Ana Sayfa Dergi Sayıları 162. Sayı Ekonomik dengesizlik pahasına toplumsal denge

Ekonomik dengesizlik pahasına toplumsal denge

386
0

Satın Alınan Zaman – Demokratik Kapitalizmin Gecikmiş Krizi kitabı 2016 yazında çıktı. Bir 20. yüzyıl tarihsel ekonomi-politik incelemesi olan kitap 3 bölümden oluşuyor. Bu bölümlerde yazar, oldukça özgüvenli bir tavırla kendi tanımlarını ve tezlerini sıralıyor. Burada kitabın yazarı Wolfgang Streeck’in, kapitalizmin sonu adına bilimsel (ekonomik) öngörüler ile meşhur olduğunu belirtmekte fayda var. 1974’te Münster Üniversitesi Sosyoloji bölümünde yardımcı doçentlik ünvanını alan Streeck, daha sonra profesörlüğünü sosyoloji ve endüstriyel ilişkiler alanında yaptı. 2014’e kadar Max Planck Toplum Araştırmaları Enstitüsü’nün direktörlüğünü yaptı. Alman yazarın henüz Türkçeye çevrilmemiş Kapitalizmin Sonu Nasıl Olacak? adında bir kitabı bulunuyor.

İlkin, kitabın önsözü okurlara sunulan bir terminoloji sözlüğü ve müsabaka için sahayı hazırlama süreci olarak hazırlanmış. Burada ekonomi tarihinin galat-ı meşhurlarıyla müsabaka ediliyor. Örneğin kapitalizm bir krizler dizisi, ekonomi de “kendi içinde genişlemekte olan piyasalardaki stratejik eylem ve kolektif bölüşüm çatışmaları sonucunda tarih içinde ampirik yollarla yeniden inşa edilmiş, bir yanda sınıfsal konum ve çıkarlar diğer yandaysa örgütlü gruplar ve politik kurumlar arasındaki dinamik etkileşimle gelişen “piyasa kavgası”nın güdümü” tanımıyla bu dizideki sürerlik politikası olarak yer alıyor.

Ekonomi için 1940-1970 arası istikrarın bir istisna olduğu, ona fazla güvenilmemesi gerektiği, kapitalizm her krizden çıkışı bir zaman satın alma ile gerçekleştirdiği kitabın ana tezi. Kitaba göre bu zamanın da sık sık tükenmesi kriz süreçlerinin oluşumunun bir başka açıklaması. Bunun en önemli delili 2008 krizinin de 1970lerden kök buluyor olması. 1960 sonları patlayan enflasyona çözüm olarak getirilen Keynesçi-olmayan kamu borçlanması, daha sonra özel borçlarla genişleme ve sonra tekrar kriz (2008)… Bu düzlemde 2008 bir mortgage krizi değil, o evleri o fiyatlarlarla satın alamayacak insanlara satılmasının getirdiği doğal bir durum. Öyle ki yalnız o insanların gelir düzeyi değil, bununla beraber içinde tutuldukları yaşam standardı buna neden oluyor. Zira toplumun yaşam standardı kapitalizmin varlığının devamlılığı için “gerek şart”. İstihdam, sosyal güvence, mesai dışı zaman ve verimli çalışma birbiri ile bağlantılı bileşenler. Bunların kapitalizmin merkezindeki sınıf tarafından cebredilmesiyle yine krize sürüklenen kapitalizmin kendisi oluyor. Patron sınıfının bu yaptığıysa vergi sisteminin daraltılması demek oluyor. Burada görülen döngü, kitaba göre bir doğal süreç, kapitalizmin krizler dizisi olarak tanımı da bu nedenle ileri sürülüyor. Şöyle ki, kitabın ifadesiyle “seçkinler iyi okullar, iyi havaalanları, iyi şehirler ister ama kaynak için katkı paylarının artırılmasındansa diğerlerinin vergilendirilmesini tercih ederler”. Bunlar iyi olunca sisteme geri dönecek nitelik de yükseliyor fakat patronlar bu niteliği bedavadan elde etmek istiyorlar.

Kitaba göre sistem, 1970 krizinde sıkışmadan “kapitalizmin özsuyu” olarak tanımladığı paranın üretilmesi yoluyla çıkıyor. Bir başka deyişle, kapitalizm özsuyunun miktarını artırma yoluna gidiyor. Bu bir zaman satın alma, bunun diyeti ise kapitalizmin finansallaşması ya da piyasaların likidasyonu. Elde tutulamayan piyasalar 2008’de son seviyesine dek boşalıyor.

Özgün duruşu, iddialı tezlerinin yanında yer yer sert çıkışlarla ilerleyen kitaba adını veren “satın alınan zaman” terimi şu kinayeli tez cümlesi ile açıklanabilir: “Politik toplumsal denge, ekonomik dengesizlik pahasına yaratılır.” 1970 ve 2008 krizleri arasındaki ilişki bu tez için bir gözlem alanı: Kitaba göre, dünyanın serbestçe basılmış paraya boğulması, hâlihazırdaki kapitalizmin finansallaşması sorununu verip buna eşlik eden gelir eşitsizliğindeki artışın astronomik vaziyette yükselmesine yol açtı. Kâra odaklı patronlar işçileri sosyal güvenceden yoksun bıraktı, onları mesaiye boğdu ve azami verimlilik beklerken de işsizlikle tehdit etti. Böylelikle sistem krizini kendi yarattı. Sistemin sahipleri yurttaşların sistem üzerindeki demokratik kontrolünü saf dışı bıraktı, sistemi borçla (vergiyle) kontrol etti. Buna karşılık “piyasa açısından neyin adil olduğuna piyasa karar verir” ilkesi

– Satın Alınan Zaman- Demokratik Kapitalizmin Gecikmiş Krizi, Wolfgang Streeck, Koç Üniversitesi Yayınları, 2016, 328 s.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz