Bu dünyada 1 metrekarelik yer işgal etti. Aydınlık dergisinin loş arşivinde oturduğu eski püskü çalışma masası taş çatlasa bu kadardı. Cumhuriyet Meyhanesi’ndeki masası ise daha da küçük. 55 yaşında girdiği mezar da ancak o kadar. Yüzeyde yayılanlardan değildi Fahir. İki boyutlu (veya iki boyuta önem veren) insanlar tarafından pek fark edilmezdi. Onlar açısından fazla bir boşluk bırakmadan çekti gitti. Ama üçüncü boyuta gelirsek, sadece gözle değil, işle değil, gönülle keşfedilebilecek boyuta… Bir dipsiz kuyuydu Fahir. Dünyaya açılan kısmı bir metrekare olan sonsuz bir derinlik… Bu derinliğin az bir kısmını biliyoruz ancak; insanın derinliklerine inmek kolay değil. O kadarı bile, yokluğunu giderek daha fazla hissettiriyor bize.
Bir hayal adamdı Fahir. Hayal yazılar, hayal kitaplar, hayal tartışmalar, hayal isyanlar, hayal eylemler, hayal devrimler, hayal arkadaşlar, hayal sevgililer, hayal acılar, sevinçler… Kim bilir, belki gerçektiler. Belki de kendisi de dahil hepimizin sıra dışı hayallerinin arşivini tutuyordu Fahir; sanki böyle gizli bir görevi vardı. Galiba kara kutumuzu kaybettik…
Ah, Fahir. Fazla dalamadık ki o dipsiz kuyuya. Bir insanın derinliklerine dalmak, aslında kendi derinliklerimize dalmak anlamına gelir. Alabildiğine ürkütücüdür bu nedenle… Ama başka türlü de anlamlandırılamaz ki yaşam. Bir derinlik davetiydi Fahir.
Bizler, yakın arkadaşları, 4-5 kişi; işte Ender, Asaf, Tunca, Sabuncu, biraz Deniz… Ek olarak Aydınlık dergisinin emekçileri, Cumhuriyet Meyhanesi’nin garsonları, hasta annesi dolayısıyla evi ile hastane arasında mekik dokuyan taksicisi… Ne kadar icabet ettik bu davete? Yıllar önce bir yıl bile evli kalmadığı bir eşi varmış; cenazede tanıştık. Fahir’in toprağa karışışını en uzak noktadan, gözleri nemli izleyen bir eski eş… Bir oğlu varmış, şimdi koca adam, bir saniye bile ayrılmadı tabutun başından; onu da cenazede tanıdık. Hasta bir anası vardı, bilirdik, hiç tanışmadık. Fahir’in evine hiç gitmedik; davet de etmedi hiç… Eşini, çocuğunu, anasını, evini bilmediğimiz bir dost. Ne kadar ilginç! Böyle bir adamdı Fahir.
Fahir Özel’i 25 Şubat günü bir kalp krizi sonucu kaybettik. 2000’e Doğru’nun, Aydınlık’ın arşivcisi, yılların partili devrimcisi, temel sosyalist değerlerin nöbetçisi Fahir’i yitirdik. Bunlar “görünen köyleri” Fahir’in, hepimize ömrümüz boyu yol gösterecek. Ama Fahir’in hayal arşivi… işte onun çok az bir kısmını biliyoruz. Belki bir gün bir arkeolojik kazı yapılır, bulunur bu arşiv.
Geniş bir boşluk bırakmadı Fahir, derin bir boşluk bıraktı, gitti. Umarım hepimiz böyle ölürüz.
Güle güle hayal arşivcisi…