Ana Sayfa 241. Sayı Needham dosyası

Needham dosyası

44

Elinizdeki sayıda dikkat çekeceğimiz ilk dosya “Joseph Needham” dosyası. Çünkü bu önemli bilim tarihçisinin çalışmaları dergimizde ilk kez yer alıyor. Needham (1900-1995) aslında bir biyokimyacı, ama aynı zamanda kendisini Çin bilim tarihi ve felsefesine adamış bir bilim tarihçisi ve sinolog. Birçok kitabının yanı sıra asıl anıt eseri 7 ciltlik “Science and Civilisation in China” başlıklı çalışması. Ne yazık ki bu eser henüz Türkçeye çevrilmiş değil. Bazı makalelerinden ve sempozyumlarda yaptığı konuşmalardan oluşan -ancak sahaflardan bulunabilecek- iki kitabı var Türkçede: Doğu ve Batı Arasında Bilim (Yeni Zamanlar Yayınları, çeviren: Nejdet Özberk, birinci baskı, İstanbul, Mart 1997) ile Doğu’nun Bilgisi, Batı’nın Bilimi (MAB; Ankara, 1983; Derleyenler: A. N. Acar, A. Akçay, H. Ü. Nalbantoğlu, M. Yılmazer). Biz de dosyamızı bu iki kitaptan yararlanarak hazırladık: Ünal Nalbantoğlu’nun Needham’ı tanıtan ve çalışmalarını değerlendiren makalesi ile Needham’ın kaleme aldığı “Çin’in bilim ve teknolojiye katkısı” başlıklı makale.

Needham, Çin uygarlığının tarih boyu bilime ve teknolojiye ne gibi katkıları olduğu konusunda derin araştırmalar yapmanın yanı sıra önemli sorular da ortaya atıyor. Örneğin: 15. yüzyıla değin Avrupa’ya oranla çok üstün olan Çin, neden modern bilim anlayışını geliştiremedi? Biz genellikle soruyu “modern bilim neden Avrupa’da gelişti” diye sorarız. Needham aynı soruyu Çin açısından formüle ediyor. Öte yandan Needham, Çin kültürünün (dininin semavi -yaratış efsaneleri, yaratıcı tanrı, peygamberlik/elçilik kurumu, evrenin insan için yaratılmış olması vb.- olmayışı; başından itibaren doğa-insan uyumu temelinde gelişmesi vb.) günümüzde dahi esin olabilecek yönleri olduğunu da belirtiyor.

Bu büyük bilimci ne yazık ki Türkiye’de fazla tanınmıyor. Umarız hazırladığımız dosya, bu açığı kapatma yolunda bir adım olur.

***

Bu sayının kapak dosyası ise son zamanlarda sık sık yaptığımız gibi yapay zekâ ile ilgili. İzlem Gözükeleş bu kez konuyu farklı bir açıdan ele alıyor: yapay zekâ abartısı. Gözükeleş şunları söylüyor: “YZ altyapısı; insan emeğini, önemli gezegensel kaynakları ve karmaşık bir toplumsal kurumlar çerçevesini kapsayan, birbirine bağlı bileşenlerden oluşan geniş bir ağ oluşturuyor. YZ’yi çevreleyen mevcut söylem, sıklıkla bu altyapıyı gizliyor ve YZ teknolojilerini gizemli hale getiriyor. Böylece YZ teknolojileri, işleyişleri için hayati önem taşıyan insani, çevresel ve toplumsal bağımlılıkların altyapısından izole edilmiş gibi görünen özerk varlıklar olarak algılanabiliyorlar.” Bu ana fikir doğrultusunda gelişen yazıyı ilgiyle okuyacağınızı düşünüyoruz. Nilay Tüfek Özkaya da yapay zekânın evrimini özetlediği ve geleceğine ilişkin fikirler ortaya attığı makalesiyle dosyaya katkı koyuyor.

Cem Oran ve Özgür Can Özüdoğru arkadaşlarımız nisan ayı içinde kaybettiğimiz büyük parçacık fizikçisi Peter Higgs’i anan ve bilimcilere bıraktığı mirası irdeleyen yazılarla bu sayıya katkı koydular. Diğer makale ve dosyalarla birlikte zengin içerikli bir sayı hazırladığımızı düşünüyoruz.

***

Bütün okurlarımızın, yazarlarımızın ve dostlarımızın 1 Mayıs’larını kutluyoruz. 1 Mayıs Marşı’nın dizelerinde söylendiği gibi “işçinin, emekçinin bayramı” kutlu olsun.

Dostlukla kalın…

Önceki İçerikYapay zekâ: Düşler, gerçekler ve sonuçlar
Sonraki İçerikBilim ve Gelecek Mayıs sayısı çıktı!