Ana Sayfa Bilim Gündemi Çocuklar hasta yüzleri tanıyabilir mi?

Çocuklar hasta yüzleri tanıyabilir mi?

Yeni bir çalışmada, çocuklara başkalarıyla etkileşim kurmanın güvenli olup olmadığını belirleyebilmeleri için yüzleri nasıl kullanacaklarını öğretmenin ilk adımın ne olduğu araştırıldı.

91
0

Çeviren: Ebru Oktay

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, küresel olarak, bulaşıcı hastalıklar çocuklar arasında önde gelen ölüm nedenidir. Ayrıca, çocukların bulaşıcı hastalıklara yakalanma olasılığı yetişkinlerden daha fazladır. Ancak, çocukların hasta yüzlere tepkilerini ölçen araştırmalarda pek çok eksik var. Çocukların hastalığı tanıma ve hastalıktan kaçınma becerilerinin nasıl ortaya çıktığını ve çocuk sağlığının ve daha geniş anlamda halk sağlığının iyileştirilmesine yardımcı olmak için geliştirilmesi gerekliliğini anlamak önemlidir. Önceki araştırmalar, sadece yetişkinlerin, birinin hasta olup olmadığını anlamak ve onlara yaklaşıp yaklaşmama veya bunlardan kaçınma konusunda karar vermek için yüzleri kullanabileceğini bildirmişti.
Miami Üniversitesi, Çin Hong Kong Üniversitesi Shenzhen, Duke Üniversitesi ve James Madison Üniversitesi’nden araştırmacılar, insanların COVID-19 gibi kısa süreli, bulaşıcı bir hastalığa yakalandıklarında kendilerini sağlıklı hissettiklerinde yani tamamen iyileştiklerinde insanların yüz fotoğraflarını toplayarak bu konuyu ele aldılar. Bu çalışma, hastalığın doğal belirtilerini yaşayan bireylerin hem hastalık anında hem de tamamen iyileştiklerinde yüz fotoğraflarını kullanan ilk çalışmalardan biridir. Child Development dergisinde yayınlanan bulgular, yetişkinlerin ve daha büyük çocukların (8-9 yaş arası) hasta yüzlerden kaçınabildiğini ve onları tanıyabildiğini göstermiştir.
“Yetişkinlerde yaptığımız önceki çalışmalara dayanarak, yüzdeki hastalık ipuçlarına duyarlılığın çocuklukta (4 ila 9 yaş arası) ortaya çıkacağını varsaydık. Miami Üniversitesi’nde gelişim psikolojisi doktora öğrencisi olan ve bu projelere öncülük eden Tiffany Leung, “Bu duyarlılığın yaşla birlikte artacağını ve deneyimle ince ayarlı hale gelen davranışsal bir bağışıklık sistemini yansıtacağını tahmin ettik. İnsanların başkalarında hastalıktan doğal olarak nasıl kaçındıklarını daha iyi anlayarak, hangi bilgilerin kullanıldığını belirleyebilir ve nihayetinde halk sağlığını daha iyi hale getirebiliriz” dedi.
Çalışmayı yürütmek için çocuklar, çevrimiçi reklamlar (sosyal medya gibi) ve yerel kuruluşlarla (doğum merkezleri ve müzeler gibi) ortaklıklar yoluyla gönüllü oldular. Yetişkinler ise, Miami Üniversitesi’ndeki lisans araştırma katılımcı havuzu aracılığıyla çalışmaya katıldılar. Araştırmanın örneklemini 4-5 yaş, 8-9 yaş ve yetişkinlerden oluşan 160 katılımcı oluşturmuştur. Katılımcılar öncelikle beyazlardı (4-5 yaşındakilerin %70’i, 8-9 yaşındakilerin %62’si ve yetişkinlerin %61’i) ve Hispanik değillerdi (4-5 yaşındakilerin %63’ü) , 8-9 yaşındakilerin %71’i ve yetişkinlerin %80’i). Çoğu katılımcının 4 yıllık üniversite mezunu (4-5 yaşındakilerin %33’ü, 8-9 yaşındakilerin %33’ü ve yetişkinlerin %42’si) veya ileri/profesyonel derecesi olan bir birincil bakıcısı vardı. (4-5 yaşındakilerin %51’inde, 8-9 yaşındakilerin %60’ında ve yetişkinlerin %39’unda).
