Ana Sayfa Bilim Gündemi Antik çocuk kurbanının yeni kanıtı Türkiye’de bulundu

Antik çocuk kurbanının yeni kanıtı Türkiye’de bulundu

1644

Bronz Çağı Mezopotamya’sından, ritüel olarak kurban edilmiş genç insanların kalıntıları bulundu.

Londra Tarih Müzesi’nden (London History Museum) yardımcı biliminsanı Dr. Brenna Hasset tarafından yönetilen ekip, Türkiye’deki bir Bronz Çağı mezarlığı olan, Başur Höyük gömü pratiklerini inceledi. Höyük MÖ 3100 ve 2800 arasında gömülmüş bir dizi bireyi barındırıyor.

Alan, Mezopotamya yöneticilerinin gömülerindeki lüks lahit türlerinden olan meşhur Ur Soylu Mezarlığından 500 yıl önceye tarihleniyor.

Türkiye’deki kazı alanı. Fotoğraf: Başur Höyük Araştırma Projesi.

Başur Höyük’teki bir kazı, dönem ve bölge için eşi benzeri görülmemiş sayıda yüksek statülü mezar eşyalarıyla birlikte çoklu gömüler barındıran tabut-benzeri geniş bir taş lahit açığa çıkardı.

Üç mezarda, erkek ve kadın, 11 yaşından genç erişkinlere kadar değişen yaşlarda, en az 11 insana ait kalıntılar bulundu.

Lahitin dışında birkaç insan ayrıntılı hazırlanmış süs eşyaları ve mezar sunularıyla birlikte gömülüydü.

Brenna Hasset, “Gömüler, bireylerin gençliği, sayıları ve onlarla birlikte gömülmüş objelerin zenginliği nedeniyle dikkat çekici” diyor. “Mezopotamya’daki kadınlar ve çocuklar nadiren mezarlık süsleriyle gömülür fakat bunlar normalde kişisel eşyalardır. Bu genç insanların kazara yahut doğal yollarla ölmediklerini, bilakis kurban edildiklerini, gösteren çeşitli kanıtlar var.” diye ekliyor.

Antik Yakın Doğu’da insan kurbanı

Antik Yakın Doğu bugünkü Irak, Türkiye, İran, Suriye ve Kuveyt topraklarından oluşuyordu. Tarihi yaklaşık olarak MÖ 4 binde başlar. Bu alanın çoğu, birbirine yazı sistemleri ve tanrılarıyla bağlanmış kültürlerin bir koleksiyonu, Mezopotamya’yı oluşturur.

Birçok erken insan toplumu, buradaki gibi, büyüdükçe ve daha karmaşık hale geldikçe insan kurbanını bir araç olarak kullandı.

Hasset, “Daha önce bu alanda bilinen en iyi insan kurbanı, yüzlerce gömünün kurban olarak kimliklendirildiği abidevi Kraliyet Mezarlığı’nın keşfiydi” diyor. “İnsan kurbanı uygulamalarının, buradaki gibi, Mezopotamya’da yükselen karmaşık uygarlıkların güçlerini tahkim etme yollarından birisi olduğu öne sürülüyor. Bu keşif, araştırmayı 500 yıl önceye ve 500 mil kuzeye kaydırıyor.”

Bunun insan kurbanı olduğunu nasıl biliyoruz?

Ayaklarında diğer sekiz kişiyle birlikte, iki çocuk mezarda yatar vaziyette gömülüydü. Dikkatlice yerleştirilmiş görünüyorlardı, değerli eşyalarla süslenmişlerdi ve sosyal değerin göstergesi olarak özenle dekore edilmişlerdi.

Araştırmacılar her ne kadar bu insanların tam olarak nasıl öldüklerini doğrulayamasalar da mezarın dışındaki iki hizmetlide, doğal olmayan ölümü düşündürten, saplama ve kesme yaraları dahil kesici travma kanıtı gösterildi.

Bilhassa genç erişkin erkeklerden birisi kalçasında ve kafasında travmalar yaşadı ve görünen o ki hayatı şiddetle son buldu. Belki de kalçasından ve kafatasından sivri uçluyla bir şeyle bıçaklandı. Kafa yaraları, Ur Kraliyet Mezarlığı’ndaki kurban gömülerinde görülen kafatası travmaları yeniden-yapımlarıyla benzer.

Hasset, “Bu çocukların ve genç insanların bir katliamda ya da çatışmada öldürülmüş olmaları mümkün görünmüyor. Vücutların dikkatlice konumlandırılmaları ve şiddet içeren ölüm bu gömülerin bölgedeki diğer yerleşim alanlarında görülen insan kurbanlarıyla aynı yolla örtüştüğünü gösteriyor.” diyor.

Neden kurban edildiler?

Gömüler, Güney-Batı Asya’da erken devletler oluşurken, toplumda yaşanan geniş sosyal ve ekonomik buhranların kanıtını işaret ediyor.

İnsan kurbanı, yani insanları ritüel amaçlarla öldürmek, genellikle hiyerarşik olarak merkezileşmiş toplumlarla ilişkilendirilir. Çeşitli ruhsal, politik, askeri ya da ekonomik hedeflere ulaşmak için de yapılabilir.

Çünkü Mezopotamya’da bu dönem, politik kargaşalıklar, istikrarsızlık ve kriz zamanıdır. Hasset kurbanların, buradaki gibi, bir şehrin veya devletin nüfusunu kontrol etmenin bir yolu olduğunu düşünüyor.

İçindeki ve etrafındaki sekiz iskeletle birlikte büyük bir lahit mezar. Başur Höyük Araştırma Projesi izniyle.

En kuzeydeki bölgede, Yukarı Dicle nehrinin vadilerinde, Başur Höyük insanlarının güçlerini (kamusal olarak – çn) göstermede yeni yollar geliştirdiğini gösteriyor. Bu, gömüye bronz mallardan bir hazine yatırarak zenginliği göstermekten, kurban edilmiş insan hayatlarının en yüksek sunusuna kadar uzanıyordu.

Başur Höyük, metal-işleyen kültürlerin ve genellikle batı uygarlığının beşiği olarak düşünülen, günümüzde Türkiye, İran, Suriye ve Kuveyt’le birlikte Irak tarafından yerleşilmiş, Mezopotamya olarak bilinen bölge arasındaki önemli geçiş yollarında bulunuyor.

Hasset, “bu heyecan verici keşif dünyanın ilk devletlerinin gelişimine bakışımızı değiştirecek” diyor.

Bununla beraber, kazılar, alanda en az 50 bireyin rasgele gömüldüğü bir kuyu dâhil olmak üzere, bir dizi gizemli yeni gömü açığa çıkardı.

Yeni bir Sanat ve Beşeri Bilimler Araştırma Kurulu bağışı, UCL’den Prof David Wengrow, Brenna Hasset ve Müzenin antik DNA uzmanları takımından Prof. Ian Barnes ve Dr. Selina Brace’ye, bildiğimiz uygarlığın başlangıçlarını araştırmaları için verildi.

Kaynak

1) http://www.nhm.ac.uk/discover/news/2018/june/new-evidence-of-ancient-child-sacrifice-found-in-turkey.html

 

Önceki İçerikAtmosferimiz nasıl evrim geçirdi?
Sonraki İçerikDünyada yaşam ne zaman ve nerede başladı?
Etnolog Dr. - KHK'yla ihraç edilen barış akademisyeni