERN, 2024 yılına kadar Rusya ve Belarus ile her türlü işbirliğini kestiğini duyurdu. Ayrıca ROSCOSMOS başkanı Yuri Borisov, Rusya’nın 2024 yılına kadar Uluslararası Uzay İstasyonu konsorsiyumundan ayrılarak kendi uzay istasyonunu kuracağını ilan etti. Çin de 2011 yılında insan hakları ihlalleri ve bilimsel çalışmalarındaki şeffaflık üzerine var olan soru işaretleri sebebiyle Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan men edilmişti. Şimdiyse 2022 yılı içinde kendi uzay istasyonu Tiangong’un inşasını bitirmek üzere. 2022 yılında önemli bilimsel dergilerde yapılan yayınlara baktığımızda, Rusya’dan çalışma gruplarının çalışmalarına daha az rastlıyoruz. Rus lisansüstü öğrenciler, doktora ve doktora sonrası çalışmalar için Avrupa ile yaptıkları işbirliklerinin azaldığından ve bütçelerin kısıldığında şikâyetçi. Özellikle Sovyet döneminde Doğu ve Batı bloklarında yaşanan bilimsel işbirliksizliği nedeniyle çeşitli çalışmaların birbirlerinden bağımsız olarak tekrar tekrar keşfedildiği göz önünde bulundurulduğunda, ortaya çıkan bu gerçekliğin bilimin küreselliğini sekteye uğratacağı kesin.
Madalyonun öbür yüzünde ise, saldırı sonucu oluşan mülteci akını, komşu ülkelerde etkisini gösterirken pek çok Ukraynalı bilim insanı da üniversitelerini terk etmek zorunda kaldı. Avrupa ve ABD’den çeşitli bilim kuruluşları, lisansüstü çalışmalar için Ukrayna’dan başvurular yapan öğrencilere öncelik ayırdıklarını duyururken, işinden olmuş üniversite öğretim görevlileri için de geçici işe alma uygulamalarının yapıldığı görülüyor. Özellikle Fields Madalyası’nı bu sene alan matematikçiler arasında bir Ukraynalının da bulunması, Ukrayna’nın içinde bulunduğu zor durumun bilimsel ödüllendirme sürecindeki tarafsızlığa etki edip etmediği sorularını göz önüne getirse de, ödülü alan matematikçi Maryna Viazovska’nın çalıştığı alanda elde ettiği başarılar zaten yıllardır matematik çevrelerinde takdir toplamaktaydı.
KAYNAKLAR
1) Bilim ve Gelecek internet sitesi DART görevi makalesi https://bilimvegelecek.com.tr/index.php/2022/09/28/goktasi-tehlikesine-karsi-ilk-adim-dart-ilk-gorevini-basariyla-tamamladi/
2) Bilim ve Gelecek internet sitesi ARTEMIS görevi makalesi
3) TUG DART basın açıklaması
https://tug.tubitak.gov.tr/tr/haber/nasanin-dunyayi-kurtarma-provasi-dart-gorevi-tug-teleskobu-ile-izlendi
4) NASA internet sitesinin Webb’e dair haberleri derlediği kısım
https://blogs.nasa.gov/webb/2022/
5) Nobel Ödülleri: Bilim ve Gelecek Dergisi 223. sayı
6) Scientific American dergisinin 2022 yılı biyoloji ve tıp gelişmelerini derlediği makale
https://www.scientificamerican.com/article/the-biggest-health-and-biology-breakthroughs-of-2022/
7) Dünya Meteoroloji Örgütü küresel karbondioksit seviyeleri basın açıklaması
https://public.wmo.int/en/media/press-release/eight-warmest-years-record-witness-upsurge-climate-change-impacts#:~:text=Temperature%3A%20The%20global%20average%20temperature,until%20the%20end%20of%202022
8) OpenAI şirketinni ChatGPT üzerine hazırladığı tanıtım makalesi
https://openai.com/blog/chatgpt/
9) Çalışma alanlarından edinilmiş Ukraynalı biliminsanlarının istihdam edilmesi üzerine Avrupa Komisyonu duyurusu: https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/IP_22_2943
10) Bilim ve Gelecek internet sitesi Rusya üzerinde yapılan yaptırımların derlemesi
Rusya’ya kültür, sanat, bilim ve spor alanında yaptırımlar Engizisyon hortladı!