Çalışma, öncelikle Amerika Birleşik Devletleri’nin yanı sıra Kanada ve Birleşik Krallık’ta bulunan çocuk katılımcılarla çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. Ebeveynlerin, çocukların ve yetişkin katılımcıların İngilizce iletişim kurmaları ve normal veya düzeltilmiş-normal görme ve işitme duyularına sahip olmaları önemliydi. Çocuklara 10 ABD Doları tutarında bir hediye kartı ve yetişkinlere katılımları karşılığında kurs kredisi verildi. Miami Üniversitesi’ndeki Kurumsal İnceleme Kurulu bu çalışmayı onayladı. Bakıcılardan ve çocuklardan bilgilendirilmiş onam ve onay alındı.
Çalışma Ağustos 2021-Mart 2022 tarihleri ​​arasında Zoom üzerinde çocuk dostu çevrimiçi oyunlar aracılığıyla tamamlandı. Çocuklara aynı kişiye ait iki yüz (bir hasta ve bir sağlıklı) yan yana gösterildi. İlk oyunda çocuklar, daha sağlıklı insanlara yaklaşma tercihlerini değerlendirmek için yüzler arasından “Akşam yemeğinde hangisinin yanına oturmayı tercih edersin?” gibi seçimler yapacaklardı. Katılımcılara daha sonra kısa bir mola verildi ve bu sırada yorgunluğu önlemek ve motivasyonu artırmak için ilgisiz bir top bulma oyunu oynamaya davet edildiler. İkinci oyunda, katılımcılardan hangi kişinin kendini hasta hissettiğini belirlemeleri istendi. Katılımcılara “Doktor olduğunuzu ve bu hastanede çalıştığınızı hayal edin. Bu oyunda kimin hasta olduğunu bulmak senin görevin, böylece onların daha iyi hissetmelerine yardımcı olabilirsin. Sence kendini hasta hisseden hangisi?” sorusu soruldu. Bu soru, katılımcıların hastalığı açıkça yakalayabildiklerini ortaya koydu.
Araştırma, çocukların (8 ila 9 yaş arası) hasta yüzlerden kaçınabildiğini ve tanıyabildiğini bulmuştu. Ek olarak, yetişkinler, 4-5 yaşındakilerden daha doğru olan 8-9 yaşındaki çocuklara göre hasta yüzlerden kaçınma ve tanıma konusunda daha isabetliydi, bu da bu becerilerin yaşla birlikte geliştiğini düşündürüyordu. Hasta yüzleri tanımada daha isabetli olan çocuklar, onlardan kaçınmakta da daha isabetlilerdi.
Miami Üniversitesi’nde psikoloji doçenti ve Gelişim Psikolojisi Programı Direktörü Elizabeth Simpson, “Çalışmalarımıza katılan herkese ve özellikle hasta olduklarında yüzlerinin fotoğraflarını bağışlayanlara çok minnettarız. Hasta yüz algılama becerilerini geliştirip geliştiremeyeceğimizi ve halk sağlığını daha iyiye evriltip evriltemeyeceğimizi keşfetmek için hasta yüz fotoğrafları toplamaya devam ediyoruz” dedi.
Araştırmacılar bu çalışmada çeşitli sınırlamalar olduğunu da kabul ediyorlar. İlk olarak, örneklem çoğunlukla, Batı kültürlerindeki beyaz, Hispanik olmayan katılımcılardan oluşuyordu. Ek olarak, çalışmada yalnızca yüzlerin durağan görüntüleri kullanılırken, gerçek dünyada çocukların seslere ve vücut hareketlerine de duyarlı oldukları bilinmektedir. Bu nedenle bu sınırlamaları aşabilmek için yeni çalışmalar gerekecektir.
Son olarak da, çalışmada sadece yetişkin yüzleri kullanıldığından yetişkin katılımcılar çocuklara kıyasla bir avantaja sahip olabilirler. Bu nedenle çocuk yüzleri de dahil olmak üzere daha geniş çeşitlilikte yüz örneklerinin kullanılmasına ihtiyaç vardır.