SUNUŞ:Öğrenci toplulukları ve kulüpleri, lise ve üniversitelerde bilimsel ve kültürel alanlarda gençliğin kolektif üretimini sağlayan önemli kurumlardır. Bu sayıdan itibaren her ay bu köşede, üniversitelerde bu önemli işlevi yerine getiren öğrenci topluluklarının ikisini tanıtacağız. Yaptıkları çalışmaları, amaçlarını ve karşılaştıkları sorunları duyuracakları bir kürsü oluşturmayı hedefliyoruz. Bu ay, İstanbul Üniversitesi Öğrenci Kültür Merkezi Sinema Kulübü (SİNEK) ile Uludağ Üniversitesi Biyoloji Topluluğu’nu (UBİT) tanıtıyoruz. Çalışmalarını Bilim ve Gelecek kanalıyla duyurmak isteyen tüm kulüp ve toplulukları bizimle iletişime geçmeye çağırıyoruz. ozlemozdemir84@gmail.com adresinden bize ulaşabilirsiniz.
Uludağ Üniversitesi Biyoloji Topluluğu (UBİT), 2008’in Şubat ayında kurulmuş. Yeni bir topluluk olmasına rağmen kurulduğu günden bugüne önemli çalışmalar yapıyor. Nisan ayında ikincisini düzenleyecekleri “Ulusal Biyoloji Toplulukları Kongresi” bunlardan en önemlisi. Türkiye’deki üniversite biyoloji topluluklarını bir araya getirdikleri bu kongrede, hem biyolojiyle ilgili sunumlar yapılıyor, hem de bütün üniversitelerin bilim kulüplerinin birbirleriyle iletişim kurması sağlanıyor. UBİT’in kurucusu Birce Buturak ve şu anki topluluk başkanı Özer Erguvan ile görüştük.
Topluluğunuzun kuruluş amacı nedir?
Uludağ Üniversitesi Biyoloji Topluluğu’nun esas amacı, başta bilimsel düşünce ve araştırmayı teşvik etmek ve ilk olarak üniversitemiz genelinde, sonra da ülke genelinde biyoloji alanında çalışan ya da bu alana ilgi duyan öğrenciler arasında ortak bir platform oluşturmak. Bilimin dünya genelindeki gelişim hızının farkında olan topluluğumuz, üretilen bilimi anlama, yorumlama ve uygulama konusunda kurulan önceki topluluklara ek olarak bu alana yeni bir heyecan ve enerji getirecek.
Ne tür etkinlikler düzenliyorsunuz?
Uludağ Üniversitesi sınırları içerisinde büyük küçük herkesin ilgisini çekebilecek bir bilim müzesi kurmayı planlıyoruz. Topluluğumuz kurulduğunda etkinliklerimiz arasında “Köy Projemiz” vardı; bir köy seçip, oradaki öğrencilere bilimsel deneyler yaptırarak fen bilimleri derslerine yardımcı olmak istiyorduk. Bu proje okulumuzda birçok topluluğun desteğiyle büyüdü ve bu yıl uygulamaya geçti. Bizler çocuklara götürdüğümüz deneylerin kalıcı olmasını ve Bursa’daki öğrencilerin bunlardan yararlanmasını istedik. Hatta küçük projelerle sınırlı kalmayıp daha büyük deney cihazları yapabileceğimizi gördük. Geçtiğimiz yaz Türkiye’deki bilim müzelerini gezip neler yapabileceğimizin planını çıkardık. Bazı müzelerden destek aldık. Şu anda bununla ilgili tek sıkıntımız maddi destek, bu problemi çözdüğümüzde yurt dışından cihazları getirteceğiz ve okulumuzun bize vermiş olduğu alana hemen bir müze kuracağız. Müze içerisinde öncelikli olarak biyolojik materyaller olacak; örneğin bağırsak şeklinde bir tünel ve içine girdiğinizde orada oluşan hastalıkların patolojik görüntüleri ve buna neden olan bakteriler bulunacak. Ya da vücudumuzdaki elektriği algılayabilen ve içerisinde tokmak olan bir davula dokunmadan sadece üzerimizdeki elektrikle o davulu çalabileceğiz. Yani büyük küçük herkesin ilgisini çekebilecek, kolay yapılabilen deney aletleri olacak. Bahçe kısmı yeterli alana sahip olursa orayı da botanik bahçesi yapmayı planlıyoruz.
Ulusal Biyoloji Toplulukları Kongresi’nden söz edebilir misiniz?
Bu yıl 16-18 Nisan arasında ikincisini gerçekleştireceğiz. Neden böyle bir işe kalkıştık? Çünkü çoğu biyolog daha 16 Nisan’ın “Dünya Biyologlar Günü” olduğunu bile bilmiyor. Türkiye’deki biyologlar olarak bir arada hareket etmemiz gerektiğini vurgulamak, biyoloji ve ilgili alanlarda okuyan öğrencilerin mezun olduklarında neler yapabileceklerini tartışmak istedik. Bu yüzden de çalışma alanlarımızla ilgili çeşitli sunumlar hazırladık. 3 gün boyunca her akşama birer kültürel etkinlik koyduk.
Topluluğunuzun karşılaştığı sorunlar var mı?
16 Nisan Dünya Biyologlar Günü’nde Türkiye’deki tüm biyologları bir araya toplayan üç günlük bir kongre düzenliyoruz, ama o haftaya kendi hocalarımız bile sınav koyuyor. Hatta bize tarihi değiştirmemiz gerektiği bile söyleniyor. Evet, 16 Nisan Dünya Biyologlar Günü’nü değiştirmemiz söylendi!