Cumhuriyetimiz 100. yılını doldurdu. Kazanımları, tıkanıklıkları, olumlu-olumsuz süreçleriyle birlikte yüz yıllık bir deneyim. Geçtiğimiz yüz yıla baktığımızda, temel bir olguyu saptayabiliyoruz. Cumhuriyet değerleri, egemen sınıflar, iktidarlar ve devlet katları içinde giderek zayıflarken, bu değerleri savunmak ve yaşatmak emekçi halka kalıyor. Sonuna kadar sınıfsal bir konudur bu. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir denmiştir ya, cumhuriyete gerçekten de kimin ihtiyacı varsa onlar sahip çıkıyor. Özellikle 20 küsur yıllık AKP iktidarı için cumhuriyet bir yük, kapanması gereken bir parantezdir. Yönettikleri ülkenin kuruluşunun 100. yılını kutlamamak için bin bir bahane icat ettiler, bin dereden su getirdiler. Ama işte halk sahip çıktı cumhuriyete ve kurucu önderi Mustafa Kemal Atatürk’e.
Cumhuriyetin yıpranma ve tıkanma süreci üzerine çok düşünmüş, çarpıcı analizlerde bulunmuş değerli bir fikir ve eylem adamını, Doğan Avcıoğlu’nu, ölümünün 40. yıldönümü vesilesiyle elinizdeki sayının kapak dosyasında inceledik. Hasan Hüseyin Bayram’ın, Doğan Avcıoğlu’nun yaşamını ve fikirlerini ele aldığı henüz yayımlanmamış kitap çalışmasından derledik bu dosyayı.
Doğan Avcıoğlu, sadece düşünmekle ve yazmakla yetinmemiş, fikirleri doğrultusunda oldukça riskli pratiklere de girmiş, yakın tarihimizin çok önemli bir siyasetçisi aynı zamanda. Hem Fransız İhtilali’nden hem de Jön Türk mirasından ve 1930’ların Kadro Hareketi’nden etkilenerek fikirlerini temellendirmeye çalışmış. Sosyalizmi temel olarak, halkçılık, devletçilik, devrimcilik, lâiklik, cumhuriyetçilik ve milliyetçilik ilkelerine dayanan Atatürkçülüğün en tabii sonucu ve devamı olarak görmüş. Devrimde orduya belirleyici bir rol biçen Avcıoğlu, 12 Mart darbesinden sonra ciddi bir hayal kırıklığı da yaşamış.
Cumhuriyet tarihinin önemli bir fikir adamı olan ve öncülük ettiği akımla ülke siyasetini de etkileyen Doğan Avcıoğlu’nu ölümünün 40. yıldönümünde saygıyla anıyoruz. Avcıoğlu’nun çalışmalarının ve fikir dünyasının genç okurlara aktarılmasını ve tartışılmasını, özellikle Cumhuriyet’in 100. yılını kutladığımız şu günlerde önemli buluyoruz.
***
İsrail devletinin Gazze halkına yönelik saldırısı tüm hızıyla sürüyor. Çoğu çocuk binlerce kişinin ölümüne yol açan ve bir soykırım niteliği kazanan bu saldırılar, dünyayı da anlamlı bir biçimde ikiye böldü. İnsanlık Batılılar ve Doğulular olarak mı, Müslümanlar ve diğerleri olarak mı ikiye bölündü, yoksa emperyalistler ve halklar olarak mı? Başlangıçta, saflaşmaya ilişkin ilk iki formülasyon daha güçlü gibiydi. Ama çok kısa bir süre sonra taşlar yerine oturdu. Başta ABD Başkanı Biden ve Dışişleri Bakanı Blinken olmak üzere birçok Batılı ülkenin yöneticileri Netanyahu’ya destek ziyaretleri düzenlerken, bu Batılı ülkelerin halkları Gazze’de yaşanan katliamı protesto eden ve Filistinlilere destek veren eylemler düzenlediler. Kısacası, dünya ikiye bölündü, ama Batı da ikiye bölündü. Olması gerektiği biçimde; emperyalistler ve halklar olarak… Bu saflaşmadan yola çıkarak “Batı uygarlığı”, “modernite değerleri”, “modernitenin dinamikleri” gibi kavramları bir kez daha açıklamak ve özetlemek gereği duyduk bu sayımızda.
***
Değerli dostumuz, bilim tarihçisi ve yayımcı Osman Bahadır, 10 Ekim 2023 günü hayata gözlerini yumdu. Osman Bahadır bilim tarihi çalışmalarıyla, yayıncılığıyla ve popüler bilim yazarlığıyla tanınır. Ama o aynı zamanda 68 kuşağından THKO üyesi bir devrimciydi ve 11 yılını cezaevinde geçirmişti. Tüm yaşamını bir bilim emekçisi ve bir devrimci olarak sürdürdü. Yaşamı ve çalışmaları her zaman yolumuzu aydınlatacak.
Dostlukla kalın…