Ana Sayfa Dergi Sayıları 81. Sayı Ağız-diş hastalıkları, enfeksiyonları

Ağız-diş hastalıkları, enfeksiyonları

97
0

Şaban Sezgin / Diş Hekimi

Mikroorganizmalar (bakteriler, virüsler, mantarlar, protooazalar) hastalık yapma kudretine, sayıların, vücudun direncine, antibiotik ve sülfamidlere dirençlerine göre değişik derecelerde hastalık yapma potansiyeli taşırlar. Ağızdaki mikroorganizmaların iltihap etkeni olup olmayacağı hastanın genel vücut sağlığına, tükürüğün yeterli ve kaliteli salgılanmasına, dişlerin ve diş etlerinin, ağız örtüsünün sağlığına; ağızdaki protez ve dolguların usulünce yapılıp yapılmadığıyla ilgilidir. Ağız temizliğine pek dikkat etmeyen ve vücut direnci düşük kimselerde diş etleri şiş, kırmızı ve kolayca kanamaya meyillidir. Şartlar iyiye gitmezse diş etlerinde harabiyet oluşur. Sindirim ve ağız- diş temizliğindeki rolü nedeniyle, tükrük bezlerini kısaca gözden geçirelim. Tükrük bezleri, sağlı sollu ikişer adet olarak alt çenede, çene altı türkrük bezleri; dil altı tükrük bezleri ve kulak önü tükrük bezleri (parotis) farklı kimyasalda tükrük salgılarıyla, sindirimi ağızda başlatmaktadır. Tükrük, ağızdaki mikropları mideye yollayarak sayılarını azaltmaktadır. Tükrük bezleri enfeksiyonu, ya tükrük bezi kanalı yoluyla ya da mikroorganizmaların kan yoluyla tükrük bezlerine gelmeleriyle oluşur. Tükrük bezi kanallarının taş ile tıklanmasıyla tabloya enfeksiyonda eşlik edebilir. Taş vakaları daha çok çene altı tükrük bezlerinde görülür. Virütik etkiyle oluşan kabakulak hastalığı saha çok kış mevsimlerinde, okullarda, çocuklar arasında geçiş yaparak görülür. 16-18 günlük kuluçka döneminden sonra bir hafta kadar, kulak önü tükrük bezi tek veya çift taraflı şişer. Çocuklarda hafif enfeksiyon yaparak iyileşir. Nadiren testis ve yumurtalık iltihabı yapar.

Mikroplar genelde vücudu bir giriş kapısından, sıyrıklardan, kırık ve yaralardan veya ameliyat sonrası komplikasyonla enfekte eder. Ağız boşluğunda diş çürükleri yoluyla ilerleyerek diş özüne ulaşıp tedavi edilmeyen vakalarda kök ucunda apse şeklinde belirti verirler. Apse kaynağı bazen başka yerde olup kan ve lenf yoluyla da taşınabilir. İltihapta o bölgede önce damar daralması, hemen akabinde damar genişleyerek beyaz kan hücreleri (ökositler) ve bir miktar damar sıvısı iltihap bölgesine geçer. Lokal olarak kızarıklık, sıcaklık artışı, şişlik, ağrı oluşur. Genel olarak ateş yükselmesi, nabzın hızlanması, baş ağrısı, iştahsızlık ve paslı dil bulunur. Apseler olgunlaştıkları zaman drene edilmezlerse, bulundukları yere göre yüz derisine veya ağız mukozasına fistülize olarak açılırlar. Cerahatlenme deri ve mukoza dış yüzünde olursa yara (ülserasyon) oluşur. Daha ileri safhada damar tıkanmasıyla, o bölgedeki dokular beslenemeyeceğinden gangren oluşur. Çene kemikleri enfeksiyonlarının % 90 nedeni, diş kökenli olup kan yoluyla enfekte olabilir. Enfeksiyon kemik dokusu ve kemik bütünlüğünü bozar. Buna örnek üst çene dişlerinden ikinci küçük azı dişi ile birinci ve ikinci büyük azı dişlerinin kök uçlarındaki iltihabın kemik dokusunu eriterek üst çene sinüsünü enfekte etmesidir. Enfeksiyon toplardamar yoluyla da yayılabilir. Damar içi pıhtılar önemli anatomik noktalarda tıkanma yaparlarsa tehlikeli sonuçlar doğurabilir. (Sinus kavernosus tıkanması) Diş enfeksiyonun diğer bir komplikasyonu beyin apseleridir. Aktinomikozis hastalığı etkeni ağızda sessizce bulunur. Çürük yoluyla kök ucundan, çekim yarası yoluyla veya dişeti cebi iltihabı sonucuyla yumuşak dokuya yayılarak yüzde sertçe tünel şeklinde apse oluşturur.

Kızıl, kızamık, tifo gibi ateşli genel hastalıklarda ağzı mukozası kırmızı renkte ödemli, dil paslı ve şiş haldedir. Enfeksiyon hastalığı geçince ağız lezyonları düzelir. Kızamıkta vücut döküntülerinden önce ağzı içinde, yanakta koplik lekeler görülür. Ağızda belirti veren azı enfeksiyonları şöylece sıralayabiliriz.

Herpes Simplex virüsü, uçuk etkenidir. Dudak, dil, yanak içi ve yüzde görülebilir. İçi sıvı dolu kabarcıklar zamanla kaybolup tekrar ortaya çıkabilirler. Herpes virüsü hayat boyu kalıcıdır.

Moniliasis, mantar enfeksiyonu olup bilhassa yaşlı kimselerde takma dişlerden sonra, yanak içi, dil ve yutakta beyaz pamuk gibi lezyonlar oluşabilir. Etkeni çocuklarda pamukçuk hastalığı yapar.

Frengi (sifilis) hastalığının klinik belirtileri arasında yara (şankr) oluşumu, genital organlar dışında dudaklarda ve daha az nispetle dil, yanak, damak, küçük dil ve bademciklerde görülür. Birinci ve ikinci dönem sifilizinde lezyonlar hastalık etkeni (treponema pollidum) taşır, temasla bulaşıcıdır.

Behçet hastalığı: ağızda, genital organlarda aftöz yaralar, mafsal ağrıları ve göz lezyonlarının tarifini 1937 yılında Hulusi Behçet vermiştir. Virütik menşeli olduğu düşünülüyor. Ağızda dil, yutak veya dişetinde üzeri sarımsı gri ifrazatla kaplı yaralar görülür.

Ağız tüberkülozu, etkeni olan koli basili ağız yoluyla alınsa da belirtiler ağızda hemen görülmezler. Çocuklarda ağızdaki herhangi bir lezyondan giriş yapan tüberküloz etkeni kuluçka döneminden sonra ağızda yara ile kendini gösterir. Boyundaki lenf bezleri şişer. Çocuklarda sebebi bilinmeyen boyun lenf bezlerinin şişliklerinin nedeni, farkına varılmadan geçmiş ağız lezyonları olabilir. Ağız tüberküloz lezyonları ileriki safhada ülserleşir. Doğuştan kalp rahatsızlığı ve romatizmal kalp hastalığı olan kişilerde ağız cerrahi işlemleri ve diş çekiminden önce bulunan alfa hemolitik streptokların kalp adalesi ve kalp kapakçıklarına kan yoluyla giderek yerleşip zarar vermesi önlenmiş olur